Bayram

8 Ocak 2000


       Hadislerde nakledildiğine göre, Hazreti Muhammed, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, Medine'de yaşayan İran asıllıların "Nevruz" ve "Mihrican" kutlamalarından etkilenmiştir.
       Bu folklorik kutlamaların İslam cemaatinde "ümmetin tevhidi"ne ters düşeceğini, Ramazan ve Kurban kutlamalarının bu kutlamaların yerini almasını buyurmuştur.
       Otuz Ramazan orucundan sonra Müslümanlar yeme - içme rahatlığını Ramazan Bayramı olarak kutlamaktadır.
       Dini anlatım ile "bayramlar Allah'ın mümin kullarına birer ziyafet günüdür."
       Kuran - ı Kerim'de Ramazan ve Kurban bayramlarına ait bir işaret yoktur. Kuran - ı Kerim'de "bayram" ifadesi sadece bir surenin bir ayetinde, bir kelime olarak yer almıştır.
       "Maide" suresinin 114 numaralı ayetinde yer alan ifade şöyledir:

Yazının Devamı

Ayşe Hanım Teyzem "bekleyecek - görecek"

7 Ocak 2000


       Ayşe Hanım Teyzem "üç kuruş parasının telaşına düştü"... "- Evladım ben şimdi ne yapayım? Repoyu mu bozayım? Döviz mi satayım? Borsaya mı dalayım?.. Ben üç kuruş paramı ne yapayım? Şaşırdım kaldım" diyor.
       Ayşe Hanım Teyzem, kendine göre bir düzen kurmuştu. Evinin altındaki küçücük dükkanı Bakkal Coşkun'a Alman markı üzerinden kiralamıştı. Altınlarını bozdurmuş, o paraya rahmetli kocasından kalan üç beş kuruşu eklemiş bu parayı da bankada repo hesabına yatırmıştı. Reponun geliri, dükkanın aylık kirası ile geçinip gidiyordu.
       Şimdi "düzen altüst oldu"...
       "- Evladım bankadan her ay 200 milyon lira repo geliri alıyordum. Faizler düşmüş. Benim aylık gelir de 200 milyondan 80 milyon liraya inmiş. Daha da inecekmiş... Bakkal Coşkun'dan her ay aldığım Alman markını bozdurup repo faizine ekliyordum. Şimdi Alman markının fiyatı da kazığa bağlanmış. N'olur biri bana bir şey söylesin, ben nasıl geçineyim" diyor.
       Ayşe Hanım Teyzemi yatıştırmak için, "- Faizler, dövizler düştü... Geliriniz

Yazının Devamı

Faizler durulmaz dalgalanmadan...

6 Ocak 2000


       Safiye Ayla'nın şimdilerde unutulan bir şarkısı vardır: "Denizler durulmaz dalgalanmadan..." diyerek başlar... İşte o biçim... Ne kadar ciddi istikrar paketi hazırlarsanız hazırlayınız... Ne kadar ciddi uygulama yaparsanız yapınız... On yıl, beş yıl süre ile yüzde 100'lerde seyreden faiz on beş günde pattt... diye yüzde 30'lara inmez... İnemez... İner gibi olur ama bir süre sonra dalgalanmaya başlar... Dalgalanır... Dalgalanır... Sonra rüzgarın durumuna göre durulur... Bir yerde durur.
       Faiz kaba anlatım ile "paranın fiyatı"dır. Paranın "fiyatı"nı üç şey belirler: (1) Paranın değerini aşındıran "enflasyon" oranı. (2) Bu parayı bağlamanın "riski"... Parayı kullanacak olanın "güvenirliği." Parayı ve faizini zamanında tam olarak ödeme gücü. (3) Bütün bunların üzerine paranın "reel getirisi"...
       Türkiye'de ne oldu da faizler düştü? Ne olacak ki faizler böyle düşük çizgide kalsın?
       (1) Enflasyonun 2000 yılı sonunda yüzde 25'e indirilmesi hedef alındı. Ama 2000 yılında ortalama enflasyon yüzde 40'lar dolayında kalacak.
 &n

