Bir şike anısı...

19 Temmuz 2006

Bizim de bir anımız var... Yıl 1998... Ligin sonları... Fenerbahçe'nin bir yöneticisi, bir aracı ile Şekerspor Kalecisi Murat Karasu'ya Ankara'daki maçta gol yemesi için 100 bin dolar teklif ediyor... Murat, helal süt emmiş bir genç. Durumu kulübe bildiriyor. Sonra mı?... Şike aracısı şahıs maçtan az önce soyunma odası kapısında yakalandı. İfadesinde Fenerbahçe kulübünde kiminle ilişkide olduğunu isim vererek anlattı. Şekerspor Başkanı Cengiz Sezer, ertesi gün yaptığı basın toplantısında bu olayı gazetecilere aktardı. İlginçtir. Tek bir gazete o sözlere yer vermedi. Sadece biz Açık Pencere'de yazdık. Buna rağmen Federasyon soruşturma açma yoluna gitmedi. Fenerbahçe Kulübünden bir açıklama beklenirdi, böyle durumda. Aziz Yıldırım yeni başkan olmuştu. Hiçbir açıklama yapılmadı...Suç belli. Sanıklar belli. Tanıklar belli. Hepsi hayatta. Ama o gün bugün herkes üç maymunları oynuyor. Tabii ki görmezden gelinen tek şike olayı bu değil. Benzeri nice olay var. Diyeceğimiz, bu duyarlık düzeyiyle bu ülkede şike önlenemez... İtalya'da şike yapan kulüplere ağır ceza verilmesi bizim spor çevrelerini de gayrete getirdi. Şike dosyaları açılıyor... İçinden birşey çıkar mı? Yok canım. Maksat

Yazının Devamı

PKK kimin aleti?

18 Temmuz 2006

Adeta alay eder gibi bize "Tek başınıza hareket etmeyin" uyarısında bulundu... Daha da üzüntü verici olanı... "Çok şeye gebe" diye başlayan Bakanlar Kurulu, ABD Büyükelçisinin uyarısının duyulması üzerine yelkenleri suya indirdi, dağ fare doğurdu... Bu iktidar bu edilginlikle ülkeyi teröre karşı koruyabilir mi? Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesine çoktan veda etmiş, bütün dizginleri ABD'ye kaptırmış bir ülke ve bir iktidardan daha fazlası beklenebilir mi? Türkiye'nin ABD karşısında boynu eğik... Irak hükümeti karşısındaki durumu farklı mı?Güneydoğu'da pisi pisine vurulan Türkiye, Kuzey Irak sınırını kapatarak veya benzeri ekonomik zorlamalara girişerek PKK'nın etkisizleştirilmesini pekâlâ dayatabilir... Ancak bunu da ABD'yi darıltmamak için yapamıyor... Bırakalım ekonomik baskı yapmayı, maalesef Kuzey Irak'taki Kürt devletinin oluşumuna yardımcı bile oluyor... İktidar ABD'ye hizmette sınır tanımıyor. Ankara'nın ABD uyduluğu kurumsallaştı. Ulus utanıyor. İsrail'in kaçırılan üç asker karşılığında Filistin ve Lübnan'ı yakıp yıkması, 200'e yakın insan öldürmesi Washington tarafından meşru müdafaa sayılıyor... Aynı Washington, Türkiye'nin iki günde 13 şehit vermesi üzerine sınır ötesi

Yazının Devamı

Aylak bir dergi...

16 Temmuz 2006

Günlerdir evdeyim... Dışarı çıkmak istemiyorum."* * *Koltuk adlı hikâye böyle çekici cümlelerle başlıyor... Okuru daha ilk paragrafta sarıyor... Sizi sıkıntılı bir ruh halinin içine sokup kendisiyle birlikte çekip götürüyor.Aylak adlı hikâye dergisinde diğer öyküler de düzeyli... Ayrıca hikâyecilerle yapılmış röportajlar yer alıyor dergide... Merak ettik... Çıkaran gençlerle tanıştık. 23 yaş civarında üniversiteyi yeni bitirmiş delikanlılar... Dergileri iki ayda bir çıkıyormuş. Ama son sayı ancak üç ayın sonunda çıkabilmiş. Çünkü maddi durumları elvermemiş. 2 bin baskı 1 milyar 600 milyon liraya mal oluyormuş ki, bu parayı denkleştirmeleri hiç kolay olmuyormuş... Dış yardım mı? Göremiyorlarmış. Böylesi yetenekli gençlerimiz var. Ama onların üç yaprak dergi çıkarmalarını sağlayamıyoruz. El uzatan olur mu? Adresleri "aylakdergi@aylakdergi.com" 'Önce oturma odasındaki koltukta oturmuş kafamın içindekilerle boğuşuyordum (oturduğum deri koltuk yaşamış başka bir canlı, başka bir vücut ısısı, bambaşka bir sıcaklık taşıyordu: Belki hayvan, sığır ya da başka bir şeydi önce, can çekişmiş, çırpınmış, ipin bağlı olmadığı sol arka ayağı titremişti, şimdi burun deliklerinden çıkan soluğu enseme

