Halk kesesinden ona buna 'rant' dağıtılıyor

20 Temmuz 2006

O yıllar dünyada tatil köyleri modelinin öncüsü, yönetim merkezi Fransa'da olan Club Med isimli bir kuruluş. Club Med yönetimi, "Siz yapın... Biz işletiriz" dedi. Kuşadası, Foça ve Kemer'de tatil köyü için Club Med'in yardımıyla projeler hazırlandı.O zamanların Turizm Bankası, yatırımları başlattı. Para yok. Ben o yıllarda DPT'de uzman olarak çalışıyorum. Sorumluluğum para-banka-kredi. Bana, "Turizm sektörüne de sen bakacaksın. İlk işin 3 tatil köyünün tamamlanması için para bulmak" dediler. Büyük çabalarla para bulabildik. Tatil köylerini tamamladık. Club Med işletmeye başladı. Bu tatil köyleri Türkiye'de Batı'ya dönük turizm işletmelerinin öncüsü oldu. İlk 15 yıllık kalkınma stratejimizde (1963-1978) turizmin geliştirilmesi hedef alınmıştı. Yabancı uzmanlar bize anlattılar ki, (o günlerin şartlarında) zengin yabancı turisti çekmek için tatil köyleri kurmamız gerekiyor. (O yıllarda Türkiye'de tatil köyü nedir bilinmiyor. Ve de örneği yok.) Tatil köyünü kim yapacak, kim işletecek? Bizim zar zor para bularak yaptırabildiğimiz tatil köylerini kırk yıl sonra hükümet özelleştirme adı altında satışa çıkardı.Çıkardı da ne oldu? Önceki gün Hürriyet gazetesinde Gila Benmayor yazdı da

Yazının Devamı

'Terör ekonomisi'

19 Temmuz 2006

Doğu'ya gitmeyenler, Doğu'ya sadece "protokol ziyareti" yapanlar "terör ekonomisinden habersiz. Medyamız "piyasa ekonomisi"nden başka ekonomi ile ilgilenmediğinden, "döviz, faiz, borsa" üçgenine kilitlendiğinden, kamuoyumuza "terör ekonomisi" hakkında bilgi aktaramıyor. Terör can alıyor. Can çok, hem de pek çok önemli olduğu için, can kaybı sayısının artması terörün boyutunun dikkatleri çekmesine imkân veriyor. Ama can kaybının ötesinde Doğu'da ciddi bir sorun daha var. Doğu'da ekonomi denilen şey çökmüş durumda. Bugünkü ekonomik faaliyet yatırıma, üretime dayalı ekonomi değil. Önceleri, Doğu'daki terör olaylarının nedeni tartışılırken, Doğu'nun ekonomik sorunlarından söz edilir, Doğu'nun yatırım, üretim, istihdam sorunları gündeme getirilir, Doğu ile Batı arasındaki uçurum öne çıkarılırdı. Terör ekonomisi, Doğu'da giderek "olağan yaşam" haline gelen "terör yaşamı"nda, terörist güçler ile terörle mücadele eden güçlerin harcamalarına dayalı ekonomidir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın eski bir uzmanı olarak (1962-1974) ben devletin Doğu'da neler yaptığını, neler yapmadığını bilenlerden biriyim. Şu bilinmelidir ki, devlet Doğu'nun altyapısı için gerekeni yaptı. Yapmadı diyen gidip

Yazının Devamı

Enflasyonda hedef % 5, tahmin % 10.5

18 Temmuz 2006

Derken efendim, dünyada rüzgârlar esti. Bizde doların fiyatı 1.3 YTL'den, 1.6 YTL'ye yükseldi.Bütün bunlardan sonra, geçen hafta sonu Merkez Bankası'nın IMF'ye ve hükümete gönderdiği mektup açıklandı. Bu mektuba göre Merkez Bankası, 2006 yılsonu enflasyonunun yüzde 9.1 ile yüzde 10.5 oranlarında gerçekleşebileceğini tahmin ediyor.Mektuba göre, dolar fiyatının 1.3 YTL'den 1.6 YTL'ye çıkması, yüzde 5 enflasyon tahmininin üzerine 3.5 puan artış getirmiş. Dünyadaki diğer fiyat hareketlerinin etkisi de buna eklenince enflasyon hedefi şaşmış.Saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak benim kafam karıştı: Merkez Bankası'nın enflasyon hedefi yüzde 5, tahmini yüzde 10.5 oranında. Biz hedefe mi bakacağız, tahmine mi bakacağız? Merkez Bankası'nın performansını, belirlenen hedefe göre mi, yoksa yapılan tahmine göre mi ölçeceğiz? Merkez Bankası, bu yıl "Enflasyon Hedeflemesi" diye bir şey başlattı. Bize anlatıldığına göre, bu yıl enflasyon yüzde 5 dolayında kalacaktı. Halkımız buna göre hesabını yapacaktı. Merkez Bankası ise ne yapacak edecek, enflasyonu bu çizgide tutacaktı. Merkez Bankası açıklamasında döviz fiyatındaki artışın 2007 enflasyon hedefini de 1 puan artıracağı (Diğer

