"Apartman tipi" deprem

23 Ağustos 1999


       Bu deprem Türkiye'nin orta gelir grubundaki nüfusunun yaşadığı ve nüfusun çoğunun, "çok katlı" apartmanlarda oturduğu bölgeleri vurdu.
       Depremden can ve mal kaybına uğrayanlar, genelde serbest meslek erbabı, emekli, kamu çalışanı ile özel sektör çalışanları.
       Daha önceki depremlerde can ve mal kaybına uğrayanlar ise, genelde alt gelir grubundaki kesim idi. Yıkılan binaların çoğu "az katlı", "gecekondu" tipi konutlardı. Bugüne kadar depremlerde hasar gören "çok katlı" yapılar, genelde fakir yörelerin en görkemli binaları olan kamu binalarıydı.
       Depremden zarar görenlerin bekleyişleri "mütevazı ölçüler içinde" kalıyordu. Bir çadır, başlarını sokacak bir gecekondu, ekmek, su onlara yetiyordu. Devletin kısa sürede "afet evi" inşa ettirerek dağıtması yaraları sarıyordu.
       Genelde işyeri hasarı, iş kaybı, işsizlik sorunu çözülemeyecek boyuta ulaşmıyordu.
       Halbuki bu son depremin özelliği var. Türkiye'de milli gelirin yüzde 35'ini üreten

Yazının Devamı

Deprem faizleri de sallamaya başladı

21 Ağustos 1999


       Geçen pazartesi günü yüzde 94 faiz ile satılan 23 Ağustos 2000 tarihinde ödenecek (açık anlatımıyla bir yıl sonra ödenecek) bonoların faizi perşembe günü yüzde 100 oldu. Cuma sabahı yüzde 103'e çıktı. Cuma öğle saatlerinde yüzde 104 idi.
       Merkez Bankası'nın piyasaya para sürmesine rağmen faizlerin böyle hızlı şekilde sallanmaya başlaması iyi bir şey değil.
       Depremin faizleri yukarı iteceğini bile bile, göre göre, mecburiyetten 3 yıl gibi uzun bir vade ile tahvil satmaya kalkan Hazine, ortalama bileşik faizi yüzde 119'dan yüzde 127'ye tırmandırdı.
       Önümüzdeki yıllarda enflasyon yüzde 20'lere inse bile, Hazine 3 yıl süre ile bu tahvillerin sahiplerine yüzde 127 faizi düzenli olarak ödeyecektir.
       İki soru sorulabilir: (1) Depremden hemen sonra, Hazine'nin böyle bir ihale açıp, borçlanmaya girmesi gerekli mi idi? Biraz beklenilemez mi idi? Birinci sorunun cevabı şudur: Hayır beklenilemezdi. Hazine borç çarkını çevirmek için programını aksatamaz. Bu işin beklemeye tahammülü

Yazının Devamı

Yanan "depo" değil ülke ekonomisi

20 Ağustos 1999


       İzmit'te depoları yanan TÜPRAŞ 4 rafinerisi ile Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşudur. İzmit'te deposu yanan rafineri Türkiye'nin en büyük rafinerisidir. Dünya ölçülerinde büyük, modern, üretim dalı yaygın bir rafineridir. Yıllık petrol işleme kapasitesi 11.5 milyon tondu. TÜPRAŞ'ın diğer rafinerileri 10 milyon ton kapasiteli İzmir - Aliağa, 5 milyon kapasiteli Kırıkkale - Orta Anadolu ve 1.1 milyon kapasiteli Batman rafinerileridir. Türkiye'nin tek özel sektör rafinerisi ATAŞ'ın yıllık petrol işleme kapasitesi 4.4 milyon tondur. ATAŞ'ın ortakları Mobil, Shell, BP ve Marmara Petrol şirketleridir. Akaryakıtını BP, yağlarını Mobil pazarlar.
       Petrol - İş'in 1999 Haziran ayında yayımlanan "TÜPRAŞ gerçeği" başlıklı araştırmasında yer alan bilgilere göre, 1999 yılında petrol rafinerilerinin 27 milyon tonluk üretimine karşın, talep 30 milyon tonu bulacak, açık ithalat ile karşılanacaktır.
       TÜPRAŞ yıllardır 500 büyük sanayi kuruluşu listesinin başında yer alır. 1998 yılında rafinerilerinde 4 milyar dolar katma değer yaratıldı. Şirket 370 milyon dolar kar

Yazının Devamı

Ordumuzun el uzatması gerekir

19 Ağustos 1999


       Şu durumda depremden zarar görenlere yardım eli uzatabilecek tek kurum ordumuzdur.
       Şu günlerde paraya pula gerek yok. Şu günlerde para ile pul ile bir şey yapılamaz. Şu günlerde disiplinli insan gücüne, teknik donanıma ihtiyaç var.
       Yurtdışından gelen iki uçak dolusu yabancı ile üç uçak dolusu teknik donanım bu enkazı kaldıramaz.
       Sivil kesimin elindeki donanımlar yetersiz. Bu donanımları disiplin içinde kullanacak insan gücü yok.
       Dünyanın her köşesinde afetlerde ordu insan gücü ile ve teknik donanım ile olaya hemen müdahale eder.
       Geçmiş dönemlerde Türkiye'de de ordu afetlerde halkın yardımına koşmuştur. O zamanlar ordunun teknik gücü daha zayıftı. Günümüzde ordumuz çağdaş bilgi ve donanımlara sahip. Depremdeki yıkıntıları en iyi kaldıracak donanım orduda var. Bu donanımı kullanacak personel orduda var. Ordunun kara ve hava ulaşım araçları var.

