<#comment>#comment>Geçen ağustos ayında 1 milyon 358 bin 232 liralık dolar fiyatı ile bin dolar satın alanların ve de bu bin dolarını bankada döviz hesabına yatıranların parası bir yıl sonra bu ağustos ayında 1.047 dolar oldu. Açık anlatımıyla bin dolarlarına 47 dolar getiri sağladılar.
Geçen ağustos ayında bin dolarını Türk lirasına çevirerek 1 milyar 358 milyon 232 bin lirayı bankaya altı ay vadeli Türk lirası mevduat hesabına yatıranların bankadaki paraları bu ağustos ayında 2 milyar 246 milyon 516 bin lira oldu. 1 milyon 621 bin 347 lira döviz fiyatı ile Türk lirasını dövize çevirdiklerinde ellerine 1.386 dolar geçti. Dolarları satarak Türk lirası ile yatırım yaptıkları ve bir yıl sonra tekrar dolara döndükleri için bin dolarlarına 386 dolar getiri sağladı.
Özet ile bir yılda bin dolarını bankaya koyan 47 dolar getiri sağlarken, bin dolarını bozdurup bankaya Türk lirası hesap açtıran 386 dolar getiriye sahip oldu.
O halde halkımız acaba neden bankalarda Türk lirası yerine döviz hesabı açıyor? O halde halkımız acaba neden tasarruflarının çoğunu döviz olarak saklıyor? İthalat mı yapacak? Yurtdışına seyahate mi gidecek? Bu döviz sevdasının arkasında ne var?
Anka
Ürettiğimiz 650 bin ton dolayındaki kabuklu fındığın sadece 70 - 80 bin tonunu içeride tüketiyoruz. 400 - 500 bin tonunu ihraç edebiliyoruz. Her yıl geriye kalıyor 150 bin ton dolayında kabuklu fındık. Geriye kalan, alıcısı olmayan 150 bin ton dolayındaki fındığı Fiskobirlik satın alıyor. Satamayacağını bile bile Fiskobirlik tarafından satın alınan bu fındıkların parasını bugüne kadar devlet ödüyordu. Şimdi ödemiyor. Daha doğrusu ödeyemiyor. Türkiyede her yıl yaklaşık 650 bin ton kabuklu fındık üretiliyor. Kabuğunu çıkarınca geriye 325 bin ton iç fındık kalıyor. Türkiye dünya fındık üretiminde ve ticaretinde yüzde 75 paya sahip. Dünyada da Türkiyede de fındığın talebi sınırlı. Fındık "zorunlu" bir tüketim maddesi değil. Yerine kullanılan çok sayıda ürün var. Bu nedenle "üret üretebildiğin kadar alıcısı bulunur" demenin imkanı yok. Farelere yediriyor Fiskobirlik parası devlet tarafından ödenen fındıkları depoluyor. Farelere yediriyor. Farelerin yiyemediği fındıklar ise Orduda soya fasulyesinden yağ çıkarmak için kurulan fabrikada ezilerek fındık yağı oluyor. Sekiz kilo kabuklu, 4 kilo kabuksuz fındıkdan 1 litre fındık yağı çıkarılıyor. 14 milyon liralık fındık eziliyor. Yağ
<#comment>#comment>Türkiye’de her yıl yaklaşık 650 bin ton kabuklu fındık üretiliyor. Kabuğunu çıkarınca geriye 325 bin ton iç fındık kalıyor. Türkiye dünya fındık üretiminde ve ticaretinde yüzde 75 paya sahip. Dünyada da Türkiye’de de fındığın talebi sınırlı. Fındık "zorunlu" bir tüketim maddesi değil. Yerine kullanılan çok sayıda ürün var. Bu nedenle "üret üretebildiğin kadar alıcısı bulunur" demenin imkanı yok.
Ürettiğimiz 650 bin ton dolayındaki kabuklu fındığın sadece 70 - 80 bin tonunu içeride tüketiyoruz. 400 - 500 bin tonunu ihraç edebiliyoruz. Her yıl geriye kalıyor 150 bin ton dolayında kabuklu fındık. Geriye kalan, alıcısı olmayan 150 bin ton dolayındaki fındığı Fiskobirlik satın alıyor. Satamayacağını bile bile Fiskobirlik tarafından satın alınan bu fındıkların parasını bugüne kadar devlet ödüyordu. Şimdi ödemiyor. Daha doğrusu ödeyemiyor.