Yazının Devamı

Danıştay'a dönüş

15 Temmuz 2006

"Efendi bu senin işin değil, Diyanet'in işi...""Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlamaya kimsenin hakkı yoktur..."Bu sözler Danıştay'ın türban kararları üzerine Başbakan Erdoğan'ın ağzından çıkmıştı...Biri de çıktı, silahla Danıştay'ı bastı; dehşet saçtı, üyelerden birini öldürdü...Hakkında hazırlanan iddianamede Alparslan Arslan ve arkadaşlarının amacı şöyle vurgulanıyor:"Türbanı baskı şiddet ve tehdit kulanarak topluma hâkim kılmak."Başbakan elbet birilerine gidin Danıştay'ı basın dememiştir...Ama uygun iklimi yaratmıştır... Hedefi tayin etmiştir.Danıştay baskını peşinden suçu "ulusalcı çete"lere yıkmak için hayli yoğun çaba sarf edildi. Başbakan o dönemde henüz iddianame dahi hazırlanmadan:- Danıştay baskınının ardından bir ihanet çetesi çıktı, şeklinde demeçler verdi.Bunların hepsi fos çıktı. Sislerin ardından bir türban cinayeti çıktı.Danıştay ve hukuk çevreleri hâlâ bu saldırının ve işlenen cinayetin şokunu yaşarken...Başbakan'ın bugün artık bir tavır alması... - Danıştay'ın türban kararlarını eleştirdim. ama bu sözlerim terör yaratılması için gerekçe olamaz... Türban yüzünden cinayet işlenmesini kınıyorum, şeklinde bir şeyler söylemesi gerekmez mi? Oysa o hiç

Yazının Devamı

Bakü'den Ceyhan'a

14 Temmuz 2006

- Boru hattının yüz metre sağında, yüz metre solundaki (kimi başka kaynaklara göre 250'şer metre sağında ve solunda) alan Türk yasalarından muaf tutuluyor. Bunlar hangi kanunlar; sosyal haklar, çevre ve insan hakları kanunları. Bu aralıkta yaşayanlar, o sınırın dışında yaşayanların faydalandığı haklardan yararlanamayacaklar. Hatta anlaşma diyor ki, dışarıya uygulandığında benim kârımı azaltacak bir durum ortaya çıkarsa, BP'nin TC hükümetinden bunları çıkarttığı için tazminat hakkı doğacak. Anlaşmada başka şeyler de var. Örneğin Türkiye boru hattından petrol geçişini, ciddi ve oluşmuş bir acil durum dışında, ki bu belirsiz bir tanımdır, yani iş işten geçmeden önce, patlamadan önce asla durduramayacak. BP şirketi kendi paramiliter ekiplerini bile oluşturabilecek. Anlaşmazlık halinde yetki de İngiliz mahkemelerinde. Ayrıca kişisel başvuru hakkı yok. Ancak devlet mahkemeye gidebilir. Yani senin tarlana cüruf atıyorlar, ki bunu çok yaptılar inşaat sırasında, sen mahkemeye gidemiyorsun, devlete sıkıntını arz ediyorsun. Devlet uygun görürse BP ile mahkemeye gidiyor. Geçmişte uzun yıllar TPAO'da çalışmış Jeoloji Mühendisi Tufan Erdoğan, Bakü - Ceyhan Boru Hattı'yla ilgili olarak pek sözü

Yazının Devamı

Kalite dorukta!..

