Karışık ve bulaşık

18 Mayıs 2006

Bu işler karışıktır. Bulaşıktır.Erken ve yüzeysel yargılarla "çözdükçe karışan düğümler", suları daha da bulandırır.............................Örneğin...Kartal Demirağ Turgut Özal'a Anavatan kongresinde iki kez ateş etmişti. Kurşunlardan biri Özal'ın konuştuğu mikrofona çarparak sekmiş ve boşa gitmişti. İkinci kurşun ise, parmağını yaralamıştı.Salon bir anda yüzlerce mermi sesiyle yankılanmaya başladı.Kartal Demirağ kendini yere atmıştı. İsabet almamak için zeminde yuvarlanıyordu.Bizler de yerlere yatmıştık.Silah sesleri kesilip ayağa kalktığımızda suikastı yapan Demirağ yakalanmış, götürülmüştü bile...Olayın dehşeti içindeydim.Bilinçsizce yürüyordum.Çıkış kapısında dönemin İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli ile karşılaştık."Ateş eden yakalandı. İlk ifadesinde bulunmaya gidiyorum. İsterseniz sizi de götüreyim" dedi.Ankara Numune Hastanesi'ndeki odaya girdiğimizde siyah saçlı bir genç, sırt üstü yatırılmıştı. Etrafı sivil polisler, MİT'çiler ve doktorlarla çevriliydi."Güneydoğulu" olduğunu söylüyor, adı sorulduğunda başka başka isimler söylüyordu."Niye Özal'a ateş ettin?" sorusuna, "Ben etmedim. Haberim bile yok" cevabını verdi.Sorgulamayı yapanlar, "Haberim yok diyorsun ama

Yazının Devamı

Fikir açık büfesi

17 Mayıs 2006

GoyaBoyner'in T-Box'undan ve rock grubu T-Rex'inden sonra ilginç bir deyim; "T-BRIC."Açılımı şöyle: Gelişmekte olan ülkelerin "kaplan" olarak önde gelenleri anlamına geliyor.Bresil, Russia, India (Hindistan) ve China (Çin) kelimelerinin baş harfleri BRIC... Başına Turkey (Türkiye)'nin T'si konunca T-BRIC grubu oluşuyor. Yani... Küresel umut olan 5 yükselen ülkeden biri... Bu deyim, geçen hafta toplanan "FORUM İSTANBUL" adlı beyin fırtınalamasında kullanılmış.Telif hakkı sahibi, Avusturyalı iktisatçı Simon Quijano-Evans...Bunları Referans'ta David Judson'un yazısından yansıtıyorum.Yaşadığımız ekonomik "sağanak" ve Hrant Dink'in yargılanması bağlamında o yazıdan seçmelerle devam.................................."FORUM İSTANBUL" 2 gün süren bir "fikir açık büfesi..."Devlet Bakanı ve felsefe profesörü "To exist is to co-exist", yani "Var olmak demek, birlikte var olmak demektir" söylemiyle yaklaşalım..................................Türkiye, ekonomisiyle, yapılanmasıyla, AB yolundaki yürüyüşüyle, T-BRIC demetinde yer almış bulunuyor.Bu, gerçek bir başarı öyküsüdür.Ancak...Tıpkı umut takımı gibi görülmelidir T-BRIC...Henüz Süper Lig'de oynamayanlardır.Bu demetten Türkiye'nin

Yazının Devamı

Ateşten gömlek

16 Mayıs 2006

Uzun süredir "meteo balonları" bu sağanağın geleceğinin işaretini veriyordu.Cari açık, TL'nin olması gereken değeriyle makasın açıldığı, turizm gelirlerinin düşmekte oluşu, ekonominin kendi kodlarıyla sendromunu anlatımıydı.Siyasetçiler bu kodları iyi okumak yerine öfke tiratları yapmayı ve uyarı sahiplerini "felaket tellallığıyla, bozgunculukla" suçlamayı yeğlediler..................................Ayrıca... "Psikolojik" hatalar da yapıldı.Örneğin... "IMF'ye borcumuzun tamamını ödeyebiliriz" mesajı...Bu gücün var olduğunu zaten herkes biliyor. Ama o mesaj, ödeme gücü içeriğiyle değil "IMF'nin biletini kesmek" eğilimi olarak algılandı. IMF ile ilişki, istikrar programında devam disiplinidir.Bütçe ve dış ticaret açıklarının denetimidir.Ekonomide yeniden yapılanmadır.IMF'nin biletinin kesilmesi, bu yol haritasından çıkmak, sonu daha önce de yaşanmış serüvene sapmaktır. Merkez Bankası Başkanı süreci de psikolojik olumsuzluk nedenidir. Türkiye ekonomisinde kaptan köşküne güven aşınımı hissediliyor. Cumhurbaşkanı seçimi için AKP'de esen farklı rüzgârlar ve alınan erken seçim sinyalleri, siyasi istikrar yargılarında balans ayarlarını gerektirmiştir.Sıcak para zaten yüzde 150 kârı

Yazının Devamı

Karnım ağrıyor...

