Duanın sonrası...

26 Eylül 2010

“Ya Rabbim, Bu referandum vesilesi ile geldik kapına...
‘EVET’leri çok eyle...
‘HAYIR’ları yok eyle...
Laik-Kemalistleri şok eyle ya Rabbim...
Ya Rabbim...
Geldik kapına, bu referandum vesilesiyle bizi kabul eyle...
Darbukamızı davul eyle, yoncamızı marul eyle.

Yazının Devamı

Yöktör aranıyor

25 Eylül 2010

YÖK adlı kuruluş ne yaptığını bilecek durumda mı? Hiç sanmıyoruz...
YÖK, hafta başında yaptığı toplantıda Giresun Üniversitesi’nde 18 Haziran 2010 tarihinde yapılan seçimlerin yenilenmesi kararı aldı... Sebebi mi?
Giresun Üniversitesi’nde 18 Haziran’da yapılan rektörlük seçiminde Prof. Halil İbrahim Bahar 31, Prof. Mustafa Türkmen 29, Prof. Aygün Attar 21, Prof Ayhan Bölük 4, Prof. Yılmaz Can 2, Prof. Murat Teker 1 oy almıştı...
YÖK Genel Kurulu, hiçbir gerekçe göstermeden oyların yüzde 70’ini alarak ilk iki sıraya yerleşen adayları liste dışı bıraktı... Prof. Aygün Attar’ı birinci sıraya, 4 oy alan adayı ikinci sıraya, 2 oy alan adayı ise üçüncü sıraya yerleştirdi. Bu sırada adaylardan 2 oy alan Yılmaz Can istifa edince liste Cumhurbaşkanlığı’na sunulamadı.
Ve YÖK bu hafta başında (tarihinde ilk kez) çözüm olarak seçimleri yenileme kararı aldı.
YÖK’ün yeni seçimde şu anda rektörlüğe vekâlet eden Prof. Ersan Bocutoğlu’nu veya Yılmaz Can’ı destekleyeceği, bu iki isimden birine seçim kazandırarak rektörlüğe getireceği söyleniyor.
İşin bu yanı bir kenara...

Yazının Devamı

Yanılmayı isteriz

24 Eylül 2010

Bu ülkede terörün ve kanın durmasını istemeyen yok... Tedirginlik o yüzden...
Ne diyordu Başbakan geçen yıl açılımdan bir ay öncesine kadar BDP’ye:
- Önce PKK’yı terör örgütü olarak ilan et, sonra konuşalım. Canileri koruyacak, ‘şehidimiz’ diyeceksin, sonra bu ülkenin başbakanından randevu bekleyeceksiniz. Bizim kitabımızda yok böyle bir şey.
Açılımla birlikte bu sağlam duruştan adım adım ödün verildi.
Karşı tarafın istediği şartlarla görüşme süreci başlatıldı...
İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sürdüğünü artık kimse saklamıyor
Dün de AKP - BDP görüşmesi yapıldı... Sonrasında Cemil Çiçek ve Selahattin Demirtaş mealen şunu söylediler:

Yazının Devamı

Gül’ün Köşk ömrü

23 Eylül 2010

Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5 yıl mı, 7 yıl mı?
Soru ABD gezisinde de gündeme geliyor, Cumhurbaşkanı Gül kendisi açısından 5 veya 7’nin fark etmeyeceğini söylüyor. Peki 5 mi 7 mi bunu kim belirleyecek?
Kimileri “Anayasa’ya geçici madde eklenir” diyor, kimileri “Takvimi YSK belirler” görüşünde. Anayasa profesörü eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’e göre bu konuda kuşku yoktur:
- Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 7 yıldır. Göreve 7 yıllığına seçilmiştir...
- Peki süre konusunda kesin kararı kim verecek?
- Gül’ün kendisi verir, diyor Erdoğan Teziç...
Bir ihtimalden söz ediyor:

Yazının Devamı

ÖSYM bitirildi...

22 Eylül 2010

Sonunda bazılarının hevesle beklediği istifa geldi; ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan görevinden ayrıldığını açıkladı. Galatasaray Lisesi’ni ve Fransa’da okuduğu üniversiteyi birincilikle bitirmiş, 37 yıldır ÖSYM’ye emek veren bir isimdi Ünal Bey... Onun sayesinde ÖSYM uzun yıllar en güvenilen kurumlardan biri oldu. Ne var ki, üniversitelere ve devlet kurumlarına öğrenci ve memurların adil seçilmesi bazılarının işine gelmiyordu. Çünkü adil seçim kadrolaşmayı zorlaştırıyordu. O yüzden YÖK iktidarın eline geçince ÖSYM’yi lağvetmeyi de gündeme getirdiler ama gerekçe bulamıyorlardı. Son aylardaki kopya skandalları bu arayışlara ilaç oldu. ÖSYM sarsıldı. Prof. Ünal Yarımağan’a istifadan başka yol kalmadı..
İlginçtir... ÖSYM doğrudan YÖK Başkanı’na bağlı olduğu halde kopya skandallarıyla ilgili YÖK’ten bir rahatsızlık belirtisi gelmiyor. Bütün suçu Ünal Yarımağan’ın sırtına yıkma çabası gözleniyor. Bu arada eğitim sınavlarını Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapması için bir yasa hazırlandığı bildiriliyor.. Ki amaç da buydu... Sınavları ÖSYM’nin elinden almak.. Her bakanlığın, her devlet kuruluşunun kendi sınavını kendisinin yapması.. Böylece kadrolaşmanın önündeki son engellerin kaldırılması...
Ö

