Mahrem kulis

24 Eylül 2006

Böyle bir siyaset takvimi, Başbakan Erdoğan'ın Çankaya yolunu "en az riskli" hale getirir mi?İrdeleyelim......................Artık kimse, Mayıs 2007 Cumhurbaşkanı Seçimi'nden önce oy sandıklarının kurulacağını düşünemez.Özellikle son kamuoyu araştırmaları ile AKP oylarındaki düşüşün ortaya çıkmış olması, bu olasılığı kesinlikle ortadan kaldırmıştır.AKP, "Meclis'te çoğunluğu yitirebileceği bir erken Genel Seçim'i" neden göze alsın?Cumhurbaşkanını, bugünkü Meclis çoğunluğuyla seçecektir.Ara dönemler dışında Türkiye'nin siyaset geleneği de zaten Meclis'te çoğunluk partisinin genel başkanının Çankaya'ya çıkmasıdır.Bayar, Özal ve Demirel, bu siyaset geleneğinin örnekleridir.Kim ne derse desin, AKP'nin, kendi genel başkanını Çankaya'da görmek istemesi doğaldır.Zamanla bu duygu, bir "tutku"ya dönüşecektir."Biz genel başkanımızı, neden devletin en yüce noktasına taşımayalım? Bu onuru yaşamak ve yaşatmak hakkımızdır" söylemleri, o kesimin "siyaset ayini" olarak dalga dalga yayılacaktır.Hatta bu bir "siyaset iddiası" haline gelecektir.Başbakan Erdoğan'ın gönlünde yatan aslanın da "Çankaya" olduğu kuşkusuz.Bu film daha önce de görülmedi mi?Özal ve Demirel gibi Erdoğan da, -büyük olasılıkla-

Yazının Devamı

Hanedanın sesi

23 Eylül 2006

Bu sözleri, şimdi 93 yaşında olan Ertuğrul Osman Efendi'den, New York'taki apartman dairesinin salonunda dinlemiştim.İkinci katta bir daireydi.Oldukça büyük bir salon zevkle döşenmişti."A sosyal grup"tan bir ailenin yaşam düzeyini yansıtıyordu.Ertuğrul Osman Efendi New York'taydı ama aile ritüeli İstanbul ilkeleriyle sürüyordu.Örneğin...O da Afgan kökenli bir prenses olan Zeynep Osman (Tarzi), Osman Efendi'ye içkisini ya da kahvesini hafifçe diz çökerek sunuyor, "Osman Efendi" diye hitap ediyor......................TRT'nin "Osmanoğlu'nun Sürgünü" adlı belgeseli ve bu bağlamda Dolmabahçe Sarayı'ndaki davet nedeniyle konu, tartışmalar gündeminde.Eğer mesaj, "Osmanlı hanedanının beş parasız ve sefalete mahkûm edilerek sürüldüğü" ise, bu ailenin hâlâ en büyüğü ve reisi olan Ertuğrul Osman Efendi'nin yazının başında yansıttığım sözleri dikkatle okunmalıdır.Elbette İstanbul'daki debdebe, saray yaşamındaki şatafat Avrupa'da sürdürülemezdi ama yeni koşulların bilincinde bir kültür derinliğine sahip olsalardı, bilinen "muhtaç" durumlar yaşanmazdı.Abdülhamit tutumlu adamdı.Bir Ermeni mali danışmanının katkılarıyla özellikle -kendine ait- Musul-Kerkük petrol kuyularının gelirleriyle büyük

Yazının Devamı

Baba ve Piç'in kapağı...

22 Eylül 2006

İstanbul Sanat'ın Topkapı'ya bakan terasındaydık. Hoş bir İstanbul gecesiydi. Elif Şafak çantasından çıkarıp masaya "İşte kapak" diyerek bir prova baskı koydu. "BABA VE PİÇ"in yayımı öncesi masadaki 4 dost, kapağı yorumladık.Doğum öncesi ana karnındaki bebeği, ultrason ekranında gözleyenler gibiydik."Dervişin fikri ve zikri" denebilecek tahminlerimiz olmuştu.Yeğenim Ayşegül Molu Büyüm, kapaktaki görüntünün ne olduğunu "doğru" tahmin edendi; "Yırtılmış bir nar kabuğu... Yırtığın içinden görünen nar taneleri..."...........................Narın felsefe mesajları vardır...Bunlardan biri de kadınla özdeşleşen doğurganlık ve bereket...Yani...Bir dramatik "doğum" ekseninde örülen bu romanla örtüşen ve derinliğini paylaşan bir kapak...............................Gece boyunca kitap ve kapak konuşuldu."Nar yırtığını" saran renklerde birkaç ton uygulaması dışında, kapak çalışması tam not aldı.Bilemiyorum, Türkiye'nin bu en çok satmakta olan ve satışında da bereket üreten kitabını alanlar o kapak resmine hangi manalar yüklemekteler...Ama... Gerçek bu.Umarım yurtdışındaki satışlar da böyle olacak.Türkiye için iyi bir propaganda olmadıysa da Avrupa ve Amerika medyasında dikkat çekici bir haber

