Generallerin kollarındaki eller

3 Temmuz 2008

Asker de, polis de güvencemiz.  Ancak...
Orgenerallerin gözaltına alınma görüntülerinde “bir” ayrıntı “pir” önemdeydi.
Polisler, adi suç zanlıları gibi askeri hiyerarşide Kuvvet Komutanlığı ile eşdeğer olan Jandarma Genel Komutanlığı ve hem Ege, hem 1. Ordu Komutanlığı yapmış paşaların kollarına girmişlerdi.  Em. Org. Şenuygur’un görüntüleri net olmadığı için yanılıyor olabilirim ama Em. Org. Tolon’un koluna girildiği çok açık.
Elbette yasalar önünde herkes eşittir. Fakat bunca hizmet vermiş, en üst noktalara sorumluluk taşımış olan, yaşını başını almış eski iki askerin, -kaçma olasılığını önlüyormuşçasına- kollarına girilmesi rahatsız ediciydi. Polisler görevlerini yaptılar. Kendilerine öğretilen buydu ama keşke bu konuda önceden uyarılsalardı.
Neyse ki İstanbul’da Eruygur ve Tolon paşalar geceyi nezarethanede değil üst kattaki odalarda geçirmişler.
Bırakın yargı kararıyla vurgulanmış bir suç olmayışını, henüz iddianame bile yokken sadece siyasi kuşkuların bulunduğu bir

Yazının Devamı

48 yılda ilk

2 Temmuz 2008

Eski Jandarma Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Dermeği (ADD) Genel Başkanı Şener Eruygur ve eski I. Ordu ve Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon gözaltındalar.
48 yıldır ilk kez oluyor bu.
27 Mayıs 1960 İhtilali’nde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral merhum Rüştü Erdelhun’dan bu yana -siyasi nedenle- hiçbir orgeneral böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştır. Hele bir sivil yönetim sürecinde...
“Olacak şey değil” gibi görünüyordu.
Yazılı bir yasaya dayanmayan ama çok daha güçlü geçerliliği olan bir fiili “dokunulmazlık”  kalkmış bulunuyor.
Onların askeri güvenlik içinde bulundukları lojmanlardan, polisler tarafından alınarak götürülmeleri de dikkat çekici.
Elbette yasalar önünde herkes eşit olmalıdır.

Yazının Devamı

Sevme ama say

1 Temmuz 2008

Final maçı sonrası geç saatler...   Otelin lobisinde sadece 8-10 kişi kalmışız.
Brezilyalı genç melez güzelden göz ve müzik tadımları ile hoş dakikalar yaşıyoruz.
Avusturyalı bir çift, Türk olduğumuzu öğrenince soruyor:
“Hangisini desteklediniz?”
Ağız birliği cevaplıyoruz:
“İspanya...”
Seviniyorlar.

Yazının Devamı

Kurşun sesleriyle Say konseri

29 Haziran 2008

Pazar kahvesi

ENKA’nın Maslak’taki amfisindeyiz.    Piyanoda Fazıl Say, kemanda Patricia Kopatchinskaja...
İkisi de virtuoz...
İkisi de çılgın.
Kelime savurganlığı ile iltifat değil, gerçekten çok iyiler.
Patricia, çizgisini bozmamış, gene ayakları çıplak.

Yazının Devamı

İçi boş eldiven

28 Haziran 2008

AKPM’nin (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) son kararı içi boş bir eldiven gibidir.
Tersyüz ederek gösterelim...
Bu meclisin eski adı da “Danışma Meclisi”ydi.
Yani...
“Yaptırımı” olmayan “tavsiye kararları” verir. AKPM’nin tehdit olarak havada salladığı “Türkiye’de demokrasinin denetime alınması kararı” böyle yorumlanmalı.
Orada 3 yıl boyunca gazetecilik yaptım. Kendilerinin de öteden beri şikâyetleri, “yetkilerinin olmayışı ve sadece tavsiye kararı alabilmeleridir.”
Asıl yetki, üye ülke dışişleri bakanlarından oluşan “Bakanlar Komitesi”ne aittir. Bakanlar yerine, çoğu kez “Strasburg’daki Avrupa Konseyi nezdinde üye ülkelerin büyükelçileri” toplanırlar.

Yazının Devamı

Yürekleriyle oynadılar

27 Haziran 2008


Soldan sağa Rabiye Şentürk, Melek Zengin, Nilüfer Karadeniz, Hilmiye Aşık, Aynur Balcı (Emre Aşık’ın ablası).

Maçı alabilirdik.  Sahada futbolun bütün parametrelerinde istatistiki veriler ağırlıklı olarak bizi gösteriyordu. Şut, korner, topla oynama, her şey... “Şans yiğidi sever...” ama “top dişidir... bazen anadır, bazen üvey ana.”
Fransa Kralı 1. François’nın elmas kalemle kristal tablet üzerine Latince yazdığı şu söylemi, Tour Sarayı’nda sergilenir: “Kadını anladım diyenin vay haline.” Ne var ki, hiç değilse “anaları anlayabildiğimi” sanıyorum. 4 milli futbolcumuzun anneleriyle söyleştik. Birlikte fotoğraflar çektirdik. Onlara böyle evlatlar doğurdukları için teşekkür ettim.

Irkçılığa hayır
Basel’deki stadyumun saha çevresinde, üzerlerinde “No racism (Irkçılığa hayır)” yazılı panolar.
Az sonra da seremonide bu UEFA’nın “Irkçılığa hayır” kampanyasıyla ilgili gösteriler vardı. İki takımın kaptanları mesaj verdiler.  “Futbol ve

Yazının Devamı

Talih yiğidi sever

26 Haziran 2008

 Basel

“Talih, yiğitlerden korkar, korkakları ezer.”
      Seneca

Fatih Terim’e “ballı”, Milli Takım’a “şanslı” yorumları filozof Seneca’nın bu söylemiyle de düşünmeli.
“Şans” Fransızcadır. Türkçe karşılığı “talih...”
Seneca’nın söyleminden “yiğitler” kelimesi burada her kilidi açan “master key (anahtar)”dir.
Başta Fatih Hoca olmak üzere “yiğitlerimizi” görmemek yanlış olur.

Yazının Devamı

Milletin tekzibi

25 Haziran 2008

Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Atatürk devrimlerinin Türk milletinde “travma” yarattığı yolundaki sözlerini önce o aileye yakıştıramadım.
Dedesi Hacı Bedir, İstiklal Savaşı’na katılmış, kırmızı yeşil-şeritli İstiklal Madalyası sahibi. O nedenle Atatürk tarafından milletvekili seçtirilmiş. İlk Meclis’te üç dönem milletvekilliği yapmış.
Aklıma, “İnsanlar arkadaşlarını, dostlarını, siyasi partilerini seçebilir de oğullarını, torunlarını, komşularını seçemez” söylemi geliyor...
Öte yandan...
Bu travma iddiasıyla ilgili tekzip de var.
Arşivlerdeki 10 Kasım 1938 sonrasının Türkiye’sinden insan manzaralarına bakınız... Bütün bir ulusun hıçkırarak ağladığını, yürekten yas tuttuğunu yansıtan fotoğraflar, filmler daha o günlerden şimdilere uzanan ulusal tekziptir.

BU BÜYÜ TUTAR

Yazının Devamı