Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) jürisi tarafından “Dünya Basın Özgürlüğü Kahramanı” ilan edilen arkadaşımız Nedim Şener ödülünü Viyana’da törenle aldı. Kendisini yürekten kutluyoruz.
Nedim Şener bu ödüle Hrant Dink cinayetindaki ihmaller ve sorumsuzlukları “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabında belgeleriyle yazdığı için layık görüldü. Ödül Nedim Şener’e gerçekleri cesur şekilde sergilediği, bu kitap yüzünden onlarca yıl hapisle yargılanmayı göze aldığı için verildi. Nedim Şener’in cinayet ve sonrasıyla ilgili tespitleri şunlardır:
“Devlet onu hedef haline getirirken, hayatını koruyacak önlemleri de almadı. Ve sonunda öldürüldü. Sorumlu olan jandarma, polis ve istihbaratçılar delilleri kararttılar.
Hrant Dink’in hayatını korumayan hükümet de, cinayete adı karışan tüm görevlileri görevlerinde tutarak korudu. Hatta onları terfi ettirdi. Üç yıl geçti ve onlar halen görevde ve tek bir polis ve istihbaratçı yargılanmadı.
O istihbaratçılar ilk günden basını kontrol altına aldı ve onları yalanlarıyla aldattı. Zaten o gazeteciler de aldanmaya hazırdı...”
* * *
İktidar Hrant Dink cinayetinin aydınlanmasını neden istemiyor? Cinayetin perde arkasında ortaya
“Dersim katliamını İsmet İnönü’nün başında bulunduğu CHP yaptı... Onur Öymen Dersim katliamını savundu... DTP’li Tunceli Belediyesi, Dersim isyanının elebaşısı Seyid Rıza’nın heykelini dikti, vs.”
Referandum öncesi ve sırasında CHP ile Tuncelili yurttaşları birbirine düşürmek için yapılan tahrikleri anımsamış olmalısınız.
Sonuç? Tunceli, yüzde 81 ile en yüksek “hayır”ın çıktığı il oldu.
Peki Tuncelililer neden bu yönde oy kullandı? Bunu bilse bile Tunceli Milletvekili Kamer Genç bilir dedik, sözü ona verdik:
- Tunceliler bilinçli insanlardır. Değişikliklerin ne olduğunu bildikleri ve ülkeyi tek kişi diktasına götüreceğini gördükleri için hayır oyu kullandılar. Tunceli’yi CHP’ye düşman edebileceklerini zannedenlere güzel bir ders verdiler. Bu güzel sonuçta Recep Bey’in katkısını da unutmamak lazım; ‘Artık yargıda dedeler tayin yapamayacak’ sözüyle bize en az birkaç puan kazandırdı.
- Katılım yüzde 67 oldu. Bu biraz düşük değil mi?
- Katılım 2009 yerel seçimlerinde yüzde 80 idi. 13 puanlık düşüşün önemli sebeplerinden biri tayinlerdir. Seçmen kayıtları Tunceli’de olan yüzlerce asker, polis, öğretmen ve diğer sivil memur referandumdan kısa süre önce başka illere tayin olup
Referandum sonuçlanır sonuçlanmaz Özal hatta Demirel zamanından beri sık sık gündeme gelip giden başkanlık sistemi yeniden gündeme geldi.
