Konuşma doğru

18 Haziran 2009

Başbakan Erdoğan, salı günü Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile görüşmesinin ardından AKP grubunda sağduyulu bir konuşma yaptı. Bir Başbakan’ın nasıl konuşması gerekirse öyle konuştu. Ağırbaşlı, sorumlu, birleştirici, kışkırtmaları etkisizleştirici bir konuşma...
Başbakan dedi ki:
“Genelkurmay, sorumlu ve duyarlı bir tavır sergilemiştir. Belgenin sahte ya da gerçek olduğunun anlaşılması için soruşturma talimatı vermişlerdir. Herkese düşen bu iddiaların neticesini beklemektir...”
Başbakan’a yaranmak isteyen köşe yazarları ve gazeteler tam tersini yapmış, Genelkurmay soruşturma başlattığını açıklamasına rağmen TSK’yı yine topa tutmuşlardı.
Aralarında anlaşmış gibi, koro halinde, “Genelkurmay’ın açıklamasını yeterli bulmadıklarını” yazdılar...
Bazıları Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un görevden alınmasını bile istedi.
Radikal gazetesi ilk gün “Genelkurmay yalanlamadı” diye buram buram istismar kokan bir başlık attı. Ayıptı...

Yazının Devamı

Çandar biliyor...

17 Haziran 2009

“İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın Genelkurmay’da emir komuta zinciri içinde hazırlanmadığında hemen herkes hemfikir.
Albay Dursun Çiçek de kendisinin böyle bir plan hazırladığı iddialarını reddediyor.
Ergenekon savcılarının en küçük kuşkuda albayları bile tutukladığı bir dönemde, bir albayın kendi başına böyle bir plan hazırlayıp avukat Serdar Öztürk’e göndermesi zayıf ihtimal.
Zaten avukat Serdar Öztürk’ün avukatı Hasan Gürbüz de aramada böyle bir CD bulunmadığını iddia etmekte...
Böylece belgenin sahte olduğu savı ağırlık kazanıyor. Bu da iki ihtimalli:
Ya bu belge tamamen düzmece... Dışarıda hazırlandı...
Ya da Genelkurmay’da muhtemelen Albay Dursun Çiçek’in de ulaşabildiği bilgisayarlardan birinde tertipçiler tarafından yazıldı... Avukat Serdar Öztürk’ün bürosuna yerleştirildi. Aramada bulundu.

Yazının Devamı

Belge savaşı

16 Haziran 2009

Genelkurmay Askeri Savcılığı, “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı” başlığıyla Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin Genelkurmay bünyesinde hazırlanmadığı sonucuna vardı. Anlaşılan, belgenin altında imzası bulunan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek ve mesai arkadaşları bu belgenin kendilerince hazırlandığı savlarını reddettiler. Daha net bilgiler kuşkusuz sözü geçen belge üzerinde kriminal inceleme tamamlanınca ortaya çıkacak.
Cumhuriyet savcılığı da dün Albay Dursun Çiçek’i ifadeye çağırarak kendi bünyesindeki soruşturmayı hızlandırdı.
Demokrasiye inanmış herkesin ortak dileği bu belgeyle ilgili karanlığın aydınlatılması, sorumluların cezalandırılmasıdır...
Bunu da kotaracak olan askeri ve sivil yargıdır.
Ancak yargıya rahat çalışma zamanı ve zemini bırakılacak mı? Sorun bu...
Örneğin Başbakan pazar günü Urfa Kongresinde “Partimize karşı yapılan bu gayri hukuki sürece seyirci kalamayız” sözleriyle belgenin  sahteliğini ilk günden ihtimal dışına itiverdi.
Medyanın bir kesimi Taraf’ın haberinin yayımlanmasıyla birlikte

Yazının Devamı

Özsoy Operası

14 Haziran 2009

Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe’de 19 Haziran gecesi anlamlı bir kutlama var. Semiha Berksoy Opera Vakfı’nın girişimiyle operanın Cumhuriyet tarihindeki 75. yılı kutlanıyor...
İlk Türk Operası olan “Özsoy” 19 Haziran 1934 tarihinde Ankara’da sahnelendi. Bu tarihi günün yıldönümüdür kutlayacağımız.
Sofya’da sık sık operaya giden Atatürk’ün bir Wagner hayranı olduğu bilinir. İran Şahı Pehlevi’nin Ankara’yı ziyareti söz konusu olduğunda dostluğun müzik ve operayla ifadesi düşünülür. Şah’ın ziyaretine bir ay kadar zaman kalmıştır. Atatürk, Türklerle İranlıların soy ve kültür yönünden kardeş olduğunu, sırf mezhep anlaşmazlığı sonucu ayrıldıklarını anlatan bir opera yazılıp sahnelenmesini ister. Librettoyu yazma görevi Münir Hayri Egeli’ye verilir. Besteyi A. Adnan Saygun yapacak, orkestrayı da o yönetecektir. Başrolleri paylaşacak Nimet Vahit Hanım’la Nurullah Taşkıran Almanya’da klasik müzik eğitimi görmüştür. Ayşim rolünü oynayacak Semiha

Yazının Devamı

Ballı sözleşme!

