Kurban Bayramı

19 Ocak 2005

1) Kuranda "kurban"dan söz edilir.Kuranda "Kurban Bayramı"ndan, değil de, "kurban"dan söz edilir. Kurban ile ilgili Kuranda yer alan buyruklar şunlardır:Kevser Suresinin 2nci ayetinde "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" buyurulur.Hacc Suresinin 36ncı ayetinde "İşte, kurbanlık deve ve sığırları Allahın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allahın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin. İsteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik."Hacc Suresinin 37nci ayetinde, "Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allaha ulaşacaktır. Allaha ulaşacak olan ancak sizin Onun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allahı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir. Ey Muhammed. İyilik yapanlara müjde et" buyruğu yer alır.Kuranda bunlar dışında "kurban" ile ve "Kurban Bayramı" ile ilgili başkaca buyruk yoktur.Bunlar dışındaki düzenlemeler "hadis"lere dayanır.2) Bayram "hadis"lerde yer alır.Hadislere göre bayram, hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.Peygamberimiz Efendimiz Medine - i Münevvereye hicret

Yazının Devamı

İlaçtaki kavganın faturası halka çıkacak

18 Ocak 2005

Bizim ilaç üreticilerimiz, yabancı ülkelerde bulunan ilaçların benzerini Türkiyede üreterek düşük fiyatla satıyor. Yabancı ilaç üreticilerinin fiyatlarının yüksek olmasının nedeni ise, hammaddeyi ve ilacı bulmak için yaptıkları harcamaları ilaç fiyatı üzerine eklemek zorunda kalmaları. İlaçta bizim "ilaç sanayicilerimiz" ile "Türkiyede ilaçları satılan yabancı ilaç sanayicileri" arasında kavga var. Yabancı ilaç sanayicileri, kendi buldukları ve ürettikleri ilaç hammaddeleri ile ilaçların, Türkiyede, Türk ilaç sanayicileri tarafından üretimini engellemeye çalışıyor. İşin temelinde, yeni bir ilaç hammaddesi veya ilaç bulmanın, uzun zaman ve büyük para istemesi. Bir ilaç hammaddesi veya ilaç 7 - 10 yıl gibi uzun bir dönemde, 500 - 800 milyon dolar gibi bir harcamayla piyasaya çıkabiliyor. Piyasaya çıktıktan sonra da ilaç hammaddeleri ve ilaçlar için 20 yıllık bir patent (koruma) süresi var... Bu sürede kimse benzerini üretemiyor. Süre sonunda benzerini üretmek serbest oluyor.Fakat, araştırma - geliştirmeye dayalı buluşlar yapan ve piyasaya yeni (orijinal) bir ilaç çıkaran ilaç üreticileri günümüzde bu süreyi yetersiz buluyor. Araştırma - geliştirme faturasını 20 yılda fiyata

Yazının Devamı

Yapı Kredide sahiplik önemli

17 Ocak 2005

Yapı Kredi gene sahip değiştiriyor... Bir bankada sahiplik çok önemli. Bankanın hakim ortağı sermaye grubunun, bankanın özkaynağını devamlı büyütecek güce, bankayı yönetecek kadroları oluşturacak birikime ve de bankacılık bilgi ve birikimine sahip olması çok önemli.Yapı Kredinin tek sorunu "sahiplik". Yapı Kredi, "sahibini bulduğunda" hızla büyüme gücüne sahip bir banka. Böyle bir bankanın yaşatılması bir yana gelişmesini, hızlı gelişmesini sürdürecek bir sermaye grubu tarafından satın alınması Türk ekonomisi bakımından önem taşıyor. Yapı Kredi 1944 yılında kurulan ilk özel bankadır. Kurulduğu tarihten bu yana, bankacılıkta hizmet çeşitlendirmede öncü banka oldu. Sistemde yenilikleri Yapı Kredi getirdi. Kuruluşundan bu yana sahiplik sorunu yaşadı. Kurucusu Kazım Taşkentin sahiplikte kontrolü kaybetmesinden sonra bir süre sahipsiz kaldı. Ayhan Şahenk hisse ağırlığıyla yönetimde Doğuş Grubunun hakimiyetini sağladı. Sonra sahip olduğu hisseleri Mehmet Emin Karamehmete sattı. Banka Çukurova Grubunun hakimiyetine girdi. Her sahip değiştirmede banka bir sarsıntı geçirdi. Sonra hemen toplandı. Bankanın sermayesinin yüzde 45ine sahip Çukurova Grubu 1 Şubat 2005 tarihinden önce sahip

