Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal’ın “Referandumda evet çıkarsa Türkiye bölünür” sözüne kızmış. Ona karşılık veriyor:
“Bir kasetle duman oldun.”
Başbakan kaset komplosunu düzenleyenlerin bulunup cezalandırılmasından sorumlu olduğunu hiç düşünmüyor.
Aksine hem bu komployu.. Hem son Yargıtay üyelerinin dinleme kayıtları dahil.. Yasadışı dinlemeleri siyasi koz olarak kullanıyor.
İzmir Barosu eski Başkan Noyan Özkan yazıyor:
“Referandum öncesi hükümet tarafından yaratılan hukuksuz ve yargısız infaz ortamında, organize suç örgütleri tarafından Yüksek Mahkemeleri ve HSYK’yı lekelemek ve karalamak için yürütülen kampanya dozunu arttırmıştır. Yıllardır istihbaratın başında bulunan Hanefi Avcı, bu örgüt ve destekçileri hakkında yazdığı kitapla suç duyurusunda bulunmuştur. Ancak, Ankara Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, kitapta açıkça gösterilen delillerin karartılmadan tespiti amacıyla ne bir ‘arama’ ne de ‘gözaltı’ uygulaması olmamıştır.
İdarenin başındaki Başbakan ise anılan organize suç örgütlerinin internet ve yandaş medyaya sızdırdığı izleme ve görüntü kasetlerini referans göstermek suretiyle meydanlarda ‘evet’ propagandası yapmaktadır. Dünyanın hangi uygar ve
Anayasa’nın kritik maddelerinden biri Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK’nın yapısıyla ilgili... Üye sayısı 7’den 22’ye yükseliyor. 22 üye içinde en büyük bölümü birinci sınıf savcı ve yargıçlar oluşturacak. Yargı dünyası birinci sınıftan 10 yargıç ve savcıyı HSYK üyeliğine seçecek...
Görünüşte demokrat bir yapılanma...
Ama lügatında demokrasi olmayanlardan demokrasi mi beklenir...
Bu 10 savcı ve yargıcın 4 yıllık görevleri sonunda ne olacakları açık bırakılmış. Adam Ankara’ya gelmiş, yerleşmiş, 4 yıl üye olarak çalışmış. Tabii ki 4 yılın sonunda (eğer yeniden seçilmezse) eski görevinden daha kötü olmayan bir göreve atanmayı bekleyecek. Bu konuda kararı kim verecek? Adalet Bakanı.. Eğer Adalet Bakanı’nı memnun edebilmişse üye iyi bir yere atanabilecek.. Eğer muhalif kalmışsa cehenneme bilet...
Bu konumdaki HSYK üyeleri ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanır mı?
* * *
Memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. Görüşmelerde anlaşma sağlanamazsa mesele Uzlaştırma Kurulu’nun önüne götürülüyor. Onun kararı kesin. Peki Uzlaştırma Kurulu’nu kim seçiyor? Hükümet... Nasıl demokrasi!
Geçen yıl Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs Cumhurbaşkanı M. Ali Talat ve arkadaşı Remzi Gür’le iki telefon konuşması internette dolaştı. Gazete ve televizyonlar yasadışı dinleme olduğu için bu konuşmaları kamuoyuna aktarmadı. Sadece Ulusal Kanal ve Aydınlık’ta yayımlandı. Her iki kuruluşun birer sorumlusu hapse atıldı. Biri geçende çıktı, diğeri hâlâ hapiste.
Geçen hafta Yargıtay üyeleri Hamdi Yaver Aktan, Yusuf Uluç ve Fatih Arkan arasında geçtiği iddia edilen bir yasadışı dinleme kaydı internete düştü... Daha doğrusu yasadışı dinleme yapan merkez tarafından yandaş medyaya sızdırıldı... Konuşmada ‘Öcalan’ı kullanmamız lazım’ gibi cümleler geçiyordu.
Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan:
“Bunlar Yargıtay’daki ortam dinlemeleri. Değişik zamanlardaki konuşmalar sanki tek bir konuşmaymış gibi montajlanıyor” dedi... Diğer iki yüksek yargıçla asla üçlü sohbet etmediklerini söyledi. Kayıtta adı geçen avukat Turgut Kazan da keza, iddiaları kesin biçimde yalanladı.
Sonra ne mi oldu?
Başbakan Tayyip Erdoğan bu yasadışı kaydı meydan mitinglerinde kullanmaya başladı.
Bu arada Taraf gazetesinde Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner’le ilgili bir dinleme iddiası yayımlandı. AKP’li bakanlar
“Profesör üniversitenin ilk günü ilk derse şöyle başlamış:
- Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız? Tek tek cevap vermişler:
- İbadet eder, Tanrı’dan günahlarımı affetmesini dilerdim.
- Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım.
- Ailemle vakit geçirirdim.