13 Haziran 2009

TRT, bu yılın başında adını pek az kimsenin bildiği bir ajansla... One Haber Ajansı’yla yayın dünyasında eşi benzeri pek görülmemiş bir hizmet sözleşmesi imzaladı. Sözleşmeye göre One Haber Ajansı TRT’ye üç yıl süreyle üç ayrı program hazırlamayı... Değişik periyodlarla yayınlanacak bu programlar karşılığında da TRT, ajansa KDV dahil birlikte tam 23 milyon 408 bin euro ödemeyi taahhüt ediyor.
-  Haftada 5 gün, günde 3 kez yayınlanacak ve süresi 45 dakika olacak “Dünyamız Detay” programı için Ajans’a 3 yıl için 9 milyon 945 bin euro+KDV ödenecek...
-  Haftada 1 gün ve 45 dakika süreyle yayınlanacak “TRT Dünya Raporu” programı için 3 milyon 315 bin euro+KDV ödenecek...
-  Haftada 5 gün, günde 2 kez yayınlanacak “Gümüş Hilal” isimli program için 3 milyon 978 bin euro+KDV ödenecek...
Ödenecek miktar KDV’siyle birlikte 50 milyon (eski parayla trilyon) lirayı buluyor.
TRT’de 157’si muhabir, 301’i prodüktör

Yazının Devamı

CHP’de şok!..

12 Haziran 2009

Almanya’nın sosyal demokrat Dışişleri Bakanı Walter Steinmeier, Türk gazeteciler ile konuşurken bir soru üzerine CHP hakkında şok edici açıklamalar yapıyor...
Örneğin “CHP’nin Avrupa’dan yana tavır almadığını” söylüyor...
 “CHP’nin düşünce özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesine karşı çıktığını” öne sürüyor...
“CHP’nin Avrupa sürecini desteklemediğini” ifade ediyor.
“Türkiye’de siyaset krizinin merkezinde CHP zihniyeti bulunuyor” diye konuşuyor.
Doğrusu CHP’ye bu kadar ağır eleştirileri Tayyip Erdoğan bile yapmıyor.
Bir yabancı siyasetçinin Türkiye’deki bir partiyle ilgili bu kadar ağır yorum yaptığına ilk kez rastlanıyor...

Yazının Devamı

Yine mayınlar

11 Haziran 2009

NATO’nun Lüksemburg’da bulunan lojistik karargâhı NAMSA’da 10 yıl görev yapan Emekli General  İrfan Sarp’a geçenlerde sormuştuk:
- Hükümet mayın temizleme konusunda sizin gibi uzmanların fikirlerini alıyor mu?
Gülmüştü:
- Hiç olacak şey mi? Onların kimin fikrini aldıkları belli olmuyor mu?
Mayın temizleme işinin NAMSA’ya verilmesini öneren İrfan Sarp dün ek bilgiler geçti:
“Halen Azerbaycan, Kazakistan, Moldova, Ukrayna, Ürdün, Afganistan ve Gürcistan’da çeşitli tip ve sayıda silah, mühimmat ve mayınların imha edilmesi işlemleri NAMSA’nın proje yönetiminde devam etmektedir. Kazakistan ve Ukrayna’nın stoklarındaki füzelerin imha edilmesi işlemleri de bu proje kapsamında NAMSA tarafından yerine getirilmektedir.”
Bu ülkeler patlayıcıları kendi silahlı kuvvetlerine temizlettirmediği gibi ihaleyle başkasına da yaptırmıyor. Peki neden NAMSA’ya yaptırıyor? Çünkü bu alanda en güvenilir kuruluş...

Yazının Devamı

Sarkık yorum...

9 Haziran 2009

DTP Milletvekili Sırrı Sakık partisinin Çanakkale kongresinde konuşuyor:
“...Çanakkale’de ölenler ortak vatan için mücadele ettiler. Ama ne yazık ki, 1921’de Anayasa’da ‘Bu vatan Kürtler’in ve Türkler’in ortak vatanıdır’ diyen Mustafa Kemal ve arkadaşları, 1924’te ret ve inkâr politikalarıyla, Çanakkale’de toprağa gömülenlere ihanet ettiler. 1924’te tek ırk, tek dil yarattılar.”
Sırrı Sakık “yalan ile yanlış”ı karıştırıp ortaya servis yapıyor.
1921 Anayasasında “Bu vatan Türklerle Kürtlerin ortak vatanıdır” diye bir ibare yoktu. Sadece 11. maddede illere “mahalli işlerde” özerklik tanınıyordu.
16 Ocak 1923 günü İzmit’te yaptığı basın toplantısında Atatürk o yüzden şöyle der:
“Ayrı bir Kürtlük düşünmektense, anayasamız gereğince zaten bir tür mahalli özerklikler oluşacaktır. O halde hangi vilayetin halkı Kürt ise onlar da kendi kendilerini özerk olarak idare edebileceklerdir.”
1924 Anayasası’nda illerin

Yazının Devamı