"Digi" cepten çıktı "evimize girdi"

21 Nisan 2000


       Bizim eve "DigiTürk" girdi.
       Bu "digi" denilen şey, cep telefonunda kullanılan teknolojinin "cep"ten çıkmış şekli.
       Apartmanımızın çatısına 60 santimlik bir çanak anten taktılar. Çanak antenden sarkan teli, televizyonumuza bağladılar.
       Böylece bizim televizyon "teknoloji çağı"na geçmiş oldu. Televizyonumuz aracılığıyla "Eutelsat W3" adını taşıyan ve devamlı tepemizde dolanan bir "uydu"ya bağlandık.
       Bu bağlantının görünen etkisi, mevcut televizyonun DVD kalitesinde cam gibi net görüntü ile CD kalitesinde net ses vermesi.
       Şimdi biz "standart paket"ten veya "ekstra paket"ten birini seçeceğiz. Standart pakette, yerli ve yabancı TV kanalları ile çok sayıda program seçeneği var. Kablolu yayın kapsamı dışındaki bazı yabancı kanallar izlenebiliyor. Yerli ve yabancı radyolar "digital" teknoloji ile dinlenebiliyor. Ekstra pakette ise, bunlara ek olarak özel sinema kanalları ve yirmi dijital müzik kanalı var.

Yazının Devamı

"Cep"li Telekom

20 Nisan 2000


       Şimdi sırada Türk Telekom'un özelleştirilmesi var. Türk Telekom, bizim eski "PTT"nin "T"si. Önce PTT bölündü, sonra Telekom özelleştirilmeye hazır hale getirildi. Ama şu anda yüzde yüz kamu iktisadi kurumu (KİT) statüsünde.
       Önümüzdeki günlerde hisse senetlerinin yüzde 20'sinin "blok satışı" yapılacak. Bir yerli firma tek başına veya yerli veya yabancı ortaklarıyla birlikte ihaleye katılıp toplam hissenin yüzde 20'sini satın alabilecek. Buna blok satış, böyle ortak olan gruba da "stratejik ortak" deniliyor. Stratejik ortağın tek avantajı, şirketin yönetim kurulunda temsil hakkına sahip olmak, yönetim kuruluna iki veya üç üye koyabilmek.
       Fakat Türk Telekom için belirlenen özelleştirme modeli tam özelleştirme değil. Yönetimde kamu hakimiyeti devam edecek. Türk Telekom'un 100 olan hisselerinin 20'si blok satış ile satılacak, yüzde 14'ü uluslararası piyasada satılacak, yüzde 5'i PTT çalışanlarına satılacak, yüzde 10'u Posta İdaresi'ne (PTT'nin PT'sine) verilecek. Sonuçta yüzde 51 doğrudan devletin elinde kalacak. Posta İdaresi'nin yüzde 10 payını da eklerseniz

Yazının Devamı

Nasdaq

19 Nisan 2000


       Her şey "Nasdaq"ta teknoloji hisselerinin fiyatlarının gerilemesi ile başladı. Borsa krizi "Nasdaq"tan diğer borsalara ve de taaaa... İMKB'ye soçradı.
       Kimdir, nedir bu "Nasdaq"?.. Ne iş yapar?
       New York, American, Chicago, Boston, Cincinati, Pasific ve Philadelphia borsaları ABD'nin 7 büyük borsasıdır. New York Borsası (NYSE) bunların en babayiğididir.
       New York ve ikinci sıradaki Amerikan (AMEX) borsalarına kotasyon (kaydolup işlem görmek) pahalı bir iştir. Bu nedenle küçük firmaların hisse senetleri uzun yıllar borsa dışında alınıp satılmıştır. Bu borsa dışı alım satımlarda fiyatlar aracılar (ABD'de bunlara "dealer" deniliyor) tarafından belirlenmiştir. Aracılar kendi portföylerinden veya başkalarının portföyünden alım satım yaparak "piyasa yapımcısı" unvanını kazanmıştır.
       Borsa dışındaki bu tip alım satımlarda en iyi fiyatın oluşup oluşmadığını belirlemenin imkansızlığını görenler, bütün piyasa yapımcılarını (aracıları) bir araya getirerek oluşacak fiyatların izlenmesine imkan

Yazının Devamı

Borsa inecek!

18 Nisan 2000


       Dünya borsalarındaki krizden bizim borsa da etkilenecek mi? Dünya borsalarında başlayan fiyat gerilemesi bizim borsada da görülecek mi? İyimserler, "- Bize bir şey olmaz abicim!" diyorlar. Ve sıralıyorlar:
       - Bizde "teknoloji" hissesi yok. İletişim teknolojisi ve bilgisayar teknolojisine dayalı iş yapan firmamız yok.
       - Hisse senedi hem İstanbul'da hem de dünyanın başka ülkelerinde işlem gören firmamız yok. Dış borsalardaki sarsıntı bizi etkilemez. Amma ve lakin, işin "aslı" öyle değil... Dünya borsalarındaki kriz bizi etkileyecek.
       Dünyadaki krizin bizi neden ve nasıl etkileyeceğini anlatayım:
       - İstanbul borsasından bugüne kadar alım yapmış yabancılar dünya borsalarındaki düşüşten etkilenerek hisse senedi satacaklardır.
       - Yabancılar satışa geçince bizim borsada da fiyatlar düşecektir.

