AKP ve azınlıklar

24 Mart 2007

Bugün Erdoğan ve AKP'den şikâyetçi değiller. Hatta, "ondan yanalar" diyebilirim."Ermeni aydınlar" için de gözlemlerim aynı. Hrant Dink'in, bir papazın katli, bir diğer papazın bıçaklanarak yaralanması elbette çok üzücü ama "nokta eylem" olarak görülüyor ve Emniyet'teki ihmalin ötesinde fatura daha çok "ulusalcı" oluşumlara çıkarılıyor.Azınlıklar için bu iktidar, -göreceli olarak- uyumlu ve pozitif.Din adamlarıyla, cemaat liderleriyle görüşüyor. İbadet yerlerine onarım ya da eski ibadet yerlerinin yeniden yapılanması gibi isteklerinde olumlu.Bazı illerde "3 tek tanrılı dinin" ibadet yerlerini bir araya getiren yapılanmalarda imzası var.Medeniyetler arası diyalog ve dinler arası diyalog etkinliklerinde Erdoğan'ın görüntüleri de birer mesaj...Yani... Yakın geçmişin ve bugünün görüntüleri, Türkiye'de yaşayan Musevi ve Ermeni kökenli yurttaşlarda rahatsızlık yaratmıyor.Olsa olsa bir "tedirginlik" olgusundan söz edebiliriz. Şöyle ki:İslam motifi ağır basan AKP iktidarının, zaman içinde ne olacağı konusunda iki görüş var...Ya sistemle daha fazla harmanlanacak, ılımlı İslamın rengi biraz daha koyulaşsa bile endişe duyulacak bir yeşile dönüşmeyecek... Ya da... Önümüzdeki yıllarda radikale

Yazının Devamı

İmralı freni

23 Mart 2007

Bugün "2 parti" diyen bir araştırma yok. Genellikle "3 partinin gireceği" yolunda bir ortak görüş ağır basıyor. 4 de olabilir ama aslında DTP, 4. parti kadar belirleyici olabilir.DTP'liler bağımsız olarak seçime girerlerse, 25-30 dolaylarında milletvekili olan bir grup oluşur. Ancak... DTP henüz böyle bir karar almış değil. Alacağı da şüpheli.Çünkü... O kesimi iyi okuyanlara göre Abdullah Öcalan bu olasılığa çok sıcak bakmıyor.Meclis'te 25-30 milletvekili olan DTP'nin başkanı, grup başkan vekilleri, dışişleri-içişleri gibi duyarlı komisyonlarda dişli üyeleri, kamuoyunda isim yapacak, öne çıkacaklar.Yeni lider adayları olarak görünecekler. Böyle bir durum ise, İmralı'daki Abdullah Öcalan'ı "tek adam"lıktan uzaklaştırabilir. Seçim tahmini yapan araştırmacılar, DTP'lilere kontenjan öngörürken, bu faktörü, yani "bağımsız adayların bağımsız olmayacaklarını" göz önünde tutmalılar. Genel seçimlerde kaç parti Meclis'e girecek? Son zamanlarda konuştuğum evlilik çağındaki genç kızlarda bir söylem dikkatimi çekiyor:"Çocuk yapmak istemiyorum. Hatta yapmamaya kararlıyım. Çocuğumun gözünü açacağı ve ona bırakacağımız dünyanın hiç de yaşanılası olmadığını düşünüyorum." Gerçekten doğayı

Yazının Devamı

Başka bir perde

22 Mart 2007

Bugün Bayram olarak kutlanması gerekirken üzüntü veren nevruzda, politika perdelerini kapalı tutuyorum.Ve bir başka perdeyi açıyorum...Okan Bayülgen'in ekranlarda ya da beyazperdede izlediğinizin ötesindeki kişiliği pek bilinmez. Oysa kamera arkasında duyarlılığı ve felsefesi olan bir Okan Bayülgen vardır.Nazik, saygılı, sevecen..."PUDRA", tiyatronun simgesidir. Okan'ın merceğinden, 22 tiyatro ustasının portrelerini yansıtan "PUDRA" fotoğraf sergisi, aslında kendi portresinde de bir derin çizgi...Yanlarında yer alan o sanatçılardan satırlar, fotoğrafların güzelliğiyle kucaklaşıyor.İşte birkaçı.........................- Nejat Uygur: Bir yerin belediye başkanı, bana kasabalıktan yeni çıkan bir kentteki bir sokağa ismimi vermek istediklerini söyledi. Dedim öyle bir yere koyun ki unutulmasın. Mesela çıkmaz sokağa koyun. Adam girdi mi çıkamasın, yedi ceddime sövsün.- Metin Akpınar: İnsan malzemesi ortaya çıkınca tiyatro gerçekten tahammül edilir bir güzel delilik oluyor. Yoksa tahammül edilmez. Hele biraz teşhirci bir yanın da varsa onu oradan başka doyuracak yer yoktur. Yani oyuncu mahalledeyken mutlaka komşuya da şeyini göstermiştir; başka türlü olmaz.- Müjdat Gezen: Bir gün param

