Atatürk giremedi!

28 Aralık 2010

Ankara’nın kurtuluşu deyince akla ilk takılan babayiğit seymenlerin o ağır ve asil görüntüleridir. Atatürk’ü Ankara’ya gelişinde onlar karşılamıştır. Her yıl geleneksel giysileriyle Ata’yı aynı yerde Ankara zeybeği ile karşılarlar. Peşinden de Seymen alayı yürüyüşü yapılır. Daha doğrusu yapılırdı. Bu yıl yasaklandı. Meğer Ankara Valiliği 10 Aralık 2010 tarihinde tedbirini almış! Başkentteki milli ve mahalli kutlamaların icrasında “Ankara halkının günlük yaşamında herhangi bir mağduriyet yaratılmaması ve genel hayatı olumsuz etkilememesi” için “Ana caddelerde genel yaşamı olumsuz etkileyebilecek yaya ve motorize herhangi bir programın uygulamasının yapılamayacağı” belirtilmiş. Her yıl yapılan Garnizon Koşusu için de bu defa güzergâh gösterilmemiş. O da yasaklanmış.
Ankara halkını mağdur eden nedir? Trafik tıkanıklığı mı? Atatürk’ü anımsamak mı? Herhalde ikincisi.. Yoksa Ankara’da trafik gece gündüz her gün tıkanıyor. Devlet büyüklerinin geçtiği yollar kesiliyor, araçlar ve yayalar uzun uzun böyüğün geçmesini bekliyor. Buna alışık Ankara halkı yılda bir kez Atatürk’ün Ankara’ya gelişi kutlanırken mi rahatsız olacak? Genel yaşama gelince.. Atatürk’ü anmak genel yaşamı olumsuz

Yazının Devamı

Dönüş üzerine

26 Aralık 2010

Dönekleri anlatıyor Yaşar Kemal: - Türkiye’nin bütün felaketi bu belkemiksiz aydınlar yüzündendir, diyor...
Büyük ustanın “Binbir Çiçekli Bahçe” adlı kitabını okuyoruz... Diyor ki:
“Sağı olsun, solu olsun, döneklik en büyük belamız... Çürümüş kişiler toplumu da çürütüyor. Sovyetler Birliği varken bizde de komünistler, sosyalistler vardı. Üstelik hepsi de zulüm görmüş ya da görüyorlardı. İşkenceden geçiyor, aç bırakılıyor, öldürülüyorlardı. Dönekler parmakla gösterilecek kadar azdı. Soğuk savaştan sonra insanlarda yoğun değişiklik oldu. Sovyetler Birliği’nin sönmesi Sovyetler’e bel bağlamış birçok insanı etkiledi. Dönekler, politikadan el çekenler çoğaldı, kimi açıkça sosyalizme düşman oldu. Bu kişiler kraldan çok kralcı oldular. Dönekliğe geçmeyen arkadaşlarına ya düpedüz düşman oldular ya da eski arkadaşlarının yüzüne bakamadılar. Dönek insanlar döneklikle kalmayarak eski düşüncelerine, arkadaşlarına düşmanlık ettiler.
Çürüme hastalıktan daha hızlı sirayet eder, insanlığın baş belasıdır.
İnsanlık içinde en çok, en çabuk çürüyenler de döneklerdir.
Diyelim ki bunlar çok zulüm gördüler, çok aç bırakıldılar, çok işkence gördüler, çoğunun arkadaşları öldürüldü. Ama

Yazının Devamı

Kayseri davası

25 Aralık 2010

Yolsuzlukla suçlanan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, önceki sabah bir televizyon programındaydı. Sunucu güzel güzel sorular sordu, Özhaseki güzel güzel yanıtladı! Biz de söz konusu yolsuzluk iddialarını dile getiren CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu’na güzel güzel sormaya başlıyoruz:
- Mehmet Özhaseki, 10 milyonluk senedin altındaki imzamın sahte olduğu ortaya çıktı, dedi. Ayrıca o senetle ilgili belediyeden tek bir kuruşluk ödeme yapılmadığını söyledi.
- İmzanın sahte olduğuna ilişkin raporu uzman kuruluş mu vermiş? Hayır. Kim vermiş? Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir polis memuru. Kriminal inceleme yapılırken araştırılması gereken 23 temel kriter vardır. Sözünü ettiğim polisin raporunda bunlardan bir teki bile araştırılmamış. Senetle ilgili ödemeye gelince... Senet Kayseri Belediyesi’nden çıkmadı ki, ödeme oradan yapılsın. Ödeme, resmi hiçbir kaydı - kuydu olmayan rüşvet çanağındaki paradan yapıldı.
- Özhaseki, “Senedin aslı yok. Ödeme yapılsa aslı altındaki imza sahibi olarak bende olurdu” diyor.
- Senedin aslı yok ise demek ki imza incelemesi senedin fotokopisi üzerinden yapılmış. Fotokopi üzerinden imza incelemesi olur mu? Senedin aslı

