Anadolu ekonomisini vergi ile borcunun faizi kilitledi

28 Aralık 2009

Konuya yabancı olanlara basit olarak anlatayım. (1) İşyeri açan, üretim yapan para kazanırsa devlete gelir veya kurumlar vergisi vermek zorundadır. (2) Kazansın kazanmasın sattığı mallar yaptığı hizmetler nedeniyle KDV ve ÖTV ödemek zorundadır. (3) Kazansın kazanmasın kendisi ve yanında çalıştırdıkları için sigorta primi ödemek zorundadır.
Bu ödemeler gecikirse, faiz işlemeye başlar. Ödeme geciktikçe faiz artar. Ödeme yükü büyür. Devlet, geciken vergi ve sigorta ödemelerini, biriken faizi ile birlikte kanuni takibat sonunda alır. Önce işyerine sonra da evine barkına haciz gelir. Şu veya bu nedenle vergi ve sigorta borcu yükü altına giren işyeri sahibinin belini doğrultması hemen hemen imkânsızdır. Böyle işyeri sahiplerine bankalar yeni kredi vermez. Eski kredileri geri çağırır.

Gecikme faizi yüksek
Vergi uzmanları Şükrü Kızılot, Sezgin Özcan ve Metin Taş’tan öğrendiğimize göre, işadamlarımızın (ki bunların çoğu KOBİ diye adlandırılan küşük işletme sahipleri) vergi borçları 30 milyar TL. Vergi borçlarının cezası 25 milyar TL’ye ulaşmış. Sigorta prim borçları ve gecikme faizlerinin toplamı 105 milyar TL. Krizde neden işler durdu. Kriz öncesi borcunu ödeyemeyenin kriz sonrası

Yazının Devamı

Teknomarketlerde yerliler dünya devleriyle rekabet ediyor

27 Aralık 2009

Bilgisayar pazara çıkınca “ileri teknolojiye dayalı halka dönük ürünlerin satıldığı” özel perakende mağazaları açılmaya başladı. Bunlara “teknomarket” denildi.
Bizde ilk açılan teknomarketler Vatan ve Bimeks idi. Onları Teknosa izledi. Teknosa zincirleşmeyi ve ülke geneline yaygınlaşmayı başlatarak sektörün oluşmasına liderlik etti. Zamanla büyüdü. Şimdilerde 65 ilde 240 mağazası var. Daha sonra Gold, Teknolojix, Gizerler, Egemen pazara girdi.
Derken dünya devleri Türkiye’de market açmaya başladı. Amerikan Best Buy (dünya birincisi), Alman Media Saturn firmasının markaları (dünya ikincisi) Media Markt ve Saturn, İngiliz Dixons grubunun (dünya üçüncüsü) markası Electroworld, Fransız Darty (dünya dördüncüsü) şimdi Türkiye’de yerli firmalarla rekabet ediyor.
Türkiye’de teknomarketlerin pazarladıkları ürün çeşidinin yıllık pazarı 10 milyar dolar dolayında. Teknomarketlerde ağırlıklı olarak IT (haberleşme teknolojisi) ürünleri, bilgisayarlar, yazıcılar, haberleşme aletleri (cep telefonları, sabit hat için telefonlar ve modemler), tüketici elektroniği, panel TV’ler, dijital kameralar, mp3 ve mp4 çalarlar, oyun konsolları, kişisel bakım ürünleri, beyaz eşya, kahverengi eşya, TV ve

Yazının Devamı

2010’a girerken Ayşe Hanım Teyzemin durumu

25 Aralık 2009

Ayşe Hanım Teyzem sordu: “Acaba her şey çok iyi... Herkes hayatından memnun da... Sadece benim durumum mu kötü? Ben durumumdan biraz yakınmaya başlasam bazıları hemen beni azarlıyor. Baksana alışveriş merkezlerinde insan kaynıyor. Yabancı markaların açtıkları dükkânlarda pahalı pahalı eşyalar kapışılıyor. İthal otomobiller kolaylıkla satılıyor. Eğlence yerleri dolup taşıyor diyorlar. Bunun doğrusu nedir? İşlerin iyi mi kötü mü olduğunu nasıl anlaşılır?“
Cevaplamaya çalıştım: ”İşlerin iyi mi kötü mü olduğu üretim, yatırım, istihdam ve gelir rakamlarından anlaşılır. Üretim ve yatırım artıyor ise iş ve aş imkânı da artar. Ülkede sosyal politikalar doğru uygulanıyor ise artan gelir haneler ve fertler arasında adil olarak dağıtılır. Refah artar. İşte o zaman işler iyi demektir” dedim.
Ayşe Hanım Teyzem, “Devletin rakamları neyi gösteriyor? Kısaca anlat bakayım” diyerek emir buyurunca ben de devletin rakamlarını sıraladım.