Yazının Devamı

İbret madalyaları

20 Mart 2007

Bugün Dış politikasını bu hedefe kilitlemişti.Sinop'ta Rus donanmasının baskınında, Osmanlı donanması sulara gömülmüştü ve çok sayıda şehit vermişti.Bunun üzerine Abdülmecid bir madalya bastırdı.Hollandalı L. J. Hart'a sipariş edilen ve Hollanda'da bastırılan bronz madalyanın bir yüzünde "Abdul - Medjid Khan - Empereur des Ottomans" (Osmanlıların İmparatoru Abdül Mecid Han) yazıyordu.Harfler, okunuşunun Fransızca yazılımıyla düzenlenmişti...Altında 3 yıldız vardı. Bu yıldızlar, büyük olasılıkla, Osmanlı, Fransa ve İngiltere mesajını veriyordu.Diğer yüzünde ise, Fransızca "Europe, Ils Sont Morts Pour Toi" (Senin için öldüler Avrupa!) ve gene Fransızca "Sinope 1853" yazıyordu.Abdülmecid bu madalyayı Avrupalılara dağıttı. Şehit olan asker-sivil Osmanlı-Türk Müslümanların çıkarlarını korumak üzere öldüklerini vurguluyordu.Amacı; Avrupa Devletler Konseyi içinde yer almanın kapısını açmaktı. Almanya Şansölyesi Merkel, "Türkiye daha 50 yıl AB üyesi olamaz" diye buyurmuş(!..) Bu ne bitmez tükenmez Avrupa yolculuğu... 19. yüzyılın sonlarında AB'nin ağababası "Avrupa Devletler Konseyi" idi. Dönemin sultanı Abdülmecid, İngiltere ve Fransa'nın başını çektikleri Avrupa Devletler Konseyi'ne,

Yazının Devamı

Teklifin kamera arkası

18 Mart 2007

"Sana 150 bin doları veririm, ama benimle bir gece geçireceksin..."Ve o sorunun cevabı... Şehrazat'ın dramı... Toplumda açılan tartışma... Çocuğunu ölümden kurtaracak ameliyat giderlerini karşılamak için 150 bin dolar karşılığı bir erkekle geceyi geçirmeli miydi... Yoksa "HAYIR" mı demeliydi?..Hadise, bir dizi sahnesi olmanın ötesine taştı.Tartışmalar gündemine analık ve klasik etik değerler çatışması halinde bir bulut gibi çöktü. Henüz 24 yaşında bir genç kızın bu sahneyi oynaması nasıl da zor olmalıydı.Bugün yayımlanacak Şeffaf Oda'da işte bunu sordum.Dizideki söylemler neredeyse ezbere biliniyor.Ya o sahneye nasıl hazırlanıldığı?... Nasıl çekildiği?... Kamera arkasında yaşananlar?..İşte Binbir Gece'nin Şehrazat'ı Bergüzar bunu anlattı. Yansıtıyorum:"O sahnenin çekimi gerçekten çok ilginç geçti. Yani sahneye başladım ve olmuyor. Olmuyor yani yapamıyorum. Oynayamıyorum. Ve ben çıldırmak üzereyim. Dışarı çıktım. Tekrar 3-2-1 kayıt dendi. Girdim içeri:Onur Bey sizinle bir şey konuşabilir miyim?Konuşamazsın, çık dışarı dedi bana Halit. Ben devam ediyorum. Çık dışarı dedi bana. Ben anlamadım ne olduğunu, tekrar girdim. Kapıyı doğru düzgün çal dedi. Tekrar beni dışarı çıkardı. Ve

