Büyümenin motoru ihracat

11 Aralık 2002


<#comment>2002 yılının ilk 9 ayında gayri safi yurtiçi hasılada yüzde 7.9 artış gerçekleşti. Gayri safi yurtiçi hasıla, belli bir sürede bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösteriyor. Bir önceki yılın 9 ayında üretilen mal ve hizmetler ile bu yılın 9 ayında üretilen mal ve hizmetlerin (sabit fiyatlarla) değerindeki artış, ekonomideki büyümeyi işaret ediyor.
2002 yılının ilk 9 ayında mal ve hizmet üretimi, geçen yıla göre yüzde 7.9 oranında arttığında acaba, bu mal ve hizmet nereye gitti? Çünkü, iç piyasada büyük ölçüde bir canlanma görülmüyor. Halkın satın alma gücünde büyük bir değişim olmadı. Üretim artışı, büyük ölçüde ihracata dayalı olarak gerçekleşiyor.
DİE tarafından dün açıklanan yılın ilk 9 ayında harcama gruplarının milli gelirden aldıkları payın değişimini gösteren tablo, ihracatın üretim artışındaki rolünü açıklıkla ortaya koyuyor. Bakınız son 2 yılın ilk 9 ayında harcama gruplarının milli gelirden aldıkları paydaki artış ve gerileme oranları nasıl olmuş?

2001 yılında özel tüketim harcamaları yılın ilk 9 ayında yüzde 8.2 oranında gerilemiş. Bu yılın ilk 9 ayında özel tüketim, geçen yılın yüzde 8.2 oranında

Yazının Devamı

TL 4 ayda yüzde 15 değer kazandı

10 Aralık 2002

Merkez Bankası, TLnin döviz sepeti karşısında 1995 yılındaki değerini 100.0 kabul ediyor. Daha sonra her ay, Türkiyedeki ve Türkiyenin ticaret yaptığı ülkelerdeki enflasyonları dikkate alarak, TLnin döviz sepeti karşısındaki değer değişimini endeks rakamıyla belirliyor.Bu izleme Türkiyedeki TEFE (Toptan Eşya Fiyatları Endeksi)ne ve TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi)ne göre ayrı ayrı yapılıyor. Yazının altında son 2 yılda aylık değer değişimini gösteren endeks sayılarını bulacaksınız. Son 4 ayda TÜFE bazlı endekse göre Türk lirası dövize karşı yüzde 15.3, TEFE bazlı endekse göre dövize karşı yüzde 14.2 oranında değer kazandı.Türk lirasının değer kazanması sevinilecek bir şey de, döviz fiyatının birden çıkışa başlayacağı ve Türk lirasının hızla değer kaybedeceği endişesiyle bunun zevkini alamıyoruz.Ege Cansenin bir hikayesi vardır: Çocuk direğe tırmanıyormuş. Babası uyarmış. "Oğlum direğe tırmanma, tehlikelidir" demiş. Çocuk tırmanışını sürdürürken, "Baba bunun neresinde tehlike var?" diyerek sual edince, babası yanıtlamış: "Oğlum, tırmanman değil de, tırmandıktan sonra düşmek tehlikelidir. O tehlikenin büyüklüğünü tırmanırken fark edemezsin!"Biz bundan önceleri direkten fena halde

Yazının Devamı

TL 4 ayda yüzde 15 değer kazandı

10 Aralık 2002


<#comment>Merkez Bankası’nın reel efektif döviz kuru endeksine göre, Türk lirası son 4 ayda dövize karşı yüzde 15 değer kazandı.
Merkez Bankası, TL’nin döviz sepeti karşısında 1995 yılındaki değerini 100.0 kabul ediyor. Daha sonra her ay, Türkiye’deki ve Türkiye’nin ticaret yaptığı ülkelerdeki enflasyonları dikkate alarak, TL’nin döviz sepeti karşısındaki değer değişimini endeks rakamıyla belirliyor.
Bu izleme Türkiye’deki TEFE (Toptan Eşya Fiyatları Endeksi)’ne ve TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi)’ne göre ayrı ayrı yapılıyor.
Yazının altında son 2 yılda aylık değer değişimini gösteren endeks sayılarını bulacaksınız. Son 4 ayda TÜFE bazlı endekse göre Türk lirası dövize karşı yüzde 15.3, TEFE bazlı endekse göre dövize karşı yüzde 14.2 oranında değer kazandı.
Türk lirasının değer kazanması sevinilecek bir şey de, döviz fiyatının birden çıkışa başlayacağı ve Türk lirasının hızla değer kaybedeceği endişesiyle bunun zevkini alamıyoruz.
Ege Cansen’in bir hikayesi vardır: Çocuk direğe tırmanıyormuş. Babası uyarmış. "Oğlum direğe tırmanma, tehlikelidir" demiş. Çocuk tırmanışını sürdürürken, "Baba bunun neresinde tehlike var?" diyerek sual edince, babası

