Tribün çökerse

8 Nisan 2003


<#comment>     Cumartesi gecesi çok sayıda üst düzey generalin bulunduğu bir davetin konukları arasındaydım.
     1- Irak savaşının sonucu hakkında kuşkuları yoktu.
     Saddam’ın güçlerine "sıfır" şans veriyorlardı.
     2- Savaşın sonlarına yaklaşıldığı inancındaydılar.
     Neden?
     İşte yanıt:

Yazının Devamı

Ata ve sinema

6 Nisan 2003

Yıl 1932... Kurtuluş Savaşı yıllarının belgeseli hazırlanıyor.Trakya manevralarında - bu belgesel çalışmalarını yürütmekle görevlendirdiği - Baransel Paşaya Mustafa Kemal, "Bitti mi?"diye sorar.Baransel, "Paşam size ait sahnelerin çoğunun hareketsiz fotoğraflardan oluşması nedeniyle film henüz tamamlanamadı" cevabını verir.Bunun üzerine Atatürk şöyle der:"Ben hayattayım. Milli Mücadeleye ait bütün evrakım, kılıcım, çizmem, hali hazırda mevcut olduğuna göre, çağırdığınız anda bana düşen vazifeyi yapmadım mı? Böyle bir teklif karşısında kalsam memnuniyetle kabul eder, bir aktör gibi filmde rol alır, hatıraları canlandırırdım. Bu milli vazifedir. Çünkü Türk gençliğine bu mücadelenin nasıl kazanıldığını canlı olarak ispat etmek, hatıra bırakmak, ancak bu filmle mümkün olacaktır."Atatürk, açıkça "aktörlük yapabileceğini" söylüyor.Ancak 1937 yılına gelinmiştir. Ve Atanın bozulan sağlığı bu projenin gerçekleşmesini önleyecektir.Yıllar yitirilmese ve Atatürke kendi rolünü oynaması zamanında önerilseydi, ulusal varlığımıza harikulade bir katkı olacaktı.Ne yazık ki, "tek adam" sinema alanında da "yalnız adam"dır.Atatürk gene de bir aktörlük denemesi yapmıştır. 1932 yılında çevrilen ve

Yazının Devamı

Ata ve sinema

6 Nisan 2003


<#comment>     İstanbul Film Festivali eşiğinde, Atatürk’ün sinema aktörlüğü girişimi için birkaç satır.
     Yıl 1932... Kurtuluş Savaşı yıllarının belgeseli hazırlanıyor.
     Trakya manevralarında - bu belgesel çalışmalarını yürütmekle görevlendirdiği - Baransel Paşa’ya Mustafa Kemal, "Bitti mi?ödiye sorar.
     Baransel, "Paşam size ait sahnelerin çoğunun hareketsiz fotoğraflardan oluşması nedeniyle film henüz tamamlanamadı" cevabını verir.
     Bunun üzerine Atatürk şöyle der:
     "Ben hayattayım. Milli Mücadele’ye ait bütün evrakım, kılıcım, çizmem, hali hazırda mevcut olduğuna göre, çağırdığınız anda bana düşen vazifeyi yapmadım mı? Böyle bir teklif karşısında kalsam memnuniyetle kabul eder, bir aktör gibi filmde rol alır, hatıraları canlandırırdım. Bu milli vazifedir. Çünkü Türk gençliğine bu mücadelenin nasıl kazanıldığını canlı olarak ispat etmek, hatıra bırakmak, ancak bu filmle mümkün olacaktır."

Yazının Devamı

Anayasaya gerdirme

5 Nisan 2003

Sağı soluna... Aşağısı yukarısına benzemeyen bir görüntü çıkıyor ortaya.Seçilme yaşını 25e indiren Anayasa değişikliği girişimi de bunu düşündürmekte.İlke olarak gerekli bir düzenleme.Daha 1991 yılında, Partilerarası Uzlaşma Komitesinde kabul edilmişti.Ama...Tek başına değil.Anayasayı demokratikleştirme paketinin içinde yer alıyordu.Bütünün bir parçasıydı. Anayasa botoksla gerdirilmiş yüz gibi değiştiriliyor. Neresi kırışmışsa orası gerdiriliyor. Perakende ve eğreti Genel başkan gene kalemi alacak eline... Her seçim yöresi için aday listesini keyfine göre düzenleyecek... Kendine yakın bulduklarını seçilecek sıralara koyacak... Kafasına göre bir grup oluşturacak...Bu durumda 30 ve üstündeki adayların yanı sıra 25 ve yukarı yaş grubundan da listelere girenler olacak.Fakat ortak özellikleri "başkanın adamları" olmaksa, bunun demokrasiye katkısı nedir?Oysa Anayasa değişikliği paketinde, parti içi demokrasiyi sağlayacak değişiklikler de yer almakta.Örneğin önseçim zorunluğu...Böylece gençler, tabanda çalışarak, mücadele ederek, önseçim kazanarak listelerdeki yerlerini hakkıyla kazanacaklardı.Lider lütfuyla gelmek önleniyordu.Partilerde kan değişecekti.Gençleşme ve dinamizm

