2, 3, 4'üncü adamlar

22 Haziran 2006

Önce Atatürk'ten bir "adam" anısı...Atatürk, bilinir ki, çevresine çoğu kez "çocuk" diye ya da sadece ismiyle hitap ederdi. Elbette "bey" ve "paşa" dedikleri de vardı. Ama "beyefendi" sözcüğünü kullanmazdı.Sofrasının müdavimlerinden birine fena halde içerlemiş olmalı ki bir gece ona hitap ederken "beyefendi" demeye başlamış."Beyefendi, bu mevzuda sizin görüşünüz nedir?" gibi söylemler...1, 3, 5... ona hitap ederken hep "beyefendi..."Bunun üzerine "beyefendi(!)" alınır."Paşam bana her zaman 'çocuk' diye hitap buyururdunuz. Bu gece neden bana 'beyefendi' diye iltifat buyuruyorsunuz?"Atatürk'ün cevabı:"Çünkü size 'adam' diyemediğim için 'beyefendi' diyorum."................................Cumhurbaşkanı Sezer kimilerine göre 3'üncü, kimilerine göre 4'üncü, 5'inci veya 10'uncu olabilir. Ama...Sıra numarasından çok ötede bir Atatürk ölçütüyle "adam"dır.Dahası... Dün Zülfü Livaneli'nin yazısındaki tamlamayla "devlet adamı" olduğunu kanıtlamıştır. Çankaya'da Atatürk ilkelerinin bilinçli ve yürekli bir koruyucusudur.................................Onun cumhurbaşkanı olduğu ilk yıllar, özellikle Anayasa fırlatmayla başlayan kriz, bazı tereddütler yaratmıştı.Ayrıca... Türkiye'nin yurtdışında

Yazının Devamı

Siyaset ve kışla

20 Haziran 2006

Ancak... Çok küçük bile olsa böyle bir ihtimali irdelemek için yakın tarihte yaşanan deneyimi gene de yansıtayım...Özal'ın Başbakanlığı döneminde, Genelkurmay Başkanlığı'nı 10 yıl süreyle düzenleyen bir plandan söz ediliyordu."2 Necdet'ler olayı" diye anılıyordu.Org. Necdet Üruğ, Org. Necdet Öztorun'un kıdemleri birbiri ardına Genelkurmay Başkanı olacak şekilde sıralanmıştı. Ardından da onlara çok yakın bir isim olan Org. Sabri Yirmibeşoğlu'na sıra gelecekti. Özal, bu diziyi bozdu.Kapalı devre ilişkilerle asker içinden destekler sağlamıştı.Örneğin... Daha sonraları Kayseri'den ANAP milletvekili seçilen, dönemin Ordu Komutanı Recep Ergun'un...Beklenilenin tersine son anda Org. Öztorun yerine, kıdem sırasında ondan sonra gelen Org. Necip Torumtay için Genelkurmay Başkanlığı'na atama kararnamesi hazırlandı. Cumhurbaşkanına sunuldu.Org. Öztorun da, Org. Üruğ'la birlikte emekli oldu.Hadise "soğuk duş" etkisi yapmıştı.Ama... Daha önce medyada ve kamuoyunda "Genelkurmay Başkanlığı'nı 10 yıl süreyle planlamak ve bir tür dayatma yapmak" izlenimleri ile "tepki psikolojisi" oluşmuştu. "Asker içinde de bu tür değerlendirmeler yapılmıyordu ve dışa karşı tam bir birlik vardı" denemez. Özal'ın

Yazının Devamı

Venüs ve baba

18 Haziran 2006

Gerçekten büyük ustanın harikulade bir yapıtı...Benim için de Venüs, kadın güzelliğinin simgesidir.Eco'nun anlattığı Pitagoras geleneğine göre şu söylemin kanıtı olmalı Venüs..."İnsanın ruhu ve vücudu, müziği denetleyen kurallara boyun eğer; ve bu oranlar kozmik uyumda karşımıza öylesine kapsamlı çıkarlar ki, hem dünya, hem tüm evren aynı zamanda matematik de, estetik de olabilen tek bir kuralla birbirlerine bağlı görünürler. Bu kural kendini dünyanın müziğinde de gösterir; bu müzik gamı, dünyanın çevresinde dönerken kendi sesi ve dönüş hızından etkilenen gezegenlerce yaratılmıştır.Bu sistemden doğan ve duyularımızın yetersizliği nedeniyle işitemediğimiz müzik, müziklerin en tatlısıdır."Herhalde bu tanımın kadın vücuduna yansıması da Venüs olsa gerek................................Pek çok Venüs tablosu ve heykeli vardır.Paris-Louvre Müzesi'ndeki Çömelmiş Venüs (M.Ö. III. yüzyıl)... Giorgiono'un Uyuyan Venüs'ü (Dresden) benim sevdiklerim.Ama en çok Velasquez'in Aynalı Venüs'ü (Londra, Ulusal Galeri)...Umberto'nun sayfalarında başka efsane güzeller de var. Bana göre Charles-Auguste Mangin'in Safo'su (Manchester Sanat Galerisi) eşitler arasında