Yazının Devamı

İşçi, memurdan çok vergi veriyor

9 Aralık 2002

Bu soruları cevaplamak için, önce toplam vergi gelirlerinin yapısına bakmak gerek. Türkiyede vergi verenlerin bir kısmı beyanname ile (gönüllü olarak) vergi verirler. Beyannameye, gelirlerini, kazançlarını yazarlar. Onun karşılığı olan vergiyi de öderler. Bu tür vergilere, doğrudan vergi denir. Adil olan vergi, doğrudan toplanan vergidir. Çünkü bu tür vergide herkes gelirine, kazancına göre vergi ödemiş olur.Ancak, doğrudan vergilerin bir bölümü de stopaj yoluyla, (yani kaynakta kesinti yapılarak) ödenir. Örneğin, işveren memur ve işçinin maaş ve ücretini öderken, onun adına vergi kesintisini yapar, Maliyeye yatırır. Örneğin, mevduat sahipleri bankadan faiz alırken, banka faizin vergisini keser, onların adına Maliyeye yatırır. Türkiyede herkes çok vergi verdiğinden yakınır. Ama kimin vergi verdiği, kimin vermediği, vergi verenlerin ne kadar verdiği, bilinmez. Acaba Türkiyede vergiyi kimler veriyor? Ne kadar veriyor? Vergi gelirinin yüzde 50si dolaylı Esas olan, gelirden, kazançtan ve servetten alınan vergilerin, toplam vergi gelirleri içinde ağırlık taşımasıdır. Türkiyede vergi gelirlerinin dağılımına baktığımızda, gelirden ve servetten alınan vergilerin payının giderek azaldığı,

Yazının Devamı

İşçi, memurdan çok vergi veriyor

9 Aralık 2002


<#comment>
Türkiye’de herkes çok vergi verdiğinden yakınır. Ama kimin vergi verdiği, kimin vermediği, vergi verenlerin ne kadar verdiği, bilinmez. Acaba Türkiye’de vergiyi kimler veriyor? Ne kadar veriyor?
Bu soruları cevaplamak için, önce toplam vergi gelirlerinin yapısına bakmak gerek. Türkiye’de vergi verenlerin bir kısmı beyanname ile (gönüllü olarak) vergi verirler. Beyannameye, gelirlerini, kazançlarını yazarlar. Onun karşılığı olan vergiyi de öderler. Bu tür vergilere, doğrudan vergi denir. Adil olan vergi, doğrudan toplanan vergidir. Çünkü bu tür vergide herkes gelirine, kazancına göre vergi ödemiş olur.
Ancak, doğrudan vergilerin bir bölümü de stopaj yoluyla, (yani kaynakta kesinti yapılarak) ödenir. Örneğin, işveren memur ve işçinin maaş ve ücretini öderken, onun adına vergi kesintisini yapar, Maliye’ye yatırır. Örneğin, mevduat sahipleri bankadan faiz alırken, banka faizin vergisini keser, onların adına Maliye’ye yatırır.

