Her ilin derdi başka

22 Eylül 2001


<#comment>Milliyet Yazarları Türkiye ile Buluşuyor programına ben de katıldım. Sekiz ili dolaştım. Antalya, Isparta, Denizli, Aydın, Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da Milliyet yazarları ve çizerleriyle birlikte bölgesel gelişmeleri izledim. Sorunları dinledim.
Önce okuyucularımızın merak ettikleri "Milliyet TIR"ını anlatayım. Milliyet TIR’ı büyük bir kamyon. Ziyaret edilen şehrin ana meydanında duruyor. Arka bölümünün yan kapakları açılıyor. Genişliyor. Kocaman bir toplantı salonu haline geliyor. Duvarında büyük televizyon ekranı, ses düzeni, havalandırma teşkilatı olan bu salonun ortasında dizilen masaların etrafında Milliyet yazarları, halk ve okuyucuları ile sohbet imkanına sahip oluyor.
Programın ilk bölümünde ziyaret edilen 34 ildeki söyleşilere Milliyet’in değişik yazarları ve çizerleri katıldı. İllerde vali, belediye başkanı, oda başkanları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle yapılan toplantıdan sonra Milliyet TIR’ı önünde bölge halkı ve Milliyet okuyucuları ile bir arada olundu. Gazeteciler ile bir araya gelen kamu yöneticileri ile halk ve Milliyet okuyucuları tabii ki öncelikle genel, bölgesel ve özel sorunları dile getiriyor. Ama bunun

Yazının Devamı

Tekirdağ üretmiyor

21 Eylül 2001


<#comment>
Tekirdağ Belediye Başkanı Osman Tabak, "Muratlı’dan şehre su getirdik. Otuz yıl Tekirdağ içme suyu sıkıntısı çekmeyecek" diyor. Başkana göre, Tekirdağ’ın üç sorunu (1) Şehrin içinden geçen ve günlük yükü 36 bin araç alan yolun trafiğinin çevre yoluna aktarılması.
(2) Kınalı - İpsala arasında çifte şeritli yolun tamamlanması.
(3) Trakya’daki fakülte ve yüksekokulların bir üniversite çatısı altında toplanması.
Başkan, Doğu - Batı Trakya Belediyeler Birliği’ni kurmuş. Prof. Ruşen Keleş bu proje çerçevesinde Batı Trakya belediyeleri arasında işbirliğini koordine edecekmiş.
İstanbul’un ağır sanayii Tekirdağ’a kaymış durumda. Sanayi tesisleri Çerkezköy, Çorlu ve Muratlı’ya yayılmış. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Kılıç, kriz nedeniyle işini kaybedenlerin sayılarının 7 bine ulaştığını, Çerkezköy’ün üretim ve istihdam gücünün üçte bir küçüldüğünü söylüyor.

Yazının Devamı

Kırklareli iddialı

20 Eylül 2001


<#comment>
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Buzol, "Organize sanayi bölgemizi göstermeden sizi bırakmam" diyerek ısrarcı olunca otomobile binerek şehir merkezine 14 kilometre uzaklıktaki bölgeye gittik. Kırklareli Organize Sanayi Bölgesi, Trakya’da Çerkezköy’den sonra yapılan ilk, devletten yardım almadan tamamlanan tek sanayi bölgesi olma özelliğini taşıyor.
Karamanlı Sami Özdağ ailesine ait Saray Grubu’nun Bafsar gofret ve kek tesislerini görünce şaşırdım. 27 bin metrekare kapalı alana sahip tesislere 35 milyon dolar harcanmış. Ülker ve Eti’den sonra üçüncü sırada yatırıma ve kapasiteye sahip. Saray Grubu’nun bu tesislerinde işletme müdürü Erdoğan Baydar’ın verdiği bilgiye göre, şimdilik 20 çeşit ürün üretiliyor. Çoğu ihraç ediliyor. Pırıl pırıl tesiste 150 işçi çalışıyor.

İş imkânı çıkacak
Bafsar’ın yanında Ekrem Akyiğit’e ait Collezione konfeksiyon fabrikası 35 bin metrekare kapalı alana sahip. 250 genç kız ve erkek işçi çalışıyor. 15 - 25 yaş grubu için ayda 80 bin parça giyim eşyası üretimi yapılıyor. İşletme müdürü Güvenir Kurtan, kapasite artırımı gerçekleşince daha çok işçiye iş imkânı ortaya çıkacağını söylüyor.