Yazının Devamı

Düşünceye linç

17 Haziran 2006

Çetin Altan da TİP milletvekiliydi. Sataşmaların odağındaydı. "O gün Çetin Altan'ın hayatına kastedileceği" ihbarları gelmişti. Gerçekten de sunturlu bir tahrik için çok beklemek gerekmedi. "Zaten Çetin Altan'a göre Nâzım Hikmet büyük vatan şairidir..." Çetin Altan gelen ihbarlar nedeniyle ihtiyatlıydı, ses çıkarmadı. Ama tahrik sürüyordu:"Öyle değil mi Çetin Altan?" Bunun üzerine Altan'ın frenleri artık tutmaz oldu. Davudi sesi salonda yankılandı:"Evet... Nâzım Hikmet büyük vatan şairidir..." Bir anda sanki kıyamet koptu. Başta AP grubunun kavgalarda buldozeri sayılan iri kıyım Hamido olmak üzere AP milletvekilleri bir anda Çetin Altan'ın üzerine çullandılar, tekme ve yumruk sağanağı altında Altan, oturduğu sıranın altına yüzüstü yatmış, başını sıranın bacakları arasına gizlemeye çalışıyordu.CHP Milletvekili Nermin Neftçi'nin, "öldürüyorlar... kurtarın!" çığlıkları hâlâ kulağımda. Bu linç, birkaç dakika sürdü. CHP'liler, TİP'liler ile iki MBK üyesinin Çetin Altan'ı o barbarlığın altından zorlukla çıkardıklarını dehşetle gördük. Baygındı ya da baygın gibi görünüyordu. Hemen hastaneye götürüldü. "Öldüğü" söylentisi yayıldı. Gerçekten de ölümden dönmüştü. Altan, "Vücudumda

Yazının Devamı

Uçakta nabız

16 Haziran 2006

Doğru bulanlar ve bulmayanlar..." Ben "Cumhurbaşkanı olmayın" diyen azınlıktaydım.Özal, toplumu temsil eden çeşitli kesimlerde de böyle başka "göz göze" anketler de yaptı. Çoğu "nezaket" gereği, bir kısmı ise "başka beklentiler" nedeniyle "Cumhurbaşkanı olmalısınız" diyorlardı. Sonunda ... Grubunda uzun bir konuşma yaptı "aday olduğunu" açıkladı.Ve Cumhurbaşkanı seçilerek Çankaya'ya çıktı. Arkasında bıraktığı DYP ise daha ilk seçimde muhalefete düştü... Özal da, hem kendi partisinin liderleri Akbulut ve Yılmaz'la hem de diğer partilerle çatışarak "yalnız" ve "küskün" bir Çankaya sakini oldu...........................................Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi, bu kez de Başbakan Erdoğan'ın uçak sohbetiyle gene gündemde. Belki Erdoğan da "uçakta gazetecilerle nabız tutmak geleneğini" bir şekilde sürdürüyor...........................................Gergin Türkiye'nin "stres atması" için iki koşul var:"1- Erken seçime gidilmeyeceğinin bilinmesi.2-Yeni cumhurbaşkanının AKP ile diğer partiler arasında uzlaşmayla seçileceği..."Bu iki koşul, iki alanda güvenceyi oluşturur."1- Siyasal istikrar.2- Ekonomik güven psikolojisi..."TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, sağduyu yolunu

Yazının Devamı

Papadopulos yolcu mu?