13 Temmuz 2006

"Lenin'i ölü olarak görmek çok güzel."Hakkını yemeyelim, diğer AKP'li siyasiler de o ölçüde esprili ve nitelikli kişiler!..Maliye Bakanı hayali ihracattan vergi kaçakçılığına kadar... Maliyenin her alanında deneyim ve hüner sahibi olmasa, bugün bakanlık koltuğu yerine mali suçlu olarak hapiste olmaz mıydı?..Kültür Bakanı icraat sırasında uyuyabilen ve müzelerin soyulmasını görmezden gelebilen bir zekâ...Milli Eğitim Bakanı imam hatip mezunlarını üniverseteye sokma konusunda başarıya doğru ilerliyor. Bunu başarınca diğer konulara da sıra gelecek...Sağlık Bakanı, Bayındırlık Bakanı, Tarım Bakanı... Hepsi ayrı değer... Danışmanlar da öyle... Cüneyd Bey fındık ve pot kırma ustası... Basın danışmanı Beki'nin kamuoyuna yalan söylediğini dün bizzat Başbakan açıkladı... Bu kadronun lideri Başbakanımız ise şu anda dünya siyasetinde bir yıldız gibi parlıyor... Özellikle itibarlı dostlarıyla ilgi çekiyor; Afgan mücahidi Gülbeddin Hikmetyar, Hamas lideri Halit Meşal, terör finansörü Yasin El Kadı bu muteber isimlerden birkaçı... Danışmanı Zapsu'nun onu Washington'da "Bu adamı kanalizasyona süpürmeyin" diye savunmasından mutluluk duyuyor. Uluslararası görüşmelerde pot kırması ayağına basılarak

Yazının Devamı

25 boş vaat...

12 Temmuz 2006

Peki diyelim ki seçilme yaşıyla ilgili değişiklik ekime yetiştirildi. AKP'nin diğer vaatleri ne olacak?Onlardan hiç söz edilmiyor.Birkaç gün önce AKP'nin seçim vaatlerini sıraladık bu sayfada... 2002 yılında iktidara gelmeden önce neler neler vaat etmişler... Mesela; Seçim yasası ve siyasi partiler yasasını değiştirmeyiDar bölgeli tercihli seçim sistemi getirmeyiSeçime girecek adaylar için önseçim yapmayıSeçilenlerin mal bildirimlerini kamuoyuna açıklamayıDokunulmazlıkları kaldırmayı vs... vs... Tüm bu vaatlerden ses yok... Bir partiyi yüzde 25 oyla iktidara getirecek kadar defolu bir sistemi değiştirmek işlerine gelmiyor tabii ki... Bizde demokrasi dediğiniz zaten.. Bir partiyi iktidara getiren araçtır... Parti iktidardan geldikten sonra yalnızca gitmemenin yollarını arar... Yeni geleceklerin yolunu tıkar. Kural değişmiyor... Başbakan Erdoğan, seçilme yaşının 25'e indirilmesinin önümüzdeki seçimlere yetiştirilmesi için çalışacaklarını söyledi hafta sonunda. Malumunuz... Bir değişikliğin önümüzdeki seçimde uygulanabilmesi için 1 yıl önceden gerçekleştirilmesi gerekiyor... Yani seçilme yaşıyla ilgili değişikliğin önümüzdeki ekim ayına kadar yapılması şart... Eğer ekim geçilirse,

Yazının Devamı

12 Eylül gezintisi

11 Temmuz 2006

"Zorunlu din dersleri sadece Alevilerin değil, ülkenin sorunudur. 1982 Anayasası'ndan önce zorunlu din dersi yoktu. Bu, askeri yönetimin dinsel kesimlerle yapmış olduğu pazarlık sonucu cemaatlere verdiği bir tavizdir..."Öyledir... 12 Eylül yönetimi solu, demokratları, gerçek Atatürkçüleri ezerken, Atatürk'ün mirası olan kurumları kapatırken, dinci kesimde taban aradı. Onlara laikliğe aykırı tavizler verdi. Dolayısıyla ülkenin bugün şeriatla burun buruna gelmesinde rol oynadı.Tabii 12 Eylül yönetiminin tek hatası bu değildi... Demokrasiye daha pek çok darbe vurdu.O yüzden bugün AB'nin TSK'yı pasifleştirmek için gösterdiği çabaya Türkiye'de okur yazar kadrolardan destek geliyor. Bunların kimi kötü niyetli elbet. Mandacı... Ama kimi de samimi. Geçmişin refleksiyle hareket ediyor... Şemdinli'de olay oluyor derhal TSK suçlu sandalyesine oturtuluyor... Hatta Danıştay baskını bile ucu emekli generallere uzanan çetelere fatura ediliverdi... Bunların bir nedeni de TSK'nın sicilindeki 12 Eylülcü sıfatının silinmemiş olması...Bu durum irticanın da daha hızlı yol almasını sağlıyor. Askerler bu gelişmeden rahatsız değil mi? Olmalıdır... O zaman?Bir biçimde geçmişle ilgili bir özeleştiri

Yazının Devamı