Sezona başlarken yeni aldığın futbolculara çok dikkat edeceksin. Laf olsun diye transfer yaparken o zaman sorun yaşarsın. 11 futbolcu alınmış, bunların kaç tanesi Galatasaray’ın geleceğinde olabilir?
Hesap ortada… Ligin ilk yarısını liderin 22 puan gerisinde kapıyorsun. Kimse hiç ah-vah çekmesin. Uzun süredir bas bas bağırmıyor muyuz, bu takımın santrforu yok diye. Halil, son vuruşlarda çok iyi olmasa da, forvet arkasında başarılı. Mustafa Muhammed çok iyi bir futbolcu ama dikiş tutturamadı. Düzelmeyecek mi, düzelecek.
En önemli mevki altı numara. Burada Taylan da, Berkan da takıma fazla katkı veremedi. Bu iki futbolcu da sekiz numarada daha faydalı olur görüşündeyim. Bunun için Şili Milli Takımı’nın altı numarası Pulgar transfer edildi. Erick Pulgar ile takımdaki sistemin daha iyi çalışacağını düşünüyorum. Gomis gibi bir santrforla gol sayıları artar. Hele Mustafa ile Gomis beraber oynadıklarında forvetteki sıkıntı da biter. Sakın Fransız santrforun yaşını kimse eleştirmesin, Drogba geldiğinde sanki kaç yaşındaydı!
Kalede İsmail Çipe oynadı,
Her zaman söylüyorum, kulüplerin sahibi taraftardır. Taraftarın ne kadar çoksa, kulübüne ne kadar sahip çıkıyorlarsa o kadar büyük kulüp oluyorsun. Galatasaray’da yaşananlara bakıyorum, tam bir kaos ortamı var. Futbol takımı olsun, yönetim olsun herkes iyi şeyler yapmak için cebelleşiyor ama maalesef başarılı olamıyor. Gerçekleri de görmek istemiyor.
Teknik direktörler gelir gider, başkanlar gelir gider ama bu 117 yıllık kulüp hep var olacak. Bütün herkes menfaat gözetmeden kulübüne yardımcı olacak. Galatasaray’da maalesef gerçekler görünmek istenmiyor. Kulübün lokomotifi olan futbol takımının bu şartlar altında kırmızı çizgiden uzaklaşması mümkün değil. Son Trabzonspor maçına bakıyorum. Takım iyi de futbol oynuyor ama ortada gerçek olan bir şey var. Şu an süper bir kadro yok. Mevcut futbolcular da 60. dakika gelince oyundan düşüp, hatalara başlıyorlar. Taraftarın bir bölümü bunun farkında değil.
Tribünlerden protesto geldikçe futbolcuların ayakları
Son haftalarda bilhassa da maçın ilk yarısında bu kadar motive, agresif, yüksek tempolu, pres yapan bir Galatasaray’ı ilk defa seyrettim. İlk 45 dakika skoru artırmaları gerekirdi. Takım olarak bütünleşmişler, defans hata yapmıyor, orta sahada özellikle Emre Kılınç yıldızlaştı. Taylan, Berkan iyi oynadılar, Kerem ve Cicaldau, Trabzonspor savunmasını epey hırpaladılar. Bilhassa kaptırdıkları toplarda hücumcular geriye gelip orta sahaya yardım ettiler.
Bunlar Galatasaray’da görmediğimiz şeylerdi. Ama biliyorsunuz futbol 45 değil; 90 dakika… Trabzonspor bu ligin lideri. Çok iyi bir hocası var, çok da iyi bir kadroya sahipler. İlk yarı takımının hatalarını tespit etmiş, ikinci yarıda değişikliklerle oyunu sarı-kırmızılıların sahasına yıktı. Berkan ile Taylan yorulup oyundan düştüler ve çok hata yapmaya başladılar. Yenen ilk golde Bakasetas topa vururken, Berkan o pozisyonu seyrediyor. Halbuki Yunan futbolcuya o gol vuruşunu yaptırmamalıydı. İkinci goldeyse Taylan’ın affedilmez bir hatası var. Resmen harakiri yaptı. Ayağındaki topu rakibin önüne yuvarladı, Visca’nın
Hatayspor maçında hakem ağırlıklı yazmıştım. Dün gece ise hakemden hiç bahsetmemek için karar almıştım. Ne yalan söyleyeyim hata da yapacağını düşünmüyordum. Ama Galatasaray mağlup durumdayken 70’li dakikalarda VAR hakemiyle beraber öyle bir hata yaptılar ki, yazmazsam herhalde tepki görürüm diye düşündüm. Kasımpaşalı Travnik, Emre Kılınç ile 18’in içinde ikili mücadeleye giriyor. Travnik yere düşüyor, kolları açık vaziyette top eline çarpıyor ve hakem ‘devam’ diyor. Kaç gündür maçlar seyrediyoruz, bir sürü penaltılar gördük, daha basit pozisyonlarda bütün hakemler penaltı veriyor. Maalesef hakem Tugay Kaan Numanoğlu VAR ile konuşarak vermedi. Hakikaten günah! Üstelik Travnik ikinci sarı karttan oyundan atılacaktı. Ama Galatasaray zaten top oynamıyor. Hakemleri de aşıp maçlardan puan alması çok zor. Galibiyetten vazgeçtim, berabere bitirmesi de çok zor. Gelelim oynanan futbola...
