Arjantin'de tango ağlatıyor! (1)

10 Aralık 2001


<#comment>Kader insanların bir biçimde inanmak zorunda oldukları, fakat farklı yorumladıkları bir gerçek. Sofokles M." 442'de "Kader çok güçlüdür. Ondan ne savaşarak, ne de servetle kaçabilirsiniz. Hiçbir kale ondan korunamaz, hiçbir gemi onu yenemez" demiştir. Ancak kaderi ören insanın bizzat kendi iradesidir. Yoksa insanoğlu günahlarından dolayı neden cezalandırılsın ki? Hata sonrasındaki olumsuzluk kaçınılmaz olduğuna göre, kader de olasılık değil, mutlaktır.
Geçenlerde kütüphanemde yıllardır karıştırmadığım bir kitaba rastladım. içindeki bir makalenin yazarı bir zamanlar finans piyasalarının gurusu, şimdi ise ülkesinde çok yetkili bir kişi. itibarı bir zamanlar son derece yüksek olan bu kişi şimdi tam bir çöküş içinde. ülkesinin borçlarının dönmesi için adeta el avuç açmış sağda solda dileniyor. Evet, yazar şu anda Arjantin'in Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo! Joacquin Cottani ile beraber kaleme aldıkları makalenin başlığı da; "Mali reform ve liberalleşme". Cavallo bu makaleyi yedi yıl önce yazarken acaba Arjantin ekonomisinin bu denli dizleri üstüne çökeceğini düşündü mü? Herhalde hayır. Kader!

Cavallo makalede mali liberalleşmeyi tartışıyor. Yani ülkeye

Yazının Devamı

Banka çürük, ama mevduatlar sağlam!

7 Aralık 2001

Bunu engellemek için radikal bir temizleme yapılsa daha iyi olmaz mı?.. Zor. Çünkü sermayesini tümüyle yitirmeden bir bankaya el koymak haksızlıklara neden olabilir. Ancak aksi durumda çürük bankalara izin verilmiş oluyor. Yani "lmeden g"msen "ona haksızlık", bu haliyle dolaşmasına izin versen hastalığı başkasına geçirebileceğinden "başkasına haksızlık". ™nceki hafta Toprakbank Mevduat Sigortası Fonu'na devrolunca, piyasada hala çürük bankaların bulunduğu anlaşılmış oldu. Bankacılık Kurulu (BDDK) iki yıldır sık sık bir ya da birkaç bankaya birden el koyuyor. Her defasında yeni adayların isimleri s"ylentilerde dolaşıyor. Ve bu da piyasaları rahatsız ediyor. Yetersiz denetim bu hale getirdi Bankaların yıllardır para kazanmalarının hemen hemen tek kaynağı d"viz borçlanıp, Hazine'den TL bonosu almaktı. Bu oyun (açık pozisyon) hem devleti borç batağına soktu, hem de (devalüasyon olunca) bankalara yar olmadı.Toprakbank'ın sahibi Halis Toprak devletin kendisini batırdığı iddiasında. Aşırı faizlerden şikayetçi. Kuşkusuz krizler hem firmaları, hem de bankaları batırdı. Ama her batan suçu başkasında g"rmeye devam ederse, batmayan firmaların durumu nasıl açıklanır? Bir halk deyişi

Yazının Devamı

Banka çürük, ama mevduatlar sağlam!

7 Aralık 2001


<#comment>Önceki hafta Toprakbank Mevduat Sigortası Fonu'na devrolunca, piyasada hala çürük bankaların bulunduğu anlaşılmış oldu. Bankacılık Kurulu (BDDK) iki yıldır sık sık bir ya da birkaç bankaya birden el koyuyor. Her defasında yeni adayların isimleri söylentilerde dolaşıyor. Ve bu da piyasaları rahatsız ediyor.
Bunu engellemek için radikal bir temizleme yapılsa daha iyi olmaz mı?.. Zor. Çünkü sermayesini tümüyle yitirmeden bir bankaya el koymak haksızlıklara neden olabilir. Ancak aksi durumda çürük bankalara izin verilmiş oluyor. Yani ölmeden gömsen "ona haksızlık", bu haliyle dolaşmasına izin versen hastalığı başkasına geçirebileceğinden "başkasına haksızlık".