Vergi gelirinin yüzde 50’si dolaylı

Yazının Devamı

Maksim eski Maksim olamaz

8 Aralık 2002

Bugünlerde "eski Maksimi yaşatmak gündemden düşmüyor. Eski Maksim binasında, günümüzün talebine dönük bir değişimi, "eski Maksimciler" kabullenemedi. Hala eski Maksimi canlandırabileceklerini, hayal ediyorlar. Ne yazık ki, yüz yıllık "gazino" döneminin sona ermesiyle, gazino döneminin en parlak müessesesi Maksimin de ömrü sona erdi. "Ah nerede o eski Taksim, eski Maksim... Eskiden Beyoğluna erkekler kravatsız, kadınlar şapkasız çıkmazdı..." diyerek hayıflananlara, Hasan Pulur der ki, "Beyoğlu, eski Beyoğlu olamaz. Kaldırımlar yapılır, binalar boyanır, fenerler dikilir ama, eski Beyoğlu bir daha yaşatılamaz, yaşanamaz... Çünkü her şeyin başı, her şeyin hammaddesi insandır. O insanlar, artık yok. Kimi mezardadır. Kimi Atinada, Pirede, Beyoğlunun eski anılarıyla yaşamaktadır. O Beyoğlu kültürü gitmiş, yerine bir başka kültür gelmiştir." Eskiden skandallar yoktu Vefa Zata göre, İstanbulda ilk açılan gazinolardan biri Arkadi Gazinosudur.1926da Büyükderede Beyaz Park Gazinosu açıldı. Anadolu yakasının en büyük ve lüks yeri ise Çubuklu Gazinosu idi.1950li yıllarda Taksim Kristal Gazinosu ile Tepebaşı, Cumhuriyet, Taksim Belediye, Maksim, Yenikapı Mim Çakır, Bebek Belediye, Maçka Küçük

Yazının Devamı

Maksim eski Maksim olamaz

8 Aralık 2002


<#comment>"Ah nerede o eski Taksim, eski Maksim... Eskiden Beyoğlu’na erkekler kravatsız, kadınlar şapkasız çıkmazdı..." diyerek hayıflananlara, Hasan Pulur der ki, "Beyoğlu, eski Beyoğlu olamaz. Kaldırımlar yapılır, binalar boyanır, fenerler dikilir ama, eski Beyoğlu bir daha yaşatılamaz, yaşanamaz... Çünkü her şeyin başı, her şeyin hammaddesi insandır. O insanlar, artık yok. Kimi mezardadır. Kimi Atina’da, Pire’de, Beyoğlu’nun eski anılarıyla yaşamaktadır. O Beyoğlu kültürü gitmiş, yerine bir başka kültür gelmiştir."
Bugünlerde "eski Maksim’i yaşatmak gündemden düşmüyor. Eski Maksim binasında, günümüzün talebine dönük bir değişimi, "eski Maksim’ciler" kabullenemedi. Hala eski Maksim’i canlandırabileceklerini, hayal ediyorlar. Ne yazık ki, yüz yıllık "gazino" döneminin sona ermesiyle, gazino döneminin en parlak müessesesi Maksim’in de ömrü sona erdi.

Gazinolar, yüz yıl süreyle İstanbul yaşamının önemli bir parçası oldu. İstanbul Ansiklopedisi’nde, Vefa Zat, "meyhanenin alafrangası" olarak tanımladığı, gazino kelimesinin bize İtalyanca "kır evi" anlamına gelen "casino"dan geldiğini yazar.
Vefa Zat’a göre, İstanbul’da ilk açılan gazinolardan biri Arkadi

Yazının Devamı

Radyasyon fetvası

7 Aralık 2002

Normal olarak, böyle bir konunun tartışma gündemine bile gelmemesi lazım. Ama burası Türkiye. Burada olmaz, olmaz!..* * *Bir sabah, elektronik aletler yüklenmiş bir kamyon mahallemizdeki caminin önüne yaklaşmış. Çevredekiler, bu işte bir anormallik olduğunu fark etmiş. Elektronik aletleri camiye taşımaya başlayanlara ne yaptıklarını sormuş. Gelenler minarelere cep telefonu için baz istasyonu monte edeceklerini, söyleyince kıyamet kopmuş. Ben olan bitene, bu noktadan sonra katıldım.Baz istasyonu kurmaya gelenlere, kimden izin aldıklarını, kimin adına böyle bir işe soyunduklarını sorduk. Ellerindeki izin kağıtlarını bize gösterdiler. Kağıtların birinde, Diyanet İşlerinin, bizim caminin minarelerini, cep telefonu şirketlerine kiraladığı, kira parasının da, Ankarada kurulu Tokyo şehrine cami yaptırma vakfı tarafından kurulan bir şirkete ödendiği yazıyordu.Gelenlerin elinde bir başka kağıt daha vardı. O kağıtta ise minarelere henüz takılmamış baz istasyonlarının, takılmışçasına radyasyon ölçümlerinin yapıldığı ve halka hiçbir zararının olamayacağının tespit edildiği belirtiliyordu.Mahallelinin bağışlarıyla yapılan caminin minarelerinin başkaları tarafından nasıl kiraya verileceği

Yazının Devamı