Yazının Devamı

Mucizeler Komedisi

16 Ocak 2005

Sonra, bir sorun olunca da, Şeytana uydum, pişmanım derim.Yalan!Bence, insan insanın şeytanıdır. Ya da, meleğidir.Ve benim itirazım şeytana değil, halkımızadır.İktidara tapanlara,Haksızlığa boyun eğenlere,Erdemsizliği alkışlayanlara, köşe dönücülere hayranlıkla bakanlara, bizim gibileri bugünlere getirenlere... İtirazım var.Çünkü şunu çok iyi biliyorum: Bir kötünün yok olmasıyla hiçbir şey düzelmez. Çünkü, biri gittiğinde halkımız yeni tiranlar, aktörler, namussuzlar, köşe dönücüler arıyor kendine...Şeytanın bizi kandırdığı, kullandığı söylemine inanmayın.Bu şeytanca bir numara. Sorumluluğu başka birine yıkmak için bulunmuş iyi bir aldatmaca... Biz... Birbirimizin şeytanıyız. Üç paralık bir menfaat için kim bilir kaç kişi şu anda şeytanla pazarlıkta..."Bunları, "Mucizeler Komedisi" isimli müzikalin baş "karakter"i, dünyanın en kötü insanları arasında üst sıraları zorlayan, holding patronu Safa Yurdakul (Şener Şen) başına gelen belalardan kurtulmak için, (istemeye istemeye) doğru yolu seçmek zorunda kaldıktan sonra söylüyor...İstanbulda Akatlardaki Mustafa Kemal Kültür Merkezinde sahnelenen müzikalin konusu şöyle: "Gökyüzünün ilahi güçleri, bir ülkenin çivisinin çıktığını

Yazının Devamı

KİTleri çökertmeden / doğrudan satalım

15 Ocak 2005

Sonuç ne oldu? Tekel 4 yıldır özelleştirme gündeminde. Tekel 4 yılda pazar payını kaybetti. Makineleri eskidi. Dört yıl önce sigara pazarında payı yüzde 70 idi. Şimdilerde yüzde 50nin altına düştü...Tekeli özelleştireceğiz. Kabul de... Tekelin ekonomiye yarar ve zararını tartışırken, dört yıl önceki durumuna mı, yoksa 4 yıllık "çökertme" dönemi sonundaki durumuna mı bakacağız?"Zaten rekabet gücü kalmadı... Zaten makineleri eskidi... Zaten yabancılar kadar kaliteli sigara yapamıyor... Zaten yabancılar kadar kazanamıyor" diyerek kendi kendimizi mi kandıracağız... Tekelin özelleştirilmesine 2001 yılı başında karar verildi. Tekel özelleştirilecek diye o tarihten sonra Tekelin "suyu kesildi". Rakipleri, yeni yatırımlar, yeni teknolojiyle üretim güçlerini artırırken, Tekelin imkanları "donduruldu". Tekel rekabet gücünü korumak için rakiplerinin aldığı makinelerin benzerini alamadı. Rakiplerinin personeliyle yarışacak kaliteli personel alamadı. Özelleştirmenin gecikmesine bağlı olarak KİTleri nasıl çökerttiğimiz ve de nasıl ucuzlattığımız konusunda en güzel örnek, Milliyet Ekonomide dün Bülent Yardımcı imzasıyla yayımlanan haberdir. Türkiyedeki yabancı sigara üreticileri sigarayı "sert

