Beton kirlenmesi

9 Mayıs 2006

Doğayla uyumlu, çevreyle barışık bir mimariyi yüzük taşı gibi oturtmuştu yeşil montüre...Sonra neden küsüp Göcek'ten halat aldı bilir misiniz?Çünkü... -Yanlış anımsamıyorsam- İskelesinin 1 metre, evet yanlış okumadınız, 10 ya da 100 değil, sadece 1 metre daha uzun olan bölümü, dönemin Çevre Bakanı Doğancan Akyürek'in emriyle yıkıldığı için...Kültürünü, çevresini, bilgisini, denizcilik görgüsünü yansıttığı Göcek'te gönül tellerinden birkaçı kopmuştu.Hepimiz üzülmüştük.Ama... Kimse Akyürek'e karşı tavır koymamıştı. Çünkü Göcek bozulmamalıydı.Kimseye 1 metrelik bile cesaret örneği verilmemeliydi."Simavi'ye bu yapılırsa, bize neler yapılmaz" korkusu yüreklere düşmeliydi..................................Bir de hızla betonlaşan şu Göcek manzaralarına bakınız...Dünyanın en güzel iç denizi ve dantel gibi koyları merhum Özal tarafından çıkarılan yasayla korumaya alınmışken, şimdi "Barbarların İstilası" filminden bir dekora dönüşüyor...................................Göcek'in betonla kirlenme süreci bana Korsikalı gençleri anımsattı.Daha cümleye başlarken belirteyim ki, ne bu satırları okuyanlar, ne de savcılar "Göcek'te de aynı şeyler yapılsın" mesajını ya da tavsiyesini verdiğimi

Yazının Devamı

Baştan çıkarır

5 Mayıs 2006

"Siyaset, sadece girişi olan uzun yoldur. Çıkışı yoktur" derdi. Bir kez politikaya giren, o galaksiden kopamaz.Son günlerde Süleyman Demirel için sık sık aynı soru ile karşılaşıyorum."Demirel nereye koşuyor?"Yani..."Demirel siyasete dönüş mü yapıyor?" mesajı var bu soruda...Onlara, Çağlayangil'in söylemiyle cevap veriyorum ve hatırlatıyorum.Demirel, siyaset yolundan 28 yaşından bu yana hiç çıkmadı ki... .............................Geçen hafta Ankara'dan dönüyordum.Sanat tarafı çok daha ağır basan bir işadamı ile uçakta "daldan dala" lafladık.Bu arada "Ankara'da Süleyman Demirel'i de ziyaret ettiğini" söyledi.Anlattı:"Güniz Sokak gene aynı. Çalışma salonu tıklım tıklım dolu. Masada güncel konuların dosyaları, yığın yığın kitaplar... O konularda görev yapmış bürokratlar... Sanki devlet, oradan idare ediliyor..."Sözcüklerle çizdiği görüntü bana hiç yabancı değil...............................12 Mart 1971'de komutanların muhtırasıyla başbakanlıktan düşürüldüğü... 12 Eylül 1980 İhtilali sonrası sürgünde ve evde aynı disiplin yaşanırdı.Demirel'in, hedefini belirleyen bir "G" günü -daima- olmuştu.Kendini, çevresini, kadrosunu sürekli güncelleştirir, "G" gününe hazır tutardı.Gene aynı

Yazının Devamı

Siyasetin örtüsü

4 Mayıs 2006

Oysa... Hadise siyasetin üzerindeki örtüdür. Altında olanları görmek gerek..."Başörtüyle yükseköğrenim" Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa hükmüne dayalı kararıyla engellenmiş bulunuyor.Ayrıca AİHM de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) bu doğrultuda karar vermiş bulunuyor.Her iki karar da Anayasa hükmüne dayalı olduğu için, Anayasa değişmedikçe geçerlidir.................................AKP iktidardır."Şikâyetçi" olduğu bir yanlışlık varsa, görevi, "yakınmak" değil, "düzeltmek"tir. AKP'nin de kamu vicdanındaki konumu budur.................................AKP "Anayasa'yı -referandumsuz- değiştirecek Meclis çoğunluğum yok" diyebilir.Ama... Bu sayıya çok yakındır.ANAP, Meclis kürsüsünden toplum önünde "AKP de Anayasa'yı değiştirmek isterse başörtülülere yükseköğrenim kapılarını açmak için biz milletvekillerimizin tümüyle destek verir, eksik sayıyı tamamlarız" söylemiyle angaje olmuştur. DYP'nin de böyle bir durumda destek vereceği söylenebilir.Yani...AKP, "sızlanmak" yerine "harekete geçerse" Anayasa değişikliği için sayısal vasıflı çoğunluğu zorlanmadan bulur.Neden 3.5 yıldır parmağını oynatmadı?..................................Tutun ki, Anavatan ve DYP böyle bir destek için AKP'yi bir