Başbakan Erdoğan’ın, yeni anayasa değişikliği çalışmalarına başlaması talimatı verdiği Burhan Kuzu’ya göre bugünkü parlamenter sistem sorun çözmüyor, çözermiş gibi yapıp biriktiriyor. O nedenle artık başkanlık sistemine geçmenin zamanı geldi... Bu, ABD’deki gibi tam başkanlık da olabilir, Fransa’daki gibi yarı başkanlık da... Bakalım eski Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk bu işe ne diyor:
- Bir kere parlamenter sistemin sorun çözmediği görüşüne katılmıyorum. Evet, zaman zaman sorunlar yaşanmıştır ama o sorunlar yine parlamenter sistemin mekanizmaları içinde aşılmıştır. Aksini iddia etmek 1876’dan bu yana değişik şekillerde uyguladığımız parlamenter sisteme haksızlık olur. Kaldı ki başkanlık sisteminde de zaman zaman... Örneğin Başkan ile Kongre’nin farklı partilerden olduğu dönemlerde ciddi sorunlar çıkmaktadır. Ayrıca son sekiz yıldır bizim Başbakan’ın yapmak isteyip de parlamenter sistem yüzünden yapamadığı ne var ki?
- Sistem bizde nasıl sonuç verir?
- ABD Başkanı’na tanınan yetkileri bizdeki başkana verin, sistem kısa sürede anayasal
Halkoylaması sonucuna ilişkin ilk açıklamayı Başbakan Erdoğan yaptı ve ülkenin “demokrasi bayramından” yüzünün akıyla çıktığını söyledi. MHP Lideri Bahçeli ve diğer muhalifler ise karanlık geleceğe doğru ilk adımın atıldığı kanısında... Yorumlar bu iki uç arasında gidip geliyor...
Sonuçlar doğal olarak liderleri siyasi kantara çıkardı... Bir okur yorumu:
- Kılıçdaroğlu başarısız gibi gösteriliyor. Bence tam tersine... MHP’den AKP’ye büyük oy kayması olduğundan yüzde 42 içinde CHP oyları yüzde 30’u bulmakta hatta geçmektedir...
Bir başka okur aksi fikirde:
- AKP geçen yıl yerel seçimde 15,5 milyon oy almıştı... İnişteydi... Bu defa sandıktan çıkan 22 milyon oy içinde AKP’nin 20 milyon yakın oyu olmalı.. Bence AKP büyük çıkış sağladı, sanırım CHP yüzde 25’lerde kaldı...
Bir sosyal bilimcinin görüşü:
“İç ve Doğu Anadolu bölgesindeki cemaat, feodalite, kast sistemi üzerine fakirlik ve eğitimsizlik eklenince hem MHP zemin kaybetti, hem Doğu ve Güneydoğu Anadoluda “evet” ağır bastı. Zira insanlar eğitim ve maddi yönden fakirleştikçe doğal olarak güçlüden yana olma eğilimi artar...”
Sandıktan “Evet” çıkması sürpriz olmadı. Sezinlediğimiz sonuç buydu... Ancak “Evet”lerin yüzde 55’in üzerinde çıkması sürpriz sayılabilir. Bizce bu sonuca etki yapan sebepler:
- İktidarın “Evet” yönünde devlet imkânları dahil bütün güçlerini seferber etmesi...
- Toplumu etkileyecek kişi ve kuruluşlar üzerinde baskı kurulması.
- Medyanın ağırlıklı olarak “Evet” yönünde çalışması...
- İş dünyasının “bitaraf olan bertaraf olur” tehdidiyle tek taraflı oy açıklamaya mecbur bırakılması...
- AKP’nin propagandaya büyük fonlar ayırması... Dağa taşa evet yazılması... Cadde ve meydanlarda bir tek olsun “Hayır” afişine rastlanmaması...
- AKP’nin başarılı PR yürütmesi, ünlü isimleri evet yönünde harekete geçirmesi. Hayır demeye kalkışanların takibe hatta baskı altına alınması...
Amerikan yönetimi her yıl 11 Eylül’e doğru İkiz Kulelere yapılan saldırıyı hafızalarda canlandırır, Irak ve Afganistan işgalini meşrulaştırmak için korkuyu tazelerdi.
Bu yıl dikkatler 11 Eylül’ü Kuran yakarak anmaya çalışan manyak papaz Terry Jones üzerinde toplandı. Amerikan yönetimi Başkanı’yla, Savunma Bakanı’yla Papaz’ı durdurmak için seferber oldu...
