Şam Büyükelçisi...

24 Aralık 2008

Bir gazeteci heyeti geçen hafta sonunda Suriye’den gelen bir davet üzerine Şam’a gitti. İkinci gün Şam’daki Türkiye büyükelçiliği ziyaret edildi... Güneş gazetesinden Rıza Zelyut anlatıyor:
“Salona girişte sağdaki duvar dibinde bulunan masanın üstünde Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın baş fotoğrafları konulmuştu. Bunları da; bizim ülkemizin yöneticileri olarak orada görmekten mutlu olduk.
Bu arada Büyükelçimiz Sayın Yaşar Halit Çelik ile tanıştık, sohbet ettik ve fotoğraf çektirdik. Büyük kabul salonunda duvarlar değişik resimlerle süslenmişti. Bir yerlerde devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bir fotoğrafını aradı gözlerim. Yoktu...”
Rıza Zelyut bunun üzerine lisanı münasiple Büyükelçiye soruyor:
- Sayın Büyükelçim, kabul salonunda pekçok resim var ama hiç Atatürk resmi yok. Acaba ben mi göremedim?’
- Efendim, bu salona Atatürk resmi koymadık. Çünkü gerek görmedik...
- Niçin?’

Yazının Devamı

“Büyük Felaket”

23 Aralık 2008

Özür kampanyasını düzenleyen dört kişiden biri olan Dr. Cengiz Aktar, kampanyayı izah ederken diyor ki:
“Bu kampanyanın öznesi bireyler. Bireyin vicdanından gelen bir ses bu. Özür dileyen diler, dilemeyen dilemez.”
Bir başka “aydın” şöyle diyor:
“Sonuç olarak tarihi olayla ilgili bir grup insan, bir ulusla acıları paylaşıyor. İnsani bir şey yapıyor. Ne var bunda yani? Her zaman biz mi haklıyız? Kendi tarihimizde yüzleşeceğimiz şeyler yok mu?”
Bu arkadaşlar ya attıkları imzanın anlamını bilmiyor ya da bu ülke insanını çok saf sanıyorlar... Ne diyor bakın özür metninde:
“1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
Büyük Felaket’in özel bir deyim olduğu büyük harfle yazılmasından da belli. “Büyük Felaket” Ermenice “Medz Yegern”in karşılığıdır.

Yazının Devamı

Talihli eşek...

21 Aralık 2008

Bir inek, bir beygir, bir eşek çiftlikte birikte yaşarken sıkıldılar, dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler...
Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.
Ikisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, adeta çökmüşlerdi.
Beygir sordu: ‘Nedir bu halin kız inek?
İnek iç çekerek anlattı:
- Merhametsiz insanlar beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı, alan sütümü sağdı, sonunda kesiyorlardı ellerinden zor kaçtım...
Sonra beygir anlattı:

Yazının Devamı

Mahkeme keyfi!

20 Aralık 2008

Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi’nde DTP ile ilgili kapatma davası AKP davasından önce açılmıştı. AKP davası sonuçlanalı aylar oldu... Ancak DTP hakkındaki davanın görüşülmesine henüz başlamış değil. Davanın seçimden sonraya kalacağı bildiriliyor. Artık doğrusu da bu olur. Çünkü seçimden önce sonuca bağlanırsa siyasi dedikodu olur...
Orası öyle de bu dava neden bu kadar uzadı?
Bu garabeti eski Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş’a hatırlattık. Acı acı gülerek anlatmaya başladı.
- Ben size daha garip birşey söyleyeyim. Şimdiki Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP hakkında açtığı kapatma davasını görüşüp karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, aynı AKP ile ilgili eski Yargıtay Onursal Başsavcısı Sayın Sabih Kanadoğlu’nun 2002’te açtığı davayı hâlâ görüşüp karara bağlamış değil. Sabih Bey bu davayı açtıktan bir süre sonra emekli olup görevinden ayrıldı. Yerine Sayın Nuri Ok geldi. O da dört yıl sonra görevini şimdiki Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’ya devretti. Aradan en az beş yıl geçti... Sabih Bey’in açtığı dava hâlâ görüşülmeyi bekliyor.
Sabih Kanadoğlu ile görüştük. Bu bilgileri doğruladı. Davanın bir süre görüşüldüğünü sonra bir kenara bırakıldığını söyledi. Bu

