Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı açıklama geç bile kalmıştır.
Hukuk tartışırken, hukukun en önemli ilkelerinden birini hatırlatmıştır.
Hukuk tartışmak bir şeydir. Anayasa Mahkemesi üyelerini ve hukuku kendisi gibi düşünmeyenleri hedef gösteren yayınlar çok daha başka...
Başörtüsü için karar veren Danıştay dairesine baskın ve üyelerine kurşun yağdırılması kulaklara küpe olmalıydı. Yargı, üniversite, ordu, medya “hedef” atışlarıyla delik deşik edilirlerse, sistemi ayakta tutmak çok zor olur.
Vebali büyüktür.
RUS MODELİ MAFYA
Gorbaçov’un son aylarıydı... Gecenin geç saatlerinde kaldığım otele girerken giriş kapısında iki genç Rus yolumu kesti.
Tencere ve kapağı
Fatih Altaylı’nın TV programında iki başörtülü genç kız...
Konuşmanın özü, “Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum...”
Bir zihniyet için “laik demokrasi” adına duyulan kuşkuları doğrulayan “simge” kanıt budur. Herhalde “bunları derin devlet” ekranlara göndermiş olmalı.
“Anayasa Mahkemesi iptal kararının doğruluğuna ve AKP’nin -olası- kapatılma kararına psikolojik zemin yaratılıyor” gibi komplo teorileri de üretilecektir.
Oysa...
Dünyanın sayılı anayasa değişikliği uzmanlarından ABD’li Profesör Andrew Arato’nun şu söylemi, uçuşan lafların laf tozdumanını “lazer” gibi yırttı.
Şunu anlamanız şart: “Anayasa Mahkemesi sadece yasalardaki kabul oylarını sayıp sonra haydi güle güle diyen bir makine değildir. Mahkeme sistemin ortağıdır.”
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği son değişikliğe Meclis’te 411 oy için “9 yoksa 411’den büyük mü?” polemiğini kesip atan bir söylem.
Anayasa Mahkemesi’nin 9 üyesiyle Meclis’teki 411 milletvekilinin oy adedinin karşılaştırılması gibi bir demagoji balonunu patlatıyor.
Evet... Prof. Arato’ya göre Anayasa Mahkemesi “ yasama”nın “partneri ...”
“Anayasa mahkemeleri, Anayasa değişikliğini sadece şekil açısından inceler, esasa giremez” iddialarına karşı, Prof. Arato’dan çok net bir yanıt da var:
Almanya’da tam 4 farklı yasa değişikliği sonunda Anayasa Mahkemesi’nin “değiştirilemez maddelerle ilgili yetkiyi, ben icra
Hangi “dâhi” şu “turkuaz” milli takım formasını başımıza sardı?
Tribünlerde önce bir grup bağırıyor:
“Kırmızııııııııııııı...”
Onu diğer grubun gümbür gümbür sesi cevaplıyor:
“Beyaaaaaaaaaz...”
Ve birkaç kez daha...
“Kırmızıııııı...”
Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerinden biri “laik devlet”tir.
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi henüz açıklanmadı. Belki “genişletilmiş bir şekil” yorumuna dayanacak ama asıl sorun çok daha derin, duyarlı ve önemli.
Ya Anayasa’nın devleti tanımlayan değiştirilemez/değiştirilmesi teklif edilemez temel hükümlerinden birini yok eden bir anayasa değişikliği olursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacaktır?
Örneğin... Değiştirilemez “laik devlet” hükmünü yok eden bir anayasa değişikliği...
Anayasa Mahkemesi, açılan iptal davasını “Ben ancak şekil yönünden bakarım. Esasa giremem” kararıyla geri mi çevirecektir?
Peki... Anayasa’nın değiştirilemez/değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerinden “laiklik” bir anayasa değişikliğiyle baypas edildiğinde bunu hangi kurum saptayacaktır, hangi kurum laikliği eski haline dönüştürecektir?
Bunun cevabı yok.
36. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin açılış gecesi, gene İKSV’ye “iyi ki varsın” dedirtti. Kurucusu Nejat Eczacıbaşı’na teşekkürler. Önce aramızdan ayrılan soprano “son diva” Leyla Gencer’den görüntülerle onun pırıl pırıl akan ve peşinden sürükleyen sesini dinledik.
Ardından... Aydın Gün’ü andık.
İçimizden bir ses de “Hepsi Atatürk’ün eseri” diyordu.
Leyla Gencer’in en beğendiği sopranolardan Yelda Kodallı, onun anısına La Traviata operasından “Addio del Passato” adlı aryayı seslendirirken yanaklarından yaşlar süzülüyordu.
Çaykovski’nin cinsel tercihi
Konserin ilk bölümünde çellist Bünyamin Sönmez... Harry Potter filminin çekimlerinin yapıldığı katedralde otantik sazla yorumladığı Bach suitlerinden sonra onun hakkında şöyle yazıldı:
“İçinde Bizans renkleri barındıran çok zarif, görkemli bir yorum ve barok zarafetini sonuna kadar tattıran genç Türk.”
Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla masanın üstü temizlendi.
Artık üzerinde hiçbir şey yok.
Bu deyimi severim.
Zaman zaman uygularım da...
Tüm önyargıları, her şeyi temizledikten sonra boş bir levha gibi tertemiz ortamda salim kafayla ve sağduyuyla çözüm üretmeye olanak verir.
Türkiye için bu şanstır.
Eğer... Bir taraf “Sizi nasıl da mıhladık”, diğer taraf ise “mağduru oynamak, yargı darbesi çığırtkanlığı” tavırlarına girmezse, ortak çözüm için taze başlangıç ortamı oluşmuştur.
Anayasa Mahkemesi’nin 2’ye karşı 9 oyla aldığı “iptal ve yürütmeyi durdurma” kararı, “ılımlı İslam” değil, “laik Türkiye” gerçeğinin vurgulanmasıdır.
Peki... AKP’nin kapatılma davası için bir işaret fişeği mi?
Görülmekte olan böylesine duyarlı bir dava sonucu için yorum yapmak istemem.
Bu “ılımlı İslam” etiketi, Türkiye’nin başına gelen en kötü şeylerden biri.
Anlatayım...
İslam ülkelerinin büyük çoğunluğu, -neredeyse- tamamı şeyh, kral, diktatör, dini reis ve diğer -gizli ya da açık- otoriter rejimlerle yönetiliyor.
Bunların hemen hepsi ülkelerinde “kesin” güçlüler. Yerleri güvenli.