Yazının Devamı

Ürpertiyor

21 Eylül 2006

Her pırıltıya bir pas lekesi bırakmak kültürü ne hazin...İlla bir fazlalık, hadi daha açık söyleyeyim bir rüküşlük yapacaklar.Formula 1'de bir yandan çağdaş ve Batı zihniyetinin yansımaları yaşandı, öte yandan lümpenlik...KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a, Formula 1 İstanbul Ayağı Birincilik Kupası'nı verdirmenin ne anlamı vardı, ne de gereği!.."Televizyonlardan bu yarışı izleyen 1 buçuk milyar dünyalı, Talat'ın KKTC Cumhurbaşkanı olduğunu bu kupa verdirtme vesilesiyle öğrenmiş!.. Milyar dolar verilse böyle bir propaganda yapılamazmış!"İletişimin temel kuralı, mesaj verilecek olan grubun iyi seçilmiş olmasıdır."Hepsi alternatif spor dallarına odaklı, adrenalini yüksek ve hızı-heyecanı yaşam tarzı olarak benimsemiş bu izleyici kitlesinin umurunda mı KKTC'nin Cumhurbaşkanı, KKTC'nin tanınıp tanınmadığı" gibi bir marjinal ayrıntı?Ekrana odaklananların dış siyasetteki küçücük bir adanın macerasıyla hiçbir ilişkisi yoktur.Onların gözleri kupayı verene de değil, hem 7 kez F1 Şampiyonu olan efsane pilot Schumacher'i, hem bu yıl sürmekte olan F1 etaplarını genellikle önde bitiren Alonso'yu geride bırakarak birincilik kupasını alan Massa'ya kilitlenmişti.Bu bağlamda da İstanbul,

Yazının Devamı

Enselenir

20 Eylül 2006

"Ilımlı İslam, muhafazakâr demokrat" gibi İslam ortak paydalı tanımlardan "İslam-Türk" sentezine "yatay geçiş" süreci mi?"Arap-İslam" ekseninde Güneydoğu coğrafyasından "Türk cumhuriyetlerinin sıralandığı kuzeydoğu" ilgi coğrafyasına bir yolculuk mu?...........................Bunları, "abartılı" ve "zorlayıcı" yorumlar olarak görmek gerekir.Özellikle dış politikada bir yörünge kayması söz konusu değil. AKP, kimlik kartındaki fotoğrafını da birkaç rötuşla değiştiremez.Bu daha çok "iç politika odaklı bir sandık hesabı" olabilir.SONAR'ın son kamuoyu araştırmalarında, AKP'nin oy oranının dramatik bir düşüşle yüzde 25'e gerilediği açıklandı.Çoğu siyaset gözlemcisi gibi ben de bu denli bir "paraşütsüz çakılma" halinin olduğunu sanmıyorum.Ama...AKP'de ciddi bir oy kaybı olduğu kesin.Erdoğan'ın bazı söylemleri ve özellikle ulusun çok duyarlı olduğu askerlik için "Yan gelip yatma yeri değildir" diye başlayan cümlesi gerçekten talihsizdi.30 bin canın yitirildiği, 10 binin üzerinde şehit cenazesinin taşındığı bir ülkede insanlarımızın gönül tellerinden bir kısmı koptu.AKP'nin oylarının erozyonunda bunun katkısı büyüktür.Ayrıca...Lübnan'a asker ağırlık merkezli İsrail ve ABD politikaları da