Yazının Devamı

Baskın basanındır

3 Mayıs 2006

İki başbakanın bir resmi yemek sonrası "bilgi sızdırmaya" çalışıyorduk.Özal'ın danışmanları daha o göreve gelmelerinden önceki yıllardan yakın arkadaşlarımdı.Onlardan biri, "Karşılıklı tebrikler sunup bol bol güldüler" dedi.Gündemde "dehşetengiz" dış politika sorunları vardı.O ortamda "tebrik edilecek ve gülünecek" ne bulmuş olabilirlerdi?Özal'ın danışmanı "Zannettiğin gibi değil. Kendi iç politika hamlelerini konuştular" dedi. Ve merakımı giderdi:"Margaret Thatcher nasıl ansızın seçim kararı açıkladığını ve bu baskın seçimle sandıktan gene iktidar olarak çıktığını anlattı. Muhalefeti faka bastırışına güldüler. Turgut Özal da aynı yöntemi kendisinin pek sevdiğini, muhalefeti hazırlıksız yakaladığını söyledi. İkisi de faka bastırma ustalıkları nedeniyle birbirlerini tebrik ettiler..."Yemek, böyle iç politika eksenli konuşmalarla sürmüş................................Dünyanın bütün seçimli yönetimlerinde en önemli başarı "seçilip" yeniden parlamentoya gelmektir. Parlamentoların asıl büyük koalisyonu "yeniden seçilip başkente gelenlerden" oluşur.Bütün partilerin milletvekilleri sandıktan çıkma başarısını göstermiş olanlara farklı gözle bakarlar.Siyasi parti liderleri ve başbakanlar

Yazının Devamı

Ayakkabı sepeti

2 Mayıs 2006

Kabul etmeliyiz ki... Türkiye'nin büyük çoğunluğunda hâlâ kapı önlerinde ayakkabılar çıkarılır."Hijyen" olarak da bu yapılan şey doğrudur. Dışarıdaki köpek sidiği dahil tüm pisliklerin ayakkabı tabanlarında içeriye taşınması yanlıştır...............................Ancak, kentleşme ve modernleşme sürecinde özellikle bazı sosyal gruplar, -çoğunlukla- artık kapı önünde ayakkabı çıkarıp içeriye terlikle girmiyor.Terlik, genellikle, yatak odası, banyo, tuvalet, çocuk odaları gibi alanlarda kullanılıyor.Özellikle kendileri yalnızken oturma odalarına, salonlarına terlikle girenler de, eve konuk geldiğinde onu böyle bir uygulamaya zorlamamak için pabuçla dolaşıyorlar. ...........................Konuklara, "özel misafir terlikleri vermek" âdeti de vardır. Ama bu da piramidin dikey sosyal kesitlerinde pek uygulanmaz.........................Oysa...Evden girdiğinde kadının ilk işi yüksek ökçeli pabuçlardan bir an önce kurtulmak ve ayaklarını rahatlatmaktır. Erkek de bunu yapar.Belirteyim ki özellikle yazın, evde çıplak ayakla dolaşmaktan ben de hoşlanırım.Kapı önünde pabuç çıkarmaya da "çemişlik" diye bakanlardan değilim..................................Ama... Bir de "estetik" sorunu var.

