Bankacılık kurulu aceleye gelecek

13 Ağustos 1999


       Yeni Bankalar Kanunu ile bankaların denetimi "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu"na verildi. Şimdiye kadar böyle bir kurum yoktu. Bankaların denetimini Hazine Müsteşarlığı şemsiyesi altındaki birimler yapıyor, denetim sonuçlarını Hazine Müsteşarı'na ulaştırıyor, denetim sonuçlarına göre bankaların uyarılması veya cezalandırılması için Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu Devlet Bakanı'nın onayı gerekiyordu.
       Devlet Bakanı, işinin çokluğundan veya politik nedenlerle denetim raporlarını masasının üzerinde unutuyor, böylece bankacılık sistemi denetimsiz kalıyordu.
       İşte "Bankacılık Düzenleme ve Denetim Kurumu" buna çare olarak getirildi. Hazine Müsteşarlığı şemsiyesi altındaki denetim birimleri bu kurumun şemsiyesi altında toplanacak. Hazine Müsteşarı ile Müsteşarlığın bağlı olduğu Devlet Bakanı'nın yetkileri, bu "kurumu" yönetecek "kurula" geçecek. Kurumu 7 kişiden oluşacak bir "kurul" yönetecek.
       Bu üyeler bankaların gözetim ve denetiminde geniş yetkiye sahip olacak. Durumu iyi gitmeyen bankaları uyaracak.

Yazının Devamı

Bartın

12 Ağustos 1999


       Bartın gazetesi ve yayıncısı Esen Aliş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 1998 "Basın Özgürlüğü Ödülü"nü aldı.
       Bartın gazetesi 75 yıldır yayınlanıyor. Bizim evimize 60 yıldır Bartın gazetesi girer. Rahmetli babam 1941 - 1943 yılları arasında Bartın'da banka şubesi müdürlüğü yapmıştı. Bartın'a 1943 yılından buyana uğramadık. Ama Bartın gazetesi sayesinde Bartın ile ilgimizi kesmedik.
       Mahalli (bölgesel) basın, insanların ilgili oldukları yörelerle ilişkisini sürdürmesini sağlıyor. Diğer mahalli (bölgesel) gazeteler gibi Bartın gazetesinin de şimdilerde okuyucularının çoğu Bartın dışında yaşamını sürdüren Bartın'ı sevenler.
       Cemal Aliş tarafından 1924 yılında yayınına başlayan Bartın gazetesi, Yeni Adana (1918) ve Antalya (1922) gazetelerinden sonra Türkiye'nin en eski üçüncü mahalli gazetesidir.
       Cemal Aliş'in ölümünden sonra oğlu Esen Aliş gazetenin yayınını sürdürdü. "Siyasi Memleket Gazetesi Bartın", on günde bir muntazaman yayınlanıyor.
     &

Yazının Devamı

Kennedy'nin "George"u batıyor Tina "Talk"u çıkarıyor

11 Ağustos 1999


       Geçenlerde uçak kazasında ölen John F. Kennedy Jr., bundan dört yıl önce "George" ismi ile aylık bir dergi yayınlamaya başlamıştı. Bizim haftalık Tempo ile Aktüel'in "dolgunu" olan ve bugüne kadar 42 sayısı yayınlanan derginin Kennedy ölmeden hazırladığı son iki sayısının, eylül ve ekim sayılarının yayınından sonra kapanması bekleniyor.
       The New Yorker isimli haftalık derginin 9 Ağustos 1999 tarihli sayısında yer alan Hendrik Hertzberg'in haberine göre, Kennedy, uçak kazasında ölmeseydi de dergi kapanacaktı. Çünkü dergiyi destekleyen Fransız Hachette Filipacchi Grubu yıl sonundan itibaren mali desteğini çekmeyi kararlaştırmıştı. Kennedy ise yayını destekleyecek bir başka grup bulamamıştı.
       Ayda 400 bin adet satan George'un satış ve ilan gelirleri yılda 11 milyon dolara düşmüştü. Derginin zarardan kurtulması için yıllık 15 milyon dolar gelir sağlaması gerekiyordu.
       Dört yıldır tüm gücü ile George'u yaşatmaya çalışan Kennedy, başarılı olamamıştı. Kennedy, "George"u çıkarırken, magazin dergileri ile fikir dergileri

Yazının Devamı

İşletmeci KİT'lerde 462 bin kişi çalışıyor

10 Ağustos 1999


       DPT Yayınları'nda işletmeci KİT'ler hakkında bilgiler var. İşletmeci KİT'lerin 1995 - 1997 yılları gerçek rakamları ile 1998 - 1999 tahmini rakamları veriliyor.
       İşletmeci KİT'lerde 1999 yılında 462 bin kişi çalışıyor. Toplam satış hasılatı 15.2 katrilyon lira.
       İstanbul Sanayi Odası 1998 yılının 459 büyük özel sektör kuruluşunun rakamlarını yayınladı. Bu 459 büyük özel sektör kuruluşunun (KDV hariç) satış hasılatı 12.5 katrilyon lira, istihdamı 377 bin kişi, vergiden önceki dönem karı 1.0 katrilyon lira. Aynı yıl işletmeci KİT'lerin (özelleştirilecekler dahil) satış hasılatı 9.7 katrilyon lira, personel sayısı 462 bin ve işletme karı 1.0 katrilyon lira.
       Görülüyor ki, ekonomide KİT'lerin ağırlığı devam ediyor. Bu tespit çok önemli. KİT'ler küçüldü... KİT'ler nasıl olsa özelleştirildi... Şeklinde KİT sorunu küçümsenemez. KİT potansiyeli ihmal edilemez.
       DPT tarafından yayınlanan tablolardan, yararlanarak işletmeci KİT'ler ile, "Özelleştirilmek üzere Özelleştirme İdaresi