Yazının Devamı

Soykırımda dolar izi

17 Mart 2007

En büyük katkıyı da ünlü otomobil devi Ford'un kurucusu Henry Ford yapmıştır.Henry Ford 1920'lerde Amerika'da "komünizme ve Yahudiliğe karşı öfke tohumları eken" dergiler ve kitaplar yayımlatıyordu. Örneğin, "Amerika'da Yahudi etkinlikleri" ve "Dünyanın Baş Belası: Uluslararası Yahudi" adlı kitaplar...Bu ikinci kitap, Hitler yandaşlarınca Almancaya çevrilmiş ve yayımlanmıştı.Henry Ford'un yayımladığı The Dearbom Independent dergisinde çıkan makalenin başlığı; "Dünyanın Problemi: Uluslararası Yahudilik" idi.20 Aralık 1922 tarihli New York Times gazetesi "Hitler'in Münih'te başlattığı hareketin Henry Ford tarafından parayla beslendiğini" haber yapmıştı.Berliner Tageblatt adlı Almanca gazetede "Henry Ford'un Almanya'nın iç işlerine karıştığını, Hitler'e bürolar tutup karargâhını pahalı mobilyalarla donattığını, Hitler'in çalışma odasının duvarında, Henry Ford'un büyük boy bir fotoğrafının asılı olduğunu, Hitler'in 1000'i aşkın militanının üniformalarının ve silahlarının Henry Ford'un verdiği paralarla alındığını" yazıyordu.Hitler'in ünlü "Kavgam" adlı kitabını da Henry Ford'un düşüncelerinden esinlenerek kaleme aldığı yolunda yayınlar yapılıyordu. Ermeni soykırım tasarısı, ABD

Yazının Devamı

Sanat yassah

16 Mart 2007

Anlatayım... Devlet Tiyatrosu sanatçıları dizilerde oynayamayacaklar. Oynarlarsa devlet memurluğundan istifa edecekler. Bence "çok yanlış bir karar". Devlet Opera ve Balesi'nin başında olan değerli sanatçı Meriç Sümen'in yaşamından bir kesitle belki yanlışlığı çarpıcı bir örnekle ortaya koymuş olurum. Meriç Sümen'in eski eşi mimar Kayhan Bakan, ilk gençlik yıllarından yakın arkadaşımdır. Ankara Koleji'nde basketbol oynardı. Güzel dans ederdi. Çok iyi dosttur. Kolejin popüler öğrencisiydi. Üniversiteyi Danimarka'da okudu. Kraliyet Akademisi'ni bitirdi. Parlak ve umut veren bir mimar olarak Türkiye'de çalışmaya başladı. Bir süre sonra da dönemin ve bütün zamanların en iyi Türk balerini Meriç Sümen'le evlendi. Yıllar geçti. Meriç Sümen başarıdan başarıya uçuyordu. Fakat Kayhan'dan beklediğim mimari performansa tanık olamıyordum. Bir söyleşimizde çok duyarlı olduğunu bildiğim bu arkadaşıma "kariyer grafiğinde beklediğim tırmanışın neden olmadığını" sordum.Yaşamımda duyabileceğim en şövalye yanıtı verdi:"Ben Türkiye'nin yetiştirdiği küresel bir değerin eşiyim. Böylesine büyük bir sanatçının ayrıntılarla uğraşmaması, sadece sanata yoğunlaşması gerekir. Ama, devletin verdiği maaşla bunu

Yazının Devamı

Yarısı geçti...

15 Mart 2007

Yazılan "kara senaryolar" gerçekleşmedi.Türkiye'yi sarsacak, siyasette deprem yaratacak "patlamalar" bekleniyordu. Ekonomi, darbeler alacaktı.Bunların olmaması, hatta tam tersine büyük hacimde parasal girişlerin sürmesi, artık, klasik düşünce ve yargı kalıplarının geçerliliğini yitirdiğini gösteriyor.2007, çifte seçim yılı.Klasik siyaset beklentileri, "seçim yatırımlarında gaza basılmasıdır."Bütçe, hallaç pamuğu gibi atılır.Bu kez o da yok.Netameli cumhurbaşkanı seçimi için en karşıt görüşler bile -birkaçı dışında- "Demokrasi oyununda Meclis çoğunluğunun seçeceği kişi Çankaya'ya çıkar" söyleminde birleşiyor.Elbette "Erdoğan Çankaya'ya çıkmamalı. Meclis'in milli iradeyi temsil oranları değişmiştir, değişmese bile seçmenin dörtte birinin oylarıyla bu seçim, vicdanlarda onaylanmaz" gibi yorumlar yapılmakta ama orada kalınmakta...Yani... Tansiyon gene var fakat 2007'ye girerken kaygı duyulduğu kadar tırmanışta değil.Diliyoruz ki böyle sürsün. Çankaya savaşları değil, Çankaya seçimleri yapılacak.Gene de bir soru: "Siyasi olgunluk" mu... "Teslimiyet provası" mı? Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde "kritik 4 buçuk ay"ın yarısından fazlası geride kaldı. Nâzım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde

Yazının Devamı