Yazının Devamı

AB yalanları...

24 Aralık 2010

Gazetelerde “Hırvatistan 28 - Türkiye 1” başlıklı haberler yayımlanıyor.
Skor tabelası içler acısı bir tabloyu yansıtıyor.
AB katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde Hırvatistan ile eşzamanlı başlamıştık. Hırvatistan şimdiye kadar 35 fasıldan 28’ini kapattı, üyeliğe hazır hale geldi. Türkiye ise şimdiye kadar 35 fasıldan sadece 1’ini kapatabildi.
Hırvatistan’ın AB’ye 2013’te tam üye olması bekleniyor.
Bizim üyeliğimiz ise çıkmaz ayın son çarşambasına sarktı... Bir bölümü AB’nin, bir bölümü Fransa ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin girişimiyle 18 başlık bloke edilmiş durumda.
AB askıya alınan başlıkları kaldırmak için:
“Güney Kıbrıs’ı, Kıbrıs devletinin temsilcisi olarak kabul edeceksiniz” diyor.

Yazının Devamı

Gerilim sürüyor

23 Aralık 2010

Dün bir iddiayı dile getirmiştik bu köşede. İddiaya göre bir grup CHP delegesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmen başvurmuş... Son kurultayda seçilen Parti Meclisi üyelerinden 17’sinin partiye üye olup olmadığını sormuş...
“İsimlerini belirttiğiniz kişiler kayıtlarımıza göre herhangi bir partinin üyesi değildir” yanıtını almıştı.
İddianın gerçek olduğu ortaya çıktı. Belgesi de elimizde. Başvuru geçtiğimiz pazartesi günü yapılmış; Muhammed Çakmak, Doğa Çiğdemoğlu, Aykan Erdemir, Turhan İçli, Osman Korutürk, Bülent Kuşoğlu, Faruk Loğoğlu, Aylin Nazlıaka, Bertil Emrah Öder, Gülseren Onanç, Ali Arif Özzeybek, Perihan Sarı, Sezgin Tanrıkulu, Binnaz Toprak, Faik Tunay, Hürriyet Gülsel Ülkü ve Birgül Ayman Güler’in partiye üye olup olmadıkları sorulmuş. Kendilerine aynı gün Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Yeniay imzasıyla yanıt verilmiş. Yanıtta Bülent Kuşoğlu’nun Türkiye Partisi’nin kurucu üyelerinden olduğu... Ancak bu partiden ayrıldığına dair bir belge ulaştırılmadığı belirtildikten sonra diğer isimlerle ilgili şöyle deniyor.
“Listede adı geçen diğer kişilerin herhangi bir siyasi partide üye kayıtlarına rastlanmamıştır.”
Yüksek Seçim Kurulu, Genel Merkez’in “Bu kişiler

Yazının Devamı

Yeni CHP âlem!

