İş Bank "Holding"

13 Nisan 2000


       İş Bankası - Telecom (Italia) konsorsiyumunun üçüncü cep telefonu lisans hakkı için ödemeyi kabul ettiği 2 milyar 525 milyon dolar büyük bir paradır.
       Türkiye'nin güçlü holdinglerinin çıkabildiği rakam 1 milyar 350 milyon doların yüzde 87 oranında üzerindedir.
       Türkiye'nin güçlü holdingleri, arkalarında kendilerini destekleyen güçlü bankalar olmasına rağmen 1 milyar 350 milyon dolara çıkabilmişken, acaba İş Bankası bu rakamın yüzde 87 üzerinde bir teklifi nasıl verdi?
       - Ya, İş Bankası bu işin çok karlı bir iş olduğunu fark etti. Diğerleri farkında değil.
       - Ya, İş Bankası bu işi daha iyi yapacak kadrolara sahip, bu işi başkalarından daha iyi yapabilecek durumda.
       - Ya, başkalarının parası, mali gücü sınırlı olduğundan bir noktada durdular. İş Bankası mali gücü nedeniyle işin gerçek fiyatını verdi.

Yazının Devamı

Hiçbir uçak havada kalmaz

12 Nisan 2000


      Hiçbir uçak havada kalmaz. Ya iner, ya düşer.
       Cumhurbaşkanlığı seçimini içinden çıkılamayacakmış bir sorun haline getirenler utansın... Türkiye'nin diğer sorunları arasında en kolay çözülecek olanı budur. Ankara'dakiler Anadolu'da halkın "- Eyvah... Cumhurbaşkansız kaldık... Şimdi biz ne yapacağız?" diye dövündüklerini mi sanıyor. Ankara'nın derdi kendi derdi. Herkes kendi yandaşını cumhurbaşkanı görmek istiyor. Nasıl hiçbir uçak havada kalmaz, ya iner ya düşer ise, hiç merak buyurmayınız. Er veya geç, şu veya bu şekilde Türkiye'nin bir cumhurbaşkanı olacaktır. (Sait Köse, Erzurum)
      Yumurta kapıya gelmeden biz bir şey yapamıyoruz.
       Cumhurbaşkanının görev süresinin ne zaman sona ereceği, bundan 7 yıl önce Sayın Demirel seçildiğinde belli idi... Yedi yıl bu konu gündeme gelmedi. Vakta ki, Sayın Demirel'in süresi doldu, Ankara'da "kriz" başladı. Sorun Ankara'nın "yumurta kapıya gelmeden" hiçbir şey yapamaması, "günü gününe yaşamasıdır."
       Dikkat ediniz hükümet bütçeyi son gününde

Yazının Devamı

Gevşemeyelim, düşeriz

11 Nisan 2000


       İstikrar programının kamu bacağının başarısı kamu hesaplarında ve bütçede "saydamlık" ile "mali disiplin"e bağlıdır. Askeri harcamaların tamamı kamu hesaplarında görülmez ise, kamu bankalarının açıkları bütçeye girmez ise, kamu tarafında kimlere ne kadar transfer yapıldığı bilinmez ise, batırılan bankaları kurtarmak için kimlerin cebine ne kadar para konulduğu sır olarak saklanır ise, kamu dengesi tutturulamaz. Kamu dengesi tutturulamayınca da enflasyon önlenemez.
       Bunları ben söylemiyorum. Geçen hafta sonu Sabancı Üniversitesi'ne konferans vermek için gelen, Güney Amerika'da, Brezilya'da, Arjantin'de istikrar programlarını hazırlayıp uygulayan "enflasyon savaşçıları" söylüyor.
       Türkiye'de yanlış bir inanış yayılmaya başladı:
       "İstikrar programı için IMF ile anlaştık. Merkez Bankası ne kadar döviz gelir ise o kadar Türk lirası basıp piyasaya salacak. Döviz fiyatını kazığa bağlayacak. İlan edilen fiyatın üzerine çıkarmayacak. Hükümet de yatırımları durduracak. Memura, işçiye yüzde 20'den fazla zam yapmayacak...
  

Yazının Devamı

Türk lirası değer kazanıyor

10 Nisan 2000


       Ocak - mart aylarında, 2000 yılının ilk üç ayında Merkez Bankası daha önce açıkladığı şekilde ABD dolarının fiyatını dizginledi. Üç ayda dolar fiyatını yüzde 3.7 oranında artırdı. Fakat aynı dönemde toptan eşya fiyatları (TEFE) yüzde 13.5 oranında arttı. Tüketici fiyatları (TEFE) yüzde 11.9 oranında arttı.
       Enflasyon göstergesi olarak en düşük fiyat artış oranı olan tüketici fiyatlarını (TÜFE) esas alsak bile, görülüyor ki, dolar fiyatı enflasyondaki artış kadar artırılamadığından, dolar gerçek fiyatından uzaklaştı.
       Türk lirası, dolar karşısında üç ayda yüzde 7.3 oranında değer kazandı.
       Bu yepyeni bir gelişme. Bu istikrar tedbirleri uygulaması ile döviz fiyatının kazığa bağlanmasının ortaya çıkardığı bir gelişme.
       Halbuki 1980'li yılların ortasından beri, yaklaşık on beş yıldır "ne kadar enflasyon, o kadar devalüasyon" (kur ayarlaması) uygulamasına alışmıştık. Merkez Bankası günlük enflasyona göre döviz fiyatlarını da günlük olarak yükseltiyordu. Böylece Türk lirası ile döviz