Yazının Devamı

Müteşebbis Aranıyor

9 Ağustos 1999


       Antalya'da bir okuyucum var. Yerli bir ailenin okumuş çocuğu. Aileden kalma gayrimenkulleri nakde çevirdikten sonra iş alemine girmiş. Farklı sektörlerde yatırım yapmış. Farklı sektörlerde çok sayıda iş imkanı yaratmış.
       Son krizden etkilendi. Bankalar anlayış göstermeyince, gelir - gider dengesi bozuldu. Varlıklarını nakde çevirip banka borçlarını kapatmada gecikince banka borçları büyüdü...
       Uzun uğraşılardan sonra şimdilerde her şeyini satıp savıp, sanayi ve ticaret sektöründen çıkmak üzere.
       Bana bir gazete ilanı taslağı göndermiş. Sütunumda yayınlanmasını istiyor. Sayın okuyucumu mu kıracağım... İşte ilan:

      "Müteşebbis Aranıyor"

Yazının Devamı

Açıkhava'da "ufak tefek, dev kadın"

8 Ağustos 1999


       Sezen Aksu, İstanbul'da Açıkhava Tiyatrosu'nda söylemeye başladı. Her gece dört bin beş yüz kişiye konser verecek.
       Bir şarkıcı ne kadar ünlü, başarılı olursa olsun (yurt dışında veya Türkiye'de) kendi başına konser düzenleyemiyor. Bilet kesip, müşteri toplayamıyor. Başarılı sanatçıların arkalarında onları seyircisi ve dinleyicisi ile buluşturan güçlü kuruluşlar var.
       Mustafa Oğuz, Türkiye'de bu işi yapanların en başarılılarından. Ve de uzun soluklularından. Bundan 10 yıl önce Hisar konserlerini başlattı. Rumelihisarı içindeki açık tiyatro alanını değerlendirerek yaz ayları boyunca, sevilen sanatçıları dinleyenlerle, izleyenlerle buluşturdu. Hem sanatçılar hem dinleyiciler, izleyiciler memnun oldu.
       Mustafa Oğuz bu yıl programlarını Açıkhava Tiyatrosu'na taşıdı. Hisar bin kişi alıyor. Açıkhava Tiyatrosu'nda dört bin beş yüz kişi rahat rahat oturuyor. Mustafa Oğuz'un bu yılki programı ağustos ayı sonuna kadar sürecek. Sezen Aksu'dan sonra Leman Sam, Candan Erçetin, Goran Bregoviç, Yaşar, Timur Selçuk, Uğur Yücel,

Yazının Devamı

Türkbükü cıvıl cıvıl

7 Ağustos 1999


       Bodrum bir yarımada. Şehir yarımadanın güneyindeki bir koyda gelişmiş. Yarımadanın kuzeyi Mandalya Körfezi, güneyi Gökova Körfezi, batısı Ege Denizi. Yarımadanın üç yanında küçücük küçücük koylar var. Ben diyeyim yüz, siz deyin dört yüz küçücük koy... Her koyun denizi farklı, rüzgarı farklı. Bir koyda rüzgar eserken öbürü sakin. Bir koyda güneşin doğuşunu seyretmek güzel, öte yandakinde batışını.
       Yarımadanın kuzeyinde Mandalya Körfezi'ne cepheli koylardan biri de Türkbükü. Türkbükü koyunda, kıyı boyu dizilen küçük kahveler ve lokantaların, denize uzanan ahşap iskelelerini gün boyu denize girenler kullanıyor. Akşamları bu iskelelerin üzerine dizilen masalarda yemek yeniliyor.
       Türkbükü'nün eskilerinden Safiye, "Fortessimo" isimli barının işletmesini bırakmış. Halbuki "Safiye'nin yeri" yaz, kış Türkbükü'ne gelenlerin buluşma mekanı idi.
       Safiye'nin biraz ötesinde Ufuk Çakır'ın Mey'i, "up - grade" olmuş. İskelenin üzerine İngiliz "teak" sandalyeler dizilmiş. Salih Oturak, yol üzerinden gelene geçene güler yüzüyle

Yazının Devamı

Yabancılara "imtiyaz dağıtarak" Türkiye kurtarılamaz

6 Ağustos 1999


       Tahkim savaşı verenler, "imtiyaz" almak için Türkiye'ye gelecek yabancı sermayeye kapı açmanın savaşını veriyor. Türkiye'den "imtiyaz" istemeden gelenler zaten geliyor. İmtiyaz istemeyen yerli ve yabancı sermaye için "tahkim" zaten var.
       Tahkim savaşı verenler "Tahkim için Anayasa değişmezse, Türkiye kalkınamaz. Türk halkı refaha kavuşamaz, Türkiye çağdaş olamaz. Çünkü tahkim olmazsa yabancılar gelmez. Para getirmez" diyor.
       Demek ki, Türkiye'nin kalkınmasının, refahın artmasının, çağdaş olmanın tek bir şartı var: Yabancılara imtiyaz dağıtmak.
       Demek ki, biz yabancılara "imtiyaz" dağıtmazsak adam olamayacağız.
       Nedir bu imtiyaz denilen şey?
       İmtiyaz denilen şey, kamu hizmeti nitelikli işlerin, özel sözleşmelerle kamu dışına yaptırılması demektir. (Açık anlatımıyla kamu hizmeti yapmaktan sorumlu hükümetlerin, ben bu işi beceremiyorum, gel sen yap diyerek taşeron tatmasıdır.)

Yazının Devamı