Yazının Devamı

Edirne İstanbul’un arka bahçesi

19 Eylül 2001


<#comment>Edirne’de az sayıda sanayi tesisi var. Edirne bir tarım kenti. Ama sulama yatırımlarından nasibini alamamış. Vali Fahri Yücel, sulanabilir tarım arazisinin şimdilik yüzde 16’sının sulanabildiğini söylüyor.
Türkiye’nin çeltik (pirinç) ürününün yüzde 50’si, ayçiçeğinin yüzde 35’i, buğdayının yüzde 4’ü Edirne’den çıkıyor.
Türkiye’nin bitkisel yağ (ayçiçeği ve diğer bitkisel yağ) talebi 1 milyon ton dolayında. Türkiye’de yetiştirilen yaklaşık 600 bin ton ayçiçeğinden elde edilen 250 bin ton ayçiçek yağı toplam talebin dörtte birini karşılıyor.
Bu yıl Trakya’da ayçiçeği üretimi düşük. Eskiden dönümden 130 - 170 kg. ürün alınırken, bu yıl 40 - 75 kg. ürün alındı. Olin Yağ Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar’a göre, fiyat oynaması hem üreticiyi, hem sanayiciyi üzüyor. Üretici ayçiçeğini 325 bin liraya sattı. Şimdilerde fiyat 405 bin lira. Ham yağ 560 bin liradan 930 bin liraya çıktı. Bu yıl halkın ayçiçeği yağının litresine en az 2 milyon lira ödeyeceği söyleniyor.
Rektör Prof. Dr. Osman İnci, üniversitenin şehre getirdiği hareketi anlatıyor. Üniversitede 22 bin öğrenci okuyor. Bunların 14 bini Edirne merkezindeki yurtlarda ve pansiyonlarda kalıyor.

Yazının Devamı

Liman işletilmeli

18 Eylül 2001


<#comment>
Devlet 10 milyon dolar harcama ile Çanakkale’ye bir liman yaptırdı. Liman inşaatı 3 yıl önce bitti. Ama üç yıldır politikacılar kendi yandaşlarına limanı tahsis ettirme kavgasını sonuçlandıramadıklarından bitmiş liman işletilmiyor. Yük gemileri de, yolcu gemileri de Çanakkale’ye yanaşamıyor.
Allah’tan Çanakkale’nin ufak bir rıhtımı var da Eceabat’a gidip gelen feribotlara yolcu ve araç indirip bindirebiliyor.
Yılbaşında Çanakkale gümrüğü kapatıldı. Çanakkale’deki fabrikalar ithalat ve de ihracatı İzmir Limanı’ndan yapmak zorunda. Dardanel balık işleme tesisleri için yılda 50 bin ton dondurulmuş ton balığı ithal ediliyor. Türkiye’ye tonu 700 dolardan ithal edilen donmuş balığın İzmir’den Çanakkale’ye nakil masrafı 250 dolar. Maliyete binen bu yük balığın konserve olarak ihraç imkanını yok ediyor. Bu nedenle Dardanel 4.500 işçisinin 3 binini çıkarmak zorunda kaldı. Bir de bunun ters trafiği var. Dardanel yılda 100 bin ton konserve ihraç ediyor. Bu konserve tenekeleri de kamyonla Çanakkale’den İzmir’e taşınarak, İzmir’de gemiye yükleniyor.

Şaraplık üzüm yeni uğraş

Yazının Devamı

Üretmek de dert satmak da dert

17 Eylül 2001


<#comment>Türkiye’nin en verimli toprakları Aydın Ovası’nda... Toprak güzel, iklim güzel... Yol var, su var, elektrik var... Türkiye’nin en mutlu çiftçileri de mutlaka oradadır diyeceksiniz değil mi? Ama değil!..
Sultanhisar, Nazilli’den Aydın’a uzanan karayolunun kenarında, Aydın Ovası’nın göbeğinde yemyeşil bir yerleşim yeri. Sultanhisar’ın Salavatlı beldesinin kahvesinde Hüseyin Özer ile Bilal İlder ile çay içtik.
İkisinin de yirmişer dönüm toprağı var. İkisi de şu günlerde çilek ekmekle meşgul. Çilek bu aylarda ekilir, nisanda da ürün verirmiş.