Yazının Devamı

3 milyar dolar ararken 4.7 milyar kredi bulduk (Hem de iyi şartlarla)

5 Ocak 2000


       Bugün Türkiye için önemi büyük olan iyi bir haberi duyurmak için yazıyorum. 1999 yılında dış piyasalardan ancak 3.0 milyar dolar kredi bulabileceğimizi sanıyorduk. Hazine çok çok başarılı işler yaptı. 4.7 milyar dolar kredi bulduk. Hem de Türkiye'nin durumu ile ölçülecek olur ise, "hiç de kötü olmayan" şartlarla.
       1999 yılı Türkiye'nin borçlanması için kötü bir yıl idi. (1) Türkiye'nin kredi itibarı iyi değildi. (2) Dünya piyasaları iyi değildi. (3) Türkiye benzeri ülkelere ilgi azalmıştı. (4) Euro piyasası yeni yeni oluşuyordu.
       Bizim devletimizin dış borçlanma işini Hazine Müsteşarlığı'na bağlı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü yürütüyor. Bu bölümün başı Aydın Karaöz. Aydın Karaöz ve ekibi, yıl içinde dış piyasalarda dolanıp, Türkiye'nin durumunu anlatıyor. Yatırımcılar onları dinleyerek Türkiye'nin riskini ölçüp biçiyor. Türkiye'ye ne şartlarla ne kadar kredi verebilecekleri hakkında kendi "kafalarını yapıyor." Sonra, bir aracı "yatırım bankası" Türkiye adına piyasaya çıkıyor. Belli bir vade ve belli bir faiz ile para topluyor.
    

Yazının Devamı

Batan geminin değil, biten "binyıl"ın malları bunlar

4 Ocak 2000


NEW YORK
       Bizde elindeki malı bitirmek isteyen işportacı, fiyatı ucuzlatıp "batan geminin malları bunlar" diye satar ya... İşte o biçim... "Christmas / Noel" haftası ile "yeni yıl" haftasında mallarını sata sata bitiremeyen mağazalar, yeni yılın ilk gününden başlayarak fiyatları indirdikçe indirdi... Mağazalardaki stokları sıfırlamak için yüzde 50'den başlayan indirimler yüzde 60 ve hatta yüzde 70'lere kadar ulaştı... Gene de bu fiyatla mağazalar satacak, insanlar alacak mal bulabiliyor. Bu ne çılgın alışveriş modası ki, "satın almak" insanların "tek uğraşı konusu" haline gelmiş.
       Tüketici harcamalarının son 31 yılın en yüksek noktasına ulaştığı açıklandı.
       Tüketici harcamalarının artması yatırımları da etkiliyor. Ticaret Bakanlığı'nın geçen hafta yaptığı açıklamaya göre 1999 yılında ABD'deki sabit sermaye yatırımı harcamaları 1.2 trilyon lira olarak gerçekleşmiş. Ve de milli gelirin % 12.7'sine ulaşmış. (Demek ki, ABD'de yatırımlar Türkiye'nin milli gelirinin 6 katı büyüklükte!)
       Sıradan mal satan mağazalarda ucuzluğa

