MHP, en büyük darbeyi 12 Eylül 1980 ihtilaliyle almıştı.
Başkan, merhum Türkeş ve partinin yöneticileri tutaklandılar.
Yıllarca yargılandılar.
İhtilalin lideri ve daha sonraki yılların 7. Cumhurbaşkanı Sayın Evren, MHP'ye o tavırdan sonra, bugünkü tablo ve olası hükümet ortaklığı konusunda ne düşünüyor?
Cevabı şöyle oldu:
"DSP, 18 Nisan'da sandıklardan en büyük parti olarak çıktı. Ecevit'in başbakan olması icap eder.
21. yüzyıl için, Genç Dünya Liderleri topluluğu oluşturuldu.
Her alanın başında büyük bir genç beyin var.
Örneğin...
21. yüzyılın bilgi ve iletişim boyutu için, o çalışma grubunun başındaBill Gates... Sağlık Grubu'nda ise, ABD'nin en büyük genç kalp cerrahları arasında yer alan Prof. Mehmet Öz bulunmakta.
Öz, 10 gün kadar önce, Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te ABD Başkanı Clinton tarafından kabul edildi.
Konu, "ABD'nin ve dünyanın şu kritik sağlık kavşağında izleyeceği sağlık politikası..."
Daha 19 Nisan sabahı yaptığımız konuşmada, Bülent Ecevit, bir süre "medyayı izlemek istediğini" söylemişti.
Hükümet ortaklığı konusundaki tutumu için kamuoyu oluşumunu gözleyecekti.
Ankara'dan alınan izlenimlere göre, Ecevit, DSP - MHP eksenindeki bir üçlü koalisyona sıcak bakıyor.
Bunda, siyaset gerçeklerinin yanı sıra, medyanın katkısı hiç de az değil.
Örneğin...
İlhan Selçuk'un Cumhuriyet'teki "Artık Bitsin Bu Kan Davası" başlıklı yazısı...
Medya, genel başkan atamaz... Genel başkan istifa ettirmez. Görevi de değildir.
Ama medya...
Bütün bunları yapan kamuoyunun nabzıdır. Aynasıdır.
Dün, Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifası da, böyle yorumlanmalı.
Onun, gazete başlıkları ve satırları TV ekranları ile düşürüldüğünü sanmak yanlış olur.Eğer CHP'nin içinde güçlü bir muhalefet dalgası kabarmasaydı, Baykal üzerine yoğun bir baskı oluşmasaydı, CHP'nin önünü gençler kuşatmasaydı, tek başına medya yayını Baykal'ın 38 yıllık siyaset yaşamında böyle bir "noktalama" yapabilir miydi?İşte aynı yayınlar, seçimin mağlubu diğer üç partinin liderleri için de sürüyor.Ama...Genel başkanları yerlerindeler.Fakat... Uzak bir olasılıkla...Zaman içinde, kamuoyu ile medyanın birbirleriyle aşılanarak, birbirleri içinde büyüyerek daha büyük dalgalar oluşturması halinde, deprem beklenebilir.Fuzuli işgalİstifasından hemen sonraki dakikalarda, Deniz Baykal ile konuştuk.Üzgün ve kırık birkaç cümleyle, kararının arkasındaki dekoru anlattı: "Bu kararı,
Seçimin mağlubu 4 partinin liderleri için 4 bilgeden seçmeler sunayım:
"Kaçınılmaz bir sona birden sürüklenmek, uzun süre korku acıları çekmekten yeğdir." GALLUS
İstifa kararı bir kere verilir.
Tereddütle bin kez "son" düşünülür. Acısı çekilir.
"Hayatı bir şölen sofrası gibi bırakmalı, ne susuz ne de sarhoş olarak."
ARİSTO
Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli, seçimleri değerlendirdiler.
Galibiyetlerinin nedeni ve olası hükümet formülleri...Önce Ecevit:"Millet, dinin sömürülmesine oy vermedi. Millet, hırçınlığa ve kavgaya da oy vermedi."Ecevit, böylece - galiba - FP'ye ve DYP'ye gönderme yapıyordu.
Ama millet, ANAP'a ve CHP'ye de oy vermedi. Neden?
Ecevit, bunlara değinmedi.
Yeni hükümette ortak olabileceği, yakın geçmişte aynı kaderi paylaştığı Mesut Yılmaz'ı kırmamaya özen gösteriyordu.
CHP'yi ise, "yok farzetmek" Ecevit'in genel politika çizgisidir.
Politika bir maratondur.
Bu çok uzun koşu için sabır, inanç, dürüstlük ve soluk ister.
İşte Ecevit.
1987 seçimlerini TRT - 1'den sunuyordum.
DSP, yüzde 10 barajı geçememişti.
Canlı yayın bağlantısında, "Ne yapacaksınız?" sorumun üzerine, Bülent Ecevit "Bu gece, Genel Başkanlık'tan istifa ettim." cevabını vermişti.
Seçim arifesinde bir dua:
"Allahım...
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek olgunluğunu...
Değiştirebileceğim şeyleri yapabilmek cesaretini...
Ve...
İkisi arasındaki farkı idrak yeteneğini bana ver."