Yazının Devamı

TÜSİAD politikayı sevdi ekonomiyi unuttu

14 Ocak 2005

TÜSİADın 35inci genel kurul toplantısı dün yapıldı. Toplantıda bu yıl derneğin yöneticileri de üyeleri de ekonomiden söz etmedi...Acaba neden? (1)Belki, TÜSİADcılara göre işler çok çok iyi... Ekonominin konuşacak yanı kalmadı. (2) Belki, TÜSİADcılar ekonomi üzerine görüş açıklamaktan çekiniyor... Hükümeti gücendirmekten korkuyor... (3) Belki, TÜSİADcılar ekonomiyle uğraşmaktan bıktı... Kendilerine başka uğraşı alanları buldu.Genel kurulda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, ABye hazırlık sürecinden, yapısal reformlardan, başkanlık sisteminden söz etti. Seçim sisteminin nasıl olması gerektiğini anlattı. O kadar... Yatırım, üretim gibi konulara girmedi.Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan ise konuşmasında, TÜSİADın çalışmalarının "demokrasi ve insan haklarına saygı, devletin asli görevlerine odaklanmasının temini, demokratik sivil toplum, laik hukuk devleti, piyasa ekonomisinin hukuksal ve kurumsal altyapısının oluşturulması, iş ahlakı ilkeleri, uluslararası entegrasyon, ABye katılım" gibi konularda yoğunlaşmaya başladığına işaret etti.Demek ki, derneğin kendine biçtiği "misyon"un sınırları genişleyince "ekonomiyatırım, üretim, istihdam" gibi ana konular

Yazının Devamı

Ekmek için para yok bomba için para çok

13 Ocak 2005

Devlet başkanlarından hükümet başkanlarına, işadamlarından ev kadınlarına çok kişi TVlere çıktı, gazetecilere beyanat verdi... "Yardım ediyoruz" dedi. Yardım vaatleri 4 milyar dolara ulaştı... Birleşmiş Milletler yardımdan gelecek parayla felaketzedelere hemen ekmek ve ilaç almak için harekete geçti... Ama öğreniyoruz ki, bugüne kadar yardım çanağında birikebilen para sadece 300 bin dolar... Bu nedenle felaketzedelere ekmek ve ilaç gönderme imkanı olamamış.Ama Batı dünyasının zengin ülkelerinde yaşayanlar, Güneydoğu Asyadaki felaket görüntülerine bakarak, üzüntülerini dile getirmeyi sürdürüyor... Devlet adamları, kamuoyunda isimlerinin geçmesine meraklı kişiler "gözyaşları döküyor".Felakete uğrayanların önce ekmeğe, sonra ilaca ihtiyaçları vardı... Ekmek, ilaç bir an önce gidecekti ki, onlar hayatta ve ayakta kalabilsinler.Ekmek bulamayana, hastalıktan ölmek üzere olana, üzerine giyecek elbise arayana, "Sen birkaç ay bekle... Para toplamaya çalışıyoruz. Eğer para toplayabilirsek, ekmek, ilaç, don - gömlek göndereceğiz" diyemezsiniz... Eğer onlar bekleyebiliyorsa, zaten yardıma ihtiyacı yok demektir.Batılı zengin ülkeler tek tek, üçü beşi bir araya gelerek veya Birleşmiş Milletler

Yazının Devamı

İthalatı coşturan yatırım değil üretim ve tüketim

12 Ocak 2005

Ama döviz fabrikasına makine getirmek yerine binek otomobili, muz ithal ederseniz, veya içeriden temin edilebilecek hammaddeleri ve ara mallarını ucuz olduğu için dışarıdan getirirseniz, ithalat ve sonuçta döviz açığı büyür.Bizim döviz açığımız devamlı artmaya başladı. Yıllık döviz açığı 2002 yılında 1.5 milyar dolarken, 2003 yılında 8.0 milyar dolara çıktı. 2004 yılının ilk 11 aylık dönemindeki döviz açığımız 12.7 milyar dolar oldu... Bu döviz açığından korkanları Devlet Bakanımız Babacan bazen yatıştırmaya çalışıyor... Bazen de azarlıyor. "Bu döviz açığından korkmayın. Döviz açığı nedeniyle borçlanıyoruz ama bu dövizlerle makine geliyor. Bu makineler üretime geçecek. İhracat artacak... Bu döviz borçları kazasız belasız ödenecek" diyor.Navlun ve sigorta bedellerinin ithalat ve ihracat bedeline katılıp katılmaması nedeniyle Merkez Bankasının açıkladığı rakamlarla uluslararası sınıflamada (SITC ve BEC) kullanılan rakamlar arasında fark vardır. Merkez Bankasının ödemeler dengesi hesabına giren 11 aylık ithalat gideri 80.8 milyar dolar, uluslararası sınıflamaya göre 11 aylık CIF ithalat rakamı 86.8 milyar dolardır.Sayın okuyucularıma bu yazının altında özel olarak uluslararası

Yazının Devamı