Kasımpaşa eski Galatasaray olmuş; Galatasaray da
Koca hafta Galatasaray bir sürü sorun yaşamış, zorlu Hatay deplasmanına gelmiş, sıkıntıları var, sahada tüm futbolcular elinden geldiğince mücadele ediyor, rakip futbolcular da müthiş savaşıyorlar... Ama sahada bir hakem var ki; inanın yazık ediyor. Hem oynanan futbola, hem de sarı-kırmızılılara...
Hakem Erkan Özdamar beğendiğim bir hakemdi. İnanın dünkü karşılaşmaya tayin edilince çok sevindim. Ama ne yaptı, maçın önüne geçti. İlk yarıda Kamara önüne gelen futbolcuyla didişiyor, sataşıyor fakat Özdamar bu oyuncuyu ikinci sarı karttan dışarı atmıyor. Hele Sacha Boey ile bir pozisyonu var ki, hangi hakem olsa, Boey’in yaptığı bir şey olmadığından sadece Kamara’ya sarı kart gösterir. Yine ilk yarı Kerem’e ceza sahası içinde yapılan bir hareket var ki, yüzde yüz penaltı. Hadi orta hakem atladı diyelim, VAR hakemi neden müdahale etmiyor.
Hatayspor’un attığı ikinci gol net ofsayt. Yayıncı kuruluş çizgi bile çekmiyor. Oynanan futbolu yazacağımıza biz hakem hatalarını yazar olduk. İnanın yazarken ben utanıyorum. Türk futboluna ve bu
Gerçekten çok üzülüyorum. Galatasaray’ın bu sorunları yaşamaması gerekirdi. Fatih Terim’in bizde bıraktığı iz tabii ki çok büyük. Biz kendisini olduğu gibi kabul ettik.Terim, 2000 yılında Galatasaray’dan Fiorentina’ya giderken gözyaşı döktük, ‘gitme hoca’ dedik. Rahmetli Özhan Canaydın o dönem başkandı, Lucescu da teknik direktördü ve takımı şampiyon yapmıştı. Biz başkana ‘Gönüllerin hocası boştayken, Lucescu nasıl bu takımı çalıştırır’ dedik. Ardından da Lucescu’nun yerine tekrar Fatih Terim’i getirttik. Terim iki sezon başarılı olamadı ve Canaydın tarafından işine son verildi. Daha sonra Ünal Aysal başkan, hoca da tekrar Terim oldu. Drogba’lı, Sneijder’li, Burak Yılmaz’lı kadrosuyla sarı-kırmızılılar iki sene şampiyonluğa ulaştı. Sonrasında hoca, Başkan Aysal ile anlaşamayarak milli takıma gitti. Ardından herkes hocanın sevgisiyle Aysal’dan adeta intikam aldı ve kulüpte kongre yapıldı.Daha sonra Tudor geldi. Başta UltrAslan olmak üzere, bütün camia, bütün basın
Kim ne derse desin, taraftar kan ağlıyor. Galatasaray’ın tarihinde böyle üst üste başarısızlıklar yok. Eksik olabilir, sakat olabilir, cezalı da olabilir. Ama sen Galatasaray takımısın. Sahaya çıktığın zaman kendi seyircin önünde o maçı kazanacaksın. Maalesef şu anda sarı-kırmızılı takımın o görüntüsü yok. Evet gol pozisyonlarına giriyor ama hepsi bu. Her şeyden önce takımın yumuşak karnı orta sahası. Sezon başından beri oraya bir çare bulunmadı ki. Taylan varken, Berkan şart mıydı? Berkan’da çevre kontrolü yok, doğru dürüst pas atamıyor, şut çekemiyor. Ya da Taylan’ı gönderip Berkan’ı alsaydınız. O parayla da ya Melo ya da Fernando gibi bir altı numara alsaydınız.Kadro mühendisliğini kim yapıyor bilemiyorum. Ama kim yaptıysa bir türlü planlanan olmuyor. Şu hale bakın tecrübe kazansın diye gönderilen Okan Kocuk neredeyse sahanın en iyisiydi. Bu sezon ne hikmetse hep böyle oluyor. Adana Demirspor’da Yunus, Giresunspor’da Okan harikalar yaratıyor. Fazla derinlere inmek istemiyorum. Ama herkes şapkasını
Her sezon aynı kavgalar, aynı hikayeler... İnanın artık bunlardan sıkıldık. Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın, Mustafa Cengiz’in yaşadıklarını, kesinlikle Burak Elmas’ın yaşamasını istemem. Genç bir başkan ama bu sorunları bitirecek olan da kendisi...
Şu anda sosyal medya kırılıyor. Bir kesim Fatih Terim’i itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Diğer bir kesim Terim’e sahip çıkıyor. Tam bir kaos ortamı yaşanıyor. Galatasaray’ın yöneticisine çok ağır suçlamalarda bulunuluyor. İşin en kötüsü transfer zamanı olmasına rağmen ‘sarı-kırmızılılara sahip çıkıyorum’ diyerek başkanı, hocayı, kulübü itibarsızlaştırmak için her şey yapılıyor.
Bunu kim önleyecek? Başkan, camianın lideridir. O istediği hocayla çalışır, isterse transfer yapar. Bunun kararını şu anda Galatasaray’da verecek kişi Burak Elmas’tır. Bu tartışmalar, bu dedikodular, bu suçlamalar devam ettiği müddetçe herkes fazlasıyla yıpranacak ve kaybeden sadece Galatasaray olacak.
Evet, herkes hata yaptı. Şu anda kulüpte gençleştirme