İmar planlarında, koruma amaçlı planlarda yer almayan uygulama projeleri bile bulunmayan Konak Tüneli bir süre önce apar topar başladı.
Tünel, Yeşildere’yi Bahribaba Parkı’na bağlayacak. Çıkış noktası İzmir Büyükşehir Belediye binasına 100 metreden daha yakın.
Büyükşehir Belediyesi’nin projeyi planlara işlemesi gerekiyor. Ama bırakın izin almayı “biz kazmaya başlıyoruz” diye haber bile verilmedi.
Başta Şehir Plancıları Odası olmak üzere bilimsel odaların uyarıları hiçe sayıldı.
Böyle olunca da perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu. Şehir Plancıları Odası’na dava açmaktan başka seçenek kalmadı.
Daha önce dava açacaklarını açıklayan Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Zeki Yıldırım’a süreci sordum.
Dava dilekçesini İzmir İdare Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na ulaştırdıklarını söyledi.
İnsanın insana yaptığı zulüm tarih boyunca durmamış. Biçim değiştirmiş ama hep yaşanmış.
Kimi zaman en vahşi hayvanları bile aratacak yöntemler kullanılmış. Kimi zaman da insan ruhuna yönelik saldırılarla işkence edilmiş.
Ama nihayetinde hep özgür düşünce kazanmış. Zulmedenlerin adları ve savundukları düşünceler yok olurken, zulme uğrayanların hem düşünceleri hem adları ölümsüz kalmış.
Sokrates’in öldürülme kararını verenleri hatırlayanınız var mı? Galileo’yu ömür boyu ev hapsi ile cezalandıranları ya da Pir Sultan Abdal’ı kimin darağacına gönderdiğini biliyor musunuz?
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamı ile ilgili oylamada evet diyen milletvekillerinden kaçının adını söyleyebilirsiniz.
Nazım Hikmet’in Türk vatandaşlığından çıkması ile ilgili Bakanlar Kurulu kararında imzası bulunan kaç isim sayabilirsiniz?
Durum bugün de farklı değil. İnsanın insana zulmü çeşitli biçimlerde ne yazık ki devam ediyor.
İzmirli geçen yıl tam 27 milyar 576 milyon lirayı(eski parayla 27 katrilyon 576 trilyon lira) Ankara’ya vergi olarak gönderdi.
Bu rakamla Ankara’yı bile geride bırakarak İstanbul ve Kocaeli’nin ardından en çok vergi toplanan üçüncü il oldu.
Genel vergiler işin bir yanı. Bir de konunun yerelde toplanan vergiler boyutu var.
Emlak ve Çevre Temizlik Vergisi gibi pek çok kalemde vatandaşın ödediği paralar mevcut.
Aslında adı yerel ama bu vergilerin de tamamı, nasıl ve ne zaman alınacağı yasa ile belirleniyor. Belediye Gelirleri Yasası’nda kalem kalem hepsi yazıyor.Fakat ne yazık ki bunca vergi yeterli gelmedi. Ankara, geçen yılsonunda “Vatandaş bir de katı atık vergisi ödesin” dedi.
Zaten su faturalarının içinde yaklaşık 15 yıldır “çevre temizlik vergisi” ödemesi yapıyorduk. Bir de bu yeni vergiyi koydular.
Bergama’daki altın madeni, üretimde siyanür kullanımı nedeniyle uzun süre tartışmalara neden oldu.
Köylülerin yürüttüğü mücadele Türkiye sınırlarını aşarak dünya kamuoyunda dikkat çekti ve yabancı birçok basın organında bile haber oldu.
Gerçekten de bizim ülkemizde de çevrenin korunması konusunda artık bir duyarlılık oluştuğunun en somut kanıtıydı.
Geçenlerde bir toplantıda Nika-İş (Nikelajcılar ve Kaplamacılar) Sitesi Başkanı Mehmet Tosun’un açıklamalarını dinleyince hayretler içinde kaldım.
Meğer siyanürlü atıklar İzmir’in kent merkezinde her yerde bol miktarda varmış.