Yazının Devamı

Anayasa’ya gerdirme

5 Nisan 2003


<#comment>     Anayasa botoksla gerdirilmiş yüz gibi değiştiriliyor. Neresi kırışmışsa orası gerdiriliyor.
     Sağı soluna... Aşağısı yukarısına benzemeyen bir görüntü çıkıyor ortaya.
     Seçilme yaşını 25’e indiren Anayasa değişikliği girişimi de bunu düşündürmekte.
     İlke olarak gerekli bir düzenleme.
     Daha 1991 yılında, Partilerarası Uzlaşma Komitesi’nde kabul edilmişti.
     Ama...

Yazının Devamı

Light - delight

4 Nisan 2003

Buraya geldiğimiz ilk gece ortaçağda yapılmış bulunan Lumley Şatosunda konuk olduk.Yeşilliklerle örülmüş doğal koridordan içeri adım attığımızda İskoçların ünlü gayda müziği başladı. Bu İskoç enstrümanı tek nefesle adeta bir küçük orkestra.Peşine takıldık. Meğer İskoç erkekleri kilt denen o ünlü ekose eteklerinin altına külot giymezlermiş.Karanlık olduğu için görgü tanığı olarak değil, bunu, orada dinlediklerimden yansıtıyorum.Ortaçağda yapılmış Lumley Şatosu meşalelerle aydınlatılmıştı.1000 yılı aşkın duvarlarında kızıl, turuncu ışık oyunlarıyla tarihi savaş resimleri çiziliyordu sanki...İçeride ortaçağ giysileriyle iki erkek ve iki kadın, ortaçağ şarkılarıyla karşıladılar bizi.Duvarlarda tarihi resimler, sağımızda - solumuzda uzanan zırhlar, heykeller... Kendimizi zaman tünelinde hissettik.Entrikaların çevrildiği, büyük aşkların ve nefretlerin yaşandığı, en yakınların zehirlendiği, kafaların uçurulduğu, düelloların yapıldığı koridorları ve odaları geçtikten sonra yemek salonuna vardık.Yuvarlak masalarda, gene ortaçağ giysileriyle hizmetliler geleneksel İngiliz yemekleri sundular. Gayda müziğiyle karşılandık. Hortlağın dişleriyle gönderildik. Anlatayım... Cam yerine post Sert

Yazının Devamı

Light - delight

4 Nisan 2003


<#comment>     

     Gayda müziğiyle karşılandık. Hortlağın dişleriyle gönderildik. Anlatayım...
     Buraya geldiğimiz ilk gece ortaçağda yapılmış bulunan Lumley Şatosu’nda konuk olduk.
     Yeşilliklerle örülmüş doğal koridordan içeri adım attığımızda İskoçların ünlü gayda müziği başladı. Bu İskoç enstrümanı tek nefesle adeta bir küçük orkestra.
     Peşine takıldık. Meğer İskoç erkekleri kilt denen o ünlü ekose eteklerinin altına külot giymezlermiş.

Yazının Devamı

Bir avuç mavi

3 Nisan 2003

Karanlıklar içinde bir avuç mavi gökyüzü bulurdu.Sunderlandin Işık Stadyumunda oynanacak Türkiye - İngiltere milli futbol maçına geldiğim İngilterede öyle bir "ruh hali" içindeyim.Türkiyede son aylarda yaşadıklarımızdan sonra bu maç kendimize "biraz iyi muamele etmek" olabilir.Gerçekten ihtiyacımız var. Merhum Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil zorlu dönemlerde çetin müzakerelerden sonra "Şimdi biraz da kendimize iyi muamele yapalım" derdi. Sevdiği bir ortamın yumuşacık parantezine girerdi. Çizen ve okşayan İngiliz gazetelerinde Türkiye Milli Takımı için satırlar okşayıcı sayılabilir.Önce 7nci Grupta Türkiyenin 9 puanla birinci, İngilterenin 7 puanla ikinci olduğunu okumak hoş bir duygu.The Independent gazetesi şöyle yazıyor: "İngiltere, Dünya Kupasında ilk 8e bile girememişti. Ama Türkiye 3üncü olmuştu."İngiliz basınından şöyle satırlar yansıtayım: "İngilterede Owen, Beckham, Scholes ve Gerrard gibi dünya çapında yıldızlar oynuyor ama Türkiyede de küresel futbolcular var.Örneğin... 23 yaşında bereket tanrısı gibi gol üreten Nihat Kahveci ve 27 yaşında Türk futbolunun Pin - Up - ı İlhan Mansız, Türk Maradonası Emre, dünyanın en iyi kalecisi sayılan Rüştü, İngilterede

Yazının Devamı