Son iki haftadır galip gelmesine rağmen oynadığı futbol göz doldurmamıştı Galatasaray... Ama dün gece 70 dakika gerçekten sahanın her yerinde basan, yardımlaşan, bir bütün olarak mücadele eden bir takım vardı sahada...
Buna rağmen defansta yine bilhassa Marcao’nun hataları, yenen goldeki yer tutuş. maçtaki o güzel futbol defolarıydı. Ne olursa olsun son 15 dakika sarı-kırmızılılar birden oyundan düştü. Sivasspor ilk golünü buldu, beraberlik sayısını da atabilirdi. Demek ki Galatasaray tam olarak şu anda hazır değil, ama bilhassa kaptan Arda’nın oyunu, Feghouli ve Belhanda’nın iyi mücadelesi, Taylan’ın ve Emre Kılınç’ın olağanüstü futbolu, Babel’in yoruluncaya kadarki performansıyla Falcao ve Diagne’yi aratmaması gerçekten Galatasaray adına ilerisi için umut vericiydi.
Taraftarların karamsarlığa gerek olmadığının ispatıydı dün gece. Kim ne derse desin Sivasspor iyi bir takım. Ve Galatasaray deplasmanda oynamasına rağmen iki gol atıp, 70 dakika sahaya ağırlığını koyabiliyorsa bu gerçekten büyük başarı...
Omar kaç
Çözülmeyecek bir sorunu yok Galatasaray’ın... Ankaragücü maçına bakıyorum, ilk yarıda çok kötü oynayan bir takım. Son 25 dakikada ise Arda ile Feghouli oyuna giriyor, Babel ortaya geçiyor ve takım toparlanıyor. Sorun defansta değil, ileri uçta.
Solda Babel, sağda Emre Kılınç, santrforda ve onun arkasında kim oynuyorsa rakibe baskı yapamayınca, Galatasaray’ın kalesinde tehlikeler oluşuyor. Önde oynayan futbolcuların fizik gücü, mücadelesi yetersiz kalıyor. Buna Emre Kılınç da dahil. Emre, kaleye dikine giden bir oyuncuydu. Ama şimdi maalesef bütün yeteneklerini, gücünü kaybetmiş görünüyor.
Peki, Arda ve Feghouli 90 dakika oynadıkları zaman neden bu baskıyı yapamıyorlar? Ömer Bayram ile Etebo, hatta bu iki ismin yanına Omar’ı da koyabiliriz. Neden istikrarları yok? Bir maç iyiler, ikinci maç kötüler. En büyük sorun da top defanstan çıkıyor, orta sahaya geliyor, buradan tekrar kaleciye geri dönüyor. Saracchi, Omar, Marcao ve Luyindama bunu maç boyunca 30 kere
Kolay değil, üst üste mağlubiyetler alıp, Avrupa kupalarından da elenirsen, takımın morali de, motivasyonu da sıfır olur. İyi futbol oynamasan da geçen hafta Erzurumspor karşısında üç puanı aldın. Dün gece bilhassa ilk yarı çok kötü futbol oynamana rağmen uzatmalarda Babel’in attığı golle öne geçtin.
İkinci yarı daha derli toplu, hücumu düşünen, pozisyona da giren bir Galatasaray vardı. Bunun da tek sebebi Diagne’nin sahada kaldığı sürece takımını bir kişi eksik oynatması. Ne zaman ki Senegalli forveti Fatih Terim kenara aldı, o zaman takım rahatladı. Diagne herhalde Galatasaray’ı kafasından silmiş. Sakın bana hiç kimse bu oyuncuya top gelmediğini söylemesin. Evet top gelmiyor ama bütün futbolcular bile mücadele ederken, kendisi 10 metrelik alanda en ufak bir gayret göstermiyor.
Her şeyden önce oyuna motive değil. Bunu herkes görüyor. Kim ne derse desin, Falcao çok büyük futbolcu. Erzurumspor maçında geçen hafta haksız yere oyundan atıldı. Dün de gol yollarında en büyük eksik Kolombiyalı
Galatasaray uçurumun kenarından döndü. Fatih Terim ve Başkan Mustafa Cengiz yan yana gelip sorunlara bir çözüm bulmasaydı bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık.
Önce şunu söyleyeyim; Terim kırk senedir bu kulübe hizmet ediyor. Kesinlikle onu sadece bir teknik direktör olarak görmemek lazım. Böyle bir düşüncenin üzerinden hareket edilirse bunun altından hiç kimse kalkamaz. Taraftarın hocaya olan sevgisini herkes görüyor. Hepsi her fırsatta Terim’e olan sevgilerini dile getiriyorlar.
Bunun için ne yapmak lazım... Camianın içinde Galatasaray’ı karıştırmak için büyük uğraş veren insanlar var. Başkan Mustafa Cengiz olsun, Fatih Terim olsun bunların samimiyetine inanmamaları lazım. Hatta ciddiye alıp, bu tip insanlarla konuşmamaları gerekir. Şu hale bakın. Hocayla yönetim sorun yaşıyor, divan başkanı Erzurum maçının oynanacağı gün açıklama yapıyor ve ‘Başkan gereğini yap’ diyor. Yani istifaya çağırıyor.