Üretemiyoruz
2009 yılının ilk 9 ayında üretimimiz (yarattığımız katma değer) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.4 oranında geriledi. Bunun sonucu gelirimiz de aynı oranda düştü.

Yazının Devamı

Yatırım ve üretim canlanmadığından reel sektörün kredi talebi de artmıyor

24 Aralık 2009

Reel sektörün (firmaların) yurtiçinden kullandıkları krediler 2007 yılının çok, 2008 yılının az da olsa (yüzde 2 oranında) üzerinde.
Fakat genelde firmaların kullandıkları toplam krediler yıl sonuna göre az da olsa (yüzde 2 oranında) daralmış görünüyor.
Bu karışık anlatımı açayım:
- Bizim reel sektörümüz sadece Türkiye’de yerleşik bankalardan kredi kullanmıyor. Yurtdışından da borçlanıyor.
- 2009 yılı eylül ayı sonu bilgilerine göre toplam kredilerin yüzde 58’ini içeriden, yüzde 42’sini dışarıdan buluyor.
- Yurtiçinden kullanılan krediler 2008 yılından bu yana azalmadı ama yurtdışından kullanılan kredilerin TL karşılıklarında yüzde 4.6 oranında, dolar olarak yüzde 2.6 oranında daralma görüldü.
- Çok ilginçtir ki, firmalarımızın kullandıkları toplam kredilerinin yüzde 61’i döviz karşılığı borçlanmadan oluşuyor. Döviz kurunun uzun süre değişmemesi, döviz kredisi faizlerinin düşük olması, firmaları döviz cinsi borçlanmaya itiyor.

Yazının Devamı

TÜİK’in yayımladığı illerin işsizlik rakamları kafaları karıştırdı

23 Aralık 2009

TÜİK, iller itibariyle işgücü istatistikleri yayımladı. İller itibariyle istihdam oranları (çalışanların il sınırları içinde çalışmaya hazır olanlara oranı) ile işsizlik (çalışmaya hazır olup iş bulamayanların oranı) oranları kafa karıştırdı.
Örneğin Ardahan’da işsizlik oranı yüzde 3.7, Kars’ta 4.1, Erzurum’da 6.2 olarak açıklandı. Bu karışıklığın kaynağı büyük olasılıkla insanlara “işinin olup olmadığı“ sorulurken “ne iş yaptığı”nın sorulmamasından kaynaklanmaktadır. Büyük olasılıkla ücretsiz aile işçileri, tarım kesiminde değişik işler yapanlar “istihdam edilenler” olarak kabul edildiğinden, tartışma yaratacak oranlar ortaya çıkmıştı.
TÜİK’in çalışmasını iyi değerlendire-bilmek için, konuya yabancı olanlara neyin ne olduğunu hatırlatmakta yarar vardır:

Neyin ne olduğunu bilelim
2008 yılında bizim kurumsal olmayan nüfusumuz 69.7 milyon ama, bunların çalışabilir olanları için 15 yaş sınırı konuluyor.
15 yaşın üzerindeki nüfusumuz 50.7 milyon. Bunların da bir bölümü okula gittiği için, bir bölümü yaşlı olduğu için, bir bölümü çalışmak istemediği için işgücü dışında kalıyor. İşgücüne dahil olmayan nüfusumuz 26.9 milyon. İşgücüne dahil olmayan 26.9 milyonu 50.7 milyon 15 yaş

