Sorun bizim içimizde

22 Aralık 1999


       Neler olacak?
       Herkes bunu soruyor... Önümüzdeki yıl neler olacak? Önümüzdeki 12 ay neler olacağını söylemek çok zor, ama önümüzdeki 3 ay nelerin olacağı "belli." Sonraki 3 aylık dilimlerde olacaklar ise "şüpheli"...
       İşte önümüzdeki 3 ayda olacaklar:
       - Dövizler kazığa bağlandı. Döviz fiyatları artmayacak. Bunu görenler dövizden çözülüp Türk lirasına geçecek.
       - Faizler düşmeye başladı. Biraz daha düşecek. Düşük faizler halkı şaşkına çevirecek... Tasarrufu olan ve eskiden dövize ve faize bağlı olarak yaşamını sürdüren şaşırıp kalacak.
       - Dövizden ve faizden ümidini kesen paranın önemli bölümü borsaya yönelecek. Borsada fiyatlar bir aşağı bir yukarı gidip gelse de, borsa canlılığını koruyacak.

Yazının Devamı

Banka reformu ayağa düşmemeli

21 Aralık 1999


       Bankalarla ilgili düzenlemenin de istikrar tedbirleri paketi içinde yer aldığı ve bu konuda IMF ile görüş birliğine varıldığı uzun süredir biliniyordu. Kamuoyu "bankalarda bir şeyler olacağı" bekleyişine sokulmuştu.
       Şimdi de, "Bankalar Kanunu" ile ilgili düzenlemelerin TBMM'den geçmesi ile insanlar "Hadi bakalım ne olacak ise olsun" havasına girdi.
       Bir avize satın almak için dün öğle saatlerinde İstanbul'da avizeci dükkalarının bulunduğu Şişhane'ye gittim. Bankalar Cadesi'nin iki yanındaki Osmanlı'dan kalma görkemli İş Bankası, Osmanlı Bankası, Merkez Bankası binalarının ve sigorta binalarının önünden geçerek Şişhane Yokuşu'nu tırmanmaya başladım. Kaldırım boyu, avizeci dükkanlarına mal getiren kamyonetler sıralanmış. Kamyonlardan mal boşaltanlar, kutuları kaldırıma yığmış. Taşıyıcılardan birinin elinde bir kağıt, öbürleri başına toplanmış. Kaldırımdan geçmenin imkanı yok. Mecburen durakladım. Elinde kağıt olan okuyor, "K bankası, I bankası, M bankası, N bankası..." Dinleyen diğer taşıyıcılardan biri atılıyor, "- Abi... O bankası, P bankası ile R

Yazının Devamı

Ek "Emlak Vergisi"ni "karidesler" yiyecek

20 Aralık 1999


       İranlı bir "işadamı" Ankara'daki "Büyük Türk Büyükleri"nin desteği ile "karides fabrikası" kurmak üzere 4 kamu bankasından 38.5 milyar dolar (yaklaşık 20 trilyon Törkiş Lira) kredi almış. Fabrikasının açılışını "Baba"ya yaptırmış, sonra da paralarla birlikte "uçup" gitmiş...
       Şimdi halkımızdan beklenen, İranlı "işadamı"nın "uçurduğu" 20 trilyon liralık borcu kapatmaları... (Hürriyet, 18 Aralık 1999, sayfa 13, Süleyman Demirkan'ın haberi)
       Halkımız "karides fabrikatörü" İranlı "işadamı"nın "uçurduğu" 20 trilyon lirayı nasıl kapatır? Kamu bankalarından başkalarının "uçurduğu" paraları nasıl kapattı ise öyle kapatır... Hem bu defa bir fırsat var... Deprem vergisi çıktı... Halkımız depremden zarar görenlere yardım için 20 trilyon lira ek Emlak Vergisi ödeyecek... Maliye Bakanlığı halkımızın ödeyeceği ek Emlak Vergisi'nin tamamını toplayabilir ise, İranlı "işadamı"nın 4 kamu bankasından "yürüttüğü" paraları yerine koyabilecek...
       Sayın okuyucularım, bu olağan bir işlemdir... Haber değeri bile yoktur... Bizde kamu

Yazının Devamı

Vakit "fitre ve zekat" vaktidir

19 Aralık 1999


       770 milyon liradan fazla varlığı olan her Müslüman Ramazan ayı içinde fitre vermek yükümlülüğündedir.
       Varlığı olan her Müslüman, bir yıl içinde varlığındaki artışın kırkta birini bu yıl zekat olarak dağıtmakla yükümlüdür. Ramazan ayında bunu yapar ise sevabı artar.
       Fitre, Ramazan ayı içinde fakirlere verilen ve de en az miktarı din adamlarınca belirlenen sadakaya verilen isimdir.
       Zekat, sahip olunan mal ve para miktarındaki artıştan Müslümanların her yıl yoksullara dağıtmakla görevli olduğu (yüzde 2.5) "kırkta bir hisse"dir.

Fitreyi kim verir?
       Fitrenin dinen vacip olması ve de bir Müslümanın fitre vermekle mükellef olması için "akıl baliğ olması" ve de "nisap miktarı mala malik olması" yetişir.

