ABD ve Ergenekon

31 Mart 2010

Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile konuşmuş.
Edelman konuşma sırasında AKP’nin AB’ye yönelik adımlarını yavaşlattığını söylüyor. Okuyoruz:
- Sizce bu adımlar devam etmiyor mu?
- Hayır, mesela eski Büyükelçi Morton Abramowitz’in Foreign Affairs’te geçen sonbahar yayımlanan makalesine bakın. Bazı sorular ortaya atıyordu, bende de benzer sorular var. “Hükümet hâlâ aynı yönde ilerliyor mu? Reform sürecine gereken önemi veriyor mu?” Mesela Ergenekon süreci var. ABD’de pek kimse anlamıyor bu davada neler olduğunu.
- Anlaşılmayan ne?
- Bazı gerçekler ortaya çıkıyor ama dava esas yürümesi gereken yoldan çıkıyor gibi. Ergenekon ile bağlantısı olacağı asla düşünülmeyen isimler gözaltına alınıyor örneğin.
- Örnek verebilir misiniz?

Yazının Devamı

Enişte saçmaladı

30 Mart 2010

Milli Enişte Joost Lagendijk, pazar günü Radikal’de AKP’nin anayasa taslağını eleştirenlere hitaben “İki yüzlülüğü bırakın” diye bir yazı yazdı.
İki yüzlü dediği AKP’nin anayasa taslağını eleştiren çoğunluk...
Kendisi bu eleştirilerden çok yorulmuş! Diyor ki:
“Türkiye Anayasası için önerilen değişikliklerle ilgili tartışmada hüküm süren onca samimiyetsizlik ve iki yüzlülükten bıkmış yorulmuş durumdayım.”
Vah yazık...
Yazısında taslaktaki iki maddeyi örnek alıyor. Pek demokratikmiş parti kapatma maddesi. HSYK ile ilgili yapılanmanın “bariz bir yetki gaspı ve yargıçları etki altına alma planından ibaret” olduğu iddiası da yanlış... Enişte yana yakıla şöyle diyor:
“Bütün karşıtlar reformlardan yana olduğunu iddia ediyor, fakat AKP’ninkileri istemiyor. Bununla birlikte, neyi değiştirmek isteyeceklerini veya mevcut anayasanın neresini sorunlu bulduklarını hiçbiri açıkça söylemiyor.”

Yazının Devamı

Vapurun dümeni

28 Mart 2010

Sevgili Dündar Karagözoğlu dostumuz önceki akşam Cem TV’de Ali Sirmen ve Süheyl Batum’la sohbetimizi izlemiş. Vapur benzetmesini anlamlı bulmuş. Nereden mi çıktı bu benzetme? Efendim, Başbakan Dolmabahçe’de sinema ve sanat temsilcileriyle “açılımın nimetleri”ni konuşurken Güneydoğu’da “Katil T.C., Kürdistan’dan defol” pankartları açılmıştı. BDP lideri de bu nevruzu “Kürdistan’ın bağımsızlığının miladı” ilan ediyordu...
Biz o yüzden soralım demiştik...
- Vapur yanaşıyor mu, uzaklaşıyor mu?
Bir vapur iskeleye yanaşıyor mu ayrılıyor mu önce anlaşılmaz ama birkaç saniye dikkatle bakınca anlarsınız.
Ne var ki, aramızdan bazıları hâlâ vapurun iskeleye yanaşmayıp açılmakta olduğunu anlamamış gibiler.
Neyse.. Dündar bilvesile bize Bekir Sıtkı Erdoğan’ın dizelerini göndermiş:
“Biz uzaktan bakarak fark ederiz taa derini..

Yazının Devamı

Yargıcın suçu!

27 Mart 2010

“Tahliyeler hep aynı hâkimden” Dün iktidar yanlısı gazetenin manşeti buydu. Gerisi şöyle:
“Derbe Andıcı’ndaki ıslak imzanın sahibi Dursun Çiçek’i tahliye eden, Kafes iddianamesine ‘ret’ oyu veren Hâkim Oktay Kuban yine sahneye çıktı. Balyoz soruşturmasında tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilen Korgeneral Yurdaer Olcan’ı serbest bıraktı.”
Hâkimin suçlarına bir bakar mısınız? Beraat falan vermemiş. Sadece, yeri yurdu belli, kaçması ve delilleri karartması söz konusu değil diyerek korgeneral için tutuksuz yargılanma kararı vermiş.
Yargıya bundan daha ağır nasıl baskı yapılır?
Bir başka gazete çıkar:
“Tutuklamalar hep aynı hâkimlerden” derse ne olur?
O da yargıya müdahale olur kuşkusuz. Ama onu diyeni hiç duymadık.

Yazının Devamı

Seçimde hile!