Sakın hiç kimse divan başkanının Fatih Terim’i çok sevdiğini, onun için
Her hafta aynı şeyleri yazıyoruz; Galatasaray zor bir dönem geçiriyor. Mutlaka bunu atlatacak. Büyük kulüpler dönem dönem böyle sıkıntılı zamanlar geçirirler. Sarı-kırmızılı takım da bunu yaşıyor.
Bakıyorsun, maçta galip gelmesine rağmen keyif veren, bol pozisyonlu, rakibini presle boğan bir takım görüntüsünde değil. Bir süre daha herhalde böyle devam edecek. En büyük handikap ise çok zor gol atıp, çok kolay gol yenilmesi. Marcao’nun yaptırdığı penaltıya bakıyoruz, komedi gibi bir şey. Brezilyalı futbolcu için sol ayağı çok iyi diyoruz, yerini bulan bir tek pası yok. Aynı şekilde Omar da, sahada mıydı değil miydi, anlamadık...
Kanatlardan orta gelmiyor, orta sahada bir boğuşma… Ancak Babel tecrübesiyle iki uzun top attı, birini Emre Kılınç, birini Falcao gole çevirdi. Galatasaray’ın en azından Süper Lig’e daha tam olarak hazır olamayan Erzurumspor karşısında gücünü göstermesi gerekirdi. Ama yok, maalesef… O coşkuyu ve o mücadeleyi, o hırsı sarı-kırmızılı hiçbir futbolcuda
İnsan gerçekten üzülüyor. 30 milyon taraftarı olan kulüp, bir türlü huzuru bulamıyor. Yıllardır her transfer döneminde taraftar, yönetim, hoca birbirlerine girip, bütün olumsuzlukları yaşıyorlar.
Her gün yazılı ve görsel medyada Galatasaray ile ilgili problemler dile getiriliyor. Bunun önüne geçmek için maalesef en ufak bir gayret gösterilmiyor. Evet, sarı-kırmızılılar iyi futbol oynamıyor. Bundan da herkes rahatsız. Ama ne olursa olsun kulübün başkanı hiçbir ortamda sözleşmeli futbolcusunu kötüleyemez. Oyuncudan şikayetleri varsa, hocayla yan yana gelinir, kapılar kapatılır ve bütün problemler anlatılır. Ama medya yoluyla bunu yapmaya kalkarsan sorunlar daha da büyür.
Belhanda, Feghouli ve Falcao... Ne kadar kötü futbol oynasalar da Galatasaray’ın sözleşmeli oyuncuları ve daha mukavelelerinin bitmesine Belhanda’nın 1 yıl, Feghouli ve Falcao’nun iki yıl var... Bu isimleri kadronda görmek istemiyorsan, transfer sezonu bitmeden oyuncularla anlaşıp, onları bırakabilirsin. Ama her şey bittikten sonra
Galatasaray’da sıkıntılar devam ediyor. Fatih Terim, elindeki kadroyu daha tam olarak Süper Ligin temposuna ayak uyduracak şekilde organize edemedi.
Bunun da bir süre sebepleri var. Sakatlar, huzursuzluklar, her şeyden önce zaten elinde geniş bir kadro yok. Bir de Belhanda, Feghouli gibi futbolcuları “başka kulüplere gidin sizi istemiyoruz” diyerek resmen dışladılar. Yine buna rağmen Belhanda oyuna girdikten sonra takımının en çok mücadele eden futbolcusuydu.
Bunun için diyorum, bu transfer sezonları Galatasaray’a çok zarar veriyor, dengesini bozuyor. Malesef yıllardır buna çare bulunamıyor. Her neyse, artık devre arasına kadar transfer de yok, futbolcular da bunu biliyor. Belki bundan sonra artık toparlanmaya başlarlar.
Alanyaspor, ligin lideri... Kim ne derse desin, sistem olarak, kadro olarak tüm takım bütünleşmiş... Deplasmanda oynamalarına rağmen müthiş baskı yapıp Galatasaray’a hatalar yaptırdılar. Bilhassa Marcao, Luyindama nefes alamadı. Orta saha bir yere kadar mücadele edebiliyor. Ama ilk yarı Babel, Emre Akbaba, Emre Kılınç defansif anlamda takımlarına
Galatasaray’da artık herkesin şapkasını önüne koyması lazım. Büyük kulüpler başkanlık sistemi ile idare ediliyor. Başkan ne derse o oluyor. Madem kongre üyeleri başkanını seçiyor buna da herkesin görev süresi bitene kadar saygı göstermesi gerekir. Ya da Galatasaray camiası biraraya gelecek, bir başkan profili bulacaklar ve sonuna kadar onu destekleyecekler.
Faruk Süren’in nasıl gönderildiğini hatırlıyorsunuz. Yerine gelen, Allah rahmet eylesin Özhan Canaydın o kadar büyük sorunlarla uğraşmasına rağmen adamı canından bezdirdiler, hastalık sahibi yaptılar ve sonunda da rahmetli oldu. Daha sonra Adnan Polat geldi... Onun gönderiliş tarzını da gözünüzün önüne getirin. Ardından Ünal Aysal koltuğa oturdu. Sportif başarıyı yakalamasına rağmen, görev süresi dolmadan kulüpten kaçırdılar.
Altı aylık başkan Duygun Yarsuvat’ı saymıyorum. Daha sonra Dursun Özbek başkan oldu... Gerçekten güzel şeyler de yaptı. Ama etrafını ve köşe başlarını bir takım insanlar sardı. Sonuçta onun da sonu eski başkanlar gibiydi. Ve