Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu sosyal hayattaki yeniliği şu sözlerle haber veriyor:
- Cami dışı din hizmetleri adıyla bir proje başlattık. Bu proje ile din hizmetlerinin sadece namaz kılmak ya da oruç tutmak olmadığını, dinin bütün sosyal hayatı kapsadığını vermeye çalışıyoruz. Din görevlimiz sadece camide namaz kıldıran bir memur değildir. Toplumun bütün sosyal hayatına müdahale eden kanaat önderi olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş yasasında din adamlarına böyle bir görev veriliyor mu? Hayır... Görev yasada şöyle sınırlanıyor:
“İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek”
Din adamlarının toplumu dinsel aydınlatma görevi vardır... Ancak Atatürk toplumu eğitme görevini öğretmenlere vermiştir:
“Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyet’in fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır...”
Kanaat önderleri atamayla işbaşına gelmez. Kişi bilgisi, kültürü, duruşu, önderlik yetenekleriyle zaman içinde sınavlar vererek kanaat önderi olur. Atama ile önder olunmaz. Proje Alevi kesiminde de şaşkınlık yaratmış.
12 Eylül’de referanduma katılma oranı Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinin merkezinde yüzde 40 dolayında oldu.
Ancak köylerinde... Özellikle de bazı köylerinde yukarıdaki manzaranın tam tersi yaşandı. Referanduma katılma rekoru kırıldı. Aralarında Akçataş, Akkese, Ayaklı, Beğrük, Toklu, Çiftçiler’in bulunduğu tam 34 köyde kayıtlı seçmenlerin hepsi (hatta fazlası!) sandığa giderek oyunu kullandı!
Mesela:
Akkese köyü: Sandıkta kayıtlı seçmen sayısı: 262. Oy kullanan seçmen sayısı 263. Evet: 263. Hayır: 0.
Güzlek köyü. Kayıtlı seçmen sayısı: 336. Oy kullanan seçmen sayısı: 336. Evet: 336. Hayır:0.
Kumçeşme köyü. Kayıtlı seçmen sayısı: 173. Oy kullanan seçmen sayısı: 176. Evet: 176. Hayır:0.
Acaba bir tek Viranşehir’de mi böyle bir rezalet yaşandı? Yoksa daha çoookkk Viranşehir’ler var mı?
Hikâye bu ya... Mahşer gününde sorgu sırası CHP yöneticilerine gelmiş... Sorguyu bizzat partinin kurucusu Atatürk yapmış:
- Efendiler CHP’nin yönetimi bir süre size verilmiş ama pek garip davranmışsınız.
- Ne gibi efendim?
- Mesela Kürtlerle özerk yönetim pazarlıkları yapılırken ortalarda görünmemişsiniz.
- Onu fark edemedik efendim...
- Mesela ÖSYM çökmüş, gençler perişan olmuş, ilgilenmemişsiniz...
- Vaktimiz olmadı efendim...
Poyrazköy’de bulunan silahlarla korkunç suikastlar yapacaklardı...
Haliç’teki denizaltıyı içinde çocuklar gezerken uçuracaklardı...
Adalar’da bombalar patlatılacak, azınlık haklarını savunan kişilere suikast düzenlenecek, böylece AKP iktidarı zor durumda bırakılacaktı...
ÇYDD’den burs alan kız öğrencileri genç teğmenlerle irtibata geçirerek teğmenleri Ergenekon terör örgütü adına kullanıyorlardı.. Bazıları komutanlarına suikast hazırlığı içinde bulunuyordu...
Bu haberler “Korkunç Kafes Planı” adı altında geçen yıl kasım ayından itibaren başta Taraf gazetesi olmak üzere yandaş medyada günlerce işlendi.
Ortada daha iddianame bile yoktu. İddianame dört ay sonra, Mart 2010’da kabul edildi...
* * *
Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresi 5 yıl mı 7 yıl mı?
Başbakan Erdoğan süreyi Yüksek Seçim Kurulu’nun tayin edeceğini söylüyor.
Bakan Cemil Çiçek aynı kanıda. Meclis Başkanı M. Ali Şahin ise TBMM’de Anayasa’ya geçici bir madde eklenerek durumun açıklığa kavuşturulmasını öneriyor.