Bankaların şimdiye dek iflasına izin verilmemesi çeşitli etmenlerden kaynaklanıyor. Öncelikle mevduat sahibi korunmaya çalışılıyor. Ama bankaların içinde bulunduğu bu durumdan devlet de sorumlu. Yetersiz denetim bankaları aşırı risklere sürüklemiş.Bankaların yıllardır para kazanmalarının hemen hemen tek kaynağı döviz borçlanıp, Hazine'den TL bonosu almaktı. Bu oyun (açık pozisyon) hem devleti borç batağına soktu, hem de (devalüasyon olunca) bankalara yar olmadı.
Toprakbank'ın sahibi Halis

Yazının Devamı

Kamu bankaları ve kasım krizi

6 Aralık 2001

Demirbank kriz "ncesi risk rasyosu en düşük bankalardan biriydi. Sermaye yeterliliği çok yüksek g"rünüyordu. Çünkü bono, mali rasyolarda riskli sayılmıyor. Fona devrolmasına neden izin verildiği de hala bir muamma. Eski patron susuyor, bürokrasi üstünü "rtüyor, siyasetçi de olayı "nemsemiyor. 2000 yılında iç borçlanmanın amiral gemisi borcun yüzde 18'ine yakınıyla borçluya geri d"ndü. Sonra da dünyanın sayılı bankalarından biri tarafından satın alındı. Şimdi muhtemelen bir başka amiral gemisi onun yerine geçti.Kasım krizi ülkemizde bugün uygulanan politikaların nüvesini oluşturuyor. Bu nedenle o krizi çok iyi anlamak gerekiyor. Olayların nasıl geliştiğini biliyoruz. Nasıl sonuçlandığına gelince... 1 Aralık Cuma: IMF MB'nin net iç varlıklar (NİV) hedefine (yani piyasaya para vermemekte) direnmesinde ısrar eder. Faizler yüzde 873'e uçar gider. Bono faizleri yüzde 67'ye tırmanır. MB hedefini 1.9 katrilyon olarak belirler, ama NİV 3.3 katrilyona tırmanmıştır bile. Yani piyasaya fazlasıyla para sürülmüş ama faizler düşmemiştir. Çünkü müdahale yetersiz olmuş, piyasadaki likidite sıkışıklığına neden olan güven bunalımı (!) ç"zülememiştir.4 Aralık Pazartesi: Toplam 7 milyar dolar

Yazının Devamı

Kamu bankaları ve kasım krizi

6 Aralık 2001


<#comment>Bugün 6 Aralık. Demirbank'a el konulduğu tarihin yıldönümü. Pırıl pırıl banka ne yazık ki iki hafta süren kasım krizinin sonunda Mevduat Sigortası Fonu'na devroldu. Kimine göre de kıskanç bankaların hışmına uğradı, kimine göre de Merkez Bankası (MB) yetersiz yardımda bulundu. Kimilerine göre ise, Demirbank gırtlağına kadar Hazine bonosu doldurarak aşırı risk almıştı. Hazine bonosunun riskli olup olmadığı tartışılabilir. Mesela Sermaye Piyasası Kurulu'nun sigorta fonlarına Hazine bonosu dışında yatırım yapmaya izin vermediğini unutmayalım. Ancak kuşkusuz kısa vadeli kaynaklardan fonlanan bono yatırımının faiz ve vade (likidite) riski bulunuyor.Demirbank kriz öncesi risk rasyosu en düşük bankalardan biriydi. Sermaye yeterliliği çok yüksek görünüyordu. Çünkü bono, mali rasyolarda riskli sayılmıyor. Fona devrolmasına neden izin verildiği de hala bir muamma. Eski patron susuyor, bürokrasi üstünü örtüyor, siyasetçi de olayı önemsemiyor. 2000 yılında iç borçlanmanın amiral gemisi borcun yüzde 18'ine yakınıyla borçluya geri döndü. Sonra da dünyanın sayılı bankalarından biri tarafından satın alındı. Şimdi muhtemelen bir başka amiral gemisi onun yerine geçti.
Kasım

Yazının Devamı

Enflasyonun verileri umut veriyor mu?