Fiskobirlik parası devlet tarafından ödenen fındıkları depoluyor. Farelere yediriyor. Farelerin yiyemediği fındıklar ise Ordu’da soya fasulyesinden yağ çıkarmak için kurulan fabrikada ezilerek fındık yağı oluyor. Sekiz kilo kabuklu, 4 kilo kabuksuz fındıkdan 1 litre fındık yağı çıkarılıyor. 14 milyon liralık fındık eziliyor.
Afrika ve Asyada 1.1 milyar kişi, sağlıklı içme suyundan yoksun. Susuzluk, Hindistan, Çin, Batı Asya, Ortadoğu ve eski Sovyet toprakları ve ABDnin batısında öncelikli sorunlardan. Dünya nehirlerinin yüzde 50si kirli.Her yıl 3 milyon kişi hava kirliliğinden, 5 milyon kişi su kirliliğinden ölüyor.Tüm dünyada hızlı artan nüfusu beslemek amacıyla yapılan bilinçsiz tarım, toprağı öldürüyor. ABD ve Meksikanın toplam yüzölçümünden daha büyük bir alan bilinçsiz tarım nedeniyle canlılığını yitirdi.İnsan, hava, su ve toprağı, bunların kendi kendilerini yenileyebilmeleri için gereken süreden 20 kat daha hızlı tüketiyor.11 bin tür canlı, (memelilerin ve sürüngenlerin dörtte biri) balıkların yüzde 30u ve kuşların yüzde 12si, yakın gelecekte yok olacak. Dünyanın çehresini değiştirecek olan bu yok oluşun nedeni, canlıların doğal ortamlarının daralması. 2.8 milyar insan günde iki dolardan (3.2 milyon lira) daha az bir parayla geçiniyor. Bunlardan (150 milyonu çocuk) 800 milyonu "aç". Dünyadaki zenginliğin yüzde 80i dünya nüfusunun yüzde 15inin elinde. Yüze yakın ülkeden başkan var Petrol, gaz ve kömür tüketiminden kaynaklanan gazlar, güneş ışıklarını atmosfere hapsederek dünyanın ısınmasına yol
<#comment>#comment>2.8 milyar insan günde iki dolardan (3.2 milyon lira) daha az bir parayla geçiniyor. Bunlardan (150 milyonu çocuk) 800 milyonu "aç". Dünyadaki zenginliğin yüzde 80’i dünya nüfusunun yüzde 15’inin elinde.
Afrika ve Asya’da 1.1 milyar kişi, sağlıklı içme suyundan yoksun. Susuzluk, Hindistan, Çin, Batı Asya, Ortadoğu ve eski Sovyet toprakları ve ABD’nin batısında öncelikli sorunlardan. Dünya nehirlerinin yüzde 50’si kirli.
Her yıl 3 milyon kişi hava kirliliğinden, 5 milyon kişi su kirliliğinden ölüyor.
Tüm dünyada hızlı artan nüfusu beslemek amacıyla yapılan bilinçsiz tarım, toprağı öldürüyor. ABD ve Meksika’nın toplam yüzölçümünden daha büyük bir alan bilinçsiz tarım nedeniyle canlılığını yitirdi.
İnsan, hava, su ve toprağı, bunların kendi kendilerini yenileyebilmeleri için gereken süreden 20 kat daha hızlı tüketiyor.
11 bin tür canlı, (memelilerin ve sürüngenlerin dörtte biri) balıkların yüzde 30’u ve kuşların yüzde 12’si, yakın gelecekte yok olacak. Dünyanın çehresini değiştirecek olan bu yok oluşun nedeni, canlıların doğal ortamlarının daralması.