- Anneme veya babama giderdim.
- Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım.
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim, referandumda “evet” çıkması halinde, Başbakan Erdoğan’ın muhtemel takvimini şu şekilde özetliyor:
- Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle yaratılacak yandaş yargı aracılığıyla, son kalan birkaç yazılı ve görsel medya dahil karşıt görüşlüler tümüyle susturulacak ve yol üzerindeki engeller temizlenecektir.
- Ele geçirilen Anayasa Mahkemesi sayesinde, kapatma nedeni olmayacağı için, laiklik karşıtı eylemler artarak sürecek ve seçmen tabanınca istenip de yapılamayan düzenlemeler gerçekleştirilecektir.
- 2011 seçimlerine bu ortamda girilecek; oy satın alma yöntemleri ve bilgisayarlı seçim yöntemi oyunları da kullanılarak seçimler kazanılacaktır.
- AKP yeniden tek başına iktidar; Sayın Erdoğan yeniden Başbakan olacaktır.
- Anayasa’da köklü değişiklikler yapılıp,
* Başkanlık sistemine geçilecek,
CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a soruyor:
- Emniyet teşkilatındaki cemaatçi kadrolaşma tartışmalarının artarak sürmesi karşısında, hiçbir somut açıklama yapılmamasının gerekçesi nedir?
Hüsnü Çöllü bundan dört ay önce verdiği cemaatçi kadrolaşmayla ilgili önergesine hâlâ cevap alamamış. Konu Hanefi Avcı’nın kitabıyla yeniden gündeme gelince soruyu tekrarlamak zorunda hissetmiş kendisini...
Aslında yalnız İçişleri Bakanı değil, Başbakan da Hanefi Avcı’nın kitabındaki iddialar karşısında suskun görünmekte.
Geçen yıl Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisine Başbakan Erdoğan’ın iki telefon konuşması yansımıştı. Bu telefon konuşmalarının birinde Erdoğan, Kıbrıs Cumhurbaşkanı M. Ali Talat’la diğerinde ise Remzi Gür ile konuşuyordu. İki konuşma da kritik ve özeldi. Gür ile konuşması kızına gönderilecek bir miktar parayla ilgiliydi. Telefon konuşmalarını yansıtan iki yayın organının yetkilileri Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya 10 ay önce tutuklandılar... Akkaya 10 ay hapis yattıktan sonra bu hafta tahliye oldu. Deniz Yıldırım hâlâ hapiste...
İlginçtir... Bu telefon konuşmalarını yayınlayanlar tutuklandı ama dinlemeyi yapan ve medyaya aktaranlar hâlâ
Referandum festivalinde son perde dünkü Sabah gazetesinden... Gazete 78 ilin sanayi odasına referandumdaki oyunu soruyor.
30 Oda başkanı “Evet” diyor.
48 oda başkanı kararını açıklamıyor.
“Hayır” diyebilen tek bir oda başkanı YOK..
İktidar yanlısı gazete “Evet” propagandası yapayım derken...
İktidar baskısının şiddetini sergilemiş...
Evet demek olumlu puan getiriyor. Hayır, demek yürek istiyor. Baskılar, askeri cuntanın baskı ve korkutmaya dayalı 12 Eylül referandumunu anımsatıyor...
Genelkurmay 2. Başkanı Org. Aslan Güner hakkında açılan soruşturma, iki gündür gazetelerin manşetlerinde dolaşıyor...
Sebep? “Taraf” gazetesinin bir haberi... İddiaya göre Aslan Paşa, 2007’de Genelkurmay İstihbarat Başkanı iken İsrail’den aldırdığı bir sistemle 2 bin kişiyi yasa dışı dinletmiş. Bu işi de Mercedes minibüse takılan bir cihazla yaptırmış.
Gerçi Genelkurmay, bizzat Aslan Güner’in istemi üzerine derhal soruşturma başlattı ama dinlendiği iddia edilen kişiler sabırsız! İddia kesinleşmiş gibi bir yaylım ateşini başlattılar... Askerleri ortada henüz kanıt olmadığı halde ağır sözcüklerle eleştirdiler.
Geçen hafta benzer bir suçlamayı Emniyet Müdürü Hanefi Avcı yaptı malumunuz... Cemaatin insanları yasa dışı dinlediğini, bu kayıtların daha sonra ihbar mektuplarına dönüştürüldüğünü kitabında yazdı.
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin de yıllardır, Başbakan’ın gizli örgüt kurduğunu, dinleme amacıyla 14 mobil cihaz ithal edildiğini söylüyor. Ne var ki bu ihbarlar nedense pek ciddiye alınmıyor!
Bu arada yandaş medya hemen her gün yasa dışı bir dinleme veya izlemeyi yayımlıyor.
Daha dün yandaş manşetler yeni bir yasa dışı dinlemeyle ilgiliydi. Devletin elindeki aygıtlar