<#comment>#comment>
Fuarda Milliyet gazetesinin standında gün boyu etkinlik var. Akşam üzeri Miço Tiyatrosu’nda çocuk temsilleri ilgi görüyor. Daha sonra Milliyet yazarları okuyucularla söyleşiyor. İki akşam söyleşisine ben de katıldım.
Doğu ve Batı Anadolu’da Milliyet’in TIR programı çerçevesinde yaptığımız gezilerdeki sohbetlerde üzerinde en fazla durulan konular ekonomik sıkıntı, işsizlik, fakirlik idi.
Fuar sohbetlerinde ise, seçim konusunun ekonomik sıkıntı, işsizlik ve fakirlik konusunun önüne geçmesi hatta onları unutturur bir ağırlık kazanması dikkati çekiyor.
İnsanların kafası karışık mı karışık. Seçimi, bir çıkış kapısı olarak görmek istiyorlar. Ama, seçim sonu kimin veya kimlerin iktidar olur ise ülkeye ve halka iyilik getireceği ve nasıl getireceği konusunda kimse önünü göremiyor. Kesin parti tercihi yapan çok az kişi var. Onlar bile "parti başkanının listeye kimin ismini yazarak, bu listeye rey verin" diyeceğini bilemiyor. Kararsızların kötüsü, "boy oy" verme niyetinde olanların fazlalığı.
Levantenler 1600lü yıllardan itibaren (dört yüz yıldan bu yana) Hollandadan, İngiltereden, Almanyadan, İtalyadan, Fransadan gelerek İzmire yerleşen dinlerini koruyarak yerli halkla bütünleşen aileler.Bu aileler İzmire ülkelerindeki kültürü, yaşam tarzını, mimariyi, medeniyeti, okul, hastane ve postane gibi hizmetleri de taşımışlar. İzmirde kültürün, sanatın, edebiyatın gelişmesine öncülük etmişler. Yaşamlarında ve işlerinde kaliteyi öne çıkarmışlar. Ege Bölgesinin ürünlerini dış pazarlara çıkarmışlar. İzmirde denizciliğin, bankacılığın, ticaretin gelişmesine, İzmir Ticaret Borsası ve İzmir Ticaret Odasının kuruluşuna öncülük etmişler.İzmir Ticaret Borsası dergisinde Ahmet Usman ile Sinan Doğanın "Son Levantenler" ile ilgili araştırması yayımlandı. Bu araştırmadan öğrendiğime göre, şimdilerde İzmirde bin beş yüz dolayında levanten yaşıyor. Bunların sekiz yüzü İtalyan, üç yüzü Fransız kökenli.Levanten kelimesi Fransız dilinde "Doğuya yerleşmiş" anlamına geliyor ama bizde ticaret yapan yabancı kökenliler için de kullanılıyor. Fuarda Milliyet standında Milliyet okuyucuları ile söyleşi yapmak için İzmirdeyim. İnsanıyla, insanlarının yaşam tarzı ile İzmirin, dışarıdan gelenleri
<#comment>#comment>
Fuarda Milliyet standında Milliyet okuyucuları ile söyleşi yapmak için İzmir’deyim. İnsanıyla, insanlarının yaşam tarzı ile İzmir’in, dışarıdan gelenleri etkileyen bir yanı var. İzmir uzmanı araştırmacı yazar Yaşar Aksoy’un anlatımıyla acaba bu şehrin "Batı’nın en Doğu’su, Doğu’nun en Batısı" olmasından mı kaynaklanıyor? Yoksa İzmir’i renklendiren İzmir’e bir başka tat veren sayıları giderek azalan levantenler mi?
Levantenler 1600’lü yıllardan itibaren (dört yüz yıldan bu yana) Hollanda’dan, İngiltere’den, Almanya’dan, İtalya’dan, Fransa’dan gelerek İzmir’e yerleşen dinlerini koruyarak yerli halkla bütünleşen aileler.
Bu aileler İzmir’e ülkelerindeki kültürü, yaşam tarzını, mimariyi, medeniyeti, okul, hastane ve postane gibi hizmetleri de taşımışlar. İzmir’de kültürün, sanatın, edebiyatın gelişmesine öncülük etmişler. Yaşamlarında ve işlerinde kaliteyi öne çıkarmışlar. Ege Bölgesi’nin ürünlerini dış pazarlara çıkarmışlar. İzmir’de denizciliğin, bankacılığın, ticaretin gelişmesine, İzmir Ticaret Borsası ve İzmir Ticaret Odası’nın kuruluşuna öncülük etmişler.