YSK ne diyor bu işlere? YSK karar için vaktin henüz erken olduğu görüşünde...
Anayasa hocası Prof. Erdoğan Teziç, cumhurbaşkanlığı süresinin 5 mi 7 yıl mı olacağına YSK’nın karar vereceği tezine karşı çıkıyor
- YSK seçim takvimlerini yapabilir ama bu konuda yorum yapma yetkisine sahip değil, diyor...
Erdoğan Teziç Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğunu savunuyor. Bu savunmayı çok da sağlam argümanlarla yapıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sabah sohbeti yapıyoruz... İlk konumuz Hanefi Avcı’nın tutuklanması:
- Hukukçularımız konuyu inceliyor, diyor Kılıçdaroğlu, yakından izliyoruz. Bu sabah Hanefi Avcı’nın eşini arayarak hiçbir endişeye kapılmamasını söyledim, her türlü haksızlıkla mücadeleyi görev saydığımızı kendisine anlattım...
- Tutuklama kararını nasıl karşıladınız?
- Bu devlete 30 yıl hizmet etmiş, teröre karşı mücadele vermiş biri eğer terör örgütüne üyelik suçundan tutuklanıyorsa o savcının, yargıcın, emniyetin dönüp arkasına bir bakması gerekir...
- Sonucu neye bağlıyorsunuz?
- Türkiye’de yargının ve emniyetin bir bölümü maalesef belli bir grup tarafından kuşatılmış durumdadır...
- İktidar bu kuşatmanın neresinde?
Mahir Kaynak, TV Net adlı kanalda Gizli Dosyalar programında konuşuyor... Sunucu kendisine Hantepe baskınını soruyor... Olay malum... Heron uçaklarının Hantepe’ye yapılan PKK baskınını önceden haber verdiği ancak ilgili komutanların Hantepe’de ateş altında kalan birliğe yardım etmedikleri öne sürülmüştü. Genelkurmay bu konuda gecikmeli bir açıklama yaptı. Heron’ların baskını başladıktan sonra haber verdiğini bildirdi. Kimileri açıklamayı yeterli buldu, kimileri bulmadı.
Programda sunucu, Mahir Kaynak’a bu olaya ne dediğini sordu...
Mahir Kaynak aynı olayın bambaşka bir yönüne dikkati çekti:
- Peki komutanların zamanında harekete geçmediği konusundaki bilgiyi dışarıya kim sızdırdı? Demek içerden dışarı bu tür ihbarlar yapan birileri var. Kim bunlar?
Mahir Kaynak, Muğla’dan Ankara’ya gelen bomba yüklü kamyonla ilgili ihbarı da anımsattı. İhbarı yapan Mehmet Ali adlı biriydi. Ancak ne kendisi ortaya çıktı ne bulunabildi...
TSK’nın bugünkü sorunlarından biri de içerden dışarı bilgi sızması olmalı...
Eğer en stratejik bilgiler dışarı sızıyorsa ordu giderek savaş yeteneğini de kaybeder.
Hanefi Avcı gözaltına alınmış.Bir kez daha görüldi ki cemaati kızdırdıktan sonra paçayı kurtar
Marmara Üniveritesinden öğretim üyesi dostumuz arıyor:
- Türban yasağının uygulandığı tek üniversite bizimkiydi, diyor, bizde de rektörün değişmesiyle birlikte yasak kalktı... Artık türbanlı öğrenciler hem kapuse hem sınıflara girebiliyor...
Ortada Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözmesi gereken bir sorun kalmadı. Ne var ki CHP Genel Başkanı bu konuda hala ısrarlı.
Aynı azimle “Anayasayı değiştirelim” çabasına da girmiş bulunuyor. Sanki demokratikleşme AKP’nin umurundaymış, sanki AKP çoğunluğuyla yapılacak bir anayasaya CHP’nin görüşleri sokulabilirmiş gibi...
Güncel onca sorun ise nedense CHP’nin ilgi alanına girmiyor.
Örneğin 800 bin memur adayı şu sırada kopya skandallarına sahne olan KPSS ile boğuşuyor. Doktorlar TUS bunalımında.
Türkiye’nin sınav sistemi çöktü. Gençler yalnız bırakıldı.