2009 yılında Türkiye’de basın özgürlüğü

31 Temmuz 2009

Geçtiğimiz hafta, geleneksel Gazeteciler Günü Dolmabahçe Sarayı’nda kutlandı.
Genç, yaşlı yüzlerce basın mensubunun doldurduğu Hasbahçe’de gerçek bir basın özgürlüğü şenliği yaşandı. Orada bulunan Türk basınının ak saçlı üyeleri basın özgürlüğünü yaşayarak öğrenmişlerdi.
Yaşamları, bu uğurda verdikleri mücadelenin deneyimleri, öyküleriyle doluydu. O nedenle, basın özgürlüğünün değerini en iyi onlar biliyordu.  Gazeteciler şenliği aynı zamanda yaşlı kuşağın öykülerinin genç kuşaklara aktarıldığı bir ortam oluşturuyordu. Toplantıya hükümeti temsilen hiç kimsenin katılmaması dikkat çekiciydi.
Genç, yaşlı herkes bir şeyin bilincindeydi: Basın özgürlüğüne giden yolun sonuna henüz ulaşmamıştık.
Bugün hâlâ bir özgürlük kavgası verilmekte. Her özgürlük mücadelesinde olduğu gibi, bir bedel ödenmekte. 

Sansür resmen kalktı ama...

Yazının Devamı

Güler Zere’nin yaşam hakkı

27 Temmuz 2009

Bu yıl ağır hasta olmalarına karşın tahliye edilmeyen 6 hasta mahkûm cezaevinde öldü. Bu hastaların çoğu kanserli. Cezaları ertelense, daha iyi tedavi olanakları bulacaklar, belki yaşam süreleri uzayacaktı.
Cezanın infazının hastalık nedeniyle ertelenmesine İnfaz Yasası’nın 16. maddesi izin veriyor. Buna göre, hapis cezasının infazı, mahkûmun yaşamı için tehlike oluşturuyorsa, mahkûm iyileşinceye kadar ertelenebiliyor. Ancak, bunun için Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen ya da onaylanan bir rapor gerekiyor. Savcı bu rapora dayanarak karar veriyor. Başka bir deyişle, sorumluluk Adli Tıp Kurumu’nda. 

Raporlar çelişki içinde
Şimdi sırada Güler Zere var. Güler Zere bütün Türkiye’nin gözü önünde sönen bir mum ışığı. Kendisi kanser. Hastalık vücuda yayılmış. Tedavi edildiği Çukurova Tıp Fakültesi, yaşamının ağır risk altında olduğunu, hastanenin mahkûm koğuşunun bile yaşam riski oluşturduğunu belirten rapor veriyor. Buna karşın, İstanbul Adli Tıp Kurumu, infazın devam edilmesini uygun buluyor.

Yazının Devamı

Yargı bağımsızlığı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu

24 Temmuz 2009

Yargı bağımsızlığı demokrasilerin temel taşı. Hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığının, insan haklarının en önemli güvencesi. Adil yargılamanın vazgeçilmez koşulu. Yargıcın tarafsız ve bağımsız karar vermesi, her şeyden önce yargının kurumsal olarak yürütme ve yasamadan bağımsız olmasına bağlı. Bağımsız bir yargının temel öğesi sistemin, siyasal iktidarların yargıyı etkilemesini önleyecek güvenceler içermesi.
Demokrasiyle yönetilen devletler bu güvenceyi anayasal düzenlemelerle ve siyasal iktidardan bağımsız, çoğunluğu ya da tümü yargıçlardan oluşan kurullar oluşturarak sağlamışlar.

HSYK bağımsız olmalı
Anayasamızın 159. maddesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yetkilerini düzenliyor. Buna göre Kurul, bağımsız olarak görev yapar. 7 üyeden oluşan Kurul’un Başkanı Adalet Bakanı. Adalet Bakanlığı Müsteşarı da doğal üyesi. Diğer 5 üyeyi Cumhurbaşkanı, Yargıtay ve Danıştay’ın gösterecekleri adaylar arasından seçiyor. Kurul’un görevleri arasında yargıç ve savcıları atama, nakletme,

Yazının Devamı

Ardahanlı Zeynep ile Hasan’ın geleceği

20 Temmuz 2009

ÖSS sınavları sona erdi. Sınav sonuçları geleceğin Türk toplumu hakkında ipuçları veriyor.
O nedenle sonuçlar yalnızca sınava giren öğrencileri değil, bütün toplumu ilgilendiriyor.
Açıklanan sonuçlara göre, bu yıl barajın daha düşük olmasına karşın, barajı geçebilen öğrenci sayısı çok daha az. Hiçbir soruya yanıt veremeyen öğrenci sayısı bu yıl daha yüksek. Adayların %60’ı hiçbir fen sorusuna yanıt veremiyor. Uzmanlar öğrencilerin lise performanslarında önemli düşüş olduğunu söylüyorlar.  

