Kafasına kafasına

24 Mayıs 2008

Çiviyi çakmak için kafaya üst üste vurmak gerekir.
O nedenle Adalet Bakanı Bozkurt’un söylemini bir kez daha yazıyorum...
Lozan’da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından “Hukuk Reformu yapmakla”  görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için “Cumhuriyet Savcısı”  unvanının isim babasıdır.
Ata’nın huzurunda “Hukuk Reformu” için fikir fırtınası yapılırken, Bozkurt’un tepesinde şimşekler çaktırılır: “Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?
Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da, neden Cumhuriyet Savcısı?
Savcılara neden bu imtiyaz (ayrıcalık)?  Atatürk, Bozkurt’a, “Ne diyorsun?” diye sorar.
Bozkurt’un cevabı çok net olur:

Yazının Devamı

Kupa Musevilere

23 Mayıs 2008

Moskova
Sahada iki İngiliz takımı. İkisinin de sahibi Musevi. Birininki Rus, diğerininki Amerikalı Musevi. (Chelsea’nin Teknik Direktörü de Musevi)
Ve maç geyiğinde siyaset:
“Kazanan yine Yahudiler oldu. Manchester United değil de kupayı Chelsea alsaydı fark etmeyecekti. Dünyadaki çatışmalara da bakın, çoğunda sonuç olarak, görünenlerin arkasında kazanan -aslında- İsrail ya da Yahudiler değil mi?”
Bu söylem, antisemitist bir psikoloji değil, küresel gerçeği yansıtıyor.
Siyasetin ötesinde iş hayatı, sanat, gazeteler, televizyonlar, sinema dünyasında da aynı şey. Türkiye’nin Rum ve Ermeni lobilerini, “Musevi  lobisi” ile göğüslediği sır değil.

Yazının Devamı

Uçan çikita

22 Mayıs 2008

Moskova...   Şu satırları Moskova’ya uçarken yazıyorum. Akşama Avrupa Şampiyonlar Şampiyonu’nu belirleyecek finali izleyeceğim.
İzlenimlerim tadını çıkara çıkara yarına... Gelelim yazının başlığına...
Vodafone’un Genel Müdürü (Londra’ya dönüyor) Attila Vitai damardan Manchester United’lı.
Bu final maçında onun konuğuyuz.
Chesna tipi özel bir jet kiralanmış. 7 kişiyiz.
Keyfimiz yerinde.
Uçağın kime ait olduğunu merak ettim. Hostesimize sordum.

Yazının Devamı

Dün, bugün, yarın

21 Mayıs 2008

Bugün AKP için kapatılma istemiyle açılan davaya karşı sert söylem sahipleri, acaba 2001’de Fazilet Partisi kapandığı zaman hangi havadaydılar?
Siyasete biraz yakın olan herkes biliyordu ki, yeni bir parti kurmayı planlayanlar, hareketlerini Erbakan’ın Fazilet Partisi’ne endekslemişlerdi.
Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi’ni kapatırsa, Erbakan ve onun kader arkadaşlarından koparak yeni partiyi ilan edeceklerdi.
Yani...
Kafalarından Erbakan’ı da, FP’yi de silmişlerdi.
Zaten AKP’yi kurarken de “Milli Görüş gömleğimizi çıkardık” dememişler miydi?
Onlara göre, başta Erbakan ve FP’nin ak saçlıları “gelenekçi”ydiler. Kendileri ise “yenilikçi...”

Yazının Devamı

Gül’ün sezgisi

20 Mayıs 2008

Bizim mahallede trend gene “bir AKP bakanı’na göre” ya da “AKP’nin kurmaylarından birine göre” diye başlayan ve siyaseti dalgalandıran söylemlerin yazılması. Her duyarlı süreçte böyle olur zaten.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “AKP kapatılırsa benim Çankaya’daki varlığımın meşruiyetini de sorgulamak için baskılar olacak” söylemi üzerine, bir süredir kendime sakladığım bir öngörüyü yazıyorum.
Bu ifadenin sahibi için de “AKP’li bir öngören” tanımını yapayım.
Bu “bir öngören”e göre “Anayasa Mahkemesi, AKP’yi kapatma kararı alırsa, Çankaya da gündeme gelecek.”
Şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için karar 6-5 olursa bile meşruiyeti tartışmaya açılır.”
Elbette...
“Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğu nedeniyle yasal olarak ona dokunmak mümkün değil ama Sayın Gül’ün istifa etmesi için yoğun baskı olacaktır. Hakkında Anayasa Mahkemesi’nin kararı olan bir

Yazının Devamı

A. Şener: ‘Siyaset zenginleşme aracı sanılıyor’

18 Mayıs 2008

Pazar kahvesi

Kamuoyunda dikkatler Abdüllatif Şener’e odaklanmış. Değişik bir AKP’li o.
Erdoğan hükümetinin başbakan yardımcısıyken, ansızın 22 Temmuz 2007 seçimlerinde aday olmayacağını açıklayıverdi.
Söylemleri de dobra dobraydı. AKP kurmaylarını hop oturtup hop kaldırtıyordu.
Daha seçimin lafı bile edilmezken Doğan Medya Grubu’nun bir davetinde karşılaşmıştık.
İkili konuşmamızda “bu Meclis cumhurbaşkanını seçemez. Erken seçimlere gidilecektir. Cumhurbaşkanını yeni Meclis seçecektir” demişti.
Başbakan Erdoğan’ın “kimse aklından erken seçimi geçirmesin. Tam zamanında yapılacak” dediği günlerde yardımcısının böyle konuşması hayli ilginçti.

Yazının Devamı

Recm ve Musevilik

17 Mayıs 2008

Kuran-ı Kerim’de “recm”, yani, “günahkâr kadının yarı beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi” var mı?
Hayır...
Uygulamanın kökeni, Hz. Muhammed’in Medine’de kaldığı yıllarda bir Musevi kadının zina yaptığı gerekçesiyle Musevi yerel liderlerin başvurusuna dayanıyor.
Musevi liderler, “Bu günahkâr kadına ne ceza verelim?” diye soruyorlar.
Hz. Muhammed, “Medine vesikası”na dönüşecek her dinin kendi hukuk kurallarını uygulamasının bir örneğini veriyor.
Siz böyle durumlarda ne ceza veriyorsunuz?
Musevi liderler, “yarı beline kadar toprağa gömüp taşlayarak öldürmek” müeyyidesini dile getiriyorlar.

Yazının Devamı

Nüfus, saatli bomba

16 Mayıs 2008

Başbakan R. T. Erdoğan “3 de yetmez, 5-6 tane”  diyerek çocuk sayısını artırma söylemini sürdürüyor.
Oysa...
Fransa Başkanı Sarkozy’nin danışmanı Jacques Attali önceki gün yemekte “kontrolsüz nüfusun tehlikesini”  altını çizerek şöyle vurgulamıştı:
“Kontrol edilmeyen nüfus, zaman ayarlı bomba gibidir.”
Masadaki gazetecilerden bu söylemi atlamış olabilecekler için bir kez daha tekrarlamıştı.
Attali, çok yüksek nüfusun her alanda çözümsüz sorunlar oluşturduğu görüşünde.
Böyle ülkelerde “mikro-krediler” uygulaması aktörlerinden biri o.

Yazının Devamı