Yazının Devamı

Taraf’a çağrı...

21 Eylül 2010

E mekli Orgeneral Çetin Doğan başta olmak üzere 196 kişinin sanık olduğu Balyoz davasında generaller, amiraller, albaylar yargılanıyor. Askeri Şûra toplantısı sırasında bu general ve amirallerden bazıları için yakalama kararı çıkarılarak terfileri önlendi. Birçok subay hapis yattı.
Balyoz davası belgelerinin içeriği açıklanmıyordu.
İddianame mahkemeye teslim edilince belgeler de geçen ay incelemeye açıldı.
Avukat Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz dün bu belgeler üzerinde yapılan incelemelerin sonuçlarını açıkladılar.
Balyoz planı ile ilgili tüm suçlayıcı belgeler 11 no’lu CD içinde toplanıyor...
Balyoz Güvenlik Harekât Planı, Oraj ve Suga Harekât Planları, Çarşaf ve Sakal eylem planları, kontrole alınacak hastaneler, ilaç depoları, kapatılacak dernekler, tutuklanacak gazeteciler vs...
Bu CD’nin dikkatle incelenmesi sonucu sahte olduğu anlaşılıyor...

Yazının Devamı

Mazideki matbuat

19 Eylül 2010

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, tarihçi Orhan Koloğlu’nun enfes bir derlemesini yayımladı:
“Osmanlı Dönemi Basınının İçeriği”...
Bu ülkede gazetecilik hep meşakkatli bir meslek oldu... Güçlüden yana olanlar yattıkları yerde beslenirken halktan ve doğrudan yana olanlar hep baskı ve tehlike altında yaşadı. Mesela...
1908 yılında Kalem dergisi Alman İmparatoru 2. Wilhelm ile ilgili bir yazı yayımlıyor:
“... Faydamıza tarafsız, zararımıza nasihatçı, kudretimize düşman, zaafımıza dost malımıza haris mülkümüze varis olan Almanya’nın gezginci imparatoru, ticari meselelerde adi bir komisyoncu, ziyaretlerde mahir bir aktör olur. Milli çıkarlarını sağlamakta Osmanlı uyruklu kesilir. Bin türlü tuhaflıklar, komediliklerle bizi gıdıklaya gıdıklaya güldürür, yaltaklanır, alacağını alır gider. Memleketine döndüğü zaman bütün ailesini toplayıp gururlu bir lisan ile ‘Size Türkiye’den hediyeler getirdim’ der. Kimine şimendüfer, kimine rıhtım, kimine maden, kimine imtiyazlar dağıtır. Biz biçareler can çekişirken, zarar nöbetiyle inlerken, o bizim hesabımıza akan suyuyla, bir alaycı kürsüsüne benzeyen çeşmesinden susamış dudaklarımıza serptiği pis bulaşık zehir damlalarına

Yazının Devamı

Gri noktalar...

18 Eylül 2010

Kemal Kılıçdaroğlu gazetecilerle konuşurken oy kullanamamasıyla ilgili sorular soruluyor... Genel Başkan şöyle konuşuyor:
- Araştırın bakalım, polisler neden gelip kütükten adımın silinmesini istemişler.
Böyle bir konuyu araştırmak gazetecilerin işi değildir. Bu araştırmayı yapmak CHP’nin işidir. Üstelik partinin araştırması gereken başka konular da var...
Referandumda emniyet mensuplarının birden fazla yerde oy kullandığına ilişkin iddialar... Seçmen sayısının olağanüstü ölçüde şişirildiğine ilişkin gözlemler vs...
Referandumdan bir ay önce üç kişinin yaşadığı bir evde 15 kişinin oturuyor göründüğünü yazmıştık. Partiden kimse arayıp ilgilenmedi.
Bunlarla ilgilenmezseniz bırakın bundan önceki sahtekârlıkları cezasız bırakmayı.. Bundan sonraki sahtekârlıklara da cesaret vermiş olursunuz...

12 Aç Adam...

Yazının Devamı