Terörü besleyen kısır döngü

8 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
HSBC Bankası'ndaki korkunç patlamayı gerçekleştirdiği belirtilen İlyas Kuncak'ın 17 yaşındaki oğlu Nurullah Kuncak, arkadaşımız Elif Korap'ın "Cihat konusunda ne düşünüyorsun?" sorusuna şu cevabı veriyor: "Şimdi vatanımı işgal etseler, ki bu olacak ileride, vatanımı korumak için cihat ederim. Babam da ederdi. Sonuçta Iraklı da olsa, Müslümanlar için savaşmayı göze alırım.. Babamın çok zoruna giden bir şey vardı. Bilmem kaç bin tane Iraklı kadına tecavüz edilmiş. 'Oğlum bir gün Türkiye böyle işgal edilse, evimize gelseler ne yaparız?' diye sordu..."
Belli bir dünya görüşü ve algılama çerçevesi içinde "bilinçli" bir tepkinin ifadesi bu. Müslüman bir gencin, bir noktada kendi vatanını, kendi ailesini, kendi varlığını da tehdit edebileceğini düşündüğü, olası bir saldırıya karşı duyduğu bir tepkinin ifadesi. Belki de korkunç eylemi gerçekleştirdiği belirtilen babasının davranışını da açıklayan bir tepki bu.
Amerika'nın Irak'ı işgali bu tür tepkilerin yaygınlaşmasına ortam hazırlıyor. Öteden beri kendini aşağılanmış hisseden Arap halklarının yanı sıra bölgedeki ve dünyadaki Müslümanlar, kendilerinin yeni saldırıların hedefi olabileceğini düşünüyor. Bu durum

Yazının Devamı

Dolar inince Avrupa Amerika'yı solladı

7 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Amerikan dolarının düşüşü bu hafta boyunca da sürdü ve euro dolar karşısında rekor değerlere erişti. The Economist dergisinin hesaplamasına göre, 2001 temmuzunda 84 centin altına düşen euro, o tarihten bu yana dolara karşı % 44 değer kazandı, ya da dolar euro karşısında % 31 değer kaybetti. Euronun değerindeki bu büyük artışın ilginç bir sonucu da Avrupa Birliği(AB) üyesi ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünün ABD'ninkini geçmesi oldu. Doların güçlü olduğu 2001 yılında euro alanındaki Avrupa ülkelerinin toplam GSYİH'sı ABD'ninkinin % 60'ı düzeyindeyken euronun güçlenmesi sonucunda bu oran bu yıl % 80'e yükseliyor. Euro alanı dışında kalan Avrupa Birliği(AB) ülkeleri olan İngiltere, İsveç ve Danimarka'nın toplamları da eklendiğinde AB ülkelerinin toplam GSYİH'sı ABD'ninkini belirgin biçimde geçmiş olacak.
ABD ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıl AB'den iki kat daha hızlı büyümesi bekleniyor ama doların değerindeki düşüşün sürmesi halinde, ABD ekonomisinin toplam büyüklüğünün AB'ninkini geçmesi olası görünmüyor. Bu sonucu doğuran ilginç nokta şu: ABD ekonomisinin daha hızlı büyümesinin ilk etkisinin ABD'nin dış açığını (cari işlemler açığını) daha da büyütmek

Yazının Devamı

Türkiye'nin 'hastalığı' tekrar eder mi?

3 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Türkiye, yanıbaşındaki Irak savaşına ve ABD ile ilişkilerdeki iniş çıkışlara rağmen, 2003 yılını gerçekten de olumlu sayılabilecek bir bilançoyla kapatacağa benziyor. Uygulanmakta olan ekonomik programın öncelikli hedefi olan enflasyonun aşağı çekilmesi konusunda ciddi bir başarı söz konusu; 1970'lerde başlayan kısır döngünün kırılması ve enflasyonun tek haneli rakamlara inmesi artık bir hayal değil. Enflasyon düşerken reel faizlerde de ciddi bir düşüş görülüyor. Ekonominin temel göstergesi olan GSYİH büyüme hızında % 5'in üzerinde bir rakamın gerçekleşmesi bekleniyor. TL'deki değerlenmeye karşın ihracat 50 milyar dolara yaklaşan yeni bir rekora koşuyor. Bu tabloya bakan ekonomistlerin ve OECD gibi uluslararası kuruluşların 2004 yılına ilişkin beklentileri de genelde olumlu, "bu yolda yürümeye devam ederseniz iyi bir yere gelirsiniz" mesajını veriyorlar.
Ancak tam da bu noktada çoğu kimsenin kafasına takılan sorular şunlar: İlk yılında ekonomideki olumlu gelişmeyi durduracak büyük hatalar yapmayan AKP hükümeti, bu performansını sürdürebilir mi? Yoksa bu hükümet de, tam kalıcı başarıyı yakalayacakken, kısa vadeli siyasi hesaplarla yoldan çıkar mı? Özellikle

