Ne güzel...

25 Mart 2005

Bu göreve Dervişi, BM Genel Sekreteri Kofi Annan aday gösterdi.Tek seçici olarak son kararı da o verecek.Gerçi rakipler de hayli dişli.Japonyadan Kaoru Ishikawa, Hollandadan -Derviş gibi Dünya Bankası kökenli- Ad Melkert ve İngiltere Lordlar Kamarası Başdanışmanı Barones Valerie Amos...Her üç ülke de BMye çok para ödüyorlar.Dayatabilirler.Ancak....Bu yarışın daha kurumsal tanımı var.Adaylar için ölçütler ve son karara uzanan değerlendirmeler için bir yol haritası belirlenmiş.Annan, BM dahil çoğu uluslararası kuruluş için geçerli olan "Arkasında hangi devlet var?" faktörünü, "kişisel değer ve teknik yetenek" ölçütüne kaydıran şeffaflığa yerleştirmek istiyor.Bu da Dervişin lehine.Dünkü konuşmamızda "olası yenilgi halinde, kadına yenilmeyi daha hoş karşılayacağını" söyledi.Derviş, -bu somut konuda değil ama genelde- kadınlara "pozitif ayrımcılık" yanlısı.En güçlü rakip Dr. Ishikawa... Kendi adını taşıyan Ishikawa Diyagrama imza atan bilim insanı.Buna "balıkkılçığı diyagramı" ya da "kalite çemberleri" de deniyor. "Toplam kalite yönetimi" literatüründe önemli bir yeri var.Ancak hayli yaşlı... 90 yaşında.Böyle bir görev için belki handikap. Kemal Derviş, "Düğmeye basıldı. Kampanya

Yazının Devamı

Tekin değil

24 Mart 2005

Türkiyenin bu tavrı gerçekten Washingtonda şok etkisi yapmıştı.Türk hükümetinden birinin o günlerde Washingtona giderek ortamı iyileştirmesi konuşulduğunda, başkanın adamları "Aklınızdan bile geçirmeyin" cevabını veriyorlardı.Ancak, önce TÜSİADın başlattığı bir trafikle ortam -zamanla- yumuşadı. Ardından...AKP, bugün belki hafızalardan silinmiş olabilir ama 1 Mart tezkeresinin kapsamını bile aratır bir yasayı Meclisten geçirdi. 7 Ekim 2003 tarihli oylama sonucu, "Türkiyenin Iraka asker gönderme izni" hükümete verildi. Zaten bu oylamadan önce, 10 bin askerden oluşan bir kuvvet Iraka gönderilmek üzere hazırlanmıştı. Görev yeri ise hâlâ oluk oluk kan akan Felluce yöresiydi.Yani...Hükümetin Meclise kabul ettirdiği ama "vasıflı çoğunluk" yorumuna girmediği için geçerli sayılmayan 1 Mart tezkeresi, Mehmetçikin sadece Kuzey Irakta üslenmesini, Kerkük, Musul gibi duyarlı yörelerin etrafını sarmasını öngörmüştü. Saddamın askerleriyle savaşmak görevi yoktu.Oysa, 7 Ekim 2003 tarihinde Meclisin verdiği yetki, 10 bin Türk askerini Felluce yöresindeki ateş çemberine göndermekti.Washingtondaki ilahların öfkesi böyle giderilecekti.Ancak...ABD, "Irakta Türk askerini istemediğini"

Yazının Devamı

Vaka - i hayırsız

23 Mart 2005

"Yunan Zorba" filminde büyük sükse yapmıştı. Yunanistan, bu arsayı Anthony Quinne armağan etmiş. Bir drahmi bile istemeden Yunanistan Hazinesine ait bu çok değerli arsayı neden vermiş?Sadece sanatının ödülü veya Yunan Zorba rolüyle yaptığı küresel ölçekte Yunanistan propagandası mı bu armağanın nedeni?Hayır..."Anthony Quinnin orada arsası olduğu ve ev yaptıracağı" yolundaki söylemler, Rodosta yabancıların mülk alımlarını tetiklemiş.Onunla komşu olmak, onunla aynı adada mülk edinmek, yabancı alımcılar için müthiş bir çekim alanı yaratmış...............Bu örnek, tek değil...Misal...Yunanistanın Türkiye kıyılarına çok yakın Patmos Adasının doruğunda da Kerim Ağa Hanın villası vardır. Patmos Adasında taşınmaz fiyatlarını belki 10a katlamıştır. Sardunya Adasını doğayla uyum "mimari konsepti" ile çok farklı bir yere tırmandıran Kerim Ağa Hanın Patmosta evi olması için Atina neler yapmamıştır ki! Küresel krema için Patmos, artık rotaların kesiştiği adadır. Bu adada toprağın metrekaresi neredeyse altınla tartılıyor. Teknemiz, Rodos Adasında "Antik Hamam" diye anılan bir koy önünde demirlenmişti. Karaya çıktık. Yan tarafta, denize kartal yuvası gibi bakan bir kayalık gösterdiler. "Anthony