14 Mayıs 2006

Biraz futbol söyleşelim...Kimilerine göre futbola tutku, bir tür "topla tapınmadır."Her şeyiyle futbola kendini kaptırmış ve inanmış olan halk yığınları giderek beyinleriyle değil, ayaklarıyla düşünmeye başlamışlardır.Bilinçaltlarında tatmin olurlar.Bu aşamada hayvansı içgüdüler, insan mantığına egemen olur.Solcu aydına göre futbol, yığınların gücünü azalttığı için devrimci güçlerin enerjisini, heyecanını yeşil sahalara yönlendirir..................................İşçi sınıfı, "top" tarafından hipnotize edilerek bilinçlerini yitirir.Örneğin...Futbol, İngilizlere ve zenginlere ait bir spor olmaktan çıktığında Rio de la Plata'nın demiryolu atölyelerinde ve liman doklarında, tersanelerinde ilk futbol kulüpleri de ortaya çıktı.Dönemin entelektüel solcularına göre futbol kulüpleri, toplum çelişkilerini gözlerden gizlemek ve grevleri engellemek amaçlı bir burjuva entrikasıydı.Futbolun dünyada yayılması, ezilmiş toplulukları daha çocuk yaşta baskı altına almak için kurulmuş bir emperyalist tezgâhıydı.Buna karşılık Argentinos Juniors Kulübü 1 Mayıs günü asılan anarşist liderlerin anısına "Chicago şehitleri" adıyla kuruldu. Chacarita Kulübü'nün kuruluşu için seçilen gün de yine 1 Mayıs

Yazının Devamı

Hayal mi?

13 Mayıs 2006

Ben yeni öğrendim. Bu saygın örneği ayrıntısıyla satırlarımda yansıtacağım.Avrupa'da, Amerika'da değil, bu topraklardan "çok özel" bir sorumluluk anlayışı bu.Belki... "Ders" olur.Haftalar boyu "zehirli atıklar" yazıldı, çizildi, konuşuldu.Sonra..."Yurdum insanı" her duyarlı konu gibi bunu da hafızaların tavan arasına kaldırdı.Arınma sürecinden geçirilen atık suların dev bir akvaryuma verilerek içinde balıkların yetiştirilmesi öyküsü, "tavan arasına kaldırılan dosyaların tozlarını temizler ve yeniden gündeme getirir" umuduyla anlatayım..................................Bu "aydın insan" davranışının altındaki imza, merhum Nejat Eczacıbaşı'nın... Türkiye'de sanayiden kültüre pek çok alanda "ilkleri" ve "iyileri" gerçekleştiren Eczacıbaşı, İpek Kağıt'ın kurucusudur.Yıl 1979. Fabrikanın bir "geri kazanma ünitesi" bulunmasına rağmen İzmit Körfezi'ni kirletmemek duyarlığıyla "Proses Atık Suyu Arıtma Tesisi" kurulması için düğmeye basar.Tesis 1981 yılında işletmeye alınır.Nejat Bey'in sanat tarafı ağır basar.Ne kadar temiz olduğunu sergilemek ve kanıtlamak için arıtılan suyu sürekli olarak dev bir akvaryuma yönlendirir. İçinde balıklar yetiştirtir.Su daha sonra denize