Yazının Devamı

Kırmızı-Beyaz

30 Nisan 2006

UEFA'ya Beşiktaş'ın katılımı kesin.Trabzonspor veya Gençlerbirliği de bu yarışta...Avrupa'da oynayacaklar.Yani... Ortadoğu'da İran, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri, Yemen, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır coğrafyasında değil.Şu satırlar yazılırken Trabzonspor-Fenerbahçe ve Galatasaray-Ankaraspor maçlarının başlama düdüğü henüz çalınmamış, düğüm çözülmemişti.Benim gönlümün hangi renklerde olduğunu bu köşenin okuyucuları bilirler.Ama...O sevdiğim renklerin şampiyon olup kupayı kaldırmasından ve Türkiye'yi bir kez daha Avrupa'da temsilinden daha ötede bütün yüreğimle isteğim inanınız ki başka bir ufuktur.O da Türkiye'nin bütün görüntüleriyle Avrupa'da temsilidir.Açayım..................................Galatasaray elbette tercihim ama Fenerbahçe de laik Atatürk Türkiye'sini Avrupa Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında en iyi şekilde temsil eder. Bundan kimsenin kuşkusu olamaz. Her şeyiyle ve yaşam ölçütleriyle Fenerbahçe de Avrupalıdır.UEFA Kupası'nda Beşiktaş'ın yanı sıra Trabzonspor ya da Gençlerbirliği'nin Atatürk Türkiye'sini dört dörtlük temsil edeceği de açıktır..................................Türkiye'nin pek çok kurumu ve pırıltılı kişileri de Atatürk'ün çağdaşlık hedefleriyle

Yazının Devamı

Seçim mi?

29 Nisan 2006

- KONGRELER: Özellikle AKP, kongreleri tamamlamak için gaz pedalına basmış bulunmakta. Hatta bazı kongreler, saptanan takvimden 1 ay öne çekildi. Bu telaşın "baskın seçimden" başka izahı görünmüyor. ............................- AKP GRUP YAPILANMASI: Seçimler zamanında yapılırsa, cumhurbaşkanını seçecek olan bu Meclis'te, AKP Grubu "tek ses" vermeyebilir. Yani... Başbakan Erdoğan'ın adaylığını koyması halinde AKP Grubu'nda blokların, farklı isimlere yönelmeleri olasılığı var. Sözgelişi... AKP Grubu'nda Meclis Başkanı Arınç'ın etrafına toplanmış olanlar... Sayıları -abartılmıyorsa- hiç de az değil.Arınç'ın "23 Nisan söylemiyle hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğu" siyasetin nabzını iyi tutanların ortak yorumu...Abdüllatif Şener'in de cumhurbaşkanı aday adayı olarak siyaset kulislerinde adı telaffuz edilmekte. Onu destekleyen AKP milletvekilleri için "sayısal" rivayetler muhtelif...AKP Grubu, saydıklarımın ötesinde de birkaç "dişli" ismin ekseninde gezegen kümelerden oluşuyor.Eğer... Kongreler ağırlıklı olarak Erdoğan'ın iradesini yansıtan seçimlerle sonuçlanırsa -ki öyle olmakta- bu rüzgâr, milletvekili aday listelerine yansır. 2006 sonbaharında bir baskın seçim yapılırsa, AKP Grubu,

Yazının Devamı

Sıcak takip ötesi...

28 Nisan 2006

Çünkü... PKK, Kuzey Irak'ın her yerindedir.Bunu, Kuzey Irak gezilerinde gözlemledim.Örneğin...Habur Kapısı'ndan Süleymaniye'ye giderken binlerce Kürt kökenli yurttaşımızın göç ettirildikleri toplanma kampı, PKK'nın koruması altındadır. Dışta güvenlik ve içte organizasyon, PKK tarafından sağlanır.Aynı yol üzerinde zaman zaman durup çay içtiğimiz, yemek yediğimiz, çeşmesinde elimizi yüzümüzü yıkadığımız çardak altlarında PKK'lılar da vardı. İsmimle seslendiler. Konuştular.Kuzey Irak'ın egemeni Barzani'nin konuğuydum. Onun gönderdiği araç ve birkaç da koruma vardı.PKK'ya odaklı değil, yörenin otorite boşluğunda karşı karşıya gelebileceğim tehlikeler nedeniyle ciddi önlem alınmıştı.Ne Barzani'nin kolluk güçleri onlara tavır aldılar, ne de PKK'lılar onlara karşı bir çekingenlik gösterdiler.İki taraf da kayıtsızdı.PKK'lılar oturmuşlar çay içiyorlardı.Gerçi 4-5 kişiydiler ama gene de o topraklardaki rahatlıkları açısından bir fikir veriyor..................................Ancak...Gerek orada gerek Kuzey Irak'ın diğer yörelerinde karşılaştığım böyle birkaç kişilik PKK'lı grupların hiçbirinde silah yoktu.Anlaşılan yönetimle böyle bir "sorun çıkarmamak" anlayışı/anlaşması vardı.Sadece

Yazının Devamı