22 Aralık 2010

İddiaya göre bir grup CHP delegesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmen başvuruyor. Pazar günü yapılan kurultayda seçilen 80 PM üyesinden adlarını verdikleri 17’sinin partiye üye olup olmadığını soruyor. Malum, partiler kaydettikleri yeni üyeleri 15 gün içinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirmek zorundalar. Başsavcılık CHP’li delegelerin başvurusuna şu yanıtı veriyor.
“İsimlerini belirttiğiniz kişiler kayıtlarımıza göre herhangi bir partinin üyesi değildir.”
CHP tüzüğüne göre parti üyesi değilseniz PM’ye seçilemezsiniz. Yanlışlıkla seçilirseniz PM üyeliğiniz düşer. Üyeliği düşenlerin PM’nin toplam üye sayısına oranı yüzde 10 ve altında ise, yerlerine yedekleri gelir. Yüzde ondan fazla ise o zaman kurultayın yenilenmesi şarttır.”
Yukarıdaki iddiaya Genel Merkez yöneticileri ne diyor? Partinin şimdiki 2 numaralı ismi Gürsel Tekin’e yakın bir internet sitesinin konuyla ilgili haberinde görüşlerine başvurulan “CHP Genel Merkezi’nden bir yetkili” aynen şunları diyor.
“Adı geçen 17 arkadaşımız 3 Kasım tarihinden sonra, yani Önder Sav’ın Genel Sekreterlik görevinden alınmasının ardından CHP’ye üye oldu.”
Bu doğruysa kurultay yenilenmeyecektir... Ancak başka bir komedi göze çarpıyor.

Yazının Devamı

PM’nin çiçekleri!

21 Aralık 2010

Bir tarafta “anadilde eğitim”e karşı olduğunu söyleyen Genel Başkan... Öte tarafta “anadilde eğitim” taraftarı Mesut Değer, Sezgin Tanrıkulu... Bir tarafta Kemal Derviş’in ekonomi politikalarının sıkı savunucusu Hurşit Güneş, Faik Öztrak... Diğer tarafta o politikanın tavizsiz muhalifleri Oğuz Oyan, Birgül Ayman Güler. Bir tarafta Umut Oran gibi patronlar, öte tarafta hep emekçiler safında yer tutmuş İzzet Çetin, Perihan Sarı gibi isimler.
Büyük çoğunluğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontenjanından CHP Parti Meclisi’ndeler. (Gürsel Tekin’in kontenjanından girenler de var.)
Kemal Bey bu yapıdan CHP’yi daha ileriye, iktidara götürebilecek bir sentez çıkarabilecek mi? CHP’nin alternatif olmasını isteyenlerin dilekleri bu yönde tabii...
Yeni PM’nin bir başka özelliği de... Listede siyaseti sağ partilerde yapıp son anda CHP’ye geçmiş hayli isim var. Mesela Bülent Kuşoğlu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde yardımcısıymış. Emekli olunca bir süre Demokrat Parti Ankara İl Başkanlığı yapmış. Ardından Abdüllatif Şener’in Türkiye Partisi’ne geçmiş. Kemal Bey’den davet alınca bu kez de “Ver elini CHP” demiş.
Ali Arif Özzeybek daha önce ANAP’taymış. Genel Başkan

Yazının Devamı

Öymen’in 60 yılı

19 Aralık 2010

Değerli gazeteci ağabeyimiz Altan Öymen’in gazetecilikte 60. yılını geçen hafta sonu Hilton’da neşeli bir kokteyl ile kutladık. Meslek yaşamında yolları Altan ağabeyle kesişmiş pek çok gazeteci o akşam bir aradaydık.
Altan ağabey gazeteciliği her zaman bir toplumsal görev sorumluluğu içinde yapmıştır. Konuları bütün yönleriyle soruşturur, herkesin anlayacağı dilde yazar, etik ve vicdanı her şeyin üstünde tutar.
ANKA ajansında yıllarca birlikte çalıştığı Ali Polat, hazırlanan anı kitabında, sendikaya girmelerini onun öğütlediğini anlatıyor. Ki Altan ağabey o zaman ANKA’nın patronudur.
Füsun Özbilgen’e zarafet dersleri veriyor:
“Bir kimseye eşek demek isteyebilirsin. O kişi gerçekten eşek de olabilir. Ama dememelisin. Son zamanlarda kulakları uzamaya başladı, gibi bir cümleyle de bunu anlatabilirsin.”
Onun zarafetine bir örnek olay da bizden...
Yıl 1970 olmalı... Ankara Televizyonu’nda birlikte çalışmaktayız. İstanbul Eğleniyor adlı program için İstanbul’a geldik. Gece kulüplerinde çekimler yapılıyor. Sıra Egemen Bostancı’nın Lalezar kulübünde. Sahnede Ajda Pekkan var. Bol bol çekim yapıldı. Biraz sonra haber geldi; Ajda Pekkan bizi odasında bekliyor. Bütün ekip cümbür cemaat

Yazının Devamı