Büyük bir Türk sermaye grubunun sonbahar-kış koleksiyonu için bastırılan tanıtma kitabının son sayfasında, bu grubun mağazalarında ürünleri bulunan markalar sıralanmış.Üşenmedim. Mağazalarda ürünleri bulunan yabancı markaları teker teker saydım:
* Kadın giyimi: 64 yabancı marka
* Kadın ayakkabısı: 31 yabancı marka
* Kadın çantası: 34 yabancı marka
* Kadın aksesuarı: 36 yabancı marka
* Erkek giyim eşyası: 40 yabancı marka
* Erkek ayakkabısı: 27 yabancı marka
Küçük çocuk sahibi 150 çift bir araya gelerek “Capitol Hill Baby Sitting Coop” adında bir sistem oluşturmuş. Amaç isteyen çiftin, çocuğunu gönül rahatlığıyla sisteme dahil bir çifte emanet ederek, geceleri istediği kadar dışarıda kalabilmeleri.
Sistemi işletmek için kartondan kuponlar bastırılmış. Her kupon yarım saatlik çocuk bakımı hizmetinin karşılığını teşkil ediyor.
İsteyen çift örneğin, istediği bir akşam 6 kupon vererek grup üyelerinden bir başka çifte çocuğunu 3 saat için emanet edebilecek.
Tabii ki sistemin işleyebilmesi çocuğa 6 kupon karşılığı 3 saat bakmaya talip olacak bir çiftin de olmasına bağlı.
Her çifte 20’şer kupon dağıtılmış. Gruptan ayrılmak isteyen çiftin ayrılırken 20 kuponu geri vermesi mecburiyeti var. (Açık anlatımıyla, kullanacak, kazanacak ama en sonunda gene 20 kuponu olacak.)
Sistem çalışmaya başlamış? Fakat o da ne? Üyelerin çoğu, “İleride lazım olur? Elimizdeki kupon sayısı azalmasın?” diyerek geceleri evlerinden dışarıya çıkmıyor. Üyelerin çoğu, “Çocuk baktıran olsa da kupon sayımızı artırsak” bekleyişinde.
Bir süre sonra kimse kupon kullanmadığı, her üye çocuk baktırmak için kupon kullanma yerine kupon toplamaya çalıştığı, sonuçta çiftler
Dün piyasalar ABD’den gelen haber nedeniyle bayram etti. ABD’de ekonomi 3. çeyrekte yüzde 3.5 büyümüştü. Üst üste dört adet üç aylık dönemdeki küçülmeden sonra ABD ekonomisinin büyümeye başlaması, hem de büyüme oranının yüzde 3.5 gibi büyük bir oran olması çok önemli bir gelişmedir.
Bilindiği gibi ABD ekonomisi 2008 yılının ortasından bu yana kriz çukurunda debelenip duruyor. Dünkü haber, işte bu nedenle çok önemli. Hem küçülmeden büyümeye geçiliyor, hem de büyüme, büyük bir hız ile başlıyor.
Dolara değer kazandıracak
İyi de... Bundan bize ne? ABD’nin büyümeye başlaması Türk ekonomisine ne getirir?
- Kriz ABD’de başladı. ABD’nin krizden çıkışı, küresel pazarlarda bir rahatlama yaratır.
- ABD ekonomisi dünyanın en büyük ekonomisi. Büyüklüğü, sadece üretim gücünden kaynaklanmıyor. Harcama gücü de çok önemli. Harcama gücü, küresel talebi etkiliyor. (Bunun bize ne getireceğine küçük bir örnek vereyim: ABD ekonomisi büyümeye başlayınca bizim havlucular daha çok havlu, mermerciler daha çok mermer satacak.)
Bugün cumhuriyetin 86’ncı yılını kutluyoruz. (Daha doğrusu, bazılarımız kutluyor, bazıları kutlamıyor!) Cumhuriyetle ilgili kutlamalarda eskilerde Mustafa Kemal’den söz edilirdi. Şimdi Mustafa Kemal’i övenleri, bazıları neredeyse dövecek. Eskiden cumhuriyet döneminde kurulan fabrikalardan söz edilirdi. Şimdi o fabrikalardan söz edenleri bazıları “Devletçilik kafasını değiştiremeyen ve komünistlikten kurtulamayan özel sektör düşmanları” diyerek azarlıyor.
Ne yapalım ki ortada bir gerçek var. Mustafa Kemal bu ülkenin, bu halkın kötü kaderini değiştirdi. Mustafa Kemal’in cumhuriyet döneminde uyguladığı ekonomi politikaları bu ülkede sanayileşmenin ve tarımdaki gelişmenin temelini oluşturdu.
Milli Mücadele’yi izleyen yıllarda, bu ülkede sermayenin olmadığı, tecrübenin bulunmadığı günlerde devlet, “çaresizliğe teslim olmadan çözüm üretti”. Açık anlatımıyla, “Mustafa Kemal’in devletçiliği niyetin değil, zaruretin neticesidir.”
Yoktan var ettiler
- Devletin oluşturacağı sanayi tesislerinin denetimi ve mali yapılarını düzenlemek amacıyla Sanayi Ofisi ve Sanayi Kredi Bankası, yer altı kaynaklarını ve doğal kaynakları işlemek ve elektrik enerjisi üretmek için de Etibank kuruldu.
Fiyatlar artmıyor. İyi de... Halkımız fiyatlardaki artışın yavaşlamasının tadını çıkaramıyor ki... Zevkini alamıyor ki... Çünkü bu defa da iş yok... Cepte para yok.