Yazının Devamı

Banka sistemi "bütünü ile" zararda

18 Aralık 1999


       Bugünlerde banka sistemi ile ilgili ciddi kararlar alınacak. Bu kararlar bütünü ile sistemi önemli biçimde "sallayacak"... Çünkü "yapısal düzenleme" bankaların "başka yönlerden vurgun yediği" bir döneme rastladı.
       Bankaların "başka yönlerden yediği" vurgunlar şunlar:
       (1) Tahminlerin aksine banka sistemi bütünü ile zararda. Bilançolarında büyük kar gösteren birkaç banka insanları yanıltıyor. (Bankaların nasıl zararda olduğunu yazının son bölümünde anlatacağım.)
       (2) 1998 ve 1999 yılındaki durgunluk bankaları etkiledi. Bankaların batık kredileri arttı. Kredilerinin batmayanları da likiditesini kaybetti.
       (3) Merkez Bankası'nın Para Programı ve istikrar tedbirleri bankaları etkileyecek. Faiz gelirleri arasında büyük yer alan "Hazine bonosu" faiz gelirleri düşecek. Şimdiye kadar krediye yöneltemedikleri paralarını kolaylıkla Hazine bonosuna yatırıyorlardı. Bundan böyle tüm paralarını Hazine'ye satamayacak. Sayın okuyucularıma banka sisteminin bütününün "fotoğrafını"

Yazının Devamı

Özel sektör yüzde 20'yi tutturamaz

17 Aralık 1999


       Dünkü gazeteler "Koç'un 2000 yılında yüzde 20'den fazla zam yapmayacağını" yazıyordu.
       Dolar fiyatları sabitlendi. Yüzde 20 kazığa bağlandı. Enflasyonda hedef, tüketici fiyatları artışının yıl sonunda yüzde 25'e indirilmesi, yıl içinde ortalama fiyat artışının yüzde 44.3'te dizginlenmesidir.
       Yıl içinde ortalama fiyat artışları yüzde 44.3'te seyrederken, Merkez Bankası'nın dolarda fiyat artışını yüzde 20'de sınırlamasına bağlı olarak bir özel sektör kuruluşu fiyat artışını yüzde 20 olarak sınırlayabilir mi? Hatta ve hatta bu özel sektör kuruluşu Koç gibi güçlü bir kuruluş olsa bile acaba bunu yapabilir mi?
       Bu konuda söz ve yazılanlara değil, rakamlara ve ekonominin gerçeklerine bakmakta yarar vardır.
       Üretimi 4 temel faktör gerçekleştirir. Ürünün fiyatını bu 4 temel faktör belirler.
       Her türlü mal ve hizmet üretimini gerçekleştiren bu 4 temel faktör ile üretime katkıları ölçüsünde üretimden aldıkları pay (başka anlatım ile

Yazının Devamı

Milletvekilleri "kanuna karşı hile" ile meşgul(!)

16 Aralık 1999


       Anayasa Mahkemesi'nin 8 defa iptal ettiği "Milletvekilleri için özel kıyak emeklilik" yasası önceki gün TBMM Plan Bütçe Komisyonu'ndan 15 dakikada "oybirliği" ile 9'uncu defa geçti... Yarın bir de duyarız genel kurul toplanmış ve de 8 defa iptal olunan kanunu 9'uncu defa "ama bu defa iptal edilemeyecek şekilde" kanunlaştırmış!
       Anayasa Mahkemesi, daha önce milletvekillerinin kendileri için 8 defa çıkardığı "kıyak emeklilik" yasasını iptal etti de, milletvekilleri "kıyak emekli maaşını alamaz mı oldu?"
       Hayır. Anayasa Mahkemesi 8 defa "kıyak emeklilik yasası"nı iptal etmesine rağmen milletvekilleri kıyak emeklilikten yararlanıyor. Milletvekili maaşlarına ek olarak "kıyak emeklilik" maaşlarını da tıkır tıkır alıyor.
       Çünkü efendim, Anayasa Mahkemesi "kıyak emeklilik" yasasını iptal etti ama, "gerekçe"yi açıklamadı. Gerekçe Resmi Gazete'de yayınlanmadıkça iptal kararı yürürlüğe girmiyor. İptal edilen kanunda yazılı ödemeler milletvekillerine yapılıyor.
       (1) Bundan önce

Yazının Devamı

Brezilya'nın enflasyonunu Bafralı İbrahim dizginledi

15 Aralık 1999


       Bafralı İbrahim, Bafra'dan yola çıktı... Taaaaa... Brezilya'ya gitti. Orada Merkez Bankası Başkanı oldu... Brezilya'nın enflasyonunu dizginledi.
       Bafralı İbrahim'in hikayesini anlatayım... Bizim Merkez Bankası Başkanımız İstanbullu Gazi'nin hikayesi ile karşılaştırınız... Bakınız bakalım birbirine benzeyen yanları var mı?
       1973 yılında evlendiği Brezilyalı eşi ile Sao Paulo şehrine yerleşen ve üniversitede ders vermeye başlayan Bafralı İbrahim Eriş, 1990 yılında kendi partisini kurarak seçime katılan Fernando Collor'un takımına girmişti.
       Collor'un en yakın yardımcısı Zelia Cardoso De Mello isimli bayan iktisatçı, üniversitedeki hocası Bafralı İbrahim'i başkan adayına tanıtmış, başkan adayı da yeni partinin ekonomik programının hazırlanması sorumluluğunu İbrahim Eriş'e vermişti.
       41 yaşındaki Collor beklenmedik şekilde başkan seçildi. Hükümeti kurdu. Zelia'yı Maliye Bakanı yaptı. İbrahim Eriş'i Brezilya Merkez Bankası'nın başına getirdi.
     &nb

Yazının Devamı