Sezon başı takımlar oturuncaya kadar sıkıntılar yaşanıyor, bu kaçınılmaz. Galatasaray’ın şanssızlığı sezona PSV gibi çok iyi bir takımla maç oynayarak başlaması oldu. Bir yandan da belki de iyi oldu. Hepimiz, başta Fatih Terim olmak üzere takımın eksiklerini gördük.
Önce şunu söyleyeyim; yeni transferlerden takıma beş futbolcu girecek ama kesinlikle söylüyorum bu futbolcuların oynanan futbola katkısı yüzde 50 değil, yüzde 200 olacak. Sağ bek, sol bek, orta saha tamamen değişecek. Şu an yenilen gollerde bütün suçu defansa atıyoruz ama işin doğrusu o değil. Orta saha yetersiz olunca rakip ataklar ve takımın bütün yükü iki stoperin üzerine biniyor. İki bek de yetersiz olunca sorunlar ortaya çıkıyor.
Şu an takımda 6 numara futbolcu yok. Taylan gelecek, ondan da önemlisi Alanyaspor’dan transfer edilecek olan Berkan hem defans hem hücumda Galatasaray’a çok büyük katkı yapacak. Rumen futbolcu Cicaldau, ilerdeki santrforla rakip savunmaya devamlı baskı yapabilecek ve kaleye şut çekecekler. Şu an bunu takım yapamıyor.
Takımdak
Tabii ki PSV’ye iki maçta da yenildi diye herkes üzülüyor ama bir de işin gerçeğini görmek lazım. Bu Hollanda ekibi gerçekten çok iyi bir takım. Türkiye’de PSV’yi eleyecek bir takım yok. Mutlaka bundan sonraki turları da geçerek, Şampiyonlar Ligi’ne katılacaklardır.
Galatasaray ilk maçta da hazır değildi; dün gece de baktık yine hazır bir görüntü ortaya koymadı. Dün gecenin tek kazancı Diagne oldu. Benim anlayamadığım bir tek şey var. Bunu gerçekten öğrenmek istiyorum. Bu Diagne gibi santrfor Türkiye’de yok. Neden kulüp olarak veya Fatih hoca bu çocuğa sarılıp, faydalanmayı düşünmüyor? İki sezondur hep sürgüne gönderiliyor. Adamın fiziği yerinde, topa iyi vuruyor ama ne hikmetse sarı-kırmızılılarda forma şansı bulamıyor! Bana bu tutum yanlış geliyor.
Takıma yeni bir sağ bek ve bir sol bek monte edilecek. Rumen futbolcu Cicaldau mutlaka büyük katkı verecek. Yeni transferler yapılacak, eminim mutlaka Galatasaray değişecek, daha iyi ve daha agresif futbol oynayacak. Biz ilk maç sonrası
Galatasaray çok büyük bir kulüp... 30 milyon taraftarı var. Bu taraftar, takımının hep başarılı olmasını ister. Sahada bütün futbolcuların ölesiye mücadele etmesinden gurur duyar.
Şimdi gelinen noktada büyük resme bakıyorum, maalesef o koca Galatasaray Kulübü, yurt dışında ve yurt içinde hiçbir rakibini korkutamıyor, ürkütemiyor. Küme düşmeye aday takımlar bile sarı-kırmızılı takımdan puan alabiliyor. Bunun sebebi nedir bilemiyorum. Benim şu anda gördüğüm takım, rakipleri kadar çabuk değil. Karşı taraf hatasız oynarken, maalesef futbolcular umulmadık şekilde üst üste hatalar yapıp, taraftarın psikolojisini bozuyorlar.
Oyun anlayışına baktığımız zaman herkes daha fazlasını bekliyor. Bu nasıl düzelir bir de ona gelelim...
Transfer yaparak takım kendine gelir mi? Kesinlikle düzelmez. Önce futbol anlayışının değişmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Kafama takılan en önemli konu ise Marcao için övgülerde bulunmadık mı, 30 milyon eurodan aşağı satılmaz demedik mi?
Aynı şekilde bu çocuk savaşçı demedik
Galatasaray tecrübeli bir takım. Daha maçın başında Marcao’nun Muslera’ya geri pasında Uruguaylı kaleci baskı yapan iki oyuncunun arasından topu geçireyim derken, takımına bir gol yedirdi. Muslera topu bıraksa korner olacak. Marcao neden topu kaleciye atıyor? Anlaşılır gibi değil. İkinci golde Emre Kılınç’ın kaptırdığı top PSV’nin ikinci golü oluyor. Üçüncü golde ise gerçekten çok üzüldüm. Üç stoperin arasına atılan ara pasla kalemizde gol oldu. Hele Luyindama yanından geçen topa müdahale bile edemedi. Dördüncü golde ise Marcao evlere şenlik. Böyle basit hatalardan gol yersen, zaten tur atlaman imkansız.
Bizler heyecan yapıyoruz, transferler geç kaldı diye taraftar çıldırıyor ama hepsi hikaye. Dün geceki Galatasaray’a üç tane daha transfer yapmış olsan ne fark edecek? PSV’nin futbolcu kalitesi, futbol mentalitesi sarı-kırmızılılardan çok farklı. Adamların sistemi oturmuş. Bütün futbolcular birbirini tanıyor. Her şeyden önce çok süratliler. Orta sahada sana
Galatasaray’ın yeni Başkanı Burak Elmas’a hayranlığım her geçen gün artıyor. Konuşma üslubu, yaşanan olaylara bakış açısı, dik duruşu... Bu özellikleri beni gerçekten çok etkiliyor. Her şeyden önce kültür olarak dolu bir insan. 47 yaşında, genç ve dinamik.