Yazının Devamı

Halkımız deprem sigortasını sevemedi

18 Ağustos 1999


       Türkiye deprem kuşağının üzerinde... İkide bir deprem ülkeyi sallıyor. Canlar gidiyor. Mallar gidiyor.
       Giden canı hiçbir şey karşılayamaz ama, malın zararını karşılayacak sigorta var.
       Bizim halkımız genelde sigortaya inanmıyor. Sigortanın verdiği imkanlardan yararlanamıyor. Deprem sigortasını hiç mi hiç sevmiyor.
       Bakınız sigorta ne imkanlar veriyor:
       1) Evinizi, işyerinizi 1 yıl için yangına, su basmasına karşılık sigorta ettireceksiniz. Evinizin, işyerinizin değeri (gerçek değeri) 10 milyar lira.
       Sigorta şirketine bir yıl için ödeyeceğiniz prim (ücret) yaklaşık 30 milyon liradır.

Yazının Devamı

Kur ayarlamaları için Kayan Parite Sistemi

17 Ağustos 1999


       Dün "Reuters" haber ajansı, Servet Yıldırım'ın ilginç bir haberini yayımladı. Servet Yıldırım, temmuz ayında IMF'ye verilen mektupta, Türkiye'nin almayı taahhüt ettiği tedbirleri sıraladıktan sonra, IMF temsilcileriyle yapılan müzakereler sonunda kur ayarlamalarında, "Crawling Peg" sisteminin benimsendiğini belirtiyordu.
       Sayın okuyucularıma "Crawling Peg"de neler olacağını açıklamadan, ön bilgi vereyim.
       IMF temsilcileri son gelişlerinde, hazırlıklı gelmişlerdi. Türkiye benzeri ekonomik sorunlarla karşılaşan ülkelerde, durumu düzeltmek için yapılanları derlemişler ve bu deneyimlere dayalı olarak Türkiye için alternatif "kurtuluş reçeteleri" hazırlamışlardı.
       IMF uzmanları bu reçeteleri "dikte etmek" için değil, "seç seç al, beğen beğen al" demek için masaya koydular. Anlaşıldığı kadarı ile alternatif reçetelerden ikisi üzerinde duruldu: Birincisi yabancıların "Currency Board" dedikleri "Para Kurulu", ikincisi yabancıların "Crawling Peg" dedikleri ve bizim için yeni olan bir sistem.
    &nbs

Yazının Devamı

Bu strateji "fakir ırgatlar ülkesi" olma stratejisidir

16 Ağustos 1999


       Partilerin işbirliği, güçbirliği ve de oybirliği ile oluşturulan "Yeni Türkiye Stratejisi"nin temeli şudur:
       (1) Türkiye'de emek / işgücü ucuzlatılıyor. Çalışma süresi uzatılıyor. Sosyal güvenlik harcamalarında işverenin yükü azaltılıyor. Türkiye'nin "ucuz işgücü pazarı" özelliği kalıcı hale getiriliyor.
       (2) Sermaye üzerindeki vergiler hafifletiliyor veya kaldırılıyor. Vergi yükü çalışanın ücretine ve tüketiciye (peynire, ekmeğe, dolmuşa, tüp gaza) bindiriliyor.
       (3) Devletin çağdaş eğitim konusundaki açığının / yetersizliğinin, paralı eğitim ve din eğitimi ile kapatılmasına çalışılıyor. Dini politikaya alet eden liderlerin önündeki engeller kaldırılarak, sosyal kıpırdanmaların / huzursuzlukların din disiplini ile baskı altına alınabileceğine inanılıyor.
       Laiklikten ödün pahasına, dini politikaya alet eden liderlerin önündeki engeller kaldırılıyor. Sosyal kıpırdanmaları / huzursuzlukları bastırmada dini liderlerin gücünden ve disiplininden medet umuluyor.
  &n

Yazının Devamı

Kalkancıklı Mustafa "Dünya Genç Aşçılar Şampiyonası"nda

14 Ağustos 1999


       Mustafa Baylan Erzincan'ın Refaiye ilçesinin Kuruçay'ının Kalkancık Köyü'nde 1973 yılında doğdu. Otuz haneli köyde annesi, babası hayvancılık yapıyor. Altı kardeşin beşincisi. İlkokulu köyünde okuduktan sonra ağabeyinin peşine takılıp İstanbul'a geldi. Osmanbey'de Samanyolu Sokak'ta Çift Nal Lokantası'nda Ahmet Ahçı'nın yanında bulaşıkçılık yaptı. Rasim Özkanca, Osmanbey'de Borya'yı açınca, onun mutfağında çalıştı. Swisotel açılırken oranın mutfağında iş buldu. O tarihten bu yana yabancı aşçıların yanında çalışıyor. Mutfaktaki ustalarınla anlaşacak kadar İngilizce biliyor. Şimdilerde Four Seasons Oteli'nin mutfağında görevli. Evli bir çocuk babası 26 yaşında genç bir aşçı.
       Mustafa Baylan, 1 Ekim 1999 tarihinde Paris'te yapılacak "Dünya Genç Aşçılar" yarışmasında Türkiye'yi temsil edecek. Türkiye'den bu yarışmaya 1998 yılında katılan Taner Şener ve Erdem Dönmez dünya dördüncülüğü unvanını almıştı. Taner Şener şimdi Los Angeles'de aşçılık yapıyor.
       Mustafa Baylan, Paris'te Türk genç aşçılarını temsil etme hakkını bir yarışma ile elde etti.
  

Yazının Devamı