Kuran yakma eyleminin müslüman ülkelerdeki ABD askerleri ve hıristiyanların hayatını tehlikeye atacağı uyarısıyla onu şimdilik durdurdular. Ama şimdilik...
Bu arada New York’ta sıfır noktasına cami inşaatı talebi üzerine ABD’de başlayan tartışmalar, Papaz’ın eylemiyle biraz daha kızıştı. Dinsel gerilim yükseldi.
Şu anketin sonucuna bakınız... ABD’de halkın yüzde 65’i papazın Kuran yakmasına karşı çıkıyor ama.. Yüzde 35’i de destekliyor... Yüzde 35... Dehşet bir oran...
* * *
11 Eylül saldırılarının 9. yılındayız... Bu süreçte yüz binlerce masum insan öldürüldü. “Kitle imha silahları var” yalanıyla Irak işgal, hatta yok edildi. Irak işgalinin ardından Türkiye’ye yönelik PKK saldırıları hortladı. Etnik sabotaj günümüzde de hızla sürüyor. 11 Eylül’ü gerçekten El Kaide mi düzenledi? İkiz Kule saldırılarının kimin çıkarına
Referandum kampanyasında CHP eski lideri Deniz Baykal arka planda kalmayı tercih etti. Cumhuriyet’te Utku Çakırözer oylamaya az kala Baykal’la konuşmuş. Baykal “evet” ve “hayır” çıkması sonucu oluşacak tabloları çiziyor. Sözlerini kayda geçirelim:
- Bu referandumda ‘hayır’ çıkarsa Başbakan’ın siyasi hayatı bitecek. Bunu bildiği için rahatsız oluyor. Şimdi çıkacak bir ‘hayır’ önümüzdeki seçimde kesin iktidar değişimi demek. Parlamento çoğunluğunu yitirince Başbakan ağır sorumluluklarla karşı karşıya kalır.
Peki ya ‘evet’ çıkarsa? Deniz Baykal onu da şu sözlerle anlatıyor:
- Evet çıkarsa imzasız ihbar mektupları ile işadamları, aydınlar, gazeteciler, esnaf, inançlarının gereğini yüksek sesle söyleme alışkanlığına sahip herkes tehlike altında olacak. Herkesin başına çorap örülecek. Ergenekon düzeni yaygınlaşacak....
Baykal bugün “evet” diyenlerin gelecekte pişman olacağını ekliyor.
Diyanet “Boykot caiz değil ” açıklaması yapmış.Dinden sonra din adamları da siyasete alet olmaya başladı...H. Ertem
Medya dolma...
Başbakan bayram namazından çıkarken bile halka siyasi propaganda yapmayı gerekli görüyorsa... Bunun için seçim otobüsü önceden Sultanbeyli’ye getiriliyor, alanda ses düzeni kuruluyorsa... Başbakan bayram namazından çıkan halka atacağı nutkun getirisinden fayda umuyorsa. Referandumun sonucu konusunda hâlâ emin değil demektir. Dağ taş “Evet” afişleriyle dolu. “Hayır” diyen dayak yiyor. Devletin bütün imkânları “Evet” yönüne akıtılıyor. TRT hâlâ yüzsüz bir şekilde evet propagandası yapıyor... Birileri Türkiye - Slovenya maçında “Türkiye şampiyon olacak mııı?” diye bütün salona abuk bir soru sorup “Eveeeeeet” yanıtı alıyor ve bundan da medet umuyor... Bütün bu irili ufaklı ama tek yanlı propagandaya rağmen hâlâ evet ve hayırların şansları eşitse, halkın bu direncinden en başta AKP ders çıkarmak zorundadır...
* * *
Yaşadığımız döneme uygun bir nükte...
Hayat kadınına sormuşlar:
- Bu işi neden yapıyorsun
- Namusumla yaşamak için, demiş.
Siyasetçiye sormuşlar: