<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Ve nasıl fırçalanacağını anlatan broşürler bastırıp dağıttırmış. "Diş fırçalayamayan kadın, dişlerinin tamamını çektirsin. Ağzında mikrop barındırmasın" buyurmuş.
Saddam uzmanları, onun, hastalık kertesinde el yıkadığını da söylüyorlar.
El sıkmak zorunlu olduğunda, elini yüzüne, gözüne sürmeden, gider ellerini iyice yıkarmış.
Televizyonlarda psikologlara soruluyor:
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Saddam'ın yakalandığı 2 x 0.85 metrelik çukur bana, onun tarafından kabul edilişimiz sırasında, bedenini saran "kibir" aurasını hatırlattı.
1991 Körfez Savaşı'nın hemen öncesinde Bağdat'ta biz bir grup yönetmen, yazar gazeteci ile dönemin Başbakan Yardımcısı ve CHP Genel Başkanı Erdal İnönü'yü otelimizden alıp Saddam'la konuşmak üzere, Enformasyon Sarayı'na götürdüler. Önce elektronik denetim tünelinden geçirildik.
Sonra... Kameralara, fotoğraf makinelerine de el koydular.
Kemerlerimizi, dolmakalemlerimizi, tükenmezkalemlerimizi, hatta rozetleri bile aldılar.
"Fotoğraf ve TV görüntüleri servisini biz yapacağız, not defteri ve kalem de içeride verilecek" dediler.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Daha birkaç saat önce "babası Haydar Aliyev'in öldüğü" haberi gelmişti... Bir an boş bulundum "Ne... Oğlu da mı?" diye düşündüm.
Başından başlayarak anlatayım.
..........
İlginç bir gazetecilik rastlantısı... Azerbaycan Başkanı Haydar Aliyev'in ölüm haberi geldiğinde Türk Azerbaycan Dostluk Yemeği'nde konuktum. Azerbaycan bakanlarının, Haydar Aliyev'in danışmanlarının, Türkiye'deki diplomatlarının arasında, o acı yüklü ilk saatleri yaşadım.
Azerbaycan'la bazı telefon konuşmalarına tanık oldum.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Tutun ki, muhalefet partileri kazandı. Mehmet Ali Talat Başbakan oldu. Kıbrıs Rum Kesimi ile Annan planı üzerinden görüşmelerden Denktaş'ı çekip, kendisi bu görevi üstlendi.
Bunu nasıl yapacak?
Lefkoşa'daki seçim bürosunda konuşurken, Talat "Ankara ile çok sıkı bir diyalog kuracağı ve bu görüşmeleri Ankara ile paralel kurarak başlatacağı, yürüteceği, imza aşamasına getireceği" izlenimini vermişti.
Ayrıca... Talat üzerinde iki psikolojik baskı oluşacak. UBP ve diğer - sağda denebilecek - partiler, her adımında "işte KKTC'yi satıyor" seslerini yankılandırarak iç kamuoyunu kabartabilirler. Ankara'daki "güçlü çevreler" de tam teşekküllü Truva atı gibi gördükleri Talat'a karşı zaten kuşku yüklüler. Ankara zirvelerinden üzerine bir "çığ" kopmaması için Talat için aklın yolu "sanıldığından ve beklenildiğinden çok daha özenli, dikkatli, ihtiyatlı olmaktır."
Buna karşılık, Talat, arkasında bıkkın, bezgin ve hep aynı değişmez yüzlerden ve yolsuzluklardan yorulmuş bir toplum değil, bir şeylerin nihayet değişmeye başladığını gören, umut duymaya başlayan, coşkulu bir halk desteğini bulacaktır.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
TBMM Yasama Dokunulmazlığını Araştırma Komisyonu Başkanı AKP'li Hüsrev Kutlu "Yargı bağımsızlığı sağlanıncaya kadar dokunulmazlığa dokunmama kararı aldık" açıklamasını yaptı.
Dehşet verecek bir mantık!..
70 milyon insanımız "tam bağımsız bulmadığı yargıya" bırakılacak... Ama 550 milletvekili bu yargıdan korunacak.
Anayasa'ya göre bu 550 kişi, milletin vekilleri değil mi?
Vekilleri asil, millet ikinci sınıf mı?
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Lefkoşa'yı ikiye ayırır.
Bir tarafı Türk, diğer tarafı Rum kesimine bakar.
"Kıbrıs siyaset tarihinde önemli sayfalar bu otelde yazılmıştır" diyebilirim.
Kritik görüşmeler Saray Otelde yapılmıştır.
Yabancı gazetecilerin karargahıdır.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İktidardaki AKEL Partisinin ikinci adamı Nicos Katsurides "olmazsa olmazları" sıralamaya ekonomiyle başladı.
1- "Ekonomik güç, ağırlıklı olarak merkezi devlette olmalı.
Örneğin... Plan, Katma Değer Vergisi'ni, kurucu devletlere bırakıyor. Başka mali girdilerin de kurucu devlette kalmasını öngörüyor.
Peki, Merkezi devlet, güçlü para kaynaklarına sahip olmazsa nasıl tüm halkı kucaklayan hizmet verecek?
Plan merkezi devlete sadece zorunlu dış ödemeleri yapma yetkisi veriyor. Yani BM, AB, Avrupa Konseyi vs. gibi uluslararası kuruluşlara aidatlar.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Rum kesiminde, iktidardaki AKEL'in ikinci ismi Katsurides, "Kurulacak Kıbrıs Birleşik Devletleri Başkanı olarak sağcı bir Ruma, sol kanattan bir Türk'ü her zaman tercih ederim... Örneğin bir Mehmet Ali Talat'ı" dedi.
Neden?
Sorunun cevabı şöyle oldu:
"Grivas'ın devamı sayılabilecek kafada olan bir Rum'un başkanlığında Birleşik Kıbrıs Devleti yürümez. Ama önümüzdeki pazar seçim kazanır da görüşmeci olursa, CTP Başkanı Talat'la ya da onun gibi çözüm isteyenlerle görüşülür. Annan Planı üzerinde iki tarafın da istedikleri değişiklikler tartışılır. Ortak formüller oluşur. Birleşik Devlet kurulur. Böyle bir süreçte başkanın Türk olmasını, buna inanmayan sağcı Rum'a tercih ederim elbette."
Bayrakta, parada, levhalarda Türkçe