İzmir Ticaret Borsası dergisinde Ahmet Usman ile Sinan Doğan’ın "Son Levantenler" ile
Yazının altında bir tablo bulacaksınız. Bu tabloda 1990 yılından bu yana her yıl hükümetler milli gelirin ne kadarını harcamış, bütçede ne oranda açık vermiş (açık anlatımıyla topladığından fazla para harcamış), iç borç stoku nasıl büyümüş göreceksiniz. Son sütunda milyar dolar olarak, 1990 yılından bu yana her yıl bütçeden yapılan toplam harcamayı, her yıl bütçenin ne kadar açık verdiğini, buna paralel olarak iç borç stokunun nasıl büyüdüğünü izleyeceksiniz.1990 yılından bu yana hükümetler bütçeden toplam 625 milyar dolar harcama yapmışlar. Ama bu harcamanın 169 milyar dolarlık kısmı gelir olmadan yapılmış. Gelir olmadan yapılan bu harcama (bütçe açığı) iç ve dış borçlanmadan karşılanmış. 1990 yılından bu yana öde / yeniden borçlan çarkı işledikten sonra, iç borç stokumuz bu yıl sonunda 88 milyar dolara ulaşacak.Bu 169 milyar dolar bütçe açığı, kimin cebine girdi? İç borç, kimin ve kimlerin cebine fazladan giren para nedeniyle büyüdü? Bankaları hortumlayanlar, hayali ihracatçılar bu 169 milyar doların bir bölümünü aldı. Bir bölümü, bütçede karşılığı olmadığı halde açıktan fındıkçıya, pancarcıya, tütüncüye ödenen destekleme fiyatlarından oluştu. Bütçede karşılığı olmadan
<#comment>#comment>İç borcun nedeni, bütçe açıkları. Hükümetler vergi veya başka yollardan topladıkları gelirden fazlasını harcayınca bütçe açık veriyor. Bütçe açığı da iç ve dış borçlanma ile karşılanıyor.
Yazının altında bir tablo bulacaksınız. Bu tabloda 1990 yılından bu yana her yıl hükümetler milli gelirin ne kadarını harcamış, bütçede ne oranda açık vermiş (açık anlatımıyla topladığından fazla para harcamış), iç borç stoku nasıl büyümüş göreceksiniz. Son sütunda milyar dolar olarak, 1990 yılından bu yana her yıl bütçeden yapılan toplam harcamayı, her yıl bütçenin ne kadar açık verdiğini, buna paralel olarak iç borç stokunun nasıl büyüdüğünü izleyeceksiniz.
1990 yılından bu yana hükümetler bütçeden toplam 625 milyar dolar harcama yapmışlar. Ama bu harcamanın 169 milyar dolarlık kısmı gelir olmadan yapılmış. Gelir olmadan yapılan bu harcama (bütçe açığı) iç ve dış borçlanmadan karşılanmış. 1990 yılından bu yana öde / yeniden borçlan çarkı işledikten sonra, iç borç stokumuz bu yıl sonunda 88 milyar dolara ulaşacak.
Bu 169 milyar dolar bütçe açığı, kimin cebine girdi? İç borç, kimin ve kimlerin cebine fazladan giren para nedeniyle büyüdü?