Yazının Devamı

"Vickrey ihalesi"

17 Nisan 2000


       Devlet bir malı veya tahvili, bonoyu "kapalı zarf" usulü ihale ile satıyor ise, "aslolan" (kamu yararı için en iyi olan) o mal veya hizmetin en yüksek fiyatla satılmasıdır. Alıcının "menfaati" ise o mal ve hizmeti en düşük fiyat ile satın almaktır.
       1996 yılında Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan, ABD'nin Columbia Üniversitesi eski profesörlerinden William Vickrey "kapalı zarf ile yapılan kamu ihalelerinde, devletin en yüksek fiyat ile satışı nasıl gerçekleştireceği" konusundaki çalışmaları ile ünlenmiştir.
       Vickrey'in bu çalışmalarının temelini "asimetrik enformasyon" (uyumsuz bilgi) teşkil etmektedir. Vickrey diyor ki: "İhaleye katılanların her biri, satılacak malın değerini o malı satacak olandan daha iyi bilir." Ortada bir "asimetrik enformasyon" (uyumsuz bilgi) sorunu vardır. Bu nedenle kapalı zarfla yapılacak ihalede en yüksek fiyatı ödeyenin ihaleyi kazanması halinde fiyat ne kadar yüksek olursa olsun bu yükseklik "göreceli" (nispi - kişiye göre değişen) bir yüksekliktir. Bu fiyat mal veya hizmetin gerçek fiyatı olmayabilir.
      

Yazının Devamı

Bakla çorbası

16 Nisan 2000


       Bakla mevsimini dört gözle beklerdim. Çünkü annem taze bakladan "yoğurtlu taze bakla çorbası" pişirirdi. Yoğurtlu bakla çorbası çok lezzetli ve de "midevi" bir çorbadır. Sıcak sıcak içildiğinde insanın ağzını ve de içini yakar.
       Annem öldükten sonra fark ettim ki, yoğurtlu bakla çorbasının nasıl hazırlandığını annemden öğrenmeyi karım unutmuş. Sağa sorduk, sola sorduk. Yemek kitaplarına baktık. Yoğurtlu bakla çorbasının tarifi yok. Karım denedi denedi, yoğurdu yumurta ile terbiye edip, limon suyu ile ekşiterek kendine göre bir yoğurtlu bakla çorbası pişirir oldu.
       Amaaaaa velakin... Anneminkine benzemiyor... Bilse bile, bunu Vehbi Koç Bey'in kızı Semahat Arsel Hanım bilir. Bilmese de tarifini bir yerden bulur diyerek ona sordum. Semahat Hanım'dan haber çıkmadı. Ama postadan bir kitap çıktı: "Ankara Mutfak Kültürü ve Yemekleri" başlığını taşıyan ve Vehbi Koç Vakfı tarafından bastırılan 300 sayfalık bir kitap. (Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi, telefon 312 - 355 20 27)
       Herhalde bu kitapta "yoğurtlu taze bakla

Yazının Devamı

"Hadd - i layik"

15 Nisan 2000


       Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca - Türkçe Lügat'ında "hadd - i layik" deyiminin bir malın veya hizmetin "gerçek değerini" ifade ettiği yazılıdır.
       Özelleştirme programı çerçevesinde, üçüncü cep telefonu işletme hakkını satın almak için İş Bankası - Telecom Italia konsorsiyumunun ödemeyi göze aldığı (KDV dahil) 2 milyar 954 milyon dolarlık bedelin "hadd - i layik" olup olmadığı tartışılıyor. Belki de dünyada ilk defa ortaya çıkan bu tartışmada konu, "işletme hakkının ucuza gittiği değil de, neden yüksek fiyattan satıldığıdır."
       Halbuki bizler özelleştirme ile ilgili her ihaleden sonra "kör ölür, badem gözlü olur" misali, "- Vah vah... Satılan mal ne de yiğit mal idi... Pek de ucuza gitti... Yerlisine, yabancısına peşkeş çekildi... Yazık oldu bu millete... Halkın gene hakkı yenildi..." şeklinde dövünmeye alışmıştık...
       "Üçüncü cep telefonu işletme hakkı 1.5 milyar dolara satılacak yerde 3.0 milyar dolara satıldı... Devletin kasasına bu satıştan daha fazla para gird i... Dördüncü ve beşinci cep telefonu satışları için de çıta

Yazının Devamı

İş "yeni ekonomi"ye girdi

14 Nisan 2000


       İş Bankası 1924 yılında kurulduktan sonra Türkiye'nin "sanayileşme hareketine" öncülük etti. Türkiye sanayileşme döneminde, şeker fabrikasını, kağıt fabrikasını, iplik - dokuma fabrikasını, demir çelik fabrikasını, cam fabrikasını İş Bankası'nın öncülüğü ile tanıdı. Anadolu müteşebbisi, Anadolu sermayesi İş Bankası'nın desteği ile ortaya çıkıp, milli sanayi hareketine katıldı. Öne çıktı.
       Şimdi dünyada klasik "sanayi" (endüstri) dönemi bitti. "Post Endüstriyel Dönem", (endüstri ötesi bir dönem) başladı. Buna "Yeni ekonomi" deniliyor. Yeni ekonominin bel kemiğini "bilgisayar - internet" teşkil ediyor.
       Türkiye'de, nasıl ki "sanayileşme" (endüstri) döneminde Anadolu müteşebbisini sahaya çekmek, sermaye oluşumunu teşvik etmek için bir dinamiğe ihtiyaç olmuş ise, "Post Endüstriyel Dönem" için de bir "dinamiğe ihtiyaç var". Yeni ekonominin bir dinamiği olmalı. Bu dinamik yeni ekonomi alanına Anadolu müteşebbisini ve sermayesini çekmeli.
       İşte, İş Bankası şimdi bilerek veya bilmeyerek (bilerek olduğunu varsayıyoruz) bu önemli

Yazının Devamı