Yazının Devamı

Bodrum'da bahar

9 Nisan 2000


       Müzeyyen Senar'ın kızı Feraye, "Vespa tipi motosikletini" sarı / kırmızı renge boyatmış. Çamurluğuna Türk bayrağı çıkartmasını yapıştırmış. Kucağında köpeği, "pat pat" geldi. Reşit'in kahvesinin önüne motosikletini park etti. Güneş gören bir masayı seçti. Bir sandalyeye çöktü. Dostları onu bekliyormuş ki, masanın çevresindeki insan sayısı bir anda arttı.
       Ben Reşit'in kahvesine gitmiyorum. Çünkü ucuz diye, çayı cam bardakta vermiyor. İlla da fincan ile satıyor. Hazırlanması zor diye, Türk kahvesi pişirmiyor. Nescafe pişiriyor.
       Ama karşı taraftaki Denizciler Lokali'nin kahvesinde "tavşan kanı" mis gibi çay servisi var. Bahar güneşinin altında, yaz hazırlığı yapan denizcileri seyretmenin tadı bir başka oluyor.
       Caminin hemen yanında Çerçi'de Lale ve Haluk Anat çiftinin el yapımı gümüş takıları satılıyor. Şimdilerde "milenium modası" olarak kadınlarımız kollarına lastiğe dizilmiş renk renk boncuklar takıyor. Yabancılar buna "Budha beads" (Buda tesbihi) diyor. Çerçi'de gümüş eski parçalar, mercan ve cam karışımı renk renk

Yazının Devamı

"Niyet iyi" ama "tehlike" büyük

8 Nisan 2000


       Bayan Graciela Mazza Arjantin'deki istikrar planı uygulamalarının içinde bulunmuş bir uzman. Arjantin 1985 yılından bu yana üç istikrar planı uygulayıp, sonunda enflasyonu dizginlemeyi, parasını dolar karşısında sabitlemeyi başarmış bir ülke.
       Bayan Garciela Mazza "Hazırlanan her istikrar planı mutlaka başarıya ulaşmayabilir. Hatta başarıya ulaşıyor gibi olup da işleri büsbütün çığırından çıkarabilir. Ama niyet ciddi ise her şeyi düzeltmek de mümkündür" diyor.
       Örnek olarak Arjantin'de 1985 yılında uygulanan Austral Planı deneyimini anlatıyor. 1984 yılında yüzde 600'ün üzerine çıkan enflasyon Austral Planı ile 1986 yılında yüzde 30'a çekilmiş. Arjantinliler "bu iş oldu bitti" diyerek gevşeyince, 1987 yılında yüzde 200'lere yaklaşmış. 1988 yılında uygulanan Spring Plan'a rağmen 1989 yılında yüzde 7 bin olmuş. Bunun üzerine "ya herro, ya merro" uygulaması ile öyle bir dizginlenmiş ki, son 9 yılın birikimli (toplam) enflasyon yüzde 14.6 oranında. Son 9 yılın ortalama yıllık enflasyon oranı yüzde 1.5 oranında...
       İşte bu

Yazının Devamı

Piyasa "kendi derdinde"

7 Nisan 2000


       Sayın Demirel'in Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmaması piyasayı olumsuz etkiler mi acaba, diyecek oldum... Karşımdaki patladı:
       "- Hocam bana ne cumhurbaşkanından?.. Kim olursa olsun... Benim derdim ekmek parası... Piyasa biraz daha böyle gider, işler açılmazsa dükkanı kapatacağım..."
       Dün öğle saatlerine kadar Perşempazarı, Mısırçarşısı, Tahtakale, Mahmutpaşa ve Kapalıçarşı'da gezindim.
       Kürkçü Han esnafı Trakya ve Anadolu'ya mal satıyor. Şu günler Trakya'nın çeyizlik eşya alım günleriymiş.
       "- İşler Şeker Bayramı'ndan sonra durdu... İşlerin durmasının Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgisi yok..." diyorlar.
       Deri eşya satan Mustafa Pakoğlu, konfensiyoncu Vahap Uludağ saat 15.00 olduğu halde daha siftah yapamamıştı. Yün iplikçi Sadık Salman, perdeci Sait Köse, battaniye ve halı satan Ali Ayaroğlu siftah yapan şanslı esnaftandı.

Yazının Devamı

"Felaket bekleyişi"

6 Nisan 2000


       Reha Hoca'nın bir yeğeni varmış... Dört - beş yaşlarında cin gibi bir erkek çocuğu... Ne zaman Hoca'yı görse, karşısına dikilip, başlıyormuş "iğnesi takılmış plak gibi aynı şeyleri" tekrarlamaya: "...Denizler kabaracaaaakkk... Sular etrafa yayılacaaaakkk... Dalgalar evleri yutacaaaakkk... Ağaçlar devrileceeeekkk... İnsanlar öleceeeekkk... Hem de hepsi ölecekeeeekkk!.."
       Hoca, kızarak yeğenini kovalıyormuş... Çocuk bir süre yok olduktan sonra, gene Hoca'nın karşısına dikilerek başlıyormuş aynı plağı çalmaya: "...Denizler kabaracaaaakkk... Dalgalar evleri yutacaaaakkk... İnsanlar öleceeeekkk!...
       Reha Hoca'nın yeğeni herhalde büyüdü... Hoca'nın karşısına dikilip "felaket türküsü" çağırmıyor ama, milletin karşısına geçip devamlı felaket türküsü çağıran bir Başbakanımız var... Sayın Ecevit...
       Umudumuz Ecevit, halkçı Ecevit, insanlara iyilik türküsü söyleyecek yerde "felaket" marşları söyleyip korku ve terör yarattı:
       - Hükümet dağılacak!
       -

Yazının Devamı