Bankaları
Deniz Baykal programa "ekibi" ile katılmıştı. "Ekibi"nden Kemal Dervişi yanına oturtmuştu. Fakat hitap ederken "Kemal" diye yakınlık gösterdiği "Bizim Kemal"e söz bırakmadı.Deniz Baykal her soruda, soruyu cevaplayacak yerde "meydan nutku" attı. "Meydan nutku"nun her bölümünde de Türkiyenin bütün sorunlarının suçunu kendi dışındaki politikacılara attı. Sanki politika sahnesine yeni çıkıyordu.Deniz Baykal 1973 yılından bu yana otuz yıldır politikanın içinde olduğunu, Erbakan ile sekiz ayı aşkın süre, 11ler ile bir yıl sekiz ayı aşkın süre, Tansu Çiller ile üç ayı aşkın süre hükümet sorumluluğunu paylaştığını unutmuş görünüyordu.Deniz Baykaldan çağdaş sosyal demokrat CHPnin neler yapacağını, Kemal Dervişin seçim öncesi ve seçim sonunda parti çalışmalarına nasıl katkı sağlayacağını açıklaması bekleniyordu.Ama programı izleyenler gördü ve anladı ki, Deniz Baykal her şeyi biliyor. Onun "Bizim Kemalin bilgisine, deneyimine, katkısına" ihtiyacı yok. Sadece "Bizim Kemal"e mi? Hayır "A Takımı" olarak partinin vitrinine konulan partililere de ihtiyacı yok. CNN Türkün programında Deniz Baykal, Milliyetten Murat Sabuncunun, Hürriyetten Enis Berberoğlu ile Erdal Sağlamın sorularını cevapladı.
<#comment>#comment>CNN Türk’ün programında Deniz Baykal, Milliyet’ten Murat Sabuncu’nun, Hürriyet’ten Enis Berberoğlu ile Erdal Sağlam’ın sorularını cevapladı.
Deniz Baykal programa "ekibi" ile katılmıştı. "Ekibi"nden Kemal Derviş’i yanına oturtmuştu. Fakat hitap ederken "Kemal" diye yakınlık gösterdiği "Bizim Kemal"e söz bırakmadı.
Deniz Baykal her soruda, soruyu cevaplayacak yerde "meydan nutku" attı. "Meydan nutku"nun her bölümünde de Türkiye’nin bütün sorunlarının suçunu kendi dışındaki politikacılara attı. Sanki politika sahnesine yeni çıkıyordu.
Deniz Baykal 1973 yılından bu yana otuz yıldır politikanın içinde olduğunu, Erbakan ile sekiz ayı aşkın süre, 11’ler ile bir yıl sekiz ayı aşkın süre, Tansu Çiller ile üç ayı aşkın süre hükümet sorumluluğunu paylaştığını unutmuş görünüyordu.
Deniz Baykal’dan çağdaş sosyal demokrat CHP’nin neler yapacağını, Kemal Derviş’in seçim öncesi ve seçim sonunda parti çalışmalarına nasıl katkı sağlayacağını açıklaması bekleniyordu.
Ama programı izleyenler gördü ve anladı ki, Deniz Baykal her şeyi biliyor. Onun "Bizim Kemal’in bilgisine, deneyimine, katkısına" ihtiyacı yok. Sadece "Bizim Kemal"e mi? Hayır "A Takımı" olarak
Geçen ağustos ayında bin dolarını Türk lirasına çevirerek 1 milyar 358 milyon 232 bin lirayı bankaya altı ay vadeli Türk lirası mevduat hesabına yatıranların bankadaki paraları bu ağustos ayında 2 milyar 246 milyon 516 bin lira oldu. 1 milyon 621 bin 347 lira döviz fiyatı ile Türk lirasını dövize çevirdiklerinde ellerine 1.386 dolar geçti. Dolarları satarak Türk lirası ile yatırım yaptıkları ve bir yıl sonra tekrar dolara döndükleri için bin dolarlarına 386 dolar getiri sağladı.Özet ile bir yılda bin dolarını bankaya koyan 47 dolar getiri sağlarken, bin dolarını bozdurup bankaya Türk lirası hesap açtıran 386 dolar getiriye sahip oldu.O halde halkımız acaba neden bankalarda Türk lirası yerine döviz hesabı açıyor? O halde halkımız acaba neden tasarruflarının çoğunu döviz olarak saklıyor? İthalat mı yapacak? Yurtdışına seyahate mi gidecek? Bu döviz sevdasının arkasında ne var?Anka ekonomi bülteninde yayımlanan rakam ve bilgilere göre halkımızın bankalardaki mevduatının yüzde 58lik bölümü döviz mevduatı. Halkımızın bankalarda 44.4 milyar dolar karşılığı döviz mevduatı var. Bu toplam 44 milyar dolar karşılığı mevduatın 30.5 milyar dolarlık bölümü dolar, 12.8 milyar dolarlık bölümü