Dedenin merakı!

7 Eylül 2008

Son zamanlarda fıkralar aynılandı. Yeni fıkra çıkmıyor. Derken önümüze bu dört dörtlük siyasi fıkra düşmez mi?
Doğu Karadeniz’de bir grup politikacı halkın nabzını tutmaktadır. Adamlar bir köy kahvesinde halkla sohbet ederken o zamana kadar susan bir emice sorar:
- Uşağum de bakayim, siz içki içer misinuz?
Siyasetçiler ezberlemiş gibi hep bir ağızdan:
- Yok dede, Allah korusun, biz içkiyi ağzımıza bile sürmeyiz..
- Sigaraniz var midur?
- Dede biz sigaraya karşıyız, her yerde yasakladık zaten...

Yazının Devamı

Ermenistan golü

5 Eylül 2008

Türkiye komşularıyla iyi geçinmeli.. Barış içinde yaşamalı. Ticareti arttırmalı... Ermenistan’la da ilişkiler düzelmeli...
Düzelmeli de Abdullah Gül’ün ziyareti o yönde bir umut ve mutluluk vermiyor.
Sınırın kapalı olmasından zarar eden taraf Ermenistan.. Barışa muhtaç olan da onlar. Ne var ki onlardan bir jest gelmiyor. Ermenistan ABD ve AB’yi arkasına almış, onların zorlamasıyla Türkiye’yi dizlerinin üzerine çökertme sevdasında... Abdullah Gül de belli ki Ermenistan’a kendi isteğiyle değil ABD’nin zoruyla gidiyor...
Türkiye Ermenistan sınırı kapalı... Diplomatik ilişkiler kesik.. Neden?
Çünkü Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etmeye devam ediyor.
İkincisi, Ermenistan’ın desteği ve teşvikiyle Diaspora adı verilen Ermeni azınlıkları, bulundukları ülkelerde Türkiye aleyhine soykırım tasarıları geçirmeye çalışıyor. Üçüncüsü, Ermenistan’ın çeşitli belgelerinde bugünkü Ermeni topraklarından Doğu Ermenistan diye söz ediliyor. Bu

Yazının Devamı

Nihayet bir jest

4 Eylül 2008

Paşalar da yargılanabilir.. Suçları kesinleşirse hapse de atılabilir... Ama her aşamada hukuka uygun davranmak şartıyla... Eğer laikliği ihlal ettiği Anayasa Mahkemesi kararıyla sabit olan iktidar partisinin medyadaki kalemleri  bir davayı intikam fırtınasına dönüştürmüşse... Yargılamada hukuk dışı uygulamalar görülüyorsa... Buna müdahale etmek de her şeyden önce insanlık görevidir...
O yüzden TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, generallerle birlikte gözaltına alınan Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’e sahip çıkmıştı... Biz de 5 Temmuz 2008 tarihli Milliyet’te şunu yazmıştık:
“...Şemdinli sanığı olarak yakalanan astsubay hakkında Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ‘Tanırım iyi çocuktur’ demişti. Gözaltına alınan Eruygur ve Tolon paşalara o kadarcık bile destek gelmedi... Evet, Genelkurmay yargıya saygılı davranma özeni göstermeliydi. Ama hani, yurt sathına yayılmış yüzlerce emekli subay ve gazi derneğinden iki emekli generale bir küçücük destek gelemez miydi? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun

Yazının Devamı

Binmişiz alamete...

3 Eylül 2008

Bu ülke yönetiliyor mu? Bir ülke böyle mi yönetilir? İşe bakın... Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, TIR’ları gümrükte bekleten Rusya’ya kafadan misilleme başlatıyor. Aynı gün Bakanlar Kurulu toplanarak misillemeyi durduruyor. Bakan boyundan büyük işlere kalkışmış, devletin inandırıcılığını üç paralık etmiş. Ama hâlâ koltuğunda...
Rusya ile Kafkasya arasındaki sorunu çözmeye soyunan Başbakan küçük işlerle uğraşmadığından TIR’lar yine gümrükte bekliyor.
Ayrıca hem o hem de Cumhurbaşkanı karar vermesi zor mu zor, hayati önemde bir sorunla karşı karşıyalar:
- Ermenistan’a gitmeli mi, gitmemeli mi? Maçı nerede seyretmeli?
“Dolmayı zeytinyağlı mı yapsak, yoksa etli mi?” ikilemi kadar beyin yıpratıcı bir sorun bu... Günlerdir karar veremiyorlar. Bir davet patlatıp Ankara’nın elini ayağını birbirine dolaştıran Ermenistan Cumhurbaşkanı karşıdan kıs kıs gülüyor.
Derken bir de Dişli olayı çıktı başlarına... Minare kılıfa sığmadı. Dişli Şaban, CHP’nin iftiralarıyla partisi yıpranmasın diye

