Tarikat ve cemaatler otogarlarda masa kurmuş... Yurt arayan öğrencileri avlıyorlar... Cumhuriyet’te Mahmut Ilıcalı haber yapmış... Türkiye çapında 1.7 milyon öğrenciye karşılık Yurtkur’un kapasitesi 217 binde kalıyor...
Devlet her yanda üniversite açıyor... Ancak yurt açıldığını duymuyoruz...
Yurt yetersizliği hükümetin ilgi alanına girmiyor...
Çünkü bu boşluğu tarikat ve cemaatlerin doldurduğu biliniyor ve destekleniyor...
Tek kaygıları Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin tarikatların eline düşmekten kurtardığı öğrencilerdi. ÇYDD yargı ve emniyet eliyle duman edilerek dağıtıldı... ÇYDD’nin bir eve yerleştirdiği kız öğrenciler gözaltına alındı. Çocuklar fişlendi. Gençlerin oradan burs almaması için yeterli gözdağı verildi.
Tarikat ve cemaatler rahatlatıldı!
Laiklik karşıtı eylemlerden dolayı Anayasa Mahkemesi’nde mahkûm olan AKP, bildiğini okuyor yine...
T ürkiye-Irak ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda komisyonlar kuran ve raporlar hazırlayan David Phillips, 14 Mayıs 2009 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi Alt Komitesi’nde konuşuyor... Çok ilginç bilgiler veriyor...
İsviçre’de Türkiye ve Ermenistan temsilcileri arasında yapılan gizli görüşmelere ABD’nin arabuluculuk ettiğini, esas arabulucunun muhtemelen İsviçre değil ABD olduğunu bu konuşmadan öğreniyoruz...
Phillips, Türkiye ile Ermenistan arasındaki anlaşmanın 2 Nisan’da paraf edildiğini söylüyor.
7 Nisan’da Obama Ankara’ya geliyor...
Phillips Ankara’da Obama’ya verilen sözü zikrediyor:
“Obama, 7 Nisan’da İstanbul’da, Türk ve Ermeni resmi makamlarıyla buluştuğunda, anlaşmanın hiçbir önkoşula bağlı olmadığı şeklinde bilgilendirilip, bu husus garanti edilmişti...”
Gerisi için sözü CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’e bırakalım:
DTP Milletvekili Aysel Tuğluk, tehdit savurmuş:
“Süreç tıkanırsa ayrılık tartışılabilir”
Aslında yalnız Aysel Tuğluk değil... O kesimde hemen tüm konuşmacılar sözleri arasına bir tehdit cümlesi sıkıştırmadan edemiyor, lafı mutlaka “Oyunu istediğimiz gibi oynamazsanız terörü sürdürürüz”e getiriyorlar... Bu arada sağolsunlar “Barış, kardeşlik, eşitlik, sevgi, uzlaşma” deyimlerini de dillerinden hiç düşürmemekteler...
Aysel Hanım ayrılmaktan söz ederken kimin adına konuşuyor?
DTP seçimde oyların yüzde 5’ini aldığına göre Aysel Hanım da ancak yüzde 5 adına konuşma hakkına sahip değil mi? Veya sadece kendi adına...
Okurlar Tuğluk’un sözlerine epey alınmışlar... Gelen bazı mesajlar şöyle:
“Biz sizi çok sevdik, ne olur bırakıp gitmeyin”
Dünya Barış Günü’nü idrak ettik dün... 1 Eylül Nazilerin Polonya’yı işgalinin ve İkinci Dünya Savaşı’nın yıldönümüydü... O korkunç savaş yılları artık geride kaldı, demek isterdik. Ama ne gezer? Dünyada milyonlarca insan yine savaşın korkunç acılarını yaşıyor.
Amerika Irak’ı parçaladı... Şimdi Afganistan ve Pakistan’ı kana boyuyor. Sözde Taliban ve El Kaide’ye karşı savaşıyor ama militandan çok sivil öldürüyor... Buna rağmen yeniliyor... Korkarız yenilginin faturasını bir miktar bize de ödetmeye hazırlanıyor...
NATO Genel Sekreteri Rasmussen geçen hafta geldi, Başbakan Erdoğan’ın iftarına katıldı... Rasmussen Türkiye’ye herhalde oruç açmaya ya da özür dilemeye gelmedi... Amacı, Afganistan için destek istemekti... Afganistan’da polis ve asker eğitiminde Türk uzmanlara görev vermek istiyor NATO...
Ancak dikkat... Irak’ta olduğu gibi Afganistan’da da direnişçilerin en büyük hedefi hükümete bağlı polis ve askerler olacaktır... Eğitim amacıyla o ülkeye gönderilecek Türk uzmanlar da öncelikli hedef olabilir...
ABD çıkarları için kana boyanan Afganistan’a Türkiye daha fazla bulaşmamalı... Bırakınız eli kanlı Washington ne hali varsa görsün...