Eşitsizlikler var
ÖSS sisteminin eleştirilecek pek çok yanı bulunmakta. Sınava giren öğrenciler arasında türlü eşitsizlikler var. Bölgeden bölgeye eğitimin kalitesindeki farklılık başlı başına bir eşitsizlik nedeni. Türkiye’nin geri kalmış bölgelerinden gelen çocukların sınavı kazanma şansı çok daha az. Bunun dışında, dershane sisteminin doğurduğu eşitsizlikler var. Maddi olanaksızlıklar nedeniyle dershaneye gidemeyen çocuklar sınavda başarılı

Yazının Devamı

Askeri Yargıtay Başkanı’nın görüşleri

17 Temmuz 2009

Son günlerde yoğun bir tartışmaya yol açan, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin yasa değişikliği konusundaki yazımda (6/7/2009), bu değişiklik yerine “askeri mahkemelerin hangi bakımlardan bağımsızlık ve tarafsızlık ölçütlerine uymadığını saptayıp bunları gidermeye çalışmanın ve temyiz organı olarak sivil Yargıtay ve Danıştay’a bağlamanın” daha yerinde bir seçenek olduğunu belirtmiştim.
Bu görüşle ilgili olarak Askeri Yargıtay Başkanı Sn. Hâkim Tuğgeneral Ahmet Alkış’tan bir yanıt aldım. Bu yanıttaki görüşleri okuyucuya sunmanın konunun bütün boyutlarıyla anlaşılıp tartışılmasını sağlamak bakımından yararlı olduğunu düşünüyorum. Şimdiye dek kamuoyunda bu konuda yapılan tartışmalar siviller arasında geçti. Bu kez, Askeri Yargıtay Başkanı’nın benimle paylaştığı görüşler şöyle özetlenebilir:
Yargının bağımsızlık ve tarafsızlık sorunu askeri yargıya özgü değildir. Türkiye’de bütün yargı sisteminin eksiklikleri vardır. Sadece askeri yargının eksikliği varmış, askeri mahkemelerde yapılan

Yazının Devamı

Tembellik üzerine

13 Temmuz 2009

Gugukcuk kuşlarının ve ağustos böceklerinin müziğini dinleyip, meşe palamudu ağaçlarıyla begonvilleri seyretmek bana anlatılması güç bir huzur ve mutluluk veriyor. Beynimden başlayan uyuşukluk bütün gövdeme yayılıyor. Düşünebildiğim en ciddi konu, bozulan çamaşır makinesini tamir edecek onarımcının söz verdiği saatte gelip gelmeyeceği, benim denize girip girmeye zaman bulup bulamayacağım.
Hiçbir şey yapmamak
Tatil bu demek galiba. Önce beyni boşaltmak ve beyinden başlayan tembelliğin bütün hücrelere yayılmasına izin vermek. Denizde yüzmek, beyni boşaltmak için bire bir. Bazıları için tatil, asıl işiniz dışında başka bir işle uğraşmak. Benim için ise hiçbir şey yapmamak, yapmamaya çalışmak, zamanı ve düşünceleri esnekleştirmek. Böyle bir noktadan bakınca bizi geren olaylar, çekişmeler, tartışmalar küçülüyor, çözümler basit ve erişilebilir oluyor.
Tembellik insana özgü bir nitelik değil. Doğada var. Hayvanlar bu işi çok daha iyi beceriyor. Enerjilerini gerekli olmayan

Yazının Devamı

Askeri yargının yetkileri: Mızrak ve çuval

10 Temmuz 2009

Ceza Muhakemesi Yasası’nın (CMK) 3 ve 250. maddelerinde değişiklik yapan yasa Sn. Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Sn. Cumhurbaşkanı’nın bu kararı almasında, hükümetin yasa değişikliği gerekçesi olarak ileri sürdüğü, 2008 Avrupa Birliği Komisyonu’nun Katılım Ortaklığı Belgesi’nde kısa vadeli öncelikler listesinde yer alan “askeri mahkemelerin yetkisinin  askeri personelin askeri görevleriyle sınırlandırılması” isteminin etkili olduğu anlaşılıyor. 
Ortaklık Belgesi’ndeki AB istemlerinin hükümet tarafından ciddiye alınarak gerekli adımların atılması sevindirici. O zaman, aynı listede yer alan, Yüksek Hâkim ve Savcılar Kurulu’nun oluşumunun değiştirilmesini ya da AİHM’nin bir türlü uygulanmayan kararlarının uygulanmasını, CMK’nın yeniden yargılamaya ilişkin maddesinin değiştirilmesini 2009 bitmeden önce beklemeye hakkımız var.
CMK 3. maddede yapılan değişiklikle öngörülen, sivillerin askeri mahkemede yargılanmaması konusunda bir görüş birliği var. Sorun CMK 250 maddede sayılan suçların asker kişiler

Yazının Devamı

AİHM kararlarında askeri yargı

6 Temmuz 2009

Sayın Cumhurbaşkanı’nın askeri yargıya ilişkin olarak CMK 3. ve 250. maddelerde yapılan değişiklikleri TBMM’ye geri gönderip göndermeme konusunda karar verirken AİHM içtihadını göz önünde bulunduracağı anlaşılıyor. AİHM kararları bağlayıcı, bütün taraf devletlerin uygulamakla yükümlü olduğu kararlar. Avrupa’da geçerli olan ortak standartları yansıtıyorlar. Ayrıca, Türkiye Anayasası’nın 90. maddesini değiştirerek, ulusal yasalar ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (bu AİHM kararlarını da kapsar) arasında bir çelişki bulunursa, Sözleşme’ye öncelik verilmesini kabul etti.
İlgili makamlar Sayın Cumhurbaşkanı’na AİHM’nin tutumunu göstermek amacıyla Ergin, Özel ve Erükçü kararlarını vermişler. (Ergin kararıyla birlikte bu karara yazdığım ayrı görüşü de verdiklerini umut ediyorum). Bunların yanında Incal, Hakan Önen, Yavuz ve Şenay Aksoy kararlarının da verilmesi yararlı olurdu.
Ergin, Özel ve Erükçü kararlarının konusu aynı. Sivillerin askeri mahkemede yargılanmaları. Bu konudaki temel

Yazının Devamı