Bu artıları, Galatasaray camiası iyi kullanmalı. Şimdi bakıyorum transferde geç kaldı diye eleştiriler başladı. Bu sözleri sarfedenlere iki lafım var... Birincisi kulüp artık yaşlı futbolculara, geleceği olmayan isimlere yatırım yapmayacak. İkincisi ise genç, dinamik, uzun seneler Galatasaray’a hizmet edecek isimler alınacak.
Başkan Burak Elmas’ın transferdeki düşüncesi, tarzı bu. Düşünün yıllardır yaşananları. Her sene 30-40 milyon euroyu sokağa atan bu kulüp değil miydi? Taraftar istedi diye, 35 yaşındaki Falcao’ya 5 milyon euro verilmedi mi? Kolombiyalı forvetin hiçbir hayrı olmadan kulübe verdiği zarar 250 milyon lira... Aynı transfer politikasıyla 13 milyon euroya Diagne alındı. Şu anda tekrar kulüp arıyor... Diagne’nin de verdiği zarar 200 milyon lira. Bu
Başta teknik direktörler olmak üzere futbolcular da çok zorlu bir sezon geçirecekler. EURO 2020’deki oyun kalitesini, sahaya konan mücadeleyi bizim taraftarlar, Süper Lig’de görmek isteyecekler.
Bizim kulüplerimizin, buna A Milli Takım da dahil neden Avrupa’da başarılı olamadığını bu şampiyonada gördük. İlk önce al gülüm, ver gülüm futbolunu artık hiçbir takım oynamıyor. Herkes sadece golü düşünüyor. Tempoları, mücadeleleri bizim çok üstümüzde. Birbirine dirsek atan, kafa atan, yere düşüp sekiz takla atan bir tek futbolcu görmedim.
Hakemler de sürekli maçın içinde... Hata yapsalar bile oyunun önüne geçmiyorlar, kimseyle didişmiyorlar ve sadece hızlı futbol oynatmak için çaba gösteriyorlar. Bunlar olunca da seyir zevkine kalite geliyor.
İki sezon sonra bütün statlara kapasitesinin yüzde 50’si kadar taraftar gelecek. Bu seyirciler inanın stat tamamen doluymuş gibi takımlarını destekleyecekler. Çünkü herkes şu anda futbola, o
Galatasaray’da artık yeni bir sayfa açıldı. Başkan Burak Elmas mutlu, Teknik Direktör Fatih Terim mutlu, taraftar da mutlu... Yani problem kalmadı. Bunu zaten Terim’in yüz ifadesinden anlıyoruz. Geçen sezon maçları buz kovasının üzerinde takip ediyordu! Bu da benim çok gücüme gidiyordu. Şimdi ise Dinamo Bükreş maçında gördük ki doğru dürüst bir koltukta oturuyor.
Her şeyden önemlisi Başkan Elmas ile Terim tek vücut olmuşlar. Bu da Galatasaray’da bundan sonra güzel şeylerin yaşanacağının habercisi. 20 Temmuz’da PSV ile Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı var. Birçok da ağıt yakanlar var, neden transferler geç kalıyor diye. Önce şunu söyleyeyim Galatasaray’ın zaten iyi bir kadrosu var. Bu kadro geçen sezon sorunlar yüzünden gerçek gücünü sahaya koyamadı. Şimdi ise sorun kalmadı ve takıma Aytaç gibi, Alpaslan gibi çok kaliteli iki yerli futbolcu da alındı. Bu isimlere yenileri de tabii ki eklenecek.
Ama 7 Temmuz’da UEFA’ya bildirilecek listeye yeni transferler
Önce yeni Başkan Burak Elmas’ı kutlarım. Kendisini çok iyi tanırım; adam gibi adamdır. Pırıl pırıl bir beyni vardır, sevecendir. Her şeyden önemlisi de adaletli bir insandır.
Seçimlerde Allah, Galatasaray’ı korudu! Öteki adayların hiçbiri kulübün içinde barışı sağlayamazdı. Ama şimdi Elmas; taraftarı, camiayı, 30 milyonluk büyük bir aileyi tek vücut yaptı. Ve Burak Elmas’ın yaşı 47, uzun seneler kulübe hizmet edecek. Peşin peşin söylüyorum, Galatasaray’ın tek patronu Burak Elmas’tır, başkan ne derse o olur.
Eski Başkan Mustafa Cengiz’in hataları oldu, kabul ediyorum ama kulübü için de o kadar faydalı işler yaptı ki, hem de çok zor şartlarda. Bir kişi teşekkür etmedi. Gerçekten yerden yere vuruldu. Burak Başkan kendisine hizmetlerinden dolayı teşekkür edip kucaklayarak sarı-kırmızılılarda yeni bir sayfa açtı. Artık kin, nefret kusan ve kavga çıkaran insanlar acımasızca eleştirilecek, ilk eleştiren de ben olacağım.
İletişim tamamen değişiyor. Kulübün basın sözcüsü olacak. Tabii ki başkan