Merkez Bankası Başkanı dün “Ekim Ayı Enflasyon Raporu”nu açıkladı.
Piyasalar, piyasa oyuncuları (borsada hisse senedi alıp satanlar/dövize takla attıranlar/bono faizinden para kazananlar) Merkez Bankası açıklamalarını merakla bekliyordu. Onların merak ettikleri (1) Merkez Bankası’nın faiz indirimine devam edip etmeyeceği, (2) Faiz artırımı olasılığının olup olmadığıydı. Piyasa oyuncuları bu gibi raporlara bakarak geleceğe ait davranışlarını (pozisyonlarını) belirler.
Reel sektörün oyuncuları (işadamları, işçiler, işsizler ve halk) ise genelde bu “enflasyon raporu”na piyasa oyuncuları kadar ilgi göstermez. Bu raporla bu kesimdekilerden pek az kişi ilgilenir.
Çünkü reel sektör oyuncuları raporları okuyarak değil, işe ve aşa bakarak, ceplerindeki paraya bakarak ekonomiyi değerlendirir. Reel sektör oyuncuları enflasyon raporu gibi raporları okuyarak değil, iş ve aş göstergelerine bakarak yol haritalarını yapar.
Ekonomi daraldı
Domuz gribi korkusu var. Şu kriz döneminde belli kesimler de kamunun kaynaklarını ve halkın parasını sömürme arayışına girdi. Şimdilik 500 milyon TL’lik aşı ithal edildi. Bu aşı kampanyasının Sağlık Bakanlığı’na maliyeti şimdilik 1 milyar TL. Bakanlık bütçesinin yüzde 10’u aşı kampanyalarında harcanacak.
Dezenfekte, koruyucu maske, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için yapılan harcamalar yepyeni ve kârlı bir pazar ortaya çıkarıyor.
Bu konuda halkın kafası karıştı. Saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak benim de kafam karıştı. Ben işin tıp yönüyle değil, ekonomik yönüyle ilgileniyorum. Geliniz görünüz ki, ekonomik yönü tetikleyen de gribin tıp yönü. Dr. Sualp Tansan, “Bu konuyu en iyi Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Akdur bilir” dedi.
Normal gripten korkun
Prof. Dr. Recep Akdur’un domuz gribi konusunda bugüne kadar yaptığı açıklamaları, yazdıklarını internetten okudum. Sonra Prof. Dr. Recep Akdur’u aradım. Ayşe Hanım Teyze’min merakını giderebilmem için bana anlattıklarını özetliyorum:
- Doktor Bey, “Ayşe Teyze’nize söyleyiniz ki“ dedi, “Normal grip mikrobu, domuz gribi mikrobundan 7-10 kat daha öldürücüdür.”
Yazının başında belirteyim. “Faizler iniyor” diye Ayşe Hanım Teyzem mutsuz...
Siz istediğiniz kadar Ayşe Hanım Teyzem’e “Teyzeciğim, daha önce bankalar sizin 10 bin TL mevduatınıza yüzde 22-23 faiz öderken, yılda elinize net 2 bin TL dolayında faiz geçiyordu ama, o zaman
enflasyon da yüzde 15’lerde dolaşıyordu. Bugün 10 bin TL’ye bankalar yüzde 9-10 faiz ödüyor, elinize yılda net 800 TL faiz geçiyor ama enflasyon da yüzde 5’lere indi” deyiniz.
Ayşe Hanım Teyzem diyor ki, “Enflasyon indi ama benim harcamam değişmedi. Ben faizden gelen 2 bin TL ile kızımın yıllık ev kirasını ödüyordum. Yıllık kira değişmedi. Ama faiz gelirim 2 bin TL’den 800 TL’ye düştü. Faiz geliri yıllık kirayı karşılamıyor” diyor.
Merkez Bankası gecelik borç alma ve verme faizini düşürdükçe düşürdü. Bankalar da buna paralel olarak mevduat faizlerini indiriyor. Faiz hesabı alt-üst olan Ayşe Hanım Teyzem de üzüldükçe üzülüyor.
Ucuz faiz kime yarıyor?
Sefa Karahasan’ın Lefkoşa’dan gönderdiği haber Milliyet’te yayımlandı. Adadaki 5 özel üniversite bu yıl 16 bin 450 öğrenci kabul edecekti.. Kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise 4 bin 750 dolayında kaldı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için mevcut üniversitelerin yaşaması ve gelişmesi, yeni üniversitelerin kurulması çok önemli. Kıbrıs ya üniversite adası olacak ya da kumarhane adası. Ama görülüyor ki üniversite adası olma şansını yitirme tehlikesi var. Adadaki üniversitelerde yaklaşık 45 bin öğrenci eğitim görüyor. Bu öğrencilerin yaklaşık 35 bini Türkiye’den gidenler.
Kumarhaneler öne çıkıyor
KKTC ekonomisine özel üniversiteler yılda 500 milyon dolar gelir sağlıyordu. Şimdi bu katkı miktarı azalırken kumarhanelerin katkısı artmaya başladı. Kumarhanelerin bu yıl KKTC ekonomisine 650 milyon dolar katkı sağlaması bekleniyor.
Kıbrıs’ta özel üniversiteler kurulurken hedef, İngilizce dilinde kaliteli yüksek eğitim veren kurumlara Ortadoğu ülkelerinden, Arap ülkelerinden, Kafkas ülkelerinden, Türkiye’den öğrencileri cezbetmek, böylece adayı bölgenin bir eğitim merkezi haline getirmekti.
Kampuslar için önemli yatırımlar yapıldı. İngilizce eğitim deneyimi olan öğretim elemanları