Hem de neredeyse her semtte ve her köşe başında.
Mahalle aralarında bile yüzlerce işyerinde her gün her saatte üretilip çocukların oyun alanlarına belki de birkaç metre uzaklıkta siyanürlü atık varmış.
Yıl 1976. O zaman Yugoslavya’ya bağlı Hırvatistan’ın Hvar kentinde dünyanın en büyük moda etkinliklerinden biri düzenlenir.
O yıl bu etkinliğe Türkiye’den de ilk defa bir modacı davet edilir.
İtalya, Fransa, ABD gibi modanın merkezi olan ülkelerden dünyaca ünlü modacılar vardır.
Türk modacı, ekibiyle birlikte haftalarca çalıştıktan sonra birbirinden güzel kreasyonlar hazırlar.
Zagreb’e gidip kendisine ayrılan bölümde arkadaşlarıyla son hazırlıkları yapar.
Fakat salona girdiğinde ilginç bir durumu tespit eder. Katılımcı tüm ülkelerin bayrakları salonda sergilenirken Türk bayrağı yoktur.
Foça, Karaburun Midilli üçgeninin tam ortasında denizin içinde meydana gelen depremin kamuoyuna olan etkisi kendi büyüklüğünden fazla oldu.
Günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor, hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor.
İyi ki de öyle oluyor. Çünkü gerçekten de bu yaşamsal konuyu ne kadar gündemde tutarsak o kadar iyidir.
Konuyla ilgili olarak Türkiye’nin deprem ve jeofizik konusunda önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Övgün Ahmet Ercan ile konuştum.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Başdanışmanı olan Ercan, aynı zamanda Yeditepe ve Maltepe Üniversitelerinin İnşaat, İTÜ’nün de Maden Fakültesi’nde dersler veriyor.
Ayrıca da Çevre Bakanlığı’nın Riskli Yerler ve Riskli Yapıları Tespit Komisyonu’nun 20 üyesinden biri.
* * *
Malum bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. Fakat Türkiye’de işçinin bayram yapacak hali var mı? Bir bakalım.
Ülkemizin her açıdan en gelişmiş, en çağdaş birkaç kentinden biri olan İzmir’den bazı rakamlar vermek sanırım durumu ortaya koyacaktır.
Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı’ya İzmir’de işçilerin durumunu sordum.
Bugün bayram kutlayacak olan işçinin İzmir’deki vaziyeti şöyle:
Nüfusu 4 milyonu aşan İzmir’de kayıtlı olarak yaklaşık 750 bin çalışan var. Bunun yarısı oranında da kayıtsız çalışan olduğu tahmin ediliyor.
Sendikalı işçi sayısı ise sadece yüzde 6. Yani 50 bin kadar sendikalı şanslı işçi var.
Diğerlerinin durumu ise patronun iki dudağı arasında. İzmir’de kayıtlı 700 bin işçinin tüm çalışma koşullarına işveren karar veriyor.
Geçen salı günü (24 Nisan) bu sütunlarda yayınlanan “Doğalgaz 10, jeotermal 0” başlıklı yazımda İzmir’de doğalgaz abone sayısının 300 bini aştığını, jeotermal abonesi sayısının ise 30 bini bile bulmadığını yazmıştım.
Doğalgaz çalışmalarını planlayanların ve çalışmaları hayata geçiren ekiplerin başarısının sayısal olarak ortada olduğunu anlatmıştım.
Yazıyı okuyan Jeotermal A.Ş Genel Müdürü Sinan Arslan aradı ve gerçekten son derece yararlı bilgiler verdi.
2000-2010 yılları arasında Maden Tetkik Arama Ege Bölge Müdürlüğü görevini de yürüten maden mühendisi Arslan son 30 yılını bu konulardaki araştırma ve uygulama işlerine vermiş.
Öncelikle anlattıklarına göre İzmir’de jeotermalin doğalgazla sayısal olarak yarışma şansı yok.
Çünkü jeotermal enerjide rasyonel olarak kullanılabilecek kaynaklar en fazla 35 bin konuta yetecek kadar.