Yazının Devamı

Enerji ve haberleşme özelleştirmelerini sorgulamamız zorunlu

17 Temmuz 2006

Dolarlar geldi de... O dolarları harcayarak çekirdeği ile yediğimiz hurmalar şimdi boğazımızı tırmalamaya başladı.Haberleşmede, tellisi ile telsizi ile haberleşme sisteminde yabancılar hâkim. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en önemli "müesseselerinin" başında gelen Kara Harp Okulu'nun kumandanının telli ve telsiz telefonları altı ay dinleniyor. Hükümet, MİT, Türk Silahlı Kuvvetleri ve de Emniyet (Kumandanın kişisel durumunu bir yana bırakınız) koskoca Kara Harp Okulu telefonlarının, kumandanın telefonlarının dinlenmesinden habersiz. Dinlendiği tespit ediliyor. Bu defa da kimin, nasıl dinlediği bilinmiyor. Hükümet de, MİT de, Türk Silahlı Kuvvetleri de, emniyet de bunları merak etmiyor.Bu olay bu ülkede hiç önemsenmiyor. Kişiselleştirilerek, örtbas ediliyor. Olacak şey mi? Enerji ve haberleşmede devlete ait tesisleri üç beş dolar bularak günü kurtarmak arayışında, "Babalar gibi" yerliye, yabancıya sattık. Enerji sektöründe özelleştirme başlatıldı. Elektrikte, doğalgazda, petrolde yerli ve yabancı firmalara üretim, dağıtım konularında imkânlar tanındı. Tanınıyor. Elektrik üretiminde yerli yabancı özel yatırımcının, doğalgaz, kömür ve su kullanarak elektrik enerjisi üretmesi teşvik

Yazının Devamı

Din ile devlet ayrı şeydir, birleşmez

16 Temmuz 2006

İmam hatip eğitimi görenlerden 605 devlet memuru, Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı kurumlardan ayrılarak Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında çalışmaya başlamış. Adalet Bakanlığı'na, Enerji Bakanlığı'na, Maliye Bakanlığı'na geçenler var.Acaba Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çok sayıda imam hatip eğitimi gören var da, kadro fazlaları başka bakanlıklara mı dağılıyor? Hayır. AKP hükümeti geçen yıl, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda "imam açığı" olduğu gerekçesiyle 10 bin kadro istemişti.İmam hatip eğitimi, din adamı yetiştirmeyi hedef alır. Eğitim görmüş din adamlarına ihtiyacımız olduğu tartışılamaz. Bu açıdan imam hatip eğitimi veren kurumların önemi vardır. Milliyet'te dün bir haber vardı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in açıklamasına göre, imam hatip eğitimi gören 1.107 devlet memuru, Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarından, değişik bakanlıkların kadrolarına geçmiş. Sorun bu ülkede din eğitimi ile bilim eğitiminin birbirine karıştırılması, devlet yönetiminde bilim eğitimi görenlerin işlerini ve sorumluluklarını din eğitimi görenlerin üstlenmeye başlamasıdır.Bizler ilkokulda okurken öğrettiler ki, "Din ile devlet ayrı şeydir, birleşmez/Din bir duygu, ona kimse ilişmez/ Devlet