Yazının Devamı

Şerefnur Hanım 11 yıldır "enginar piçi" dağıtıyor

2 Ocak 2000


       Şerefnur Özen, yemyeşil gözleri ile dünyaya gülerek bakan, sarışın güzel bir genç hanım. Türkiye'nin ilk ve tek "enginar doktoru". Akhisarlı. Ege Üniversitesi'nin Ziraat Fakültesi'ni bitirince hocası Prof. Beniyar Eser'in yönlendirmesi ile "yüksek lisans"da "enginar bitkisi"ne yönelmiş. Sonra doktorasını da "enginar" üzerine yapmış. 1988 yılından bu yana tam 11 yıldır Ziraat Fakültesi'nin İzmir Mordoğan'daki 430 dönümlü Deneme ve Uygulama Merkezi'nde, kendine ayrılan 7 dönüm toprakta enginar araştırmalarını sürdürüyor.
       Şerefnur Özen, enginar yetiştirmek isteyen çiftçiye her yıl binlerle "piç" dağıtıyor. Çünkü enginar piçten çoğalıyor. Enginar, gövdesi toprağın altında beş - altı yıl yaşayan bir bahçe bitkisi. Tohum ile değil, kök çevresindeki taze sürgünlerle çoğalıyor. Mevsiminde bu dip sürgünler ayrılıp istenilen yere dikiliyor. Bu dip sürgünlere "enginar piçi" adı veriliyor.
       Şerefnur Özen'den öğrendiğime göre dünyada 115 çeşitli enginar var. Fakat bunun 14 çeşidi çokça yetiştiriliyor. Bizim bildiğimiz, bayrampaşa veya sakız enginar adı ile anılan "kocaman

Yazının Devamı

Nereye gidiyoruz?

1 Ocak 2000


       Yeni binyılın ilk günündeyiz... Bırakınız "yeni binyılı", "yeni bir yıl" başlıyor. Bu yıl ve onu izleyen yıllarda, bizim ömür çizgimiz boyunca acaba neler olacak? Nelerle karşılacağız? Nereye gidiyoruz?
       Geçen "yılın" ve de "geçen binyılın" son aylarında yayınladığı yeni kitabında Osman Ulagay "Nereye gidiyoruz?" sorusunu ortaya atıp, nereye gittiğimizi tartıştı.
       Osman Ulagay diyor ki, "Küreselleşme fırtınası yalnızca ekonomide değil, insan yaşamıyla ilgili her alanda ortalığı kasıp kavuruyor. Fırtınanın bundan sonra nereye vuracağı belli değil, hedefte olup olmadığımızı bilmiyoruz.
       Sürprizlere, şoklara gebe, karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyanın neresinde, hangi birikimin hangi noktada çarpıcı bir değişime yol açacağını kestiremiyoruz. Son on yılın şaşkınlık yaratan büyük şokları henüz belleğimizde.
       1989 yılında Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşti.
       Ardından koskoca Sovyet İmparatorluğu dağıldı.

Yazının Devamı

Yeni bir "yıl"

31 Aralık 1999


       Bu gece "yeni" bir yıl başlıyor. Yeni yılı Müslümanlar da, Hıristiylanlar da, başka dinlere inananlar da birlikte kutlayacak. Çünkü bu gecenin "din" ile ilgisi yok. Genelde bizde yanlış bir inanış vardır. Bu gece "İsa"nın doğum günü sanılır.
       Yılbaşı gününün İsa'nın doğumu ile ilgisi yoktur. Çünkü "İsa"nın doğum günü bilinmiyor.
       Hıristiyanlar her yıl 6 Ocak tarihinde "Epiphany" diye adlandırılan bir "yortu" gününde (1) İsa'nın beden alıp dünyaya gelişini, (2) 8 günlük iken sünnetini, (3) 40 günlük iken mabede sunuluşunu, (4) 12 yaşında din adamlarıyla konuşmasını, (5) 30 yaşında vaftizci Yahya tarafından vaftizini bir arada ve de tek bir günde kutluyordu.
       Bu arada Roma'da değişik putlara tapanlar 25 Aralık günü güneşin yükselişine dayalı olarak, güneş sembolü ışığa taparak değişik eğlenceler Hıristiyan dininin ahlak anlayışına ters, çarpık eğlencelerdi.
       Hıristiyan dinini Roma'da yaymaya çalışan din bilginleri "6 Ocak'ta Epiphany yortusundaki kutlamalar arasında yer alan 5 farklı

Yazının Devamı