"Bizim buralarda ürün çeşidi bol" diyorlar. "Zeytin, incir, mandalina, vaşington portakalı, şeftali yetiştiriyoruz." Bunları duyunca durumlarının çok iyi olacağını sanıyorsunuz.
Yakınıyorlar, "Geçen yıl çilekten zarar ettik. Bu yıl ne olacağı belli değil ama... Riske girmekten başka çare yok. Ekeceğimiz çileğin maliyeti 30 milyar lira... En fazla 80 ton ürün alırız. Bakalım bu yıl durum ne olacak? Ama geçen yıldan iyi olmasına imkan yok. Bir çuval gübre geçen yıl 5 milyon lira idi, bu yıl 15 milyon lira... İlaç parası arttı, mazot parası arttı. Gübre, ilaç ve mazot için Ziraat Bankası’ndan 10 milyar lira

Yazının Devamı

İslamköy'de "Baba'nın Külliyesi" yakında açılıyor

16 Eylül 2001


<#comment>İslamköy'e gittim. "Baba"nın "Külliyesi"ni gezdim.
İslamköy'ü anlatmadan biraz da Isparta'dan söz edeyim.
Isparta'nın tam göbeğinde, Kaymakkapı Kavşağı'nda Baba'nın koccaman bir heykeli var. Mermer bir kaide üzerinde, Baba ayakta duruyor. Şapkası ile halkını selamlıyor. Bu tunç heykel 1997 yılında Isparta Belediyesi tarafından yaptırılmış.
Heykelin tam karşısında "Firdevs Bey Bedesteni" var. Bedestenin vilayet binasına bakan arka cephesine sıra ile altı büst dizilmiş. Bunlar, "sadaret" makamına erişmiş beş Ispartalının büstleri. Haydar Paşa (1512 - 1595), Keşmekeş Ali Paşa (? - 1623), Halil Hamid Paşa (1736 - 1785) sadaret makamına erişmiş ama, hayatları başlarının kesilmesiyle son bulmuş. Seyit Ali Paşa (1758 - 1826) borçlu ölmüş. Bu, onun dürüst ve tokgözlü bir sadrazam olduğunu gösteriyormuş. Hüseyin Avni Paşa (1820 - 1876) ise, sadaretteki toplantıyı basan Çerkez Hasan tarafından öldürülmüş. Altıncı büst 1924 İslamköy doğumlu Türkiye Cumhuriyeti'nde 7 defa hükümet kuran daha sonra cumhurbaşkanı olarak seçilen Süleyman Demirel'in büstü.
Büstün hemen ötesinde Kutlubey Camii var. Bu camii 1417 yılında Eğirdir Valisi Kutlubey yaptırmış. O tarihten

Yazının Devamı

Gene "oyuncu" olamayacağız

15 Eylül 2001


<#comment>Seyirci koltuğundan kımıldamadan, başkalarının sahneye çıkarak oyun sergilemelerini bekliyoruz.
Biz oyuna katılamadığımız için ne senaryodan haberimiz var, ne oyunun sonunda olacaklardan. Bekleyip göreceğiz... Oyunun sonu iyi de bitse, kötü de bitse alkış tutacağız.
ABD, terör saldırısının altında kalamaz. Mutlaka bir şeyler yapacak. Bir şeyler yapmak için Avrupa ülkelerini de oyuna kattı.
Biz seyirci koltuğunda "Durunuz bakalım ne olacak?" diyerek bekleşiyoruz.

İyimserler, ABD’nin İslam ülkelerine karşı bir askeri müdahalesinde köprü olarak kullanılması nedeniyle askeri ve siyasi alanda Türkiye’ye ilginin artmasını bekliyor. Öbür ülkeler "radikal" İslam’a kucak açıyor, Türkiye "laik" bir Müslüman ülke. "Türkiye’yi koruyalım, kollayalım" diyerek Türkiye’ye ABD’nin parasal yardım yapacağına Türkiye’yi rahatlatacağına inanılıyor. (İşin özü: Türkiye yerinden kımıldamayacak... Ama ABD, Türkiye’nin değerini anlayarak, para gönderecek, Türkiye’yi rahatlatacak.)

Yazının Devamı