DTP’li Türk, İçişleri Bakanı Atalay’ın
Bütün Türkiye ekran başına geçiyor... Bir aydır yapılan eleştirilerin bir nebze faydası olduğunu, hükümetin nihayet bir yol haritası açıklayacağını düşünüyor. Heyhaat... İçişleri Bakanı bir saati aşkın konuşuyor. Açılımın içeriğine ilişkin yine tek sözcük edemiyor.
Bakalım “Terör Uzmanı” Dr. Ercan Çitlioğlu ne diyor olup bitene: " Çok klasik bir laf vardır; gömleğin birinci düğmesini yanlış iliklerseniz
gerisi yanlış gelir. Açılım’da da böyle oldu. Bir kere sürece “Kürt açılımı” adı verilmesi hata idi. Bu, soruna etnik kimlik giydirilmesine neden oldu.
Tepkileri tetikledi. Toplantının Polis Akademisi’nde yapılması, o toplantıya davet edilenlerin seçimi diğer hatalardı. Bu tür süreçlerde ön hazırlık çalışmaları kamuoyunun önünde değil, gizlilik içinde yapılır. Öyle yapılmadı..."
"Beşir Atalay’ın savunduğu gibi sorunu daha çok demokratikleşerek ve özgürlük alanını genişleterek çözmek mümkün mü?"
"Ben bu formülle sorunun kökeni arasında ilişki kurmakta zorluk çekiyorum. O bölgede yapılan bütün kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuç bölge insanının birinci sorununun işsizlik ve yoksulluk olduğunu gösteriyor. Daha çok demokrasi ve özgürlük terör sorununu halletseydi İspanya’nın
Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’ni iki yıl önce aniden kapattılar... Bir süre boş tuttular. Yerine cami yapılacak söylentileri dolaştı. Böyle bir niyet varsa da vazgeçildi. AKM, geçen yıl yenilenmesi için Tabanlıoğlu firmasına ihale edildi. Derken Kültür Sanat Sen “Yenileme çalışması hukuksal dayanaktan yoksundur, amaç oradaki tarihi dokuyu ortadan kaldırmak” gerekçesiyle dava açtı. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurdu. İnşaat durdu. AKM, 2010 Kültür Yılı’na yetişmez deniyor...
Kültür ve sanata niyet olmayınca olmuyor...
Eğer niyet olsa 2010 yılında Beyoğlu’nda iki dev kültür merkezimiz birden yükselecekti.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı, Tepebaşı’nda Pera Müzesi’nin karşısında bulunan TRT binasının yerine bir kültür kompleksi inşa etmeye talip olmuştu...
Vakıf bu merkez için 200 milyon dolar ayırdı...
Dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’i getirip bir konsept proje hazırlattı...
Hazırlanan proje üç yıl önce Başbakan Erdoğan’a ve Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a tanıtıldı. Kime gösterildiyse övgü aldı. Ne var ki kimse projenin uygulanması için parmağını oynatmadı.
Mevcut iktidar gelecekte ünlü açılımlarıyla anılacak kuşkusuz...
2004 yılında bir AB açılımı yaptılar... Onuruna Ankara’da havai fişekler atıldı... Bugün AB üyeliği ihtimali sıfır (rakamla 0)... Türkiye’nin eşit koşullarda AB’ye alınmasını öngören 1999 Helsinki Anlaşması’nın da gerisindeyiz.
Yunanistan’la dostluk açılımı yaptılar. Onlar bir adım atarsa biz iki adım atacaktık. Birkaç yıl içinde papaz olduk. Atina’dan gelen giden kalmadı...
Kıbrıs açılımı yapıldı... AB’den müzakere tarihi alalım derken boş bulunup Kıbrıs’ı teslim eden katma protokole imza attılar. Kıbrıs topun ağzında. AB limanları açın, Rum Cumhuriyeti’ni tanıyın deyip duruyor...
Geçenlerde Ermenistan açılımı patlattılar. Baktılar şov yapalım derken Azerbaycan petrolü kesiyor. Bakü’de özür dileyerek açılımı kapattılar.
Şimdi de Kürt açılımı fiyaskosu yaşanıyor...
TBMM’de CHP ile görüşerek bir demokratikleşme paketi yapmak varken...
İzmir’in Seferihisar ilçesinde 10 Ağustos günü başlayan yangın, ertesi gün kontrol altına alındığında 1090 hektar alan orman arazisi yanıp kül olmuştu.
Yangın söndürüldü, olay bitti.
Buraya kadar her şey “çok normal” görünüyor. Türkiye’de her yaz ormanlar yanar, sonra ahlar vahlar arasında unutulup gider...
Ancak bu defa farklı bir şey oldu. Seferihisar’ın CHP’li Belediye Başkanı Tunç Soyer, yangın sonrası bir “taziye” toplantısı düzenledi. Yangınla bütün ormanlarını kaybeden Doğanbey köyünde herkesi bir araya getirdi.
Köyün ortasına kurulan sahneden haykırdı:
- Biz yandık siz yanmayın!
Bu içi boş bir slogan değil...