Yazının Devamı

Votka ve tehlike

12 Mayıs 2006

Bu en ciddisi... İran ekseninde çok kritik bir sorun oluştu" dedi. Ya çözüm? Büyükelçiye göre formül "sabır ve sağduyu..."Aksi halde?Cevabı:"Öyle şeyler olabilir ki, yaşayacaklarımız, bu krizin şimdi tartıştığımız nedenlerinden çok daha vahim olabilir."Peki...Türkiye'nin bu krize yaklaşımı? "Türkiye ile Rusya politikalarının bu konuda neredeyse tamamen örtüştüğünü söyleyebilirim."Türkiye ile Rusya arasında diyalog?.."Sürekli diyalog halindeyiz. İran'dan gelen önemli konuk Ali Laricani'nin ziyareti öncesinde de Sayın Gül ile birkaç kez telefonla konuştuk."............................Büyükelçi Pyotr Stegniy 40 yılı aşkın süredir kariyerden bir diplomat. Bunun ötesinde Rusya'nın en saygın tarihçilerinden biri. Konulara yaklaşımı serinkanlı ve diplomasi dilini bütün incelikleriyle kullanabiliyor.Örneğin... Margaret Thatcher'ın sözünü anımsatıyor...Soğuk Savaş boyunca Doğu ve Batı blokları arasında nükleer silah dehşet dengesi, sıcak savaşı engellemiştir. Şimdi böyle bir caydırıcılık yok. Soğuk Savaş sonrası geçiş dönemini düzenleyen mekanizma da İran sorununda yok.............................Ancak...Büyükelçi'nin dile getirdiği Rusya politikasının "İran'a koruyucu kanatlar açtığı"

Yazının Devamı

Fotoğrafın arabı

11 Mayıs 2006

"Ermenilere soykırım yapılmamıştır diyene hapis öngören" yasa çıkarsa bundan kimse yarar sağlayamayacaktır. Ne Fransa'daki "iktidar..." Ne "Türkiye-Ermenistan ilişkileri..."Ne "Türkiye-Fransa ilişkileri..."O oyunun aktörleri "sıfır sonuç" için uğraşıyorlar.Sadece..."Birkaç yüz Ermeni seçmenin oyu alınacaksa" bu da muhayyeldir. Yani "hayaldir..."Çünkü...Fransa'daki tüm Ermenilerin "at gözlüğü" taktıklarını ve çağın yüzyıl gerisinde yaşadıklarını gerçeklerin değil, ezberlerin tutuklusu olduklarını, oylarını bilinçsizce kullanacaklarını, partilerinden kopuk olduklarını varsaymak hayalciliktir.Fransa'yı yönetenlere de bunlar etkili ve ciddi kanallardan anlatılıyor.Türkiye, gerçekten akılcı bir markaj politikası uygulamakta...................................Ayrıntılara girmek ve kanalları, kanaat önderlerini bu köşede şimdiden açıklamak Fransa'daki Ermeni diasporasına "bilgi sızdırmak" doğru değil.Ancak...Türkiye, onların hayatını zorlaştırıyor...................................Başbakan Erdoğan'ın, Ermenistan Başkanı Koçaryan'a "tarihi aydınlatmak üzere ortak komisyon kurmak önerisi" ve "TBMM'nin ortak komisyon kararını uygulamak yolundaki irade açıklaması" Fransa kamuoyunda henüz

Yazının Devamı

İnce ayar

10 Mayıs 2006

Yasayı çıkarmaz...............................O halde "en son sözü" daha ilk aşamada söylemek, "en son konulacak tavrı" daha ilk günden koymak akılcı olmayabilir. Sürecin tırmanışına göre bir tavır ajandası belirlenmeli.Bu girişimi muhalefetteki sosyalistler başlattığına göre, iktidardaki çoğunluk birliğiyle köprüleri atmamak dozajını aşan tavır koymamak gerek.Ottawa Büyükelçisi'nin yanı sıra Paris Büyükelçisi Osman Korutürk'ün de Türkiye'ye "konuyu konuşmak" amacıyla çağrılmış olması doğru politikadır.Her devlet, duyarlı bir konuda büyükelçisini çağırarak istişarede bulunabilir.Buna karşılık...Daha önce yapıldığı gibi büyükelçiyi belirsiz bir süre için geri çağırmak ve Paris'teki diplomatik ilişkileri daha düşük derecedeki maslahatgüzara bırakmak büyük hata olurdu.Hele daha şimdiden "ekonomik veto" söylemleri ve eylemleriyle Paris yönetimini kendi kamuoyunda zor duruma düşürmek tahrikten öte anlam taşımaz.Yapılacak şey muhalefetteki sosyalistlerle iktidar partisinin arasını açmak, iktidar partisi içinde muhalefet yapan Sarkozy ve yandaşlarına da koz vermemektir.Kısacası keskin sirke olmamak ama Türkiye'nin yararlarını savunacak olumlu ve ciddi bir merdiven stratejisi

Yazının Devamı