Yazının Devamı

Ürgüpte bir gün

22 Mart 2005

Bir kısım esnafa göre belalı kadınların!.."Onlara, "belalı karılar/avratlar..." diyenler de var.Neden?Misal...Sabahın daha ilk saatleri...Ürgüpte bir pastane yeni açmış kapılarını... Necla Kırcı ve bir grup kadın arkadaşı, yanlarında belediye zabıtası çıkageliyorlar.Pasta hamuruna kullanılacak malzemeyi denetliyorlar. "Yumurtalar kırık mı alınmış? Kaba ne zaman kırılmış?"Sonra... Süt, yağ ve un denetimi... Ardından, ortamın hijyenik koşullarına sorgu sual...Restoranlara gidiyorlar... Mutfakları denetliyorlar. Fırınlardan hamur örnekleri alıp tahlile gönderiyorlar.Barlarda, kafelerde temizlik ve fiyat denetimi yapıyorlar.Çevre kirlenme jandarması da onlar...Necla Kırcı ve arkadaşlarının Ürgüpte, uzaktan görülmeleri bile dükkânlarda "alarm" nedeni... Küresel düşünüp yerel eylemin gereği "Ürgüp Amazonları"nın konuğuyum. Necla Kırcı, "Yerel Gündem 21"in Genel Sekreteri.Bu bir uluslararası girişimin yerel uzantısı...Amaç:"Yerel yönetimlerin öncülüğünde, sivil toplumun ve diğer paydaşların, birlikte kendi sorunlarını ve öncekilerini saptayarak 21. yüzyılın yerel gündemini oluşturmak."Bir ucu yerel yönetimlerde, diğer ucu ABde ve BMde olan küresel bir program.Bu programa Türkiyede, 50

Yazının Devamı

Erivana çok özel...

20 Mart 2005

İki ülke arasında resmi ilişki kesik. Sınır kapıları kapalı. Hava koridoru ve trafiği de yok.Erivanın bomboş alanına indik.Dışarı çıktık. Ne gelen var ne giden... Sonra... Bir konvoy görüldü.Beni, foto muhabiri ve kameraman arkadaşlarımızı aldılar. VIP salonuna geçtik.Çay... Konyak... Mesafesi ölçülü bir ağırlama... Ne sıcak ne soğuk.Otomobillerle Erivandaki başkanlık sarayına götürüldük.Yeni başkan Koçaryan, Taşnak kökenli. Türklere karşı "katı" olarak tanınıyor. Yıl 1998. Ermenistanın başkenti Erivana, kadim dost Başkurt Okaygünden Milliyetin kiraladığı özel uçakla gittik. Başkanlık Sarayına girerken, demir parmaklıklar dibinde bir kadın ve beyaz, tertemiz küçük yatak içindeki bebeği dikkatimi çekti. Elinde bir pankart: "İşsizlik nedeniyle açlık grevi yapıyoruz."Günlerdir oradaymış.Korumaların hışmına uğramıyor.Yeni Cumhurbaşkanı Koçaryanın, ülkesini demokrasiye taşımak iradesinin simgesi gibiydi bu görüntü.Caddeler geniş, temiz fakat boştu. Tek tek geçen otomobiller ve otobüsler de çok eski modeldi ancak, pırıl pırıl boyalı ve tertemizdi. Dükkânlar Sovyet döneminin tekdüze ve hüzünlü görüntüsündeydi.İnsanlar, eski moda ama temiz ve ütülü giysiler içindeydi.Bu ülkede zaman