Yazının Devamı

Köşk’ün rektörü

19 Aralık 2008

İstanbul Üniversitesi rektör adayı seçimlerinde ilk sırayı 483 oyla Prof. Ali Akyüz aldı... İkinci sırada 16 oy farkla Prof. Yunus Söylet bulunuyor... Yaygın söylentiyi biliyorsunuz... YÖK yapacağı yeni değerlendirme ile Prof. Yunus Söylet’i birinci sıraya alacak, Cumhurbaşkanı da onu rektör atayacaktır...
Neden?
Çünkü Yunus Söylet, Başbakan Erdoğan’ın aile doktorudur... Eşi türbanlıdır. Başkanlığını yapmış olduğu Sıcak Yuva Vakfı’nın mütevelli heyeti başkanı, Tayyip Erdoğan’dır. Aynı zamanda “Türbana Özgürlük” bildirisinin örgütleyicilerinden biridir...
Peki 70 bin öğrencinin okuduğu İstanbul Üniversitesi’nin rektöründe bulunması gereken özellikler bunlar mıdır?
Değildir ama burası Türkiye malum... Diğer adı rüşvetiye...
Prof. Ali Akyüz kimdir peki? Onu bir başka vesileyle 29 Şubat 2004 tarihli Açık Pencere’de bakınız nasıl anlatmışız:
“...Çapa Tıp Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Ali Akyüz ciddi bir Karadenizlidir... Her gece en geç 10.30’da yatar, sabah 5.30’da kalkar. Haftada 2 gün 2’şer saat spor yapar, pazar günü 3 saat tıp dışı kitap okur. Geri kalan tüm zamanı öğrenciler ve hastalara ayrılmıştır. Bu hayatın içinde mutlu olduğunu söyler.”

Yazının Devamı

Lambadaki cin

18 Aralık 2008

Bizim aydınlardan biri, Cihangir’de yürürken yerde bir lamba görmüş.. Lambayı eline alınca içinden bir cin çıkmış... Bizim aydının korkulu bakışları arasında cin konuşmuş:
- Dile benden ne dilersen...
Cihangirli aydın hiç düşünmeden cevap vermiş:
- Özür dilerim...
Cihangir aydınları özür dilemeyi seviyor. Ermenilerden özür dileme kampanyasında diyorlar ki:
“1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı ‘Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
Şimdilik “Soykırım” demeyi erken bulmuşlar, “Büyük felaket” diyerek idare ediyorlar. Yakında bu utangaçlığı da üzerlerinden atarlar.

Yazının Devamı

Özür ve kabahat

17 Aralık 2008

Araştırmacı Gürbüz Evren, “Son Celse” adlı kitabında Ermeni diyasporasının yeni stratejilerini şöyle özetliyor:
1. Türkiye’de soykırım savunucuları yaratmak...
2. Soykırımı kabul etmesi için Türkiye’ye yardımcı olmak...
Biz bir grup “aydın”ın açtığı özür kampanyasını, kimileri imzalarını safça atmış olsalar da, diyasporanın stratejisine büyük katkı olarak değerlendiriyoruz... Türkiye’ye soykırımı kabul ettirme çabasına büyük bir katkı...
1915 olayları elbet bir trajedidir. O acıyı paylaşabiliriz. Ancak olaylar hem tek yanlı değildir hem ‘özür dilemek’ farklı bir konudur. Bugünkü nesil, sorumlu olmadığı olaylardan dolayı neden özür dilesin. Ayrıca tarafsız yazılmış bir tarih var mı elinizde?
Ali Sirmen dün Cumhuriyet’teki yazısında diyordu ki:
“Hiçbir ulus, başkalarının yanlış biçimde yazdığı bir tarihin sorumluluğunu zorla sırtına almaz.

Yazının Devamı

Skandal geçmişte

16 Aralık 2008

Seçime dönük oyunların hangi ipte oynandığını iyi saptamak gerek... 22 Temmuz seçimine oranla 6 milyon fazladan seçmenin ortaya çıkmasında bir sakatlık aramayalım. Çünkü 22 Temmuz seçiminden sonra yapılan nüfus sayımı, o seçimin 5,5 milyon eksik seçmenle yapıldığını zaten ortaya koymuştu. Skandal o seçimdeydi. Özellikle Onur Öymen sık sık uyarı yaptı ama kimse kulak vermedi. Onur Öymen konunun üzerinde hâlâ duruyor. Diyor ki:
- İstanbul, eksik seçmen yüzünden 84 milletvekili çıkaracak yerde 70 milletvekili çıkardı. İstanbul’da milletvekilliğini kaybedenler AİHM’ye başvurarak haklarını arayabilirler...
Önümüzdeki yerel seçimde “hile”, sağ sütunda yazdığımız gibi, özellikle “seçmen kaydırma” yoluyla yapılacak. O tarafa özellikle dikkat...

Soru: “İslami burjuvazi” nedir?Yanıt: Dini siyasete alet ederek yönetime gelip siyaseti başarıyla ticarete dönüştüren sosyal tabaka...Haldun Ertem

TTB’nin sorunu
Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Bilal Erişoğlu, Ankara Tabip Odası’nın Yönetim Kurulu toplantısına katılıyor. Toplantıda kendisine TTB’nin yayımladığı bildiriler anımsatılıyor. Aktütün karakol baskınında ölen teröristlerle, baskında şehit olan askerlerimiz arasında herhangi

Yazının Devamı