Picasso, bir lokantaya girmiş. Yemeğini yerken kendisini tanıyan lokanta sahibi, karısı için bir resin yapmasını istemiş. Picasaso, yemek arasında resmi yapıp, lokanta sahibine vermiş ve yemek ücretini ödemiş. Sonra kendisi, lokanta sahibinden 2000 dolar istemiş. Adamcağız küçük dilini yutar gibi olmuş.
"5 dakikada çizdiğiniz resim için bu kadar para çok değil mi?" diye sormuş.
Picasso "5 dakikada değil, 40 yıl 5 dakika" cevabını vermiş.
Kosova'da Sırp zulmünün dramı, ileride kanıtlarıyla yazılacak.
Biz, şimdilik Sırplar'ın Müslüman Boşnaklar'a zulmünden parmak izlerini yansıtalım.
ABD'li feminist MacKinnon'ın araştırması şöyle tüyler ürpertici sahneler yansıtıyor.
"Müslüman Boşnak genç kızlar ve kadınlar, hergün defalarca silahlı Sırplar tarafından tecavüze uğramışlardı.
Hamileydiler.
Kadınların önemli bir bölümü, çocuklarını doğurmak istemedi.
Psikolog Prof. Vamık Volkan'ın Blood Lines (1) kitabından, Kosova kasabı Miloşeviç için bazı satırlar yansıtayım.
Miloşeviç, 1941 yılında doğduğunda, ülkesi Nazi orduları tarafından işgal edilmişti.
Henüz 7 yaşındayken, bir subay olan dayısı, kafasına kurşun sıkarak intihar etti.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra babası da intihar etti.
Miloşeviç genç yaşlardayken Mirjana adlı bir genç kızı sevdi, evlendiler.
Mirjana'nın annesi, direnişçi Kızıl Partizanlar'ın sırlarını Naziler'e sızdırmıştı.
NATO kuvvetleri, Kosova'daki vahşet nedeniyle, Sırpları - nihayet - vuruyor.
Böylece, dün ABD Başkanı Clinton'ın da açıkladığı gibi, "belki savaşın bölgeye yayılması önlenebilir."Çünkü...Balkanlar'ın yeniden karışması bağlamında kaygılar var.Örneğin...Sırplar'dan kaçan Arnavutlar'ın Makedonya'ya yığılmaları... Makedonya'da Arnavutlar'ın baş kaldırmaları... Arnavutluğun Makedonya'ya müdahalesi... Bunun üzerine, Yunanistan'ın Sırplar'ın yanında çatışmaya katılması... Tiran ve Üsküp'ün de Türkiye'den destek istemesi... Ankara - Atina ilişkilerinin şu en gergin ortamında, bu uçuşan Balkan kıvılcımlarının Türkiye - Yunanistan savaşına neden olması.Bunlar hayali senaryolar değil.Türkiye, zaten o yöreye ağırlık koymuş bulunmakta.Arnavutluk ordusunun Türk subayları tarafından eğitildiğine işaret etmeliyim.Bölgede iki fırkateynimiz var.Arnavutluk'daki Paşa Limanı'nı, Türk Deniz Kuvvetleri onarıyor.Orada bir bakıma üssümüz var denebilir.Ayrıca...Uçak filolarımız da, gereğinde müdahaleye katkıda bulunmak üzere
Ve MED TV susturuldu...
Siyaset, sanki Ecevit'in DSP'sine "yürü ya kulum" demiş.
Önce, Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye'ye getirilmesi ve yargıya teslimi, DSP'nin yelkenlerini dolduran bir rüzgar estirdi.
Her seçim öncesi, liderlerin hayallerinin süsü, Öcalan'ı yok etmekti.
Bunu yapan iktidar, "seçimi alır götürür" kanısı vardı.
Muhalefet partilerinin liderleri, iktidarın böyle bir sürpriz yapması olasılığıyla ürperirlerdi.
Sapla samanın birbirine karıştığı bir ortamda mutlak doğrular yoktur.
Bütünü oluşturan lego parçalarını ayrı ayrı değerlendirmek gerek.
Şöyle ki...
- HASAN KORKMAZCAN'IN İSTİFASI:
12 Mart 1971 Komutanlar Muhtırası verildiğinde, Parlamento'da ve hükümette kimsenin gıkı çıkmamıştı.
Süleyman Demirel hükümeti Meclis'te tek başına çoğunluğa sahip olduğu halde, bu muhtıra üzerine istifa etmişti.
Özbekistan, Rus işgali altındayken, Rus bilim adamları, Timur'un ve torunlarının gömülü oldukları mezarları açmışlar.
Kemikleri incelemişler ve bakmışlar ki, gerçekten Timur'un bir bacağı kısa. Aksak Timur adı buradan geliyor.
Sonra...
Büyük torunu Uluğbey'in mezarını açmışlar. Baş, gövdeden ayrıymış. Çünkü, Uluğbey, dedesi Timur gibi bir komuta dehasına sahip değildi. Üstün zekalı bir matematikçi, filozof ve astronomdu. Semerkant'ta onbinlerce kitaplık kütüphane kurdurmuştu. Dünyanın en gelişmiş rasathanesini yaptırmıştı.
Sonra...
Tarihin anlattığı...
FP'nin dönüşü hiç de muhteşem olmadı.
Daha birkaç gün önce, "TCK 312 kalkmazsa, 18 Nisan'da seçim de olmaz" restini en üst düzeyden çeken FP, Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun demecinden sonra, bir "U" dönüşü yaptı.
FP'liler "18 Nisan'da seçimlerin yapılmasına karşı olmadıklarını ama TCK 312'nin kaldırılması için tavırlarını sürdüreceklerini" açıkladılar.
TCK 312'nin kaldırılması, bu içtüzük hükümleri varken mümkün değil. FP'liler zaten bunu biliyorlar. Bu gazozun havası kaçmıştır.
Ama, Türkiye, asıl ciddi ve çözümü çetin sorunlarla karşı karşıyadır. Örneğin, daha önce işaret ettiğim turizm krizi.