26 Mart 2010

Acaba 22 Temmuz seçimlerinde hile yapıldı mı? Önümüzdeki seçimde hile yapılması mümkün mü?
Vatandaşın bu konularda geniş kuşkuları var.
CHP Milletvekili Osman Coşkunoğlu, hile olasılıklarını azaltmak için, şu sırada TBMM’de görüşülmekte olan “Seçimlerin Temel Hükümleri...” konulu kanuna ekler yapılmasını öneriyor
Bu konuda kamuoyundan destek bekliyor.
Seçimde hileyi ortadan kaldırmanın yollarını şöyle anlatıyor:
“Teknoloji boyutunda insan eliyle yapılabilecek hileleri önlemenin yolları vardır. Bunların başında, sandık başından itibaren tüm sayım ve toplama sonuçlarının birden fazla kanaldan akmasını sağlamaktır. Birden fazla kanaldan akan sayım sonuçları, ilçe -il- yüksek seçim kurulları ile paralel olarak basına ve siyasi partilerin genel merkezlerine de gelmelidir. Böylece, farklı kanallardan akan sayım sonuçlarını anında karşılaştırma ve herhangi bir noktada sayım sonuçları ile oynama olduğu zaman bunu derhal saptama olanağı olacaktır.”
Coşkunoğlu devam ediyor:

Yazının Devamı

Nevruz provası

25 Mart 2010

Nevruz provası adı altında düzenlenen mitinglerde “İşgalci T.C. Kürdistan’dan defol” diyen pankartların ne işi vardı? Yoksa bunlar BDP’nin kontrolü dışına taşan “münferit” eylemler miydi? BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında bu konuya değinirken o pankartlardan dolayı en küçük rahatsızlık belirtmediği gibi tam tersine bu yılki Nevruz’u “Halkının bağımsızlık mücadelesinde milat” ilan etti. Hükümete “fırsatı değerlendirme” çağrısında bulundu. Öcalan’ın müzakere sürecine dahil edilmesi gerektiğini vurguladı...
CHP’li Canan Arıtman dün bir yazılı önergeyle Başbakan Erdoğan’a sordu:
“ - Açılan soruşturmalarla ülkemizdeki aydınlar, bilim adamları, rektörler, gazeteciler, yazarlar, terörle yıllarca mücadele etmiş TSK mensupları, ordu komutanları için gözaltı ve tutuklama kararı veren Cumhuriyet savcıları ‘Türkiye Cumhuriyeti’ne işgalci ve defol diyenler’ hakkında bir işlem yapmışlar mıdır?
- Emniyet güçleri söz konusu pankarta el koymuş mudur? Yazdıranlar / yazanlar ile taşıtanlar / taşıyanlar hakkında bir soruşturma açılması konusunda Cumhuriyet savcılığına başvuruda bulunulmuş mudur?”
Sorular tabii ki boşuna... Çünkü baştan beri “açılım” adı altında

Yazının Devamı

Tecavüz olayı

24 Mart 2010

Çıtır cinsinden Fransız kızı son aşkından ayrılınca hafif üzüntüler içine girmiş. Arkadaşlarının tavsiyesi ile bir ruh doktoruna gitmiş. Kızcağız daha yerine oturmadan doktor üzerine çullanmış. Elbiselerini adeta yırtarak çıkarmış... İç çamaşırlarını kopartarak açmış. Kızcağız ne olduğunu anlamaya çalışırken onu koltuğun üzerine yatırmış. Sonrası malum...
İş bitince mütecaviz doktor ayağa kalkmış, üstünü başını düzeltmiş. Kız hâlâ şokta. Vicdansız adam müjde verir gibi konuşmuş:
- Benim sorunum çözüldü şimdi sıra sizin sorununuzu çözmeye geldi...
AKP’nin anayasa taslağı sanılır ki aynı duygu ve düşünceler içinde hazırlandı.
AKP önce kendi sorunlarını çözmenin derdinde.
Hele bir Yüce Divan ve kapatılma korkularından kurtulsun, o zaman sıra vatandaşın Anayasa’dan kaynaklanan sıkıntılarını çözmeye gelecektir.
Ya da belki hiçbir zaman sıra oraya gelmeyecektir. Bizimki lafın gelişi...

Yazının Devamı

Yersen reform!

23 Mart 2010

Arabın derdi kırmızı pabuç demişler... Bizim iktidar partisinin derdi de yargıyı yarmak; kendisi için tehlike olmaktan çıkarmak... Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker yargıyı kuşatma heveslerinden söz ediyordu, dün bir adım daha ileri gitti, iktidarın amacının artık “yargıyı ele geçirmek olduğunu” söyledi. İlk hedef Anayasa Mahkemesi ile HSYK’yı bozmak... Partiyi kapatılmaktan, kendilerini de Yüce Divan’a gitmekten kurtarmak.
Taslağa göre, Meclis’te grubu olan partilerin izni olmadıkça parti kapatma imkânsız hale getiriliyor. Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 19’a çıkarılıyor. 19 üyenin 4’ünü Meclis, yani AKP, geriye kalan 15 üyeyi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül seçiyor. Gül seçim işinde ustalaştı. Rektörleri de o seçiyor mesela; kendilerinden olmayan bir kişiyi bile üniversite camiasına sızdırmıyor. Seçimi Gül’e bırak gerisini merak etme sen...
Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ni bizzat seçmesinin hukukla nasıl çeliştiğini CHP’li Şahin Mengü bir misalle anlatıyor:
- Cumhurbaşkanı’nın vatana ihanetten yargılanması söz konusu olursa onu kim yargılayacak? 19 üyesinden 16’sını kendisinin seçtiği Anayasa Mahkemesi! Komediye bakın...
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker basit bir gerçeği fısıldıyor:

Yazının Devamı