Yazının Devamı

Japonya faizi sıfırdan 0.25'e yükseltti

15 Temmuz 2006

Merkez bankaları ABD'de faizi 5.25, Avrupa'da 2.75 olarak belirlemişken acaba Japonya'da uzun dönemde sıfır olan faiz neden 0.25'e yükseltildi.Önce Japonya hakkında kısa bilgi vereyim. Japonya'nın nüfusu 127 milyon. Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) 4.6 trilyon dolar. Kişi başı geliri 31.500 dolar.Yılda 550 milyar dolar ihracat yapıyor, yılda 450 milyar dolarlık ithalatı var. Kamu borcu milli gelirinin (GSYİH) yüzde 150'si büyüklüğünde.Japonya'da 6 yıldır sıfır olan faiz Japon Merkez Bankası'nın faizi. Merkez Bankası'nın bankalara gecelik borç verme faizi. Japonya'da Merkez Bankası faiz oranını 6 yıl sıfırda tuttuktan sonra dün 0.25'e yükseltti. Japonya'da 6 yıldır ekonomide durgunluk var. Ekonomi büyümüyor. Büyüme "negatif" (sıfırın altında). Bu nedenle Merkez Bankası bankalara sıfır faizle kaynak vermeye hazır. İş ki, bankalar yatırımcıya ve üreticiye daha çok kaynak aktarsın.Japonya'da ekonominin durgunluktan çıkmasına yardımcı olmak için Merkez Bankası bir şey daha yapıyor. Kamu borç senetlerini piyasadan satın alıyor. Böylece, (1) Ekonomiyi harekete geçirmek için piyasaya para salıyor. (2) GSYİH'nin yüzde 150'si dolayındaki kamu borcunun büyüklüğünü (fiili olarak) aşağıya

Yazının Devamı

Hazine yüzde 7.95 getiriyle dolar tahvili sattı

14 Temmuz 2006

Tahvillerin vadesi 2014 yılında dolacak. O tarihe kadar elinde 100 dolarlık tahvil olanlara, Hazine her altı ayda bir 4.75 dolar, yılda toplam 9.50 dolar (yüzde 9.5) faiz ödeyecek.Konuya yabancı olanlar soracaklar: "Faiz yüzde 9.5 ise yüzde 7.95 getiri nedir?"Uluslararası piyasalarda Hazine'nin sattığı tür tahviller satışa sunulduğunda 100 dolarlık tahvil, 100 dolara satılmıyor. Bazı 100 dolarlık tahviller 90 dolara, bazıları 110 dolara satılıyor.Yıllık yüzde 9.5 faiz kuponu olan tahvil 90 dolardan satılır ise tahvil sahibinin yıllık getirisi yüzde 9.5'in üzerine çıkıyor. Tahvil 100 dolar yerine 110 dolara satılmış ise satın alanın getirisi yüzde 9.5'in altına düşüyor. Hazine, yurtdışında yıllık yüzde 9.5 kupon faizi ve yüzde 7.95 getiriyle 500 milyon dolarlık tahvil sattı. Hazine'nin 2014 vadeli tahvil ihracında yüzde 9.5 kupon faizli 100 dolarlık tahvil 108.62 dolara satıldığı için bu tahvillerin yıllık getirisi yüzde 7.95 olarak hesaplanıyor.Hazine'nin sattığı tahvillerin yıllık yüzde 7.95 oranındaki dolar getirisi, aynı vadeli ABD Hazinesi tahvillerinin 2.84 puan üzerinde.Acaba ABD Hazinesi tahvili yüzde 5.11 getiri sağlarken yabancılar yüzde 7.95 faizli TC Hazinesi tahvili

Yazının Devamı

Bakü-Ceyhan hattının yararını/zararını iyi hesaplamak zorundayız

13 Temmuz 2006

Bu nedenle nasıl başlayıp nasıl gerçekleştiğini hatırlamakta yarar vardır.1992 yılında ADPŞ, BOTAŞ, BP, Pennzoil ve Amoco arasında, Bakü'den Gürcistan'ın liman kenti Supsa'ya, Rusya'daki Novorossisk'e ve Türkiye'nin Ceyhan ilçesine uzanması düşünülen üç alternatif boru hattı üzerine araştırma yapılması için bir anlaşma imzalandı.1998'de, ABD, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan, Kazakistan ve Özbekistan, imzaladıkları Ankara Deklarasyonu ile Bakü-Ceyhan boru hattına olan desteklerini ilan etti.Bu arada Amerikan hükümeti BP'ye Bakü-Ceyhan hattı lehine yoğun bir baskı uygulamaya başladı. BP, bu projenin ekonomik olmadığını ileri sürüyordu. Bu arada, Nisan 1999'da Bakü-Supsa boru hattı hizmete girdi. ABD'nin baskısı sonucu BP, Bakü-Ceyhan hattına destek vermek zorunda kaldı. Fakat bu hattın jeopolitik değil, ticari bir proje olması konusunda ısrarını sürdürüyordu. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı projesi ekonomik olmasından öte, Türkiye için ve de boru hattı topraklarından geçen diğer ülkeler için politik önemi olan bir projedir. Kasım 1999'da İstanbul'da yapılan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü Konferansı'nda, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Türkiye devletlerinin

Yazının Devamı