İki aylık av yasağı döneminde sadece sandallardan olta ile avlanmaya izin veriliyordu. Balıkçı tezgahlarındaki balıklar, ya olta balığı ya çiftlik balığı, ya da "kaçak avlanan" balıklardı. Temmuz ayında başlayan balık avlama yasağı dün gece yarısı sona erdi. Saat 24.00te balıkçılar "Ya Allah... Ya Bismillah" diyerek ağlarını denize saldı. Bugünden itibaren balıkçı tezgahlarını palamut balıkları süsleyecek... Arkadan lüfer ve uskumru çıkacak. 50 bin balıkçı var Denize çıkan, tekne ile balık tutarak ekmek parası çıkaranların sayısı 35 bin dolayında. İç sularda 10 bin, çiftliklerde 5 bin kişi balıkçılık yapıyor.Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Sayın Ömer Faruk Karanın bir araştırmasında yer alan bulgu ve bilgilere göre, yılda 600 bin ton dolayında balık tüketiyoruz. Bu balıkların yüzde 80 - 82 dolayındaki bölümü denizlerden, yüzde 10u göl, akarsu, baraj gibi iç su kaynaklarından, yüzde 8 - 9u çiftliklerden (deniz ve iç su kaynaklı balık çiftliklerinden) geliyor.Çiftlik balıkçılığı denilen "balık yetiştirme" faaliyeti son yıllarda hızlı gelişti. Türkiyede yaklaşık 50 bin kişi balıkçılık yapıyor. 30 bin kişi de dolaylı olarak bu sektörden para yiyor. Çiftlik
<#comment>#comment>Temmuz ayında başlayan balık avlama yasağı dün gece yarısı sona erdi. Saat 24.00’te balıkçılar "Ya Allah... Ya Bismillah" diyerek ağlarını denize saldı. Bugünden itibaren balıkçı tezgahlarını palamut balıkları süsleyecek... Arkadan lüfer ve uskumru çıkacak.
İki aylık av yasağı döneminde sadece sandallardan olta ile avlanmaya izin veriliyordu. Balıkçı tezgahlarındaki balıklar, ya olta balığı ya çiftlik balığı, ya da "kaçak avlanan" balıklardı.
Türkiye’de yaklaşık 50 bin kişi balıkçılık yapıyor. 30 bin kişi de dolaylı olarak bu sektörden para yiyor.
Denize çıkan, tekne ile balık tutarak ekmek parası çıkaranların sayısı 35 bin dolayında. İç sularda 10 bin, çiftliklerde 5 bin kişi balıkçılık yapıyor.
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Sayın Ömer Faruk Kara’nın bir araştırmasında yer alan bulgu ve bilgilere göre, yılda 600 bin ton dolayında balık tüketiyoruz. Bu balıkların yüzde 80 - 82 dolayındaki bölümü denizlerden, yüzde 10’u göl, akarsu, baraj gibi iç su kaynaklarından, yüzde 8 - 9’u çiftliklerden (deniz ve iç su kaynaklı balık çiftliklerinden) geliyor.
<#comment>#comment>Türkiye’nin en büyük pazarı, yıllık 6.9 milyar dolar karşılığı Türk lirası ciroya sahip enerji pazarı. Prof. Dr. Mustafa Özcan Ültanır’ın 2003 yılında ülkede 140 milyar kwh elektrik üretileceğini, bunun yüzde 30’unun kayba ve kaçağa gideceğini tahmin ediyor. Kalıyor geride satılabilir 98 milyar kwh elektrik. Sanayi ve mesken ayrımına gitmeden ortalama 7 cent/kwh fiyatı ile bunu çarpıyor. Elektrik kullananların 2004 yılında ceplerinden 6.9 milyar dolar karşılığı Türk lirasının çıkacağını hesaplıyor.
Türkiye gibi pazarı küçük bir ekonomide 6.9 milyar dolar karşılığı Türk lirası büyük para... Acaba bu para kimlerin cebine giriyor?
Prof. Dr. Mustafa Özcan Ültanır bunun da hesabını yapmış. Bakınız 6.9 milyar dolar nasıl paylaşılıyor?
(1) Yap - işlet - devret ve yap - işlet santralları var. Yap - işlet - devret santralları şirket teklifine dayalı olarak ihalesiz yapılmış santrallar. 1998 yılından sonra ihale ile yap - işlet santralları yapımı gündeme geldi. Ama bu ihalelerin çoğu da iptal edildi.
İhaleli yap - işlet santralları 3.5 - 4.0 cent/kwh’den elektrik satmayı teklif ederken, ihalesiz yap - işlet - devret santrallarında 8.0 - 10.0 cent/kwh’den