Michael'in "vaftiz töreni"

7 Mayıs 2000


       Efrosino, Giresun'un Havzul köyünde yaşayan genç bir Rum kadın idi. Yaşı yirminin altındaydı. Çocuk bekliyordu. Kocası Niko, Topal Osman'a karşı dağa çıkmıştı. Yıl 1917 - 1918. Bir kızı dünyaya geldi. Dağdaki Niko'ya haber saldılar. Rum genci kızını görmek için köye indi. Kızını gördü. Tekrar dağa çıkarken Topal Osman'ın adamlarının kurşunlarıyla hayatını kaybetti.
       Mübadele başlamıştı. Anadolu Rumları, Yunanistan'a gönderiliyordu. Dul Efrosino kucağında kızı İstanbul'da rıhtımda vapur beklerken büyük kargaşalık yaşandı. İnsanlar birbirini, Efrosino da kucağındaki henüz yürümeye başlayan kızını kaybetti. Rıhtımda bulunan dört bebek, Yeniköy'deki Panayia Humaritisa Kilisesi'nin yetimhanesine götürüldü. Buradaki bebekleri Yeniköy'deki Rum aileler paylaştı. Efrosino'nun kızını Bostancı Kofu ile karısı aldı. Kamber Sokak'ta oturan Kofu'lar Polikseni adını verdikleri kızı 20 yaşına kadar kendi çocukları gibi büyüttü. Moda'da marangozluk yapan Angelos Berberakis ile evlendirdi.
       1940'lı yıllarda Rum radyosu İstanbul'dan dinlenebiliyordu. Radyoda "kayıp" aranıyor"

Yazının Devamı

"Mark"çılar zararda

6 Mayıs 2000


       Avrupa Birliği ülkelerinden "on biri" (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, İrlanda, Finlandiya, Portekiz ve İspanya) 4 Ocak 1999 günü ortak para birimi "euro"ya geçti. Euro, "şimdilik sanal bir para". Milli paralar ile alışveriş sürüyor. Milli paralar (mark, frank, florin gibi paralar) 1 Temmuz 2002 tarihinde tedavülden kalkacak. Onların yerine ülkelerde "euro" kullanımı başlayacak.
       Yunanistan da konulan ölçülere uydu. Enflasyonunu yüzde 2'nin altına, kamu finansman açığını GSYİH'sının yüzde 1.6'sına, uzun vadeli faiz oranını yüzde 6.4'e düşürdü. Bunun için 1 Ocak 2001 tarihinde "euro" grubuna katılma hakkını elde edecek.
       Eylül ayı sonunda ise Danimarka halkı "Avrupa Para Birliği"ne dahil olup, "euro" kullanmayı isteyip istemediğini oylarıyla belirleyecek. Referandum "evet" ile sonuçlanır ise "euro" ülkelerinin sayısı 13'e çıkacak. Şimdilik İngiltere'den ses gelmiyor.
       4 Ocak 1999 tarihinde "euro" piyasa çıktığında (daha doğrusu sanal olarak fiyatı oluştuğunda) 1 euro 1.17 dolara eşitti.
  

Yazının Devamı

Zeki Müren'in eşyaları "ortada" kaldı

5 Mayıs 2000


       Zeki Müren'in suluboya ile yaptığı 273 desen, 60 parça mücevheri ve 50 parça kostümü 7 Mayıs 2000 Pazar günü Antik Müzayede Grubu tarafından açık artırma ile satılacaktı. Zeki Müren'in malvarlığının "atanmış mirasçıları" Türk Eğitim Vakfı ve TSK Mehmetçik Vakfı müzayedeyi erteledi.
       Zeki Müren'in açık artırma ile satılması düşünülen desenlerini, elbiselerini ve mücevherlerini 130 sayfalık renkli bir katolog içinde toplayan Antik Müzayede Grubu yöneticisi Turgay Artam, bana bir not göndermişti: "- Mirasçıların isteği doğrultusunda müzayedeyi ben düzenliyorum ama Türkiye'de sanatçıların hiçbir şeyine sahip çıkılmamasından üzgünüm. Bu koleksiyonun dağılması çok yazık olur" diyordu.
       Bu not üzerine "müzayedenin perde arkasını" araştırdım. Öğrendiklerim şunlar: Zeki Müren'in vasiyetinde eşyaların korunması, müze kurulması ile ilgili hiçbir kayıt yok. Tek isteği, "güzel sanatlarla ilgili bir okul yapılması". Bunun dışında tüm varlığını Türk Eğitim Vakfı ve TSK Mehmetçik Vakfı'na bırakmış.
       Zeki Müren "eşyalarının saklanmasını,

Yazının Devamı

Enflasyonda "gaz - fren" çelişkisi

4 Mayıs 2000


       Enflasyon memur için, işçi için kötüdür, ekonominin bütünü için kötüdür ama, "iş alemi" enflasyondan "hoşlanır"... Çünkü iş alemi enflasyonun uzun dönemdeki "öldürücü - yok edici" etkisini unutup, kısa dönemdeki "canlandırıcı - coşturucu" etkisine kanar.
       Çünkü enflasyon insanlara ürettiklerinden çok, kazandıklarından çok, hak ettiklerinden çok harcama imkanı yaratır. Kısa dönemde insanların ürettiklerinden fazla harcama imkanları nedeniyle işler açılır. Satışlar artar. Piyasa canlanır... Ammma ve lakin uzun dönemde, üretimi ve harcama dengesi bozulunca her şeyin fiyatı daha çok artar. Sadece malların fiyatı değil, paranın fiyatı ve dövizin fiyatı da artar.
       Paranın fiyatı olan faiz ile dövizin fiyatı artınca da iş alemi sarsılır.
       1999 yılında:
       (1) Reel kredi faizi (enflasyon rakamını aşan faiz) ekonominin canına okudu.
       (2) Herkes sabah döviz kaç lira oldu diyerek uyanıyor, akşam döviz kaç lira olacak diyerek uyuyordu. Dövizin geleceği