15 Haziran 2006

"Görüyorsunuz ki, Kıbrıs Rum Kesimi'ne Türkiye limanlarının açılması tek sorun değil. Avrupa değerleriyle örtüşmeyen bir toplumla karşı karşıya olmak AB'nin asıl sorunudur" deniliyor.Örneğin... "-Türkiye halkının yüzde 40'ının askeri yönetim istediği...-Yüzde 40'ının 'lokantalar iftardan sonra açılsın' görüşünde olduğu.-Yüzde 60'ına göre başarısızlıkların dini inançsızlıktan kaynaklandığı kanısı.- Yüzde 67'sinin imam nikâhsız evlilik olmasın inancında olduğu.-Yüzde 51'inin bazı siyasi görüşlerin kısıtlanmasını ve ülke çıkarları için insan haklarının ihlal edilebileceğini savunduğu" bir Türkiye.....................................Brüksel'den gelen haberlere göre, daha dün sabah bu araştırma sonuçları İngilizce, Fransızca ve Almancaya çevrilmiş. Türkiye'nin tam üyeliğine karşı olan odaklara gönderilmiş.Ayrıca, Almanya Hıristiyan Demokrat Partisi'nin bülteninde servise konulmuş. .....................................Bu araştırmaları yargılamıyorum. O üniversiteler yapmasa, AB başka kamuoyu araştırma kurumlarıyla zaten toplumun nabzını tutacaktı.Ancak, araştırmaların gerçeklerle örtüşme ölçütü de sorgulanmalı...Asıl önemli olan, toplumun artı-eksi yanılma payları olsa da böyle bir

Yazının Devamı

Tulumbanın sapı

14 Haziran 2006

Küresel şanssızlık, FED'in (ABD Merkez Bankası) yani "Dünya Para Mabedi"nin başında artık Alan Greenspan'ın bulunmayışı.Başkan Nixon'ı deviren gazeteci Bob Woodward'un "MAESTRO" adını taşıyan ve 17 yıl süreyle FED (ABD Merkez Bankası) Başkanlığı'nı yapan Alan Greenspan'ın hayatını anlatan kitabı, bu günler için bir "ders" gibidir.Greenspan vazgeçilmez adamdı.Cumhuriyetçi Başkan Reagan döneminde göreve gelmişti.Baba Başkan Bush, Başkan Clinton ve oğul Bush dönemlerinde hep aynı görevde kaldı. Greenspan bir Cumhuriyetçi idi ama Demokrat Başkan Clinton da sekiz yıl boyunca onunla çalıştı.Bu müthiş adamın yaşamöyküsünde ekonomiye yanılmaz "tanı" ve "mucize" tedavi öyküleri vardır. .................................Daha önce bu köşede şöyle yazmıştım:"Türkiye milli gelirinin 10 katı özvarlıkları olan ve 'biz büyüğüz, güvenliyiz' söylemleriyle burunlarından kıl aldırmayan uluslararası bankaların batma çizgisinden Greenspan tarafından nasıl kurtarıldıkları... 1929 büyük krizinden daha da korkunç bir sarmalda trilyon dolarların buharlaştığı kâbus... Greenspan'ın iki satırlık fakat dâhice bir FED bildirisi ve sadece 60 milyon dolarlık hisse senedi alımıyla nasıl çakılmak üzereyken ekonomiye

Yazının Devamı

Tenisten... R.T.E'ye...

13 Haziran 2006

Futbolda ne kadar tezahürat varsa, teniste o kadar sessizlik... Sadece alınan "şık" sayılardan sonra bir alkış patlaması oluyor. Üç beş saniyeden fazla sürerse, merdivenlerle çıkılan metal yüksek iskemledeki hakemin, mikrofondan yansıyan tek kelimelik bir "teşekkür" söylemi duyuluyor. Anında alkışlar kesiliyor.Gene sessizlik. Sadece raket topa vurduğunda çıkan o "tanıdık" ses...Bazen çok zor toplar vuran oyunculardan birinin ciğerlerindeki havanın tümünü boşaltırcasına çıkardığı "ıııhh" sesi...Ne küfür, ne ıslık, ne de taraftarların diğer oyuncunun vuruşlarını bozmak için uğultusu...Pastane camekânı gibi steril bir görüntü.Tatsız tuzsuz perhiz yemeği mi?Elbette hayır. Topa 240 km hız veren müthiş vuruşlara ve heyecana eşlik eden bir spor balesinin estetiği bu. ......................Yüzü aşkın TV kamerası... Ayrıca, tribünlerin tepesindeki bir çelik halat üzerinde sürekli hareket eden dört ayrı mercek monte edilmiş "ahtapot kamera" da, görüntüleri, yukarıdan ekranlara yansıtıyor.Yerkürenin final oynayan ustalarına "kristal raketler" denir. Kristal kadar lekesiz bu sporun temiz, doğal ve ışıltılı oyuncuları oldukları için.....................Tribünlerde siyasetin, sinemanın,

Yazının Devamı