Yazının Devamı

Denizli’de çok firma ‘marka’ oldu ama markayı koruyamadı

22 Aralık 2009

Denizli’de çok firma marka oldu ama markayı koruyamadı. Gerçekçi olalım. Denizli’de hem kendi markalarını yaratanlar, hem Denizli’yi markalaştıranlar da Denizlililer, batıranlar da Denizlililer.
Buyurunuz size son örnek, gazete haberlerinden aktarıyorum: “Ali İhsan Kasapoğlu Denteks’i 1978 yılında kurdu. Denteks, Denizli Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınan ilk fabrika oldu. 450 kişiye istihdam imkânı sağlıyordu. 2004-2005yıllarında yıllık ihracatı 20 milyon dolara ulaşmıştı.
Ali İhsan Kasapoğlu, bütün gücünü bu başarılı işyerinin gelişmesi için kullanacak yerde, 2001 yılında tekstil sektörünün dışındaki yatırımlara yöneldi.
10 milyon dolar harcamayla Denizli’nin ilk büyük alışveriş merkezi Marketix’i kurdu. 200 milyon dolar yatırımla Ege Bölgesi’nde alışveriş merkezleri kurmaya soyundu.
Önce, ana işi olan Denteks battı. Marketix onu izledi. İcra, Denteks’i satışa çıkarıyor. Koca fabrikayı ilk satışta 10 milyon liraya alan olmazsa, ikinci satışta fiyatı 4 milyon TL’ye düşecek.”

Yazık oluyor emeklere

Yazının Devamı

Yılbaşından sonra herkesin bir IBAN’ı olacak

21 Aralık 2009

Yılbaşından sonra herkesin 26 karakterli bir numarası daha olacak. Bu numarasını bilmeyenin hesabına para gönderilemeyecek. Bu numarasını bilmeyen başkasına para gönderemeyecek. Çok kimsenin bundan haberi yok. İyi de bu kadar çok numarayı nasıl ezberleyeceğiz? Yaşam giderek zorlaşıyor. Bugüne kadar iki numaramız vardı: 1) Vatandaşlık kimlik numarası. Tam 11 karakterli 2) Vergi numarası. Tam 10 karakterli.
Hemen her işlemde bunları soruyorlardı. Bunlar yetmedi. Bundan sonra bir de IBAN’ı soracaklar. Bankada hesabı olan, banka aracılığıyla kendisine para gönderilen veya para gönderen herkesin yılbaşına kadar bankasına başvurarak IBAN numarasını öğrenmesi şart.

26 karakteri ezberleyeceğiz
IBAN, İngilizce International Bank Account Number (Uluslararası Banka Hesap Numarası) kelimelerinin kısaltılmışı. Avrupa Bankacılık Standartları Komitesi tarafından geliştirildi.
Uluslararası bir banka hesap numarası standardı. Her ülke kendi ihtiyacına göre değişik uzunlukta IBAN belirliyor. Bizim IBAN’ımız 26 karakterli. İlk 2 hane ülke kodu, izleyen iki hane kontrol karakteri, sonraki karakterler ise bankaların tanımını yapacak numara ile müşteri hesap numarası için kullanılıyor.
Günümüzde

Yazının Devamı

Ümit Boyner ateşten gömlek giyecek

20 Aralık 2009

Ümit Boyner’in TÜSİAD’ın yeni başkanı olacağı anlaşılıyor. Tanrı yardımcısı olsun. TÜSİAD başkanlığına aday gösterilmek ve seçilmek onurdur. Ama TÜSİAD başkanlığı her zaman için, hele hele önümüzdeki dönemde çok zor, yıpratıcı bir iştir. Ümit Boyner, yönetim kurulu üyesi olarak Boyner Holding’de aktif görevi olan, Boyner grubunun sorumluluğunun büyük bölümünü omuzunda taşıyan, iyi eğitim görmüş, geniş iş birikimine sahip
bir genç hanımdır.
Boyner Holding’in 1952 yılına giden bir geçmişi var. Grup Altınyıldız kumaş fabrikasının kaliteli kumaşları ile yurt için de ve dışında ünlendi. Boyner Büyük Mağazacılık zinciri ile perakende sektörüne girdi. Şimdilerde 360 mağazası, 6 bin çalışanı ile yılda 800 milyon doları aşan iş hacmine sahip.
TÜSİAD’ın kurulduğu yıldan 1980 yılına kadar sözcülüğünü genel sekreter yapardı. Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkanı genel konularda çok az konuşurdu. Daha sonra hemen her konuda TÜSİAD’ın görüş, öneri ve eleştirilerini başkanlar ifade etmeye başladı. Bu görüş, öneri ve eleştirilerden alınan hükümetler, politikacılar TÜSİAD başkanlarının her söylediğinden alınır oldu. Her dönem kritik dönem ama önümüzdeki dönem daha da

Yazının Devamı