Yazının Devamı

Hamam takunyası fiyatıyla Türkiye ucuzlukta dünya üçüncüsü

3 Mayıs 2000


       Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)'nın açıklaması sevinç yarattı. OECD, Türkiye'nin Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'ın ardından dünyanın en ucuz üçüncü ülkesi olduğunu ilan etti.
       Evet Türkiye ucuzdur ama, hamam takunyasında ucuzdur. Peynirde pahalıdır. Ekmekte pahalıdır. OECD'nin bahsettiği ucuzluk hamam takunyası ucuzluğudur.
       Türkiye'de hamam takunyası dışındaki mallarda da ucuzluk olsa, Türkiye "şakır da şukur" dışarıya mal satar. Türkiye'nin malları dışarıda kapışılır. Türkiye ile hiçbir ülke rekabet edemez.
       Unutuluyor. Daha geçen hafta 47 ülkenin rekabet gücü sıralaması açıklandı. Türkiye 47 ülke arasında rekabet gücünde 42'nci sırada. Sondan 6'ncı.
       Nasıl oluyor bu? Rekabette sondan 6'ncı olan Türkiye ucuzlukta baştan 3'üncü oluyor? Türkiye'de böyle bir ucuzluk var da dünyanın haberi mi yok?
       Türkiye'de ne ucuz? Konuya girmeden, geçen hafta TRT 1'de yayımlanan nefis bir Çine röportajında izlediklerimi aktarayım. Yapımcı çok

Yazının Devamı

Doğan çok iyi başladı çok kötü noktaladı

2 Mayıs 2000


       Yıllar önce New York'ta ünlü mağazalarının vitrin camında "David People / Aprido / DiCe Kayek" çıkartmalarını görünce şaşırdım. ABD'den dönüşte "Bizimkiler taaa New York'lara gitmiş. En ünlü mağazalar vitrinlerinin camına onların malının markasını koyarak müşteri topluyor. Ne güzel bir şey" diyerek yazı yazdım.
       Yazı gazetede yayımlanınca iki genç müteşebbis ziyaretime geldi. Kendilerini Sabri Doğan ve Abdullah Akay olarak tanıtan müteşebbisler David People, Aprido ve DiCe Kayek markalarının hikayesini anlattı.
       Türkiye'nin dünya pazarına çıkabilmek için İtalyan deneyiminden yararlanılması gereğini gördüklerini, bunun için İtalyan çizimcileri kullarak kendi markaları ile dünya pazarına çıkacaklarını söylediler... Hele DiCe Kayek markasını yaratma hikayeleri pek ilginç idi. Yetenekli Ece ve Ayşe Ege kardeşlerin koleksiyonlarını dünya markası ile dünya pazarına çıkarıyorlardı. Bunun için İtalyan çizimci ve reklamcılarının desteğini almışlardı. Sabri Doğan'ın eşi çocuk giyimi dalında iş yapacak, Abdullah Akay'ın eşi Dilara'nın "Di"si ile Ece'nin "Ce"sinin

Yazının Devamı

"Genç - emekli" profesyoneller

1 Mayıs 2000


       Ali İhsan İlkbahar, Anadolu otomobilin doğumundan bu yana Koç Topluluğu'nda çalışan bir profesyonel. Eskişehir'deki "Ford kamyon ve motor" yatırımı, "Ford Taunus", "Ford Escord", otomobil üretimi ve nihayet ihracata dönük yeni "Ford İzmit Projesi" onun kaptanlığında gerçekleşti.
       Türkiye'de otomotiv konusunu en iyi bilenlerden biridir.
       Ali İhsan İlkbahar 60 yaşına geldiği için "zorunlu emekli" olan bir profesyonel.
       Necati Arıkan ise, Koç Topluluğu'nun planlama araştırma grubunun başında olan bir profesyonel. Sanayileşme politikaları, Avrupa Birliği konularında uzman. Birçok yatırım projesinin geliştirilmesinde, Koç Üniversitesi'nin fikri altyapısının hazırlanmasında rahmetli Vehbi Koç'un yardımcısı.
       O da 60 yaşına geldiği için "zorunlu emekli" olan bir profesyonel.
       Koç Topluluğu'nda çok sayıda yeni kuruluşu gerçekleştiren, Koç Bank'ın kuruluşunda ve gelişmesinde büyük emeği olan eski Hazineci Tevfik Altınok'un 57 yaşında "emekli" olduğunu

Yazının Devamı

Bugün Rumların Paskalyası

30 Nisan 2000


       Geçen hafta Katolikler ve Gregoryanlar "Paskalya"larını kutladı. Bu gün Rumların "Paskalya"sı.
       Hıristiyanlar "Paskalya'da, "İsa"nın öldükten sonra "dirilişini" ruhunun göğe yükselmesini kutluyor.
       Hıristiyanların bazıları Paskalya'yı 40 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvansal gıdalar yasak. Perşembe - cuma nebati yağ da yasak.
       İsa perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi "mercimek" pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama, yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
       Cumartesi gecesi saat 24.00'te kilisede "İsa"nın dirilişi kutlanıyor.
       İstanbullu Sula Özprodomos, Rum aile geleneklerini şöyle anlatıyor: "Cumartesi günü en önemli gün. Vaftiz anneye ya da babaya gidilir. El öpülür. Af dilenir. Oruç bozulur. Gece kilisede toplanılır. Herkesin elinde mumlar vardır. Bu

Yazının Devamı