Ayşe Hanım Teyzeme yeni vergiler geldi

6 Aralık 1999


       Eskiden "Ramazan" öncesi tekrarlanan bir tekerleme vardı: "Ramazan geldi, hoş geldi... Ama eli boş geldi..." derlerdi. Ama bu defa "Ramazan"ın "eli boş" gelmedi... Ramazan'dan önce Ayşe Hanım Teyzeme yeni vergiler geldi.

1)Ayşe Hanım Teyzem daha çok KA - DE - VE ödeyecek
       Ayşe Hanım Teyzem marketten bir demet maydanoz, bir kilo ıspanak aldığında, kapıcısı ekmek ve gazete getirdiğinde her 100 liralık harcama için 8 lira KDV ödüyordu... Bunu gene ödeyecek ama, torununa satın alacağı defter ve okul önlüğü, kendisine satın alacağı manto için daha fazla vergi ödeyecek. Eskiden bu tip harcamalarda her yüz lira için 15 lira vergi ödüyordu. Şimdi 17 lira ödeyecek.
       Buzdolabı, TV veya çamaşır makinesi satın almaya kalktığında yandı... Çünkü bunlar lüks mal sayılıyor. Mercedes otomobil ile aynı sınıfa giriyor. Eskiden 100 liraya 23 lira vergi alınıyordu. Şimdi 25 liraya çıktı.
       Bu vergileri Ayşe Hanım Teyzeme hissettirmeden alıyorlar. Bu vergiler fiyatın içine yediriliyor. Onun için Ayşe Hanım Teyzem vergi artışını

Yazının Devamı

Faizsiz bankacılık "öcü" değil

5 Aralık 1999


       Yeni "bankalar kanunu değişiklik tasarısı" ile, faizsiz bankacılık yapan İslami finanskurumlarının kapatılması öngörülüyor. Ya bankaya dönüşecekler, ya da kapılarına kilit asılacak.
       Ankara'da "etkin ve yetkin güçler" karar vermiş. Bu olacak... Ama yanlış olacak... Finans kurumlarının ne olduğu, ne işe yaradığı anlaşılamadığından, güçleri abartıldığından bu yanlışlık yapılacak...
       Faizsiz bankacılık, parasını yatırana faiz vermek yerine "onu, para ile yapılan işlemin kar ve zararına iştirak etmeyi hedef alan" bir bankacılık şeklidir.
       Faizi "haram kabul edenlerin paralarını ekonomiye sokmak amacıyla sadece bu işlemi yapmak için kurulan bankalar vardır. Batı dünyasında, Müslüman olmayan ülkelerde "faiz ile işlem" yapan bankaların "faizsiz işlem" yapan bölümleri vardır.
       Faizsiz bankacılık işlemleri veya bu işlemi yapan kurumlar da faizli işlemler ve faizli işlemleri yapan bankalarla eşit şartlara tabi olduğunda, eşit biçimde denetlendiğinde, bu işlemlerin zararı değil

Yazının Devamı

Mülkiyeliler 140 yıldır "vatan kurtarıyor"

4 Aralık 1999


       Ankara'daki Mülkiyeliler 70 yıl önce 1929 yılının 4 Aralık günü okullarının kuruluş yıldönümünü kutlamak için bir araya geldi. Sonra, bu toplantılar her yıl 4 Aralık'ta tekrarlanır oldu. Kutlamalara Ankara'daki "sivil ve askeri erkan"ın katılması "adet" haline geldi. 4 Aralık 1934 tarihinde Ankara Palas'taki toplantıya katılanlar arasında Millet Meclisi Başkanı (Kazım Özalp), Başbakan (İnönü), İçişleri Bakanı (Şükrü Kaya) ve Adalet Bakanı (Şükrü Sacaoğlu), Maliye Bakanı (Fuad Ağralı), Ulusal Korunma Bakanı (Milli Savunma Bakanı, Zekai Apaydın), Fırka'nın (CHP'nin) Genel Katibi Bay Recep (Peker) vardı.
       Toplantıda genç Mülkiyeliler adına konuşan Reşid Şerif (Egeli) şunları söyledi:
       "Çalışma yoluna, içimizde tek bir dilekle atılıyoruz. Bu dilek de Budunum'un (soyumun) başına geldiği günden beri en iyiyi ve en doğruyu gösteren Büyük Önder'in, Atatürk'ün çizdiği yolda yürümektedir. Büyük Başkan'ın evvelki yıl buyurdukları gibi, en yaşlısı ile en genci ateşlilik yarışında başabaş olan biz Mülkiyeliler eyi olan, doğru olan bu yoldan ne kadar zor da olsa

Yazının Devamı

Dünya Bankası "enerji ihalelerinde yanlış şeyler yapıyorsunuz" diyor

3 Aralık 1999


       Elektrik enerjisi yetmiyor. Devletin santral yapacak parası yok. Özel sektör santral yapsın. Ne kadar çok yaparsa yapsın. Santral yapanın ürettiği enerjiyi bugünden belirlenen fiyat ile alırız. İhtiyaç olsun olmasın elektrik kullanılsın kullanılmasın üretilen enerji için ömür boyu para ödemeyi garanti ederiz. Yirmi veya otuz yıl sonra santralını devlete devretmeyi düşünenin, santralını alırız.
       Bugüne kadar yatırım yapmayıp Türkiye'yi elektriksiz bırakan hükümetlerin açığını kapatma arayışındaki devlet bunları söyleyerek "enerji santralı ihalesi" açıyor. Otuz yıllık, kırk yıllık dönem için bağlantıya giriyor. Namus sözü veriyor. İmza atıyor.
       Üstelik devlet bu işi iki kanaldan yapıyor:
       (1) Bir yanda Enerji Bakanlığı "yap - işlet - devret" modeli ile ihale açıyor.
       (2) Öte yanda TEAŞ "yap - işlet" modeli ile sözleşme yapıyor.
       Sayın okuyucularıma önce enerji işinde "yap - işlet - devret" ile "yap - işlet" arasındaki farkı anlatayım:

