<#comment>#comment>Alfredo Moiz, Tel - Aviv'de yaşar.
Şimdi Fenerbahçe'de oynayan Haim Revivo ile aynı binada otururlarmış.
Birgün, Revivo'nun düğün davetiyesi gelir.
Davetiyede yazılı otele giderler.
İsrail'de adet, evlenenlere hediye değil para verilmesidir.
Alfredo Moiz de kapıda bir genç kızın tuttuğu gümüş tepsiye, gıcır gıcır, 2 adet 100 dolar koyar.
<#comment>#comment>Şimdi de "ara rejim, ekonomik olağanüstü hal, Teknokratlar Hükümeti" gibi duyarlı tartışmalar!..
Elbette özellikle "ara rejim / kara rejim" kabusunu, kimse yeniden yaşamak, duymak istemez.
Ama... Bu söylemler, gündeme bir günde paraşütle tepeden mi indi?
Yoksa yanlış siyaset tarafından mı üretildi?
Bu sorunun cevabını geçmişten aynı ayak seslerini anımsayarak arayalım.
1978 Mart'ında IMF ile anlaşma imzalanıyor...
<#comment>#comment>Geride kalan günlerde, futbol takımıyla tanıdığımız ünlü Saint Germain Bulvarı, gecenin bir saatinde trafiğe kapandı.
Ve binlerce patenli genç kız ve delikanlı, aralarında saçları beyazlamış daha ileri yaşlarda kadınlar, erkekler bulvar boyunca kayarak akmaya başladılar.
Belki 20 binin üzerinde patenli...
İki tarafta birikmiş, onları alkışlayan onbinlerce Parisli... "Daha çok yeşil, daha az trafik" için bir gösteri bu...
Kaldırımda onları izlerken, yanımda Türkçe bir ses:
"Güneri Bey, bugünlerde bizim Türkiye'de de halkın sokağa ineceğinden korkuluyormuş... Ne var kaygı duyacak? Görüyorsunuz işte, Fransızlar sokağa döküldü. Bakın hiçbir şey olmuyor."Bu kara mizaha ikimiz de acı acı güldük.
<#comment>#comment>Dünyanın en zengin 7 ülkesi, "Türkiye'nin yeni ekonomik programının arkasında olduklarını" açıkladılar.
Ancak... "Programın başarısı, kesinlikle siyasi kararlılığa bağlı" diye bir şart koştular.
Siyasi iktidarın ortakları da artık "kendi yazgılarının efendisi olduklarının"bilincine varmalılar.
Kumanda odasında gene kavga çıkartmamaya, kriz üretmemeye özen göstermeliler.
Yangın sönmüş gibi göründüğüne göre, Hükümet ortakları için şu soruyla yüzleşmek zamanıdır:
<#comment>#comment>Bunalımdan artık bunaldık.
Mavi kirpiklerin arasından güzelliklere yolculuk...
Nazım Hikmet'in son eşi Vera da göçtü.
Şairden Vera için mısralar:
"Genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta, alt ranzada.Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi.Kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı."Bu mısraların kadınını dinliyorum...
"Henüz, 18 yaşında bir sinema yönetmeniydim.Bir Arnavut masalını sinema yapmak görevi için Nazım'ı aradım.Heyecandan kekeliyordum.Amacım, Arnavut tipini ona sormaktı.Nazım 'hemen gelin görüşelim' dedi."
<#comment>#comment>Dünkü Devlet Kağıtları İhalesi'nden içe ve dışa, "Konsolidasyon, Moratoryum gibi dedikoduları ciddiye almıyoruz" mesajı çıkarılabilir.
Anımsayınız... Daha birkaç gün öncesine kadar dün yapılan Devlet Kağıtları İhalesi, "en kritik dönemeç" olarak görülüyordu.
"2.2 katrilyonluk kağıda, bakalım devlet alıcı bulacak mı?" kuşkuları, dile getiriliyordu.
Ama... Bakınız dünkü talep, 7.5 katrilyon liraya tırmanmıştı.
Yani... İhaleye çıkarılan kağıdın 3 misline.
Kaba bir hesapla 7.5 milyar dolara...Alıcı bulamamak bir yana, Hazine fazla talebi geri çevirdi.
<#comment>#comment>Kemal Derviş, dün "Brezilya'da olduğu gibi bir 'U' hareketi bekleyiniz" dedi.
Dileğimiz budur.
Ancak... Brezilya'da "U" hareketi, sadece ekonomide değil, programı yapan ve uygulayan isimde de görülmüştür.
Daha önceki IMF programlarına her defasında dikiş attıran başarısız Maliye Bakanları'ndan sonra, sol kanatta seçkin bir aydın olan Fernando Henrique Cardoso, tam yetkiyle ekonominin kaptanlığına getirilmişti.
Cardoso da tıpkı Derviş gibi "yoksul halk kesimlerinin yanında yer alan" çizgideydi. "Yılın aydını" seçilmeye aday gösterilmişti.
Cardoso, IMF'nin, Dünya Bankası'nın, ABD dahil G - 7'lerin yanı sıra, sivil toplum örgütlerinin de desteklerini aldı.