Yazının Devamı

Eğitime peçe

19 Eylül 2006

Ayrıca... Yaz Kuran kursları için tatil nedeniyle boş olan okullar da kullanılmaya başlandı. 2 milyon dolaylarında çocuk...Yasa gereği, bunlara sadece 5. sınıfı bitirmiş olan çocukların alınması gerekir.Ancak...Daha küçük sınıflar ve hatta daha okula başlamamış çocuklar bile "yaz Kuran kurslarına" girebiliyorlar.Denetimi, mümkün değil.Cumhurbaşkanı Sezer'in uyarısına Milli Eğitim Bakanı Çelik'in cevabı, "Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nun olduğu ve yasaya aykırı durum varsa bildirmesi gerektiği" yolunda...Türkiye'nin her yerinde 80 bin cami ve binlerce okulda yaz Kuran kurslarının kapsadığı 2 milyon öğrenciyi Devlet Denetleme Kurulu'nun iki elin parmaklarıyla sayılacak üyeleriyle incelemeye alması, kanıtlar oluşturması mümkün mü?...........................Zaten somut olarak adresler gösterilse ne olacak?Eskiden verilen hapis cezaları hafifletildi, 1 yıla indirildi. O da tecile tabi.Yani...Yasa dışı Kuran kursları ya da yaz Kuran kurslarına 5. sınıfı henüz bitirmemiş öğrencileri almanın pratikte artık müeyyidesi yok.Eskiden "eğiticilere" ceza vardı, o da kaldırıldı.............................Bunlara bir de yaz-kış gibi ayrımlarla hiç ilgisi olmayan, tümüyle

Yazının Devamı

Sırtımda yavrum var...

17 Eylül 2006

"Sırtımda yavrum var... Sırtımda yavrum var..."Şefkatle ısınmış sımsıcak bir sesti.Bu kez de bir çocuk sesi:"Sırtında yavrusu var... Sırtında yavrusu var..."Ve... İkisi de kahkahalar atarak gülüşüyorlardı. Oyunu sürdürüyorlardı."Sırtımda yavrum var...""Sırtında yavrusu var..."Gerçekten az ötemde genç bir kadın, sırtında yeni yeni konuşmaya başladığı bebeğiyle yüzüyordu.Bebeği onun boynuna sarılmıştı.Nasıl da güzel bir görüntüydü.Bir süre onların sevinç çığlıklarıyla bu şeker mi şeker diyaloğu izledim.Nasıl da doğal, saf, içten bir sevgiydi bu.Büyülenmiştim.Kollarımı suyun üzerine çıkarmadan yüzüyor, onları rahatsız edecek bir ses çıkarmamaya özen gösteriyordum.Birkaç dakika sonra bu kez bir erkek sesinin bana ismimle çağrısı üzerine arkama baktım. Yıllardır tanıdığım ve sevdiğim genç ve başarılı bir meslektaşımdı.Genç kadın onun eşiydi. Bebeğin babasıydı.Gözleri mutluluktan pırıl pırıldı...........................O güzellikten, kulaç kulaç uzaklaşırken, inanınız ki, aklımda, dağlarda vurulan fidan gibi gençlerimiz vardı.Onlar da bir süre önce "ana sırtındaki yavrulardı."Belki onlar da sevinç çığlıkları atarak küçücük kollarını analarının boynuna dolamış bağırıyorlardı: "Sırtında

Yazının Devamı

Üçü bir arada...

16 Eylül 2006

Dünya, Huntington'un "Medeniyetler Çatışması"na sürüklenirken, Papa XVI. Benedictus'un Hz. Muhammed ve İslam için sözleri tam bir basiretsizlik örneğidir. Alevlerin üzerine körükle gitmektir.Gerçi... Papa'nın "tamirat ekipleri" tevil edici açıklamalarla durumu kurtarmaya çalışıyorlar ama bizzat Papa'nın açık ve net olarak özür dilemesi gerekir.Hatta bu bile yeterli olmayabilir...........................Doğan Grubu'nun ev sahipliğini yaptığı TV ve Radyo Müzesi Uluslararası Danışma Kurulu üyeleriyle Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü terasında öğle yemeğindeydik.Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Topkapı Sarayı Müdürü İlber Ortaylı birer güzel, kısa ve ilginç konuşma yaptılar.En çok alkış alan iki söylemi yansıtayım:1) "Bulunduğumuz teras, hem sultanın başvezir ve vezirlerinin, hem de haremin sultanlarının, prenseslerinin zaman zaman bir araya gelebildikleri bir ara bölgedir. Şimdi masalardaki siz hanım ve erkek konuklarımızın bir arada oluşları gibi..."2) "İstanbul hem Avrupa'da hem Asya'da yer alan dünyadaki tek şehirdir. Dünya tek bir devlet olsa başkenti herhalde İstanbul olurdu denir. İstanbul ve Türkiye sadece kıtaları değil, kültürleri ve inançları da bütünleştirir. Bu

Yazının Devamı