Yazının Devamı

Şimdi de "Çikita" savaşı başlıyor

2 Aralık 1999


       Savaşa girerken düşmanını iyi tanıyacaksın...
       Tarım Bakanı "kivi, avokado, kavun, üzüm, elma, erik ve narenciye" ürünlerinin ithalatının zorlaştırılmasını istemiş... Kadife Şahin'in dün Milliyet Ekonomi'de yayımlanan haberinde belirtildiğine göre, "Tarım il müdürlükleri" ithal için gerekli olan "zirai karantina kontrol belgesi" vermeyi durdurmuş.
       Kiviye, avokadoya, kavuna, üzüme, elmaya, dokunan ne olur bilinmez ama, bilinen odur ki, "muz"a hele hele "Çikita muz"a dokunanın eli yanar!..
       Sayın Bakan işinin çokluğundan olmalı iki üç ay önce ABD ile Avrupa Topluluğu arasında kopan gürültüden habersiz.
       Avrupa Topluluğu ülkeleri muzlarını satamayan fakir durumdaki eski sömürgelerine iyilik yapmak için Afrika muzlarını ithal etmeye kalktı... Eski sömürgeler için tercihli gümrük tarifesi uyguladı.
       Latin Amerika ülkelerinde muz plantasyonlarında yetişen muzların, özellikle Çikita muzunun Avrupa pazarına girmesini güçleştiren Avrupa

Yazının Devamı

Elektriği söndüren Demirel ve Çiller

1 Aralık 1999


       Elektrik kısıntıları başladı... Bunun sorumlusu olarak da Sayın Ecevit'i görüp, sakın yanılmayınız. Elektriği söndüren Sayın Demirel ve Sayın Çiller'in kurdukları hükümetlerdir. Sayın Demirel bunu çok iyi bilir de bilmez görünür. "- Yavuuuu bu Köşk'teki lambalar da günde altı kere nasıl sönüyor?" diyerek "baskın çıkar"...
       Bugünkü elektrik kısıntılarının "güncel" nedeni "doğalgazın yetmemesidir". Ama "yapısal" nedeni, Sayın Demirel'in ve Sayın Çiller'in hükümetleri döneminde enerji yatırımlarını unutması ve uyutmasıdır.
       Enerji planlaması yapmamasıdır. Enerji denilen şey, bugün parayı ver yarın lamba yansın, bugün santrala başla yarın bitir basitliğinde bir iş değildir. Planlama gerektirir. Yatırım gerektirir. Bu işlere başlandıktan 4 yıl, 5 yıl sonra elektrik elde edilir. Onun için bugün sönen lambanın sorumlusu dört yıl önceden geriye giderek isimlerini belirleyeceğimiz hükümetlerdir.
       Hükümetlerin "günlerini gün etmediklerinin, gelecekte Türkiye'nin karanlıkta kalmaması için neler yaptıklarının tek bir

Yazının Devamı

"Rantiyeci"yi yaratan da besleyen de "Ankara"

30 Kasım 1999


       Sayın Ecevit'in cezalandırmak istediği rantiyeci kim?
       Parasını harcamayıp, biriktiren ve birikmiş parasını (aracılarla) Hazine bonosuna, devlet tahviline yatıran insanlar. Halk...
       Bu insanlara "Paranızı harcamaz iseniz, bonoya, tahvile yatırırsanız, size yüzde 110 faiz veririz" diyen kim?
       Sayın Ecevit.
       Tarlasına tohum atacak köylüye, "Tohum atar, zahmete girirsen, kaç para kazanırsın? Onun yerine bono al, tahvil al, yılda yüzde 110 faiz verelim..." diyen kim?
       Sayın Ecevit.

Yazının Devamı

Ankara harcamayı kısmaz ise bu vergi de yetmez

29 Kasım 1999


       Ankara harcamasını kısmaz ise, bu vergi de yetmez... Ya, yeni vergiler alacak... Ya da para basarak enflasyonu sürdürecek. Deprem bahane... Esas olan Ankara'nın harcamayı kısmak istememesi...
       Ankara, Mercedes'e binmek istiyor. Yeni Mercedes otomobiller sipariş etmek istiyor. Ankara, kendine bina yaptırıyor. Çankaya köşkün, bakanlıklar da TBMM'nin bahçesini binalarla doldurdu. Ankara ile Polatlı arasındaki karayolunun iki yanı bina oldu. Huber Köşkü yetmedi. Kalender'de Cumhurbaşkanı için yeni köşk yapıldı. İçi dayandı, döşendi... Şimdi sırada Beşiktaş'taki Atik Ali Paşa Sarayı var. Özelleştirilmesinden vazgeçilen saray Dışişleri için lojman olacak... Korumalara yeni otomobiller alınacak... Mercedes makam otomobillerinin önünde üç, peşinde üç koruma arabası koşacak... Milletvekillerine yeni binalar yapılacak. Ankara'dakiler için lojmanlar tutulacak... İçlerine eşya konulacak... Para lazım... Parrrraaaa!..
       1999 yılında Ankara'nın harcamaları 28.1 katrilyon lira... Halbuki vergi ve sair gelir olarak toplayabilecekleri para 14.4 katrilyon lira. Arada 9.7

Yazının Devamı