Bu deprem Türkiye'nin orta gelir grubundaki nüfusunun yaşadığı ve nüfusun çoğunun, "çok katlı" apartmanlarda oturduğu bölgeleri vurdu.
Depremden can ve mal kaybına uğrayanlar, genelde serbest meslek erbabı, emekli, kamu çalışanı ile özel sektör çalışanları.
Daha önceki depremlerde can ve mal kaybına uğrayanlar ise, genelde alt gelir grubundaki kesim idi. Yıkılan binaların çoğu "az katlı", "gecekondu" tipi konutlardı. Bugüne kadar depremlerde hasar gören "çok katlı" yapılar, genelde fakir yörelerin en görkemli binaları olan kamu binalarıydı.
Depremden zarar görenlerin bekleyişleri "mütevazı ölçüler içinde" kalıyordu. Bir çadır, başlarını sokacak bir gecekondu, ekmek, su onlara yetiyordu. Devletin kısa sürede "afet evi" inşa ettirerek dağıtması yaraları sarıyordu.
Genelde işyeri hasarı, iş kaybı, işsizlik sorunu çözülemeyecek boyuta ulaşmıyordu.
Halbuki bu son depremin özelliği var. Türkiye'de milli gelirin yüzde 35'ini üreten