Kayseri-Afyon arasında sucuk davası

5 Nisan 2008

Kayserililer ile Afyonlular kavgaya tutuştu. Ama bu kavga “kötü kavga değil, iyi kavga”. Bu kavga rekabet kavgası. “Benim sucuğum senin sucuğundan daha iyidir” kavgası.
Keşke bu tür kavgalar her sektörde olsa da kalite ürün kalitesi yükselebilse.
Eski yıllarda buzdolabı yoktu. Etler saklanamaz, kesilir kesilmez tüketilirdi. Küçük yerleşim yerlerinde aileler belli dönemlerde kendi ihtiyaçları için kesim yapardı. Kesim sonrası taze olarak tüketilmeyen etlerin bir bölümü kavurma, bir bölümü sucuk yapılırdı. Buzdolabı kullanılmaya başladıktan sonra sucuk ve kavurma işi evlerin dışına taşındı.
“Pastırma ve sucuk bizim işimizdir” diyen Kayseri Ticaret Borsası Başkanı Şaban Ünlü’nün Kayseri’deki tesislerini dolaştım. Pastırmanın nasıl yapıldığını gördüm. Öğrendim.
Kayseri’de pastırma işini başlatan Ermeni vatandaşlardır. Son Ermeni pastırma ustası Benjamin Toker’dir. Türkler bu işi Ermenilerden öğrenmiştir. Kayseri’de büyük ölçekli ve modern

Yazının Devamı

Market fiyatı başka TÜFE başka

4 Nisan 2008

Tüketici Fiyatları Endeksi’ne göre, mart ayında tüm tüketici fiyatlarında artış yüzde 0.96 oranında gerçekleşti. Gıda maddesi fiyatları yüzde 1.04 oranında arttı.
Geliniz görünüz ki, bakkallardaki ve marketlerdeki fiyat artışları, devletin istatistik kurumu tarafından açıklanan fiyat artış oranlarının çok üzerinde.
Önceki gün marketin önünde beni yakalayan bir okuyucum, “Hoca, hoca...” dedi. “Bak gör... Yağ fiyatındaki bir aydaki artış ne kadar... Bunu bir kenara yaz. Önümüzdeki gün devletin enflasyon rakamı açıklanacak. O rakamları yorumlarken, yağ fiyatındaki artışı unutma”.
Okuyucum uyarınca, yağ fiyatlarını soruşturmaya başladım. Aymar’ın 5 kg’lık çiçek yağının toptan fiyatı 12 YTL iken, 18.YTL olmuş. Perakende satış fiyatı bu rakamların yüzde 20-30 üzerinde belirlenirmiş. Demek ki bu marka yağda fiyat artışı yüzde 50 dolayında. İnanamadım. Olmaz böyle şey dedim. “Hoca, senin dünyadan haberin yok. Mısırözü yağının tenekesi bakkalda 12 YTL iken, 19 YTL

Yazının Devamı

Nasıl oldu da dolarla % 25, YTL ile % 4.5 zenginleştik?

3 Nisan 2008

Ayşe Hanım Teyzem: “Milli gelir geçen yıl, n YTL ile ve cari fiyatla yüzde 12.9 büyümüş,
-  Ama YTL ile ve sabit fiyatla büyüme oranı yüzde 4.5 imiş.
-  Dolarla ise yüzde 25.1 büyümüşüz.
-  Kişi başı gelirimiz 2006 yılında dolar olarak 7.500 dolar iken, yüzde 25 artışla 2007 yılında 9.333 dolar olmuş. Kişi başına 1.833 dolar zenginleşmişiz.
- Ama sabit fiyatlarla ve YTL ile kişi başı gelirimiz sadece yüzde 3.3 oranında artmış.
Kafam karıştı. Neyin ne olduğunu anlat bana” dedi. Ben de ona anlattım.
1) Cari fiyatla milli gelir (yüzde 12.9 arttı)

Yazının Devamı

Tüketim harcamasının yüzde 25’i gıdaya gidiyor

2 Nisan 2008

Neden devamlı olarak market açılıyor? Neden yabancılar Türkiye’ye fabrika kurmaya değil de market açmaya geliyor? Çünkü halkımızın tüketim için harcadığı paranın yüzde 25’i gıdaya gidiyor.
2007 yılında milli gelirdeki artış oranı yüzde 4.5 iken, hane halkının tüketim harcamaları yüzde 3.8 oranında arttı. Gıda içki ve tütün harcamalarında artış yüzde 3.5 oldu. Giyim ve ayakkabı harcamaları yüzde 3.9 azaldı.
Milli gelir rakamı, ülkedeki toplam mal ve hizmet üretiminin (katma) değerini ve de üretimdeki değişimi gösteriyor. 2007 yılında milli gelirimiz 658.7 milyar dolar oldu.
Gelir önemli ama, bu gelirin nasıl harcandığı daha da önemli.
Hane halkı 2007 yılında toplam gelirin (cari fiyatla) 632.7 milyar YTL’sini (yüzde 73.8’ini) tüketim için harcadı. Bunun dolar karşılığı (benim hesaplamamla ve de yaklaşık olarak) 486 milyar dolar dolayındadır. Milli gelirin 3.9 milyar dolarıyla kamu kesimi makine ve teçhizat satın aldı. 18.3 milyar dolarıyla inşaat yaptı. Özel sektörümüz ise inşaata 47.8

Yazının Devamı

2004’ten sonra büyümede frene bastık (2007’de üretim hızla düşmeye başladı)

