<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Podyumda, başından topuklarına simsiyah örtünmüş güzel bir kadın. Çarşafın derin yırtmacından bacağı neredeyse oyluk kemiğine kadar görünmekte. İpek çorabının diz kapaklarından yukarılarını saran jartiyerde dinamit çubukları sıralanmış.
Hemen arkasında gene başından, yüksek ökçeli şık pabuçlarına kadar inen bir siyah çarşaflı diğer modeller... Onlar da genç ve güzel kadınlar. Bellerine patlayıcı çubukları sarmışlar.
Podyumda, defile yürüyüşündeler.
Yani "intihar bombacısı kadınlar" defilesine "beğenilmeye, seçilmeye" çıkmışlar...
Podyumun iki yanında ise, elleri makineli tüfekli, İslam adına teröristler...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Televizyondaki bir konuşmam sonrası henüz yeni yüksek mühendis diplomasını almış bir hanım telefonla aradı.
"Başında türban olduğunu, bunun için zorunlu olarak başını açacağını" söyledi ve şöyle ilginç bir öneride bulundu:
"TV'de Fransa'daki başörtüsü yasası için anlattıklarınızı düşündüm. Sadece başörtüsünün değil, dini simge olarak görüldüğü için Musevi takkesi (kipa), 6 köşeli Musevi yıldızlı ya da Hıristiyan haçlı kolye, bilezik gibi aksesuvarların da yasaklandığını anlattınız. Fransa bu genellemeyi, laikliğin herkese eşitlik ilkesi gereği yapıyormuş.
O halde Türkiye de neden bunu yapmıyor?
Yasak neden sadece başörtüsüne, türbana konuyor?
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
En kısa zamanda... Sözgelişi 1 ay içinde nüfus sayımı yaptırsın. Sayımda, küresel sivil toplum örgütlerinden, üniversitelerden gözlemciler bulunsun.
Böylece herkesin saçı önüne düşer.
Bu bağlamda birkaç satır...
1- Irak düştüğünde, neden Kürt peşmergeler, ilk iş olarak, Kerkük tapu ve nüfus kayıt dairelerini bastılar?
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İçin iyi niyetle oturuyoruz. Rum tarafında da aynı tavrı gördüğümüzde, bu iyi niyet, kararlılığa dönüşecektir.
2- Ancak bazı maddelerde, sizin olduğu gibi bizim de değişiklik önerilerimiz var. Karşılıklı görüşüp uzlaşalım.
3- Bazı maddelerin uygulanmasını ise:
a) Türkiye'nin AB'ye tam üyelik için görüşmelerin başlama tarihi verilmesinden, b) Görüşmelerin başlamasına, c) Görüşmelerin yapıldığı sürece, d)Görüşmelerin sonuçlanmasına ve e)Türkiye'nin tam üye olmasına kadar uzanan aşamalarla bir takvime yayalım.
Zaten siz de - bu tür hükümleri neden problem yapıyorsunuz... 'Türkiye AB'ye tam üye olunca, artık bunlar kendiliğinden birer problem olmaktan çıkmayacak mı?' sorusunu yönelttiğinize göre, işte mantığınıza paralel takvimli bir cevap."
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Japon bahçesi sadece estetik değil, aynı zamanda sestir. Ruhtur. Bahçenin yeşil tümsekçikleri arasında incecik akan suyun küçük sıçrayışlarında çıkardığı sesler, tıpkı bir nota dizesi gibi serpiştirilmiş "su taşları" ile oluşur. Suyun akışı melodidir.
İyi bir Japon bahçesinde gene nota dizeleriyle serpiştirilmiş yağmur taşları da vardır.
Üstlerine düşen yağmur damlalarıyla her biri değişik sesler verir.
Hüzunlü, neşeli, taşkın ya da melankolik...
Sonra... Rüzgar kamışları da önemlidir. Rüzgarın çeşidine göre meltemden fırtınaya, nefesli sazlar gibi değişik seslerle katılırlar doğaya. Güneşli bir günde hafif bir sabah esintisi başka, sağnak yağmurda su taşlarına eşlik eden sert rüzgar sesi başka...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Marka konferansında tanıtım gurusu B. J. Cunningham, "Bizim ülkede, Türkiye denince sokaktaki adamın aklına, ucuz ve kalitesiz tekstil, futbol seyircisinin cinayetleri geliyor. Midnight Express filmi daha ileri yaş kuşaklarda izlerini hala sürdürüyor" dedi.
Ardından da kendi izlenimlerini söyledi:
"Demokrat bir toplum.
Batı'ya dönük.
Kadınları genelde güzel ve bakımlı.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bir çift güzel bacak. Kadının eteği hayli yukarıya doğru sıyrılmış. Yanında oturan erkeğin eli bacağı okşamaya başlıyor. Erotik bir görüntü. Erkeğin eli biraz daha yukarılara çıkıyor ve bir düdük sesi ve anons: "Sarı kart..." El oyunları devam ediyor. El daha da yukarılara uzanınca bir düdük sesi ve anons daha: "Kırmızı kart..."
Sonra ekranda futbol ve stat görüntüleri üzerine Rus Milli Futbol Takımı'nın resmi sponsoru STRAY MİLNİK yazısı geliyor.
Fonda alkışlar.
Stray Milnik, yaşlı değirmenci anlamına geliyor. Yerli yapım kaliteli biralar satışında açık farkla birinci.
Ya üreticisi, yani sahibi?
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bir önerim var: "Okullarda, AB dersi konulsun. Zorunlu ya da seçmeli... Ama beyin yıkayan bir içerikle değil. Gerçekleri öğretmek üzere."
Çocuklarımız, gençlerimiz, AB'nin ne olduğunun ve ne olmadığının bilincini kazanmalılar.
Çünkü...
AB tutkusu, damardan bir uyuşturucu gibi verilmekte.
Yanlış bilgilendirmeye dayalı bir enformasyon çarpıtması sürecindeyiz.