Yazının Devamı

Mızıkçı Avrupa'ya gel de güven

1 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Her şey, herkesin gözü önünde oldu bu kez, Avrupa'nın "19 Şubat'ı" basın mensuplarının önünde yaşandı. Şimdi kimse çıkıp da mazeret üretemez, "ben bilmiyordum" diyemez. Avrupa Birliği(AB)nin, AB'ye üye olmak isteyen her ülkeye Tanrı kelamı gibi benimsetmek istediği kuralların en önemlilerinden biri, AB'nin kurucu üyeleri, Almanya ve Fransa tarafından çiğnendi ve onlara yaptırım uygulanacağına kuralın geçersiz kılınmasına karar verildi. Almanya ve Fransa, Maastricht kriterleriyle belirlenen bütçe açığı limitine uymamakta ısrar edince, AB'nin üst karar organı olan Bakanlar Konseyi, AB'nin icra organı sayılabilecek olan Avrupa Komisyonu'nun itirazına karşın, oy çokluğuyla bir karar alarak bütçe limitinin kaldırılmasına karar verdi. Almanya ve Fransa açıkça 'penaltı' gerektiren bir kural ihlali yaptığı halde 'penaltı' verileceğine kural değiştirildi ve bu ülkeler 'gol yemekten' kurtuldular. UEFA'nın kararına kızan Galatasaraylı ve Beşiktaşlılar fazla üzülmesinler, mızıkçılık galiba ruhuna işlemiş Avrupalıların, binbir törenle kabul ettikleri kuralları çiğnemekte bile tereddüt etmiyorlar.
Bütçe açıklarının GSYİH'ye oranının % 3'ü geçemeyeceğini öngören kuralın

Yazının Devamı

OECD'den Türkiye'ye: 'İyisiniz, devam edin'

30 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), ABD, Japonya, Almanya ve Fransa gibi önde gelen zengin ülkeleri "bütçe açıklarının yarattığı kaygı verici durum" nedeniyle uyarırken Türkiye ekonomisindeki gelişmelere olumlu baktığını açıkladı. Altı ayda bir yayınladığı Economic Outlook (Ekonomide Durum) raporunda, dünya ekonomisindeki gelişmenin "dengesiz" olduğunu kaydeden OECD, raporun Türkiye ile ilgili bölümünde ise iyimser beklentilere yer verdi.
Türkiye'nin sağlamış göründüğü mali istikrarın, faizleri aşağı çekerek ve güveni artırarak ekonomideki güçlü büyüme eğiliminin sürmesine katkıda bulunacağını belirten OECD, 2003 yılında % 5 olarak gerçekleşmesini beklediği GSYİH büyüme hızının sürdürülebilir olduğunu düşünüyor. Büyüme hızının 2004 yılında, stok ayarlamaları nedeniyle, % 4.9'a düşeceğini tahmin eden OECD, olumlu beklentilerin sürmesi halinde büyüme hızının 2005'de % 5.4'e yükselmesini bekliyor. Bu tahminler, Türkiye'nin her üç yılda da OECD ortalamasının çok üzerinde bir büyüme hızına erişmesinin beklendiğini ortaya koyuyor.