5 Aralık 2001

Kasım ayında geçen yılın aynı ayına g"re ihracatın yüzde 18'e varan artması gerçekten çok "nemli. (Çünkü geçen yazımızda belirttiğimiz gibi programın temel dayanaklarından birisi ihracatın sürekli artması). Enflasyon verileri de beklenenin oldukça altında gerçekleşti. Beklentiler yüzde 4.5 - 4.8 arasında değişiyordu. Sonuç yüzde 4.2 oldu. Asgari mevsimsellik g"steren çekirdek enflasyonunun geçen ay yüzde 7.6 çıkmasının hemen ardından bu ay neredeyse yarıya düşmesi (yüzde 4) ise açıkçası gayet umut verici oldu. Ancak bir yargıya varabilmek için henüz erken. Aralık ayı enflasyonunu mutlaka g"rmek gerekiyor. Ekim ayında enflasyon iki etmenden yükselmişti. Birincisi, sonbahar sezonunun zamları, ikincisi de yüksek dozlu devalüasyon. Ve tabii okul malzemeleri, tarımsal fiyatlar da tuz biber ekti. Kaldı ki, stoklar boşaldıkça yeni mallar raflara zamlı giriyor. Devalüasyon sonrası haziran ayında yüzde 3'e kadar düşen enflasyon, sonbaharda hem Telekom krizi, hem de 11 Eylül etkisiyle azaldı. Pazartesi akşamı piyasalar kapandıktan sonra iki veri birden açıklandı. Biri Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin açıkladığı kasım ayı ihracat rakamı. Diğeri Devlet İstatistik

Yazının Devamı

Enflasyonun verileri umut veriyor mu?

5 Aralık 2001


<#comment>Pazartesi akşamı piyasalar kapandıktan sonra iki veri birden açıklandı. Biri Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin açıkladığı kasım ayı ihracat rakamı. Diğeri Devlet İstatistik Enstitüsü'nün açıkladığı enflasyon. Her iki veri de piyasaları hayli sevindirdi.Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracatın yüzde 18'e varan artması gerçekten çok önemli. (Çünkü geçen yazımızda belirttiğimiz gibi programın temel dayanaklarından birisi ihracatın sürekli artması). Enflasyon verileri de beklenenin oldukça altında gerçekleşti. Beklentiler yüzde 4.5 - 4.8 arasında değişiyordu. Sonuç yüzde 4.2 oldu. Asgari mevsimsellik gösteren çekirdek enflasyonunun geçen ay yüzde 7.6 çıkmasının hemen ardından bu ay neredeyse yarıya düşmesi (yüzde 4) ise açıkçası gayet umut verici oldu. Ancak bir yargıya varabilmek için henüz erken. Aralık ayı enflasyonunu mutlaka görmek gerekiyor.Ekim ayında enflasyon iki etmenden yükselmişti. Birincisi, sonbahar sezonunun zamları, ikincisi de yüksek dozlu devalüasyon. Ve tabii okul malzemeleri, tarımsal fiyatlar da tuz biber ekti. Kaldı ki, stoklar boşaldıkça yeni mallar raflara zamlı giriyor. Devalüasyon sonrası haziran ayında yüzde 3'e kadar düşen

Yazının Devamı

Ekonomide esintiler iyimser

3 Aralık 2001

Ancak çark önceden başlamıştı. Artık kimse yakın bir gelecekte kriz veya hiperenflasyon öngörmüyor. Kimi Udönüşü yaptı, kimisi de Vdönüşü. Hafif de olsa direksiyon kıvırmayan kalmadı. Daha birkaç hafta önce iç borçlarda konsolidasyonun kaçınılmazlığını yazanlar, şimdi "yapılsaydı daha iyi olurdu" diye yan çiziyor. İşin özü şu; bazılarımız karamsarlığı çok abartmış, işi amigoluğa döndürmüştü. Kaygılar sıralanırken, olumlu gelişmeleri görmezden geliyorlardı. Bazıları ise hala aynı noktada. Onları da ciddiye almamak gerek. Ekonomide esintiler giderek olumlu yönde güçleniyor. Geçtiğimiz hafta ihracatın ilk 9 ayda yüzde 12 arttığı, cari işlemlerdeki (net döviz gelirlerindeki) rakamın 2,5 milyar dolara ulaştığı ve açıklanan 3.ncü çeyrek büyümenin ise (beklenenden daha az olumsuz) yüzde 8,5 küçülme ile sonuçlandığı açıklandı. Ve nihayet Cuma akşamı reel sektör paketi açıklanırken Standard and Poors da Türkiyenin notunun yönünü değiştirdi. İç borç sorunu aşılma sürecinde Faizlere gelince. Daha birkaç ay önce, yurtdışındaki bol maaşlı genç stratejistler iç borcun bu reel faizlerle dönmeyeceği iddiasındaydılar. inanılmaz derece olumsuz raporlar yayınladılar. Ve onların gazına gelen yabancı

Yazının Devamı