Yazının Devamı

Fil / ayı... Fark etmez

18 Mart 2005

Demirel kaygılı.Pakistanın eski başbakanı Zülfikar Ali Buttonun kendisine şu söylemini yansıtıyor:"Süper büyük devletler fil gibidir.Kin tutar.İçinde bir süre saklar.Sonra püskürür..." ABDnin son haftalarda yandaş gazete sütunlarından Türkiyeye adeta lav püskürtmesi böyle mi yorumlanmalı?ABD yönetimi, 1 Mart tezkere oylamasını unutamıyor. Sadece bu mu?Beyaz Sarayın uzaktan kumandalı yazarları sürekli, Ankaraya mesaj veriyor:"Amerika ile gerçekten dost olmayan bir müttefikle yola nasıl devam ederiz?" O satırlar "hiçbir resmi sıfatı olmayan kalemlerden" diye tanımlanarak hafife alınsa da, resmi sıfatı olan ABDnin Ankara Büyükelçisine, ABDnin devleti temsil eden seslerine ne demeli?Türkiyenin, başını kuma sokması ve Washingtonun tavrını görmezlikten gelmesi, olanları ve olacakları değiştirmez. Olanlar ve olacakları "iyi teşhis etmek" önemli.Bütün göstergeler iki olasılığı ortaya koyuyor:"1) Beyaz Saray, Erdoğanın başında bulunduğu AKP iktidarına balans/manevra ayarı yapmak istiyor.2) Washington, Erdoğanın başında bulunduğu Türkiyedeki iktidar ile iplerini kopartmaya kararlı."Her iki olasılık da kabul edilir şeyler değil.Atatürk Türkiyesi, hiçbir zaman uydu olmadı, olmaz

Yazının Devamı

Rüzgârgülü

16 Mart 2005

Buna, mart ayının sonlarında Öcalanın uzaktan kumandasında yeni bir siyasal partinin kurulacağı... Aynı tarihlerde PKK ilkbahar eylemleri için düğmeye basılacağı yolundaki duyumları ekleyelim.Böylece... Abdullah Öcalanın yakalanmasıyla birlikte "onun -bir tür- rehin tutulması karşılığı PKK eylemlerinin dondurulması" sürecinin ya da stratejisinin sonlarına gelindiği söylenebilir..............Önce bir gerçek..."Abdullah Öcalan, İmralıdan PKKyi ve kendi etki alanındaki siyasetçileri uzaktan kumandayla yönlendiriyor."Nasıl?Devletin doruklarında yaptığımız özel söyleşilere göre, "kendisini düzenli olarak ziyaret eden avukatları aracılığıyla..."Talimatlar gönderiyor.Bölgeden, sınırların ötesinden ve bölgede kuvvet bulunduran yabancı devletlerden bilgi alıyor.İç politikada ve uluslararası politikada iletişim kuruyor.Yönetimin en üstlerinin "ne yazık ki öyle" doğrulamasına tanık oldum.Türkiye, bu iletişimi engelleyemiyor.Abdullah Öcalan ile avukatları arasında görüşmeler "hukuk" boyutundan öte "siyasal" hatta "mesaj" nitelikli.Devletin dorukları, "bir engelleme yapmak istediklerinde, karşılarında AByi bulduklarını" söylüyor.Bunun üzerine... "Abdullah Öcalanın avukatlarının kayıtlı

Yazının Devamı

CHP kartı kayıp

15 Mart 2005

O da, "Doğru... Parlamentoda engelleme yapmadık. AKPnin hazırladığı AB uyum yasaları hızla geçti. Kabul edildi" diyor.Demokrasi adına güzel...Türkiyenin siyaset klasiğinde ve CHPnin "muhalefet" geleneklerinde "böyle muhalefet" yoktur.Önce Menderesin, sonra Demirelin "Allah, CHP muhalefetinden korusun" söylemlerini anımsıyorum.AKP, bu açıdan talihli. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, CHP için "olumlu" şeyler söylüyor: "AB uyum yasalarının geçmesinde CHPden çok yardım aldık. CHP engelleseydi çok kısa sürede bu kadar yasa mümkün değil çıkamazdı."Bulunduğumuz masada CHP üst düzey yöneticisi emekli büyükelçi İnal Batu var. Türkiye de "talihsiz" denemez.Çünkü...CHP "pozitif muhalefet" tavrını benimsemiş olmasaydı, Türkiye 17 Aralıkta ABden tarih alamazdı.Elbette...CHPnin bu tavrında "sorumluluk" katsayısı önemli etken."Benden sonrası tufan" zihniyetinin üretildiği "asitli muhalefet toprakları," zamanın ve sosyal bilincin erozyonuna uğradı.Türkiyenin yüzde 70i ABye tam üyeliği isterken, buna taş koyacak bir CHP muhalefeti, prim yapmazdı.Ayrıca...Kafalar da değişti.Eski siyasetin "o kafa" dönemi geride kaldı denebilir. Bu nedenle CHP ne denli diş biliyor olsa da AKPnin getirdiği "AB ile uyum

Yazının Devamı