Yazının Devamı

Terörle mücadelede kalpler ve beyinler

26 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Dünya iş çevrelerinin önde gelen gazetesi The Financial Times, İstanbul'daki terör saldırıları sonrasında yaptığı ilginç değerlendirmenin son bölümünde şöyle diyor: "Bu gazete, teröre karşı 'savaş'tan söz etmenin yanıltıcı olduğunu daha önce de vurguladı. 'Teröre karşı savaş' ifadesi, fiziki güç üstünlüğüyle yenilebilecek bir düşmanla karşı karşıya bulunulduğu izlenimini doğurduğu ve bir noktada zaferin ilan edileceği beklentisini yarattığı için yanıltıcı. Terörizm siyasi bir silahtır, çaresizliğe kapılıp yolunu şaşırmış olanların sarıldığı bir araçtır. Terörizme karşı durmak için beton setler oluşturmak ve sofistike teknoloji kullanmak yetmez. Bu tür önlemlerle teröristlerin işini zorlaştırabilirsiniz ama onları savaş alanında yenilgiye uğratamazsınız. Asıl önemli olan, kalpleri ve beyinleri kazanmak için verilecek savaştır."
Bayram sabahında kimseyle polemiğe girmek istemiyorum ama böyle bir değerlendirme yaptığı için Financial Times'ı da "teröristleri haklı göstermeye çalışmak"la suçlayan çıkacak mı diye merak ediyorum doğrusu.

İnsani zaaflar
Aslında terörizmin ve ona karşı gösterilen tepkilerin hemen hepsinin, insan doğasının bin yılları aşıp

Yazının Devamı

Savaş ilan ettikleri terörü azdırdılar

24 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Güneşin içimi ısıttığı o nefis sonbahar günü, ABD Başkanı Bush'un İngiltere ziyaretiyle ilgili gelişmeleri televizyondan izlemeye niyetlenirken korkunç bir patlamayla yerimden fırladım. Pencereye eriştiğimde gökyüzüne yükselen sarımtırak bir bulut gördüm ve "terörün kirli rengi bu olmalı" diye geçirdim içimden. Birkaç dakika sonra kaygımın doğru olduğunu öğrendim. Terör çok yakınıma gelmiş, vahşi saldırı evime on dakika mesafedeki HSBC binasını hedef almıştı. Birkaç dakika sonra daha uzaktan gelen ikinci bir patlama sesi duyuldu. Bu patlamanın da Tepebaşındaki İngiltere Başkonsolosluğu binasında gerçekleştiği anlaşılıyordu.
Bu gaddarca saldırılarla Londra'da Başkan Bush'a karşı yapılan gösterilerin üstüste geldiğini belirten Financial Times gazetesinin deneyimli politika yorumcusu Philip Stephens, şöyle diyordu ertesi gün yayımlanan yazısında: "Türkiye'deki kurbanların ödediği kanlı bedelin, İngiltere'nin Amerika'nın askeri macerasındaki rolü nedeniyle ödendiğini ileri sürenler çıkacaktır." The Guardian gazetesinin kıdemli yazarlarından Polly Toynbee ise şunları yazmıştı aynı gün: "Bush ve Blair, hayallerindeki Ortadoğu'yu kurmak ve Irak'ı

Yazının Devamı

Türkiye için kriz senaryosu neye dayanıyor?

23 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
İngiltere'de 160 yıldır yayınlanan The Economist, yıllardan beri her hafta aksatmadan okuduğum ve okuduktan sonra da atmaya kıyamayıp, sakladığım bir dergi. Evimde bir hayli yer işgal eden The Economist kolleksiyonunu gözden çıkarmaya bir türlü razı edemiyorum kendimi. The Economist'i bu kadar ciddiye almasam bu yazıyı da yazmazdım herhalde.
The Economist, bir süredir yıl sonlarına doğru bir de yıllık özel sayı çıkartıyor ve bu özel sayıda yaklaşmakta olan yeni yıla ilişkin öngörülere yer veriliyor. Yeni yılın çeşitli alanlarda neler getireceğine ilişkin genel değerlendirmelerin yanısıra belli başlı ülkeler için yapılan tahminlere de yer veriliyor bu özel sayıda.
Bu yayının The World in 2004 (2004 yılında Dünya) adını taşıyan yeni sayısı önceki gün elime geçince ilk iş olarak Türkiye'ye ilişkin öngörülere bir göz atayım dedim. Yayının 48. ve 97. sayfalarında yer alan Türkiye ile ilgili bölümlere bakınca gözlerim faltaşı gibi açıldı. Biz burada farkında değildik ama Türkiye 2004 yılında muazzam bir yeni krize sürüklenmek üzereydi.

Türkiye'de 2004 krizi(?)

Yazının Devamı