1 Nisan 2008

2004 yılında ekonomi yüzde 9.4 oranında büyümüştü. 2005 yılında büyüme yüzde 8.4’e, 2006 yılında yüzde 6.9’a, 2007’de yüzde 4.5’e düştü.
Demek ki 2004 yılından bu yana ekonominin kontrolünü kaybettik.
2004 yılından sonra büyüme hızındaki bu sürekli yavaşlamayı 2007 yılında gündeme gelen tarımdaki kuraklığa ve ABD’deki mortgage krizine bağlamaya imkân yok. Türk ekonomisi kuraklıktan ve mortgage krizinden önce yavaşlama sürecine girmiş durumda.
Gelelim 2007 yılına... Üçer aylık dönemler itibariyle 2007 yılında ekonominin hızla yavaşladığı görülüyor.
2007 yılının ilk üçüncü 3 aylık dönemine yüzde 7.6 olan büyüme oranı, ikinci 3 aylık dönemde yüzde 4’e, üçüncü ve dördüncü 3 aylık dönemlerde yüzde 3.4’e düştü.
Milli gelir, ülkede belli bir dönemde (3 aylık dönemlerde veya 12 aylık dönemde) üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösterir.

Her

Yazının Devamı

IMF ile ‘ihtiyati stand-by’ olasılığından söz ediliyor

31 Mart 2008

Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in değişik toplantılarda yaptığı konuşmaların “kafaları karıştırdığı”nı yazmıştım. Konuşmalarından medyaya yansıyan haberlere dayalı olarak, IMF anlaşmasının yenilenmesine gerek olmadığını söylediğini belirterek eleştiride bulunmuştum.
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek bu eleştirilere ilişkin olarak beni aradı ve bir açıklama yaptı. Açıklamayı aktarmadan önce ülkelerin IMF ile nasıl ilişkiler içinde olabildiği konusunda özet bilgi vereyim ki, Bakan’ın ne dediği anlaşılabilsin.
-  IMF’ye üye olan her ülke (ABD, Almanya, İngiltere gibi büyük ülkeler dahil, her ülke) “IMF Sözleşmesi’nin 4’üncü maddesine göre, yılda en az bir defa IMF görevlilerince denetlenir. Denetleme bilgi toplama amacını güder. Derlenen bilgiler IMF tarafından toplu olarak yayımlanır.

Stand-by yerine...
Bu ilişkiye “4’üncü Madde Çerçevesinde Gözden Geçirme“ denilir.
-   “Cari açık sorunu bulunan” (döviz açığını kendi

Yazının Devamı

Şimdilerde bizi kadınlar uçuruyor

30 Mart 2008

Ankara’dan İstanbul’a dönüyorum. Saat 10.00’da hareket edecek uçağa bindim. THY’nin yepyeni, koskocaman uçağı. Koltuğun önündeki cepte bulunan kimlik kartına baktım. Boeing 737-800 tipi uçakla uçacakmışız. Kimlik kartında daha başka bilgiler de var. Uçak 165 yolcu ve de 8.5 ton yük taşıyormuş. Azami kalkış ağırlığı 79 tonmuş.
İki motor çalıştı. 79 tonluk uçak havalandı. Derken, hoparlörlerden bir ses yükseldi: “Kaptanınız konuşuyor... Ankara’dan hareket ettik......” Allah... Allah... Biz alışmışız erkek sesine... N’oldu?.. Kaptan yerine kabin görevlisi mi konuşuyor? Koridordan geçen bir başka kabin görevlisinin yolunu kestim... Laf olsun diye, “Yoksa uçağı bir hanım mı kullanıyor?” diyecek oldum. O ise ciddi ciddi cevapladı.  “Evet... Kaptan pilotumuz kadın. İsmi de Serpil Köstepen.”
Kaptan pilotumuz uçağı yumuşak inişle İstanbul pistine kondurdu. Aklım Serpil Köstepen’de kaldı. THY’den Dr. Ali Genç’i aradım, “THY’deki kadın pilotlar hakkında

Yazının Devamı

Akbank’ta kuşak değişimi

29 Mart 2008

Sabancı topluluğunun temelini Hacı Ömer attı ama, topluluğu 6 kardeş. İhsan, Sakıp, Hacı, Şevket, Erol ve Özdemir Sabancı kardeşler büyüttü. Altı kardeşten şimdilerde hayatta olan Şevket Sabancı bir süre önce yönetimden çekildi. Dün de Erol Sabancı aktif yönetimden ayrıldığını açıkladı.
Fakat anlaşıldığı kadarıyla, Erol Sabancı’nın, Akbank yönetimindeki onursal başkanlığıyla topluluğa desteği devam edecek.
Sabancı topluluğu iki grup altında kümelenmiş. Ticaret ve sanayi şirketleri Sabancı Holding şemsiyesi altında. Bu grubun başında Güler Sabancı var. Erol Sabancı bu grubu tepeden destekliyor.
Banka-sigorta ve finansal grubu ise, bundan sonra Akbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilen Suzan Sabancı yönetecek. Erol Sabancı ‘onursal başkan’ olarak sandalyesini koruyacak. Danışma kurulu üyeliği de devam edecek.

Suzan Sabancı dönemi
Dün bu kararın alındığı Akbank Yönetim toplantısında sonra Erol Sabancı dedi ki, “Belli bir hizmet süresinden sonra, belli bir yaşa gelince, hizmet bayrağını gençlere devretmenin yararına inanıyorum.

Yazının Devamı