Yazının Devamı

Hukuk aranıyor

2 Eylül 2008

Ergenekon iddianamesinin ek dosyasına     nasıl olmuşsa gazeteci Şaban Kalafat ile eski milletvekili Emin Şirin arasındaki bir
telefon konuşması da girmiş. Konuşmada, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın iki hâkim ile bir savcıyı satın aldığı iddia ediliyor... Hayati Yazıcı Milliyet’e demecinde:
- Bu alçakça bir iftira, diye ateş püskürüyor.
Ergenekon iddianamesi malum, başta sona AKP muhaliflerine yönelik suçlamalarla dolu. Araya iktidar mensuplarının tek tük konuşmaları giriyor. Örneğin Tayyip Erdoğan’ın Mehmet Ağar’a 60 milyon dolar verdiği. Erdoğan’ın Büyükanıt’la konuşmaları vs... Bunlar derhal “alçakça iftira” oluyor. Hapiste yatan savunmasız kişilerle ilgili iddialar ise adeta gerçeğin ta kendisi! AKP’li basın, iddiaları kesinleşmiş suçlar gibi veriyor. Yalanlamalara yer vermiyor. İktidar çevreleri başkalarına yönelik hukuksuzluklardan memnun. Sadece mızrağın ucu arada bir kendine dokununca isyan ediyor. Beylerde vicdan, izan, hak, hukuk... Bu kadar...
Eski milletvekili Emin Şirin’in başka

Yazının Devamı

Son taarruz...

30 Ağustos 2008

Büyük Taarruz 26 Ağustos sabahı Afyon’un güneyinden Dumlupınar yönüne doğru başlar ve sonra meydan savaşına dönüşür... 27 Ağustos’ta Afyon Yunan işgalinden kurtarılır. 30 Ağustos’ta Yunan ordusu kuşatılarak büyük kısmı imha edilir... Savaşı Başkomutan Mustafa Kemal doğrudan yönetmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti işgalci emperyalistlere karşı verilen kurtuluş savaşıyla kuruldu...
Atatürk ulusun hangi temeller üzerinde yaşayacağını şöyle açıkladı:
“Bu devletin dayandığı temeller tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız ulusal egemenliktir...”
Ne var ki, bağımsızlık ve ulusal egemenlik Ata’nın ölümünü izleyen yıllarda adım adım satılmıştır...
Bugün Türk ulusu kılcal damarlarına kadar dışa bağımlıdır.. Emekli maaş zamlarını bile IMF’den izinsiz kararlaştıramıyor.
Üstelik ulusal onur, bağımsızlık, demokrasi gibi değerleri savunan insanlar kâh dinazor, kâh statükocu diye suçlanmakta, ulusalcılık yasak kavramlar arasında sayılmakta, sömürgeci ülkeler ve onların işbirlikçilerine karşı

Yazının Devamı

Çapraşık durum

29 Ağustos 2008

Komutanlar geçmişte sık sık laiklik ve cumhuriyeti kollayan mesajlar verdiler. Çok demokrat kimi yazar ve çevreler generallerin konuşmasını demokrasiye darbe olarak niteledi. Sonunda Anayasa Mahkemesi karar verdi... İktidar partisi anti laik eylemlerin odağı olarak hüküm giydi...
Şimdi görevi devralan komutanlar yine laiklik ve cumhuriyet vurgusu yapıyor...
Çok demokrat yazarlar yine askerleri demokrasiye müdahale etmekle suçluyor.
Oysa Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra ortaya çıkan tablo açık... Askerler demokratik sivil rejimin sürekliligini korumak icin hassas davranırken, sivil iktidar partisi demokrasi için bir tehdit durumunda...
Bir başka deyişle...
Demokrasinin temsilcisi olması gereken iktidar partisi, demokrasiyi tehdit ettiği öne sürülen generallere göre daha büyük tehlike oluşturuyor...
* * *

Yazının Devamı

Çevresel dram

28 Ağustos 2008

Yaz sıcağında musallat olan ağır bir gribi çabuk atlatmak için iki gün yazılarımızı kesmek zorunda kaldık. Yazı hayatında ilk kez böyle bir şey başımıza geldi. Önce özürler... Sonra bizi seven ve geçmiş olsun dileklerini ileten sayısız okura sayısız teşekkürler...
Günün konusu, malum, Sinop’ta çevreciler dayak yerken Başbakan’ın kendisini çevrecilerin daniskası ilan etmesi. Yani diyor ki bu ülkede çevre korunacaksa onu da biz koruruz, çevrecilerin boş vakitlerini bu işe ayırmasına gerek yoktur!
Acaba öyle mi? Hayır...
Uluslararası değerlendirmeler AKP hükümeti döneminde Türkiye’nin bir çevre felaketi yaşadığını söylüyor...
Amerikan Yale Üniversitesi bu konuda titiz araştırmalar yapar...
Bu araştırmalarda ülkelerin hava temizliği, su temizliği, iklim değişikliği, toprak temizliği göz önüne alınıyor...
Yale bünyesinde yapılan bu araştırmaya göre, Türkiye 2008 yılında 150 